Tarihi Sesli Okumak

Tarih; okumasını bilenler için her duruma, her konuya uygun düşecek ibretlik derslerle doludur. Mehmet Akif Ersoy bu olguyu ölümsüz dizeleriyle dile getirmiştir:

“Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

“Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?”

Tarih boyunca insan toplulukları binlerce defa inanç üzerinden aldatılmış, kandırılmıştır. Allah’ın eşref-i mahlukat olarak yarattığı insanlara bahşedilen ‘’akıl nimeti’’ maalesef kullanılmayarak iradeler, hurafelerle donatılmış din simsarlarına teslim edilmiştir. O kişiler de ‘’şeyhken şah olma’’nın yollarını arayarak masum insanların felaketlerini hazırlamışlardır. Yüce kitabımız Kur’an- Kerim’de akılla ilgili bunca ayete rağmen, inanan insanların bunlara itibar etmeyerek falan kişinin, filan efendinin uyduruk sözlerine iltifat göstermesi doğrusu anlaşılacak bir durum değildir. Elbette gerçek anlamda hizmet veren kişi ve kurumlar bu değerlendirmenin dışındadır. Kutsal dini değerlerin aleyhine kimsenin söyleyeceği söz yoktur. Aksine dini değerlerimiz bütün yönleriyle öğretilmeli ve yaşatılmalıdır. Sözümüz; din istismarcılarına ve din sömürücülerinedir.

Yemen’de İngiliz taraftarı Şeyh İdris’le ilgili bir anekdot okumuştum. İngilizler, halkı etkilemek ve Osmanlılara karşı kışkırtmak için Şeyh İdris’in yüzüne fosfor sürerek geceleri şehirlerde gezdirirler. Konunun farkına varamayan halk, Şeyh’e bir kutsiyet yükleyerek arkasına düşer ve Osmanlıların Yemen’den ayrılmasına vesile olur. Bu arada İngilizler de ellerini oğuşturup Müslümanları kullanarak kazandıkları zaferi kutlar.

15 Temmuz darbe girişiminden çıkarılacak o kadar çok ibretlik ders vardır ki, saymakla bitmez. Tabir yerindeyse darbe girişimi göstere göstere gelmiştir. Örgüt, önce devletin bütün kılcal damarlarına sızdırılmış; ‘’ne istediniz de vermedik.’’ sözü, ‘’kandırıldık, aldatıldık.’’ pişmanlığıyla ifade edilmiştir. Örgüt hakkında yapılan uyarılar asla dikkate alınmamış, ikaz edenler linç girişimiyle karşılanmıştır. Erdem, basiret sahibi olmaktan geçer. Erdem, pişmanlık duymak değil, tedbir almaktır. Devletin yetkili ve sorumlularının ‘’yanılmaya ve kandırılmaya’’ hakları yoktur ve olamaz. Su uyur ama düşman uyumaz. Düşman; yerli işbirlikçiyi arar, bulur, eğitir ve sonra Yüce Meclis’ini bombalatır, askerine, polisine ve halkına ateş açtırır.

1973’ten beri ülkenin gündeminde olan Örgüt, adeta yeni keşfedilmiş gibi ‘’vaziyetten vazife çıkaran’’ devlet kurumlarımız tarafından mercek altına alınmış, ya pişmanlık veya kandırılmışlık arasında kalınarak ‘’iş’’ yapma telaşına düşmüştür. Çok geç olmakla beraber, Diyanet İşleri Başkanlığı, Olağanüstün Din Şurası toplayarak   “Güç ve çıkar hareketi olan FETÖ sahte bir mehdi hareketidir. FETÖ gayri ahlaki bir sır hareketidir. FETÖ hareketi dünyada Müslümanlara karşı kara projelerin aleti oldu. Bunların sözde eserleri din uzmanlarımızca incelenecek gereği yapılacak” açıklamasıyla 17 maddelik bir sonuç bildirisi yayımlamıştır. Gönlümüz, bu şuranın yıllar önce toplanmasını, sadece öz konusu örgütle değil bütün sapkın, din istismarcısı da içine alacak şekilde düzenlenmesini arzu ederdi. Son yıllarda çoğalan din sömürücülerine karşı, halkı bu konularda uyarmak gerekmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bundan daha önemli hangi konuda hassasiyeti olabilir?

Bin yıllık Müslümanlığımızda bu tür konuların tekrarlanması sosyal bünyemizde derin yaralar açmaktadır. Devletimizi ve milletimizi ayakta tutan kurumlara karşı operasyonlar yapılmaktadır. Güçsüz bir Türkiye yaratmak ancak düşmanların işine yarar. Biz dünyanın en zor coğrafyasında yaşayan bir milletiz. Bilge bir dostumun deyişiyle; ‘’Ortadoğu’nun zenginliklerini ele geçirmek isteyen emperyalist devletler, din üzerinden siyaset yürüterek emellerine ulaşmak niyetindedir. Bu konuda başarılı da olmaktadırlar. Din kisvesine bürünmüş onlarca kanlı örgüt, aynı kıbleye yönelen toplulukları birbirine kırdırmaktadır.’’ Defalarca tekrarlanan bu fitne ve nifak artık söndürülmelidir.

15 Temmuz şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize şifa diliyorum. Allah’ın lütuf ce teveccühünün Türk milletinin üzerinden kalkmadığına inanarak bir an önce şer odakları ve terör yuvalarının dağıtılmasını, bir daha ortaya çıkmamaları hususunda gerekli tedbirlerin alınmasını temenni ediyorum.

Tarihi sesli okuyalım, uyuyanlar belki uyanır.

 

 

Yazar
Ahmet URFALI

AHMET URFALI’NIN ÖZGEÇMİŞİ1955 yılında Emirdağ’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini memleketinde tamamladı. Üniversite tahsilini, Türkçe, Türk Dili ve Edebiyatı ile Sosyoloji üzerine lisans eğitimi gördü. Yurdun değ... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen