Stratejik Koltan Madeni (Tanrının Harika Planı)

Tam boy görmek için tıklayın.

Nil REYHAN (Fizik Y. Mühendisi)

Galip TÜRKMEN (E. Başmüfettiş)          

Plamedi babası tarafından sabah erkenden kaldırıldı. Kara gözlerinden yorgunluk akıyordu. Avuç içi yanıyordu. 11 yaşına yeni basmıştı. Beş gündür kömür gibi kara olan kalton madeni çıkarma işinde çalışıyordu. Sabah erkenden babası onu kaldırıyor, kahvaltı niyetine fuifu yedikten sonra 5 km uzaktaki madene doğru yola çıkıyorlardı. Yol önceleri kolaydı ama biraz sonra çalılılar arasındaki patikadan tırmanmaya başlıyorlardı. İlerledikçe elindeki su kabı, sırtındaki çanta ağırlaşmaya başlıyordu. Anlamıyordu, evden çıkarken hafif olan su kabı ve sırt çantası giderek neden ağırlaşırdı. Madene vardıklarında su ve çantadaki erzakta artış olmadığını fark etmişti. Babasına sormak istedi ama vazgeçti. Bir ara sorarım diye düşündü.

Maden, iki dere bir tepe geçtikten sonra sırtını dağa dayamış bu tepenin tam orta kısmında akan derenin kenarındaydı. 300 metre kadar tırmanmak gerekiyordu ki yolculuğun en zor kısmı buydu. Madene varınca babası Plamedi’ye dinlenmesi için 10 – 15 dakika müsaade ediyordu. Onlar vardığında başka köylerden gelenler de oluyordu. Kendisi yaşlarda 10 çocuk oluyordu bazen. Her yaştan kara derili, buruşuk yüzlü fakir insanlar madene çalışmaya geliyordu. Dereye yakın alanlarda büyük çukurlar kazıyorlar, buradan çıkarılan topraktan koltanı tıpkı altın aramada olduğu gibi büyük leğenlerde çamurundan ayırıyorlardı. Çok zahmetli bir işti.

Babası güçlü biriydi. Çok çalışıyor ve hiç şikâyet etmiyordu. O gün öğleye kadar çalıştılar. Öğleyin yağmur yağmaya başladı. Maden çalışılamaz hale geldi. Çıkardıkları madeni babası orada gerillaya verdi, yarısının karşılığında 1,700 Kongo Frangı aldı. Yarım gün çalıştıkları için 1 Amerikan dolarının altında kazanmışlardı. Erkenden eve döndüler. Eve vardıklarında kapılarında bir jip duruyordu.

Gelenlerden biri gazeteciydi. Plamedi ve babasına sorular sordu. Cevapları bir deftere yazdı. Hayat şartları konusunda babası “çok zor” dedi. Kazanç konusunda “ancak karnımızı doyuruyoruz” dedi. “İş güvenliği var mı” diye sordu gazeteci. Babasının boş boş baktığını fark etti. “İş güvenliği nedir bilmemem ama başımızda gerilla var, güvenliği onlar sağlıyor, çıkardıklarımızın yarısını alıyorlar” dedi babası. “Vermek istemeyen ya da daha az vermek isteyen olursa tereddüt etmeden vuruyorlar” dedi. “Başka iş yok mu” diye sordu gazeteci. “Vardı” dedi babası, “tarım ve bahçe işimiz vardı. Üretip kasabaya götürüyorduk ama onu da gerilla engelledi, yolda yakaladığı köylünün ürününe el koydu. Madenden başka çalışma imkanı kalmadı. Gerilla bizden alıyor, aldığını da ordu ile paylaşıyormuş. Sonra ne oluyor onu da sen anlat” dedi gazeteciye. “Ama önce bu maden ne işe yarıyor de hele bilelim” diye sordu.

Gazeteci fakirlik akan barakaya bir göz gezdirdi, yutkundu ve anlatmaya başladı.

“Koltan kolombiyum ve tantalium madenlerinin kısaltılması ile oluşturulmuş bir adlandırmadır. Kolombiyum niyobyum olarak da bilinmektedir. Genellikle bir arada bulunurlar. Benzer özellikler taşıdıkları için ben niyobyum üzerinden anlatacağım.” gazeteci biraz nefes almak için durakladı. Plamedi bunu fırsat bilip sordu: “ne işe yarıyor?”

“Niyobyumun en önemli kullanım alanı demir metalürjisidir. Dünya niyobyum üretiminin yaklaşık yüzde 75’i, korozyon direncini, mukavemeti, tokluğu ve diğer özellikleri geliştirmek için az miktarda başka metallerle birlikte çeşitli çelik alaşımların üretiminde kullanılmaktadır. İnşaat sektörü ve otomotivde bu çok önemli. Niyobyum katkılı çelikler daha hafif daha dayanıklı oluyorlar. Otomobil başına 200 kg hafiflik sağlıyor. Bu da daha az yakıt tüketimi demek. Niyobyum katkılı çelikler; inşaat, araç ve gemi gövdeleri, demiryolu rayları ile petrol ve gaz boruları imalatında kullanılmaktadır. Ayrıca jet motor parçaları, gaz türbinleri, roket alt montajları, turbo şarj sistemleri ile ısıya dayanıklı ve yanma ekipmanı gibi yüksek sıcaklık uygulamalarında kullanılır.”

“Niyobyum ayrıca manyetik rezonans görüntüleme ve nükleer manyetik rezonans cihazlarında kullanılan süper iletken mıknatısların yanı sıra, dünyanın en büyük süper iletkenini içeren Avrupa’daki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı gibi parçacık hızlandırıcılarında da kullanılmaktadır. Niyobyumun yeni bir kullanım alanı, palmiye yağının biyodizele dönüştürülmesinde katalizör görevi gören niyobik asittir. Artan biyoyakıt üretimiyle niyobyum kullanım alanında önemli bir pazar olabileceği belirtilmektedir.”

“Tantal, aşınmaya, ısıya ve korozyona karşı olağanüstü direnciyle bilinen son derece refrakter bir metaldir. Biyouyumludur ve metaller arasında dördüncü en yüksek olan 3017°C (5470°F) gibi çok yüksek bir erime noktasına sahiptir. Tantal çip kapasitörlerinde, sensör ve dokunmatik teknolojiler için ekipmanlarda, cadde ışıklandırma sistemlerinde, nükleer rektörlerde, uçak ve roket parçalarında kullanılır.” diye devam etti gazeteci. Boğazını temizledi ve ciddi bir tavırla; “elektronikte kullanılan çip kapasitörlerinin yapımında stratejik bir öneme sahiptir” dedi. Stratejik kelimesini söylerken farklı ve önemli bir şeyden bahsettiğini anladı Plamedi.  Gazetecinin anlattıklarından bir şey anlamamıştı ama stratejik sözcüğü aklında kaldı. Demek ki koltan stratejik bir madendi. Önemli olmalıydı. Plamedi “ne güzel” dedi. Babası “olmaz olsun” dedi. Plamedi babasının böyle söylemesine bir anlam veremedi.

Babası sordu; koltan sadece Kongo Demokratik Cumhuriyetinde mi çıkarılıyor?

“Yok!” dedi Gazeteci, “başka ülkelerde de çıkarılıyor. En büyük üreticilerden biri ülkeniz Kongo DC. Komşu ülkeler Ruanda ve Uganda’da da dış satımı var ama bunlar Kongo’dan yasa dışı yollarla çıkarılan tantal ve niyobyum madenini kendi üretimleri gibi satıyorlar. Madencilerden gerillalara, onlardan da ordunun eline geçen maden Uganda ve Ruanda’ya aktarılıyor, Ruanda da bunları uluslararası piyasaya satıyor. Kanlı maden böylece Batılı şirketlere ulaşana kadar arınmış (!) oluyor. Kongo’da üretilen tantal ve niyobyum, maliyeti çok düşük olması nedeniyle daha çok alıcı buluyor. Sosyal maliyeti ise milyonlarca ölüm, çocuk işçi çalıştırma, sosyal ve iş güvenliğinden mahrum çalışma ile tam bir sömürü düzeninin getirdiği insanlık dramı.”

“Dünyada tespit edilmiş olan niyobyum ve tantal kaynakları hacimce büyüktür ve mevcut tüketim veri alınırsa önümüzdeki yüzyıllar boyunca talebi karşılamak için yeterli olduğu tahmin edilmektedir. Niyobyum ve tantal kaynaklarına ait küresel rezervler ile ilgili veriler parça parça ve eksik bilgi içermektedir. Tespit edilen, belirtilen ve çıkartılan kaynakların rezervleri için dünya çapında verilerin doğruluğu büyük ölçüde değişmektedir. Genel olarak en doğru veriler yalnızca işletilen madenler veya son yıllarda bulunmuş yataklar için mevcuttur. Özellikle Brezilya ve Kanada’daki verilerin daha güvenilir olduğu belirtilmektedir“

“Mevcut tanımlanmış niyobyum rezervleri ağırlıklı olarak Brezilya’da (yaklaşık yüzde 95) ve Kanada’da (yaklaşık yüzde 3,5) bulunduğu bildirilmektedir. Görünür ve muhtemel olarak yaklaşık 11 milyon ton ve Kanada’da da 180 bin ton civarında niyobyum oksit bulunduğu hesaplanmıştır. Bu iki ülkeden başka Angola, Avustralya, Çin, Grönland, Malavi, Rusya, Güney Afrika ve Amerika Birleşik Devletleri’nde de kaynaklar bulunmakla birlikte; kesin olarak rezerv veya kaynak tespiti literatürde bulunmamaktadır. ABD’nin bilinen rezervleri ekonomik değildir.”

“Kenya Madencilik Bakanlığı, 2024 Ocak ayında yaptığı açıklamada,  yeterli miktarda değerli koltan minerali bulduğunu duyurdu. Ancak daha önce başka madenler için yapılan açıklamalardaki gibi fos çıkma ihtimali bulunduğu için ciddi bir heyecan yaratmadı.”

“Amerika Başkanı Trump, Grönland’ı almak istiyor. Güneybatı Grönland’daki Ilimaussaq alkalin kompleksi berilyum, lityum, niyobyum, uranyum, toryum, itriyum ve zirkonyum dahil olmak üzere, NTE’lerin 9 tanesi buraya özgün, 200 civarında mineralden oluşmaktadır. Bunların çoğu yeni teknolojilerin stratejik mineralleridir.”

“Trump ayrıca savaşa verdikleri destek karşılığında Ukrayna’dan nadir toprak elementleri madeni işletim hakkını istedi. Zelensky ise buna dünden razı. Zira berilyum ve niyobyum da dahil olmak üzere Ukrayna’nın nadir toprak rezervlerinin çoğu, kısmen veya tamamen Rusya tarafından işgal edilen alanlarda özellikle Zaporizhia ve Donetsk’te veya Kirovograd gibi bunlara yakın yerlerde bulunmaktadır. Bu yataklar, Ukrayna’yı enerji geçişinde bir süper güç yapma potansiyeline sahip. Rusya da bu zenginliğe konmak için savaş çıkardı.” dedi. Plamedi’nin babası yüksek sesle iç çekti. “Eyvah! Bu savaş kolay kolay bitmez. Yazık oldu Ukrayna halkına” dedi. Plamedi bundan da bir şey anlamadı.

“Trump’ın kritik madenlerle ilgisinin altında ulusal güvenlik kaygıları yatmaktadır. ABD tarafından ilan edilen 50 kritik maden içinde niyobyum, galyumdan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Çin ile girdiği hipersonik füze yarışında niyobyum stratejik bir öneme sahiptir.” Plamedi dikkat kesildi, stratejik sözü ne zaman geçse istemeden heyecanlanıyordu. “Hipersonik füze nedir” diye sordu. Gazeteci “hipersonik füze sesin 5 katı hızla hareket eden ve kıtalar arası vuruş kabiliyeti olan önemli silahlardır” diye cevapladı. “Niyobyum 2.477°C üzerinde ısıya dayanıklı süper alaşımları ile füze teknolojisinde avantaj sağlıyor. Alternatiflerine göre düşük yoğunluğu onu ön plana çıkarıyor. Ağırlıktaki bu azalma, havacılık tasarımında iki kritik faktör olan yakıt verimliliğini ve yük kapasitesini doğrudan etkiliyor. Niyobyum uzay görevlerinde kullanılan araçlarda da kritik madendir.  Elon Musk’un SpaceX’i ve Hermeus gibi şirketler için olmazsa olmaz önemdedir” diye devam etti. “Hipersonik silah teknolojisinde ileri olan devlet ilk ve etkin vuruş avantajını elde edeceğinden küresel askeri güç dengesinde lider olacak. Çin şimdilik bu alanda önde gözüküyor.”

“Niyobyum elektrikli araçların lityum iyon pillerinde yüksek performanslı ve ultra güvenli hızlı şarj edilebilme imkânı sağlamaktadır. Niyobyum’un yeni çağ teknolojilerindeki benzersiz rolü, Fransa’da bulunan niyobyum yoğunluklu 20 milyar avroluk ITER reaktöründe (Uluslararası Termonükleer Deneysel Reaktör) daha da belirginleşmiştir. Bu, dünyanın en büyük nükleer füzyon projesidir.”

Plamedi ve babası günde bir dolardan fazla kazandıklarında mutlu oldukları bu madenin ne kadar değerli, hatta fiyakalı söyleyişle “stratejik” olduğunu böylece öğrenmiş oldular. Babanın boğazında bir düğüm, ağzında kömür tadında bir burukluk oluştu. Bir avuç niyobyum bizim bir avuç kanımızdan daha değerli diye düşündü. Yutkundu, sessizce dinlemeye devam etti.

“Amerika ile Çin hipersonik füze teknolojisini geliştirmede büyük bir yarış içindeler. Çin niyobyumu kendisi ürettiği gibi dünyanın en büyük niyobyum rezervlerinin olduğu Brezilya’da yüzde 26 gibi ciddi bir paya sahip. Amerika ise tamamen dışarıya bağımlı, son zamanlarda bir madeni işletmeye almaya çalışmakta ancak bu yeterli değil. Tedarik zincirinde ciddi bir risk ile karşı karşı karşıya olan Amerika, Grönland, Kanada ve Ukrayna’da bol miktarda olduğu bilinen niyobyum ve diğer kritik madenlerin peşine düştü.”

Plamedi’nin babası Trump ve Elon Musk’ın neleri göze alabileceğini düşünmeden edemedi. Kanada, Grönland ve Ukrayna’dan başka dünya için de endişelendi. Kendi ülkesinin tarihi, gözünde canlandı. 1870 yılında gelmişti ilk kez beyazlar. Belçika Kralı II.Leopold adına düzenlenen ilk seferden sonra 1885 yılında yapılan Berlin Konferansında Kongo, II.Leopold’un özel mülkü olarak kabul edildi. II.Leopold burada Bağımsız Kongo Devletini kurdu. Kelimelerin ruhuna bile saygıları yoktu. Halkı kauçuk üretimine zorladılar ve milyonlarca insan hastalık ve ağır çalışma şartları sonucunda öldü. Belçika Kralı II.Leopold 1908 yılında ülkeyi Belçika’ya devretti. Belçika Kongosu olarak anılmaya başladı. 1960 yılında Kongo Cumhuriyeti olarak bağımsızlığını kazandı. 1964 yılından itibaren Demokratik Kongo Cumhuriyeti olarak adlandırıldı. Bir ara Zaire adını almışsa da bu çok sürmedi. Bağımsızlıktan sonra halk, yolsuzluk, iç çatışma, savaş ve sömürü nedeniyle zengin kaynakların fakir hizmetçisi olmaya devam etti. Çatışmalarda beş milyondan fazla insan öldü. Halen kaynakları sömürülmekte, Çin ve Batı’yı kanlı madenleri ile beslemeye devam etmektedir.

Babasının dalıp gittiğini gören Plamedi öksürerek onu daldığı düşünceden uyandırdı. Gazeteci anlatmaya devam ediyordu.

“Brezilya dünya niyobyum üretiminin yüzde 90’dan fazlasını üretiyor. Bunun yüzde 26’sı Çinli şirketler tarafından yapılıyor. Brezilya 2024 yılında 92.000 ton üretimden 2.25 milyar US dolar gelir elde etti. Kanada ise yıllık üretimin yüzde 3-5’ini gerçekleştiriyor. Çin güçlü inşaat, elektronik ve savunma sanayii ile dünya niyobyum üretiminin yarısını tek başına tüketiyor. Üretim ve tüketimdeki gücü ile piyasayı kontrol ediyor. Amerika ve Avrupa Birliği ise önemli tüketiciler.”

“Tantal üretiminde durum biraz farklıdır. Afrika, birden fazla kaynaktan en büyük üreticidir ve toplam üretimin tahmini %35’ini oluşturur. Avustralya, tantal üretiminin yaklaşık %17’sini sağlarken diğer önemli üretim Brezilya (%20), Kanada ve Çin’den gelir. Afrika’daki üretimde de en büyük pay ülkeniz Kongo Demokratik Cumhuriyetine aittir. Hangi şartlarda üretim yapıldığını siz daha iyi biliyorsunuz. Bu üretim tarzı dünyada tepki çekmekte 3TG (tin/kalay, tungsten, tantal ve altın) ya da çatışma minerali olarak adlandırılmaktadır.”

“Ülkenizin önemli bir zenginliği olan stratejik kobalt madeni de koltan gibi yağmalanan madenlerden biri. Yozlaşmış yöneticiler ve kirli şirketler eliyle bu değerli kaynaklar, ülkeye katma değer bırakmadan küresel şirketlere aktarılmaktadır. Çalışma şartlarının sağlıksız olması ve çocuk işçi çalıştırılması bu maden için de geçerli. Küresel şirketlerden Glencore 2024 yılında 150 milyon ABD doları cezayı kabul etti. Bir milyar dolardan fazla bir yolsuzluk yapıldığı dikkate alındığında ödediği ceza devede kulak.”

Gazeteci yorulmuştu ama Plamedi ve babasının dikkatle dinliyor olmaları nedeniyle ara vermeden anlattı bildiklerini. Plamedi’nin annesi Josephine moambe pişirmişti, tabaklarda getirdi. Yanında vitola ikram etti. Yemek sırasında sustular. Plamedi anlatılanları hatırlamaya çalışıyordu ancak stratejik kelimesi dışında pek bir şey aklında kalmamıştı.

Yemekten sonra dayanamadı sordu: “stratejik ne demek?”

“Genel olarak dünyada az bulunan, oluşum itibarı ile bir ülkede, bir bölgede yoğunlaşmış, kullanımı diğer sanayi dallarını doğrudan ilgilendiren, ikame edilme olanakları az, bir ülke ya da bölge için özel ekonomik önem taşıyan, askeri amaçlar için kullanım özelliği olan madenler “stratejik madenler” olarak tanımlanabilir. Bazen stratejik olmayan bir madenin olağanüstü durumlarda stratejik olması olasıdır. Stratejik madenler, bu madeni kullanan teknolojilere sahip olunması ile bir anlam taşımaktadır. Dünyada askeri ve ekonomik güç olarak ortaya çıkan ülkelerin üstün teknoloji ürünleri üretmelerindeki en temel unsurlardan biri de stratejik madenlerdir. Örnek verecek olursak sizin niyobyum olmadan ABD teknolojisini geliştiremez. Bu maden sizin için değerlidir ama ABD için stratejiktir.”

“Bazen bir maden bünyesinde çok az miktarda bulunan başka bir maden sebebiyle stratejik hale gelebilir. Değerli bir maden olan krom, bünyesinde platin grubu iridyum ve rutenyum da taşır. Yeni teknolojiler platin grubunu ön plana çıkardığından bu madenler kromdan daha değerli ve stratejiktir. Türkiye kromlarını alan Çin iridyum ve rutenyumu ayrıştırıp kullanıyor. Krom alana iridyum ve rutenyum bedava promosyonu gibi. Emperyal Batı ise bir yandan Türklerin paslanmaz çelik tesisi kurmasını engellerken diğer yandan kromunu yağmalıyor 150 yıldır. İthalata dayalı gelişmiş bir paslanmaz çelik sektörü var ancak krom lobisini aşamıyorlar. Bor madeni ile birlikte bulunan lityum giderek bordan daha değerli ve kritik maden olmaya başladı. Bakır ile birlikte bulunan ve ülkenizde bol miktarda olan kobalt keza aynı durumda.”

“Anladım” dedi Plamedi. Ama içten içe de üzülmüştü. Keşke bizim için de stratejik olsa diye düşündü. Umarım bir gün bizim de teknolojimiz olur diye temenni etti. “Bir sorum daha var” dedi Plamedi; “tantal ve niyobyum ne demek, ne anlama geliyor?”

“Anadolu diye bir yer var, hiç duydun mu? diye sordu Gazeteci.

“Yok, duymadım.”

“Peki! Türkiye’yi duydun mu?”

“Biliyorum orayı” dedi Plamedi. “Asya, Afrika ve Avrupa’nın kesiştiği noktada büyük bir ülke. Derste öğretmenim anlatmıştı. Hatta İstanbul diye 15 milyon nüfuslu bir şehri varmış, öğretmenim görmüş, hayran kalmış. Uzun uzun anlatmıştı”

“Tantal ve Niyobyum ismi oradan geliyor” dedi Gazeteci. “Anlatayım, dikkatli dinle. Türkiye’de İzmir diye büyük bir şehir var. Yakınında da Manisa. İkisinin arasında da Sipil Dağı. Eski devirlerde orada Tantalos diye bir kral yaşarmış, kralın Niobe adınta bir kızı varmış. Niyobyum adını Niobe’den. Tantal da Tantalos’dan alır.” Plamedi ve babasının ilgi ile dinlediğini gören gazeteci anlatmaya devam etti.

“Tantal, 1802 yılında İsveçli kimyager Anders Gustav Ekeberg tarafından yeni bir element olarak keşfedildi. Ancak kimyagerler aynı mineralde bir yıl önce keşfedilen niyobyum ile tantalın aynı madde olduğunu ileri sürüyordu. Tantal ve niyobyum, aynı cevherden elde edildiği için ve özelikleri bakımından birbirine benzedikleri için kimyagerler arasında kafa karışıklığına yol açtı. 1846 yılında Alman mineralog Heinrich Rose, tantal ve niyobyumun farklı elementler olduğunu kanıtladı.”

“Sipil dağında yaşayan Tantalos, tanrıların hoşgörüsünü suiistimal ettiği için büyük azaba uğratılır. Su kenarında meyve dolusu bir ağacın altına bağlanarak açlığa terk edilir, eğilip su içmek istediğinde sular çekilir. Kafasını kaldırıp ağacın meyvesinden yemek istediğinde rüzgar ağacın dallarını ondan uzaklaştırır. Tantalı keşfeden Ekeberg, tantalın asit içinde tepki vermemesi özelliği ile Tantalos’un çektiği azaplar arasında bağ kurarak bu ismi önermiş. Yani tantal asitlerin ortasına konulduğu halde herhangi bir asit alamıyor. Kısaca varlık içinde yokluk çekmeyi temsil ediyor. Tantalos’un kızı Niobe ile tantalla aynı cevherde bulunan ve benzer özelikler taşıyan bu yeni mineral arasında da etimolojik olarak bağ kurulmuş ve niyobyum olarak adlandırılmış.”

Plamedi hikâyeyi duyunca hüzünlendi. Plamedi’nin babası aynı bizim gibi diye düşündü. “Tantalos gibi zülüm görüyor, varlık içinde yokluk çekiyoruz. Tanrıları kızdıracak ne yaptık acaba?” diye konuştu, öylesine.

“Peki! Türkiye’de tantal var mı” diye sordu Plamedi.

“Madencilik Dergisi 10.cilt 2 sayısında okumuştum. Zamanın Devlet Planlama Teşkilatı Maden ve Matalurji Grup Başkanı Yılpar Kaynak yazmış Uludağ wolfram cevher yatağında kolombit ve tantalit bulunduğunu. Maden sahası Etibank’a devredilince Etibank, Batı Almanya’ya 13 adet sondajdan alınan numuneler gönderiyor. Yapılan tahlillerde %0.05 tantal, %0.01 kolombit varlığı tespit ediliyor. 1970’li yıllarda bu miktar üretim için ekonomik değildi, o tarihlerde bu madenler şimdiki kadar pahalı değildi. Şimdilerde ekonomik gözüküyor. Ayrıca başka bir stratejik maden olan Tungsten ile birlikte çıkarılacağı düşünülürse Türkiye açısından bir nimet. Türkiye’de tantal ya da niyobyum bulunduğuna dair başka bir veri yok. İlgili devlet kuruluşu olan Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün tüm eski verilerini gözden geçirmesi, eskiden ekonomik olmayan ancak yeni teknolojilerin getirdiği yeni durum sebebiyle ekonomik hale gelen madenlerin değerlendirilmesini sağlaması beklenir. Yeni aramalarda da tüm bu madenlerin varlığına bakarlar diye düşünüyorum.”

Gazeteci Plamedi’ye dönerek sordu; “Peki senin adının anlamı nedir?

Onun yerine babası cevap verdi “Plamedi, Plan merveilleux de Dieu’dan gelir anlamı ise Tanrı’nın harika planı demektir. Benim adım da Merdi” dedi babası. “Merdi merci dieu’dan gelir anlamı da Tanrı’ya şükürdür.”

Gazeteci acı acı gülümsedi. “Beyaz adam geldiğinde ellerinde İncil vardı. Bizimse topraklarımız. Bize gözlerimizi kapatarak dua etmeyi öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı”  sözlerini mırıldandı.

Emperyalist batı toprakları gibi adlarını da çalmıştı.

Yazar
Nil REYHAN ve Galip TÜRKMEN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen