Şöyle bir çıkayım Urumeli’ne deyip yola revan olsak…
Bülbüller ötmeye başlar aşkla. “Bülbüller ötüyor seher vaktidir” deriz.
Bakarız uzaktan bir bulut gelir seher ile duman duman.
Dağların başı da dumanlıdır zaten. “Hiç olur mu dağlar başı dumansız?” diye söyleniriz.
Hüznümüz varsa “dağlar dağlar viran dağlar’dır” dilimize dolanan.
Kırmızı gül al al olmuştur yüreğimizde.
Bir göçmen kızıdır içimizde yara açan.
Ramize midir, Emine midir bilinmez.
Hançer hançer yaralıdır ciğerimiz.
Arda Boylarında deli divane gezer dururuz.
Tuna’dan kalkan bir sunadır gönlümüzdeki.
“Kendim ettim kendim buldum” diye kanadı kırık bir kuşca titrer yüreğimiz.
…
Gurbet
Ben bir türküyüm.
Yürekten diledir yolculuğum.
Bazen yolumun üstünde engeller olur.
Kara yazıdır, belki bir başka karadır, karakoldur.
Ama karşı tepelerden yol vardır sevdiğime.
Yol yol sevdadır, dağ dağ aşktır onlar.
Pınar pınar akar durur.
Pır oır eder yüreğim. Yüreğim kuş kanadıdır.
Su içmeye sevda pınarı arar.
Gece en son düşündüğümü, sabah ilk aklıma geleni göremezsem perişan olurum.
Kolum kanadım kırılır.
“Gurbetin cemresi düşer içerime.”
Dağ ardı gurbettir, göz ardı gurbettir artık.
Yaralarım göz göz olur.
Gönlümüz sıladadır.
Ateşe konan pervanelerin kırkıncısı ben olurum.
…
Türküler
Türkülerde ahlâk var, töreler var, gelenekler var.
Pişmanlıklar, sabırlar, telâşlar var.
Vefalar, aşklar, dostluklar var.
Gurbet var, hasret var, özlem var.
Dağ var, gök var, toprak, su, ateş var.
Bu dünyaya geliş, eğleniş
“Bu dünyadan gider olduk,
Kalanlara selâm olsun” deyiş var.
Yüce, ulvi taraflarıyla, kırılan, küsen yanlarıyla neşelenen, sevinen, üzülen insan var.
Yüreğimiz var, gönlümüz var, yaşanmışlık var.
Kısaca biz varız türkü türkü.
Var edenlere selâm olsun…