Ekim ayının ilk günlerinde, hemen yanı başımızda, Suriye toprakları üzerinde Rusya’nın askeri operasyonları başladı. Başlangıçta operasyonların IŞID (DEAŞ)’a yönelik olacağı ilan edilmişti. Ama hemen peşinden Türkmen bölgeler de dahil Suriye Rejimine muhalif unsurların şiddetle vurulmaya başlandığı görüldü. PYD ve YPG hakim bölgeleri de bir nevi Rus koruması altına girdi. Bu arada, Rusya operasyonlarının belki de en tartışmalı ve en riskli olabilecek bir yönü daha açıldı. Türkiye, kendi toprakları üzerinde fiili tehdide, hatta saldırıya maruz kaldı, Türk toprakları üzerinde uçan devriye uçakları fiili tehdide alındı. Gerçekte Türkiye’ye açık bir göz dağı veriliyordu, hem de Türkiye’nin burnunun dibinde, Türkiye’nin güvenli alan ilan ettiği topraklar üzerinde… Binlerce kilometre öteden gelen ve ekonomik sorunlarla boğuşan, daha 5-6 gün önce liderinin dostlukla ev sahipliği yaptığı ülke şimdi Türkiye’ye diş gösteriyordu, ciddi biçimde.

Rusya’nın müdahalesinin ardından, Suriye’de İran’ın askeri faaliyetleri de artmıştır. Suriye’de dengeler, rejimin, Rusya’nın, İran’ın ve Kürt ayrılıkçıların lehine dönmüş gözükürken, Batı bu gelişmelere kayıtsız görünmekte, adeta bölgede Türkiye sıkıştırılmakta, kırmızı çizgiler ezilmekte, güvenlik, ekonomik ve etnik menfaatleri tarumar edilmektedir. Bütün dünyada ve ülkemizde hakim siyasi algı şimdi tam da budur.

Neler oluyor ?

Türkiye, dış politikada Cumhuriyet tarihin en büyük hezimeti ve utancı ile karşı karşıya kalmakta, müthiş bir balans ayarına tabi mi tutulmaktadır ? Yoksa, Suriye, Rusya ve İran’a içinden çıkılmaz büyük bir bataklık mı olacaktır ?   

Neler oluyor dersiniz ?

Hemen yanı başımızda neler oluyor ? Nereye sürükleniyoruz ? Bölgesel kalmayacak gibi görünen ve geleceğin coğrafyası üzerinde oynan bu satranca düşüncelerinizle siz de katılın…