Sözün Koru 

Söze, sözlere sığmayan hâller vardır ya. Hani sözün bittiği yer dediğimiz. Sus pus. İşte oralar, o hâller aslında çuvallar, satırlar dolusu sözün, lafın sığacağı yerlerdir de… Söylesen dolmaz, söylemesen boş kalmaz. Ölçüsüz ölçülerin sığdığı ya da sığamadığı yerler işte. Hiçbir yere sığamayıp da gönle sığan hâller. Dile kadar gelip de söz olamayan, koca bir yutkunma ile yüreğe taş gibi inen sözler. 

Hani ‘sussan olmaz, susmasan gönül razı değil diyor ya… Razı oluyor işte gönül. 

Yakıp da yıkmasın, pirelerle yorganlar, geçmişler geçmemişler, hatırlar gönüller, toptan kül olmasın, canlar; can parçaları gibi tuz buz olup da kesmesin, kanatmasın diye.

Kıyamadıklarınız, kıyımınız olsa da kıyıp incittiğiniz olmasın diye.

Öyle ya, daha yarınlar var.

Köprüler yakılmasın da hatra yüzümüz kalsın diye.

Yarınlar… Yok sayamadığınız dünler.

Ah sevgi.

Kör olsaydı da gözün severken, hep severken pişmeseydi insan.

Hatrına lâl olmasaydı dil.

Ve…

Dolduracakken çuvalları, satırları; bitmiş gibi yapmasaydın söz.

İçine içine.

İçin için.

Kor olmasaydın söz.

Arka Koltuk

Öyle iki kişi sessiz sedasız tüketilir yollar. Öyle gibidir yani. Aslında öyle olmasa da…

Arka koltuk boş mudur sanki? Yoksa çocuklar ve cıvıltılı varlıkları.

Neler neler yok ki boş arka üçlüde..? 

Neler neler sığar o küçücük yere!

Anılar, hüzünler, umutlar, hayaller, acılar, sevgiler, emekler, kırgınlıklar, vefasızlıklar… Henüz geride bıraktığınız tadı damağanızda dostlukların muhabbet kokan taze hatıraları.

Ve yeni acılar.

Beklenen yarınlar, plânlar, hedefler, temenniler…

Koca bir geçmiş, meçhulde asılı kalmış geç(e)memiş, bin bir soruyla kapıda bekleyen yarın.

İlla sıkışır işte. Daima bir yerlere. Boşsa arka koltuk oraya.Ya da onca başka yere. Belki bavulunuza. Belki el çantanıza. Belki okuduğunuz kitabın arasına. Belki kahvenizin dumanına. Belki sizden önce yastığınıza. Sizden önce ayakkabılarınıza. Belki banyo aynanızın önüne. Belki… Nereye sığabiliyorsa oraya işte. Yakanıza, paçanıza, omzunuza, yüreğinize…

Asla kalamazlar geride… Arabadayken boş arka koltukta olsa da bazen, mutlaka yanınızda. Yanıbaşınızda.

Ve bitiminde yolculuğun sizden önce kapı eşiğinde.

Belki, belki de…

Kara toprağın eşiğinde.

Beden emanetini öbür aleme uğurlayana dek.

Mecburi dünya arkadaşı gönül yükleri.

Doluya sığmaz, boşu doldurmaz dünya gaileleri.

Dünyayı dünya yapan kara delikler.

Büyütürken küçülten, azaldıkça çoğalan, taşıdıkça ağırlaşan, yol aldıkça uzayan dünya yükleri…

Ne kadar yürek o kadar dert, görünmez dünya yükleri…

Sizde bir türlü. 

Bizde bir türlü.

Canan ASLAN

Yazar
Canan ASLAN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen