11 Şubat 1959 tarihinde Elazığ’da doğdu. TRT Ankara Televizyonu Belgesel Programları Müdürlüğü’nde çalıştı. Bu sırada bir çok belgesele imza attı. TRT’de ‘Bir Kitabın Hikayesi’ isimli belgeseli ilgi çekti. TRT’den istifa ederek TGRT’ye geçti. Burada bir süre yönetmen olarak çalıştı. Bilahare serbest yönetmen olarak belgesel filmler çekti. Bir çok şiiri bestelendi.
“Sonbaharın sessizliğine bürünmüş soğuk bir akşamdı. Kendi mekânımız küçük ve şirin ‘Ötüken’ çay ocağı’nda rahmetli Suat Bulut dostum bağlamasını getirdi oturdu ve heyecanla başladı çalmaya. Biz mest olmuştuk. Bilen bilir Suat iyi bağlama çalardı. Kendisinden birçok türkü dinlemiştim ama bu ilkti. Kendi bestem dedi. Öyle bir duyguyla çalıp söylüyordu ki, orada bulunan herkesin gözleri doluyor, birçoğu ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Türkünün duygusuyla beraber sözleri de dikkatimi çekmişti. Güzel bir şiirdi. İşte bu şiirle, rahmetli Suat Bulut’un duygulu sesinden dinlerken tanışmıştım. Adı:“Benim Yalnızlığım Sana da Yeter (Gel Artık)”.
Şairi yabancı değildi. Çocukluğumda üzerinde uzun Parkasıyla hayal meyal hatırladığım, bazen Nihat Abimden kişiliği ile ilgili övgü dolu sözler dinlediğim hemşehrimiz Yönetmen S.AğaBaydili’ydi. Rahmetli Suat güzel yazısıyla bana sözlerini bir kağıda yazdı. O Şiiri uzun süre sakladım. Ama daha sonra nereye koyduğumu bir türlü hatırlayamadım.
Aynı şiiri daha sonra Hasan Sağındık da besteledi ve yorumladı ama nedense Suat’ın şarkıya verdiği duyguyu bulamadım.
Suat’la sohbetlerimizde sık sık S.AğaBaydili”ndensöz açılırdı. Kendisiyle teşriki mesaileri olmuş, yanında yönetmen asistanlığı yapmıştı. Gerek Abim gerekse Suat okuma alışkanlıklarını kendisinden aldığını söylerlerdi. Çok okuyan yazan entelektüel birikimi olan birisi olarak bahsederlerdi. O Sivrice’nin dışa açılan yüzüydü. O dönem yetişen gençlerin üzerinde büyük etkisi olduğu söylenir. Bu yüzden kendimi şansız hissediyorum. Keşke o döneme yetişebilseydim ve engin kültüründen nasiplenebilseydim. Ama kenarında köşesinden beni de etkilediği söylenebilir aslında. Onun dostlarıyla dostluklar kurdum. Onun hakkında birçok şey öğrendim. Ama bir türlü tanışmak nasip olmadı.
Şimdi sosyal medya üzerinde kendisini takip etmeye az da olsa şiirlerinin tadını almaya çalışıyorum. İnşallah günün birinde kendisiyle tanışır, yeni yazdığım senaryo üzerinden konuşma ve tartışma imkanı bulurum.
Şimdi lafı fazla uzatmadan yıllar önce duyduğum bu çok önemli şiiri sizinle paylaşmak istiyorum.
İşte o şiir;
BENİM YALNIZLIĞIM SANA DA YETER (Gel Artık)
Belki ayrılığı yanlış anladık
Belki de kalplerin hilesi zaman
Vakti bir yerinden kırıp gel artık
Bir kaç mevsim getir hatıralardan
Say ki geceleyin hiç ağlamadık
Ve beni yollara salıp gitmedin
Gittiğin akşamı alıp gel artık
En kırık yerine bırak kalbimin
Bil ki her şey tamam, biz yarım kaldık
Yüreğim vurdukça eksiliyorum
Kayan yıldızları bulup gel artık
Artık bu geceyi çekemiyorum.
Gör ki,rüyaların altında kaldık.
Bize kapısını örtmüş şehirler.
Bütün gemileri yakıp gel artık!
Benim yalnızlığım sana da yeter!” 1
YÖNETMENLiĞiNi YAPTIĞI BELGESEL FiLMLER
Doğu’nun El Hamra’sı – 1987
Yönetmenliğini Yaptığı Belgesel Filmler
Doğu’nun El Hamra’sı – 1987
Sabri Ülgener – 1988
Erol Güngör – 1988 …. Belgesel, 00:15:00, 1 Bölüm
Necip Fazıl Kısakürek – 1988
Beş Şehir – 1989
Beş Şehir: Ankara – 1989 …. Belgesel, 00:28:07
- Ankara Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Türkiye’nin Kalbi Ankara, Gösterim. 1993
Paranın Hikayesi – 1992 / 1995
Zaman – 1996
Bir Kitabın Hikayesi – 1997
Gayri Mehmetler Türküsü – 2007
Caminin Kilisesi – 2009
Yapımcı Filmografisi
Klasik Sanatlarımız –
Cemil Meriç – 1987…. Yapımcı
ŞİİRLERİNDEN :
LEYLA’YA
Selam getirmedi selâ getirdi,
Tenha gurbetlere saldığım turna.
Leyla’ya selam söyleyin..
Buruk matemler tutarmış kara geceler ortası,
Kara geceler ortası ağlarmış,
Ak alnıma kara yazı vurmuşlar,
Neyleyim..
Neyleyim aramızda delinesi dağ da yok,
Ben çağı delmedeyim,
Beklesin Leyla’ya selam söyleyin.
Anam bir ağıt tutturmuş, hep öyle ağlar dururmuş
Gün doğarken ağlanmaz ki, hem ben de ağlamadım.
Birazdan imam gelecek, sağ gözümde yaman vuruyor felek,
Ben anama doyamadım, sanırım anam gelecek.
Bahara sitem söyleyim,
Şu çöken ömrümüze mevsimi matem söyleyin.
Beni böyle yalın yürek saldı kara sevdalara,
Ne bir karış toprak ne bir kaç çiçek,
Kahrımız çökmüş bağlara…
Hoyrat acılarda susmuşum,
Suz-i nak destanlar dökülmüş sehpalara…
Bahara sitem söyleyin,
Bundan böyle bizim ele gelmesin…
Şafağa ecel söyleyin,
Yollar çekse yüreğimi durmaz gelirim.!
Tenhalarda dizlerini dövmesin,
Uhrevi sabahlar ayırdım kalan ömrü..
Neyleyim neyleyim yalan ömrü,
Ben bir gelincik soyluyum..
Gamlı sevdalar dokurum geceleri duvarlara,
Nesi var isyankar ağıtlar gibi yarım türküler yaşadıysam,
Kan-u ter yaşadıysam nesi var..
Şafağa ecel söyleyin.
Her sabah güne karşı türkümüzü söylesin.
Vatana kurban söyleyin,
Bana karşı yüzü yok diye eseflenmesin.
Çocuksuz analar gibi taş basarmış yüreğine
Derdini taşlara yanarmış,
Etmesin “gel kurban”a dayanamaz “gelir” deyin,
Bayramı getirir deyin o uzak diyarlardan,
Birileri kahpelenirmiş dururmuş,
Kan-ı Sultan Süleyman ölür, ölür diye deyin..
Vatana kurban söyleyin…
Mehmed’e beni demeyin.
Attaya gitti deyin sizi emanet kuşlar, Mehmed’imi incitmeyin
Mehmed’e beni demeyin
Yetim sevgileri ağlatmak olmaz
Mehmed’i Mehmed’e anlatmak olmaz.
Bir yiğit, bir tevhid, bir avdet deyin O’na. O beni anlar.
Ah Mehmed’im beni duyarsa ağlar.
Bir ışıklı destan ördüm çevrili gurbetlerde,
Dert yanına bağlasın.
Can dökümü mevsimler yıkıldı üstümüze ,
Adım yanında kalsın.
Canevimde son cemresşi kıblenin,
Ve sevda bereketi ile geldim sesi..
Ben öyle yaşamaktan kurtulmuş,
“Hoşgeldin” diyerek açtım gönlümü..
“EŞHEDÜENLÂİLAHEİLLALLAH VE EŞHEDÜENNE
MUHAMMEDEN ABDUHU VERASULÜHÜ”
Yendim yendim yendim ölümü..
Bulanık seherlere, bir kutlu ezan gibi asılı kaldım göğe,
Yalnızdım ve yalnızım..
HAK’tan gayrı kimse sesim işitmez.
Kimseye birşey demeyin, demeyin değmez…!
DEFTERİM NERDESİN ?
Geçmiş baharların şarkısıyla gel
ölümü karşılar eski bir selam
ya da bir namlunun hançeresi ol
ben bu suskunluğu kaldıramam
“yaşamaya değmemişti mevsimler,
bana konuş diyorlar, defterim nerdesin!
Nerdesiniz omzumda taşıdığım isimler”
geçmiş baharların şarkısıyla gel
yeni türkülere bel bağlayamam
her dem yeniyim ben, hep müslümanım
zamana gerilmiş çağdaş isa’yım
“nefesimi soluyanlar çıkıp gittiler,
yaşama molası verdi bir yanım,
yol uzundu katık yoktu açtılar
benim ellerim sertti, onlar yumşaktılar
tenha bir köşesine saklandılar bağların
tebdil yaşıyorlar, devran onların”
her vakit yeniyim ben hep müslümanım
bebeklerin getirdiği selamım
kendimden gayrıya bel bağlayamam
her yerde özmen’im hep süleyman’ım
bu sabır tesbihinin imamesi ol,
geçmiş baharların şarkısıyla gel.
Ya da bu yerlerde artık duramam duramam duramam…!!!
…..
Bir akşam üzeri evime döndüm.
Yağmur dinmiş.., bulutlar dağılmıştı…
Ana dedim..; canım ana
Gardaşlarım neredeler.., de bana!
Dokuz yerden kıpırdadı kara yer..;
Gün ağarmak üzereydi.., yürüdüm.
Anam görmedi beni..,
Gözleri uzaklara çevrili;
Donup kalmıştı…
….
Saçların mı yorgun.., rüzgar mı sefil…
Tutup Sen’den Sana..; savurmaz beni..?
Bu yağmur tanıdık bir yağmur deģil..;
Bu yara bu gece öldürmez beni…
Çocukluk resmimi bırak istersen…
Gözlerim kendime alışık değil…
…..
Dağa taşa kar yağarken..; vay anam…
Ben anama kıyamam…
Yüzü suyu hürmetine Türkçe bir yaşamanın
Tutmuş kendi üstümü kendim örtmüşüm..
Firavunlar sanmasın ki üşümüşüm…
…..
Bir kahırlı isyan büyür içimde..;
Adam boyu korkular kaplamış sokakları..
Gelemem; sentetik ninniler yolumu tutmuş
Çağırma..; Beşevler’i bırakıp ta gelemem..
Bir nazlı kuştur ümit; kanatları kırılmış..,
Her akşam çökende ölür içimde..
Seher vakti kağnılara bin de gel..,
Nevruzların açacağı günde gel…
…..
Ey aşk..;
Çoğalt beni.., beni tamamla…
Beni gökyüzünden kovulmuş günahlarla tanımla…
İsyanın kanattığı secdelerden gelmeyim..;
Fahişe şehirlerin münkir kıyametinden…
Bakire bir bıçakla..; ey aşk.., çoğalt beni…
Beni bıçakla.., beni tamamla…
……
Vaktidir bu şehre kafa tutmanın
Ve kafa atmanın ..; kelimelere…
Bazen ruyaları kanar insanın. .,
Bazen de yüreği dökülür yere. .
Ninnisi çalınmış bir çocuğum ben. .;
Kendimden kendime bir yolculuğum..
Hangi ses götürür beni göklere..,
Hangi ses getirir kendime beni…
Eyvah Elifcekız. .; yollar yorulmuş…
Kanamış defteri ..; çocukluğumun…
1.Nurettin Büyükbaş, sivricehaber