Odgurmuş: Efendim hep söylenir veya temenni edilir. Siyasi partilerimiz uzlaşsın, bir araya gelsin ülke meselelerine ortak çözümler bulsunlar. Siyasi partilerimizin uzlaşması, bir araya gelmesi ve ortak hareket etmesi konusunda neler söylenebilir.
Ögdülmüş: Bu konu genellikle; Pek fazla siyasi hesabı olmayan, bazı saf ve samimi duygular taşıyan insanlarımız; ya da küçük siyasi partililer “Siyasi partilerimiz uzlaşsınlar, sorunlarımızı çözsünler”. Temennisinde bulunurlar. Tabi samimi düşüncelerle iyi temennilerde bulunmanın hiçbir mahsuru yoktur. İnsanlar istedikleri kadar iyi temennide bulunabilirler. İşin garip tarafı; Bu iyi temenniye o kadar inanırlar ki hayatın katı gerçeğinden uzaklaşırlar. İyi temenniler çoğu kez yaşanan gerçeklerle örtüşmez.
Esasında “siyasi patilerimiz uzlaşsın” demek çok olumlu bir cümle gibi görünüyorsa da bu temenni uzak bir ihtimal ve tuzak bir temennidir. Cümledeki kelimelerin çağrıştırdığı olumluluk imajını düşünerek, ne güzel bir temenni der ve biraz da hoş karşılarız. Bu iyi temenninin karşısında olumsuz bir cümle vardır ama “siyasi partilerimiz uzlaşmasınlar mı? Ülke meseleleri sürüncemede mi kalsın” ve bu olumsuz cümleyi kimse kullanamaz.
Ama olaya tersten baktığınız zaman, bu temenninin hiçte geçerli bir durum olmadığı ve saf geçinenlere atılan bir yem gibi olduğu görülür. Çünkü siyasal partiler zaten bir birleri ile anlaşmamak üzere ve en baştan ayrılığı kabul etmiş olduklarından, bir araya gelmeleri, birlikte hareket etmeleri genellikle pek de mümkün olmaz. Partiler arası bu birliktelik ve uyum eğer olsaydı bir parti kurulmuşken başka bir parti kurulmaz, kurulmuş olan parti ile birlikte hareket ederlerdi. Bu mümkün olmadığı için siyasal parti yöneticileri, ya yeni şeyler söylemek, ya da kendi düşüncelerini tahakkuk ettirmek ve hatta birlikte olduğu parti içinde diğer partililerle anlaşmazlığa düşerek kendilerine yeni bir yol seçmişlerdir.
Odgurmuş: Neden efendim, aslında ne güzel temenni değil mi? Uzlaşsalar daha iyi değil mi?
Ögdülmüş: “Siyasi partilerimiz uzlaşsın” temennisi tabii ki güzel görünüyor. Fakat mevcut durum üzerinden biraz düşünmek lazım; Gücü elinde bulunduran, çoğunluğu sağlayan grup veya parti için hiç bir zaman uzlaşma gibi böylesine bir mesele söz konusu olmaz çünkü o siyasi parti seçim sandığında seçmenle uzlaşmış ve çoğunluğu elde etmiştir. Diğer siyasi partilerinde seçmenle uzlaşıp çoğunluğu elde etmelerinin önünde hiçbir engel yoktur. Gücü elinde bulunduramayanlar ve ne yapsalar iktidar gücünü sağlayamayan partiler bu konuya çok da hevesli görünürler.
Demokrasilerde kural sayısal çoğunluktur, siyasi partilerimiz de ülkede işleyen demokrasinin kurallarını ve siyasi partiler kanununu bilerek seçime katılmışlardır. Esas olan çoğunluğu elde eden siyasi partilerin tek başına veya koalisyon şeklinde iktidara gelmesi, işleri yürütmesi ve kararlar almasıdır. Bir sonraki seçimde bu durum değişebilir, bir başka siyasi ekip vatandaşla-seçmenle bütünleşip-uzlaşıp çoğunluğu elde ettiği takdirde yürütmeyi bu kez de onlar yaparlar.
Zayıf olan, elinde yeterli güç olmayan parti ve gruplar, güçlü olanı, büyük partiyi seçmen nezdinde zor durumda bırakmak ve hizaya getirmek amacıyla “uzlaşalım-uzlaşsınlar“ derler. Yani “benimle uzlaş, bir ara yol bulalım, benim gücüm yetersiz” demek isterler. İktidar karşıtları da bu koroya katılırlar, “siyasi partilerimiz uzlaşsınlar, bir araya gelsinler, anlaşsınlar, işleri çabuklaştırsınlar” vs derler.
Sormak ya da düşünmek lazım.
Kiminle kim uzlaşacak, nerde, nasıl uzlaşılacak, hangi konuda, hangi ölçülerde uzlaşılacak, uzlaşma ölçülerini kim ortaya koyacak. Bunlar pek bilinmez.
Çoğunluk olan grubun veya siyasi partinin uzlaşmaya ihtiyacı var mı? Yok…
O halde gücü olmayanın bir taktiği gibi bir durum ortaya çıkıyor.
“Uzlaşsınlar“, “uzlaşalım“. Kulağa da hoş geliyor. Kelime iyi çağrışımlar yaptırıyor.
Aslına bakarsanız, vatandaş seçim sırasında partilere oy verirken, “beni sen temsil et, benim isteklerimi sen tahakkuk ettir, benim sorunlarımı sen çöz, Devleti sen idare et, diğer partileri ben onaylamıyorum“ demiş olmuyor mu? Vatandaş “sen meclise git, diğer partilerle uzlaş“ diye oy vermiyor ki, öyle olsaydı vatandaş seçim sırasında sandıkta partileri bir çatı altında birleştirir, sandıktan tek parti çıkardı ve partiler sandıkta uzlaştırılmış olurlardı.
Sandıkta ayırdığımız partilerin mecliste uzlaşmasını beklemek biraz saf dillik olmuyor mu?
Biz seçmen olarak sandıkta görevimizi yapmaz, partileri uzlaştırmazken, yapmadığımız bir işi seçip gönderdiğimiz milletvekillerinden ve siyasi partilerden istemek aslında abesle iştigal etmekten başka bir şey değildir.
Odgurmuş: Diyelim partiler, ya da insanlar uzlaşmağa karar verdiler. Nerde uzlaşacaklar? Bir orta yol bulup da mı uzlaşacaklar, peki Orta yol her zaman en iyi yol mudur?
Ögdülmüş: İnsanlar, bazı durumlarda siyasi partilere olduğu gibi, karşıda bulunan kişilere “uzlaşsanız”, “bir orta yol bulsanız” gibi şeyler söyler tavsiyede bulunurlar. Bu durum insanlar arasındaki meydana gelen olaylarda olduğu gibi. Siyasi partiler arasında da dile getirilir. İnsanların herhangi bir konuda, siyasi partilerin ise herhangi bir memleket meselesi konu olduğunda uzlaşmaları, bir noktada bir araya gelip sonuç almaları istenir. Bu istek ve temenni dışarıdan bakıldığında iyi ve makul bir temenni gibi görünür.
Fakat orta yol her zaman en doğru yol değildir.
Orta yol tarafların buluştuğu yoldur. Buluşulan bu yolun ise doğru olması gerekmez.
Uzlaşılmaz bir durum olduğunda, taraflara bazı kimseler tavsiyede bulunur akıl verirler. “Bir yerde buluşsanız. Bir orta yol bulsanız” vs. derler.
Buluşulması istenen bu orta yol her zaman tarafların kabul ettiği en doğru yol değildir. Taraflar kendi yollarından ayrılarak yeni bir yolda anlaşabilmiş olurlar. Bu uzlaşma ya da uzlaşılan konu sürekli de olmayabilir, Uzlaşılan ve orta yol denilen yol, geçici bir yoldur.
Bu yol orta yoldur. Ve illa da en doğru yol olarak kabul edilmez ve en doğru yolu temsil etmez.
Taraflar, bir yerde, bir yolda buluşmuşlarsa o yol artık orta yoldur. Madem anlaşma sağlanmıştır, o halde bu yol en azından şimdilik artık en iyi yol olarak kabul edilir.
Buluşulan bu orta yol bazen fikirlerinizden taviz vermenizi de gerektirebilir. Bazen de geçici bir durum olabilir. Bu yüzden orta yol denen bu yeni yola fazla mana yüklememek gerekir. Çünkü bu durum geçici bir durumdur ve yapılması gerekenler yapıldıktan, hedefe varıldıktan, uzlaşılan durum ortadan kalktıktan sonra herkes kendi bildiği yoluna doğru devam eder.
Ferdî ve içtimâî hayattaki orta yol, aşırılıktan âzâde kalmak; siyasetteki orta yol ise, ortak paydada buluşmaktır.
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir ve ittifak yapabilir.
Not: Ülkemizde siyasi partilerin hem uzlaşması hem de uzlaşamaması her zaman eleştiri konusu olmuştur.
Kenan EROĞLU