Tarım Kredi Muamması -3

Tarım Kredi ile ilgili ilk yazımda da belirtmiştim: Tarım Kredi Kooperatifleri 1581 sayılı kanunda belirtilen görevlerini yerine getirmek üzere 1805 hizmet noktası, 17 bölge birliği, 800 bin ortağı ve gübreden bilişime, sigortacılıktan pazarlamaya, taşımacılıktan hayvancılığa çeşitli alanlarda faaliyet gösteren 19 iştiraki ile Türkiye’nin en büyük gruplarından birisi haline dönüşmüştür.

Tarım Kredi Kooperatifleri Birliğini; Yöneticilerin atama olarak nitelendirilebilecek seçimlerinde devletin belirleyiciliği çok yüksek olduğu için devlet tarafından yönetilen en büyük şirketler grubu olarak da tanımlamak mümkündür.

2010 yılında Mersin’de Tarım Kredi Kooperatiflerinin çiftçi ortaklarının ve diğer iştiraklerinin ürünlerini pazarlama amacı ile Tarım Kredi Birlik Anonim Şirketi kurulmuş, tesislerinde ortaklarının ürünlerini işleyip paketleyerek kamu kurumlarına, cezaevlerine, toptancılara ve büyük marketlere pazarlamaya başlayan bu şirket ilk mağazasını 2017 yılında Ankara Bahçelievler’de açmıştır.

Mağazalar zaman içerisinde çoğalmıştır. Tarım Kredi Birlik Anonim Şirketi Marketçiliğe başladıktan sonra zarar etmeye başlamış, şirket bilançolarına göre 2019 yılında 46 milyon 5 bin 231 lira olan zararı 2020 yılında mağaza sayısındaki artışa paralel olarak 58 milyon 253 bin 561 liraya çıkmıştır…

16 Aralık 2020 tarihinde Tarım Kredi Kooperatifleri bünyesinde Tarım Kredi Pazarlama ve Marketçilik Anonim Şirketi adı altında yeni bir şirket kurulmuş ve Tarım Kredi Birlik Anonim Şirketi bünyesinde perakende satış yapan Tarım Kredi Marketleri bu şirkete aktarılmıştır. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan 24 Şubat 2021 Tarihinde Ak Parti Grubunda yaptığı konuşmada “Tarım Kredi marketleriyle, zincir marketlerin özellikle yüksek fiyatlarla vatandaşı adeta sömürdüğü bir noktada piyasayı bizim balanse etmemiz gerekiyor. İlk etapta 500, daha sonra 1.000, daha sonra gerekirse bu sayıları artıracağız, devletin görevi bu.” demesi üzerine Tarım Kredi Marketlerin açımına hız verilir… Ve 30 Eylül itibariyle mağaza sayıları 483’e yükselmiştir… 

6 Ekim 2021 tarihinde İstanbul’daki bir Tarım Kredi Marketinde alışveriş yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan Market çıkışında, “Süratle, 500 metrekareden olmak üzere Türkiye genelinde ilk etapta bin kadar bu tür marketlerin yapılması talimatını verdik. Bunları süratle çoğaltacağız. Ve böylece vatandaşımıza ucuz ve kaliteli ürünü ulaştırmanın ve piyasayı da balanse etmenin inşallah gayreti içerisinde olacağız. Şu anda da bizzat burada yaptığım alışverişte bunu gördüm. Bundan dolayı da mutluyum.” şeklinde demeç vermesi üzerine Tarım Kredi Marketlerin açılış yeni bir ivme kazanmış, her yerde yeni yeni marketler açılmaya başlanmıştır.

Öncelikle ciddi bir firma, mağaza sayısını, çalışanlarını vasıflarını, hitap edeceği müşteri kitlesini, satacağı ürünlerin çeşitliğini, mağazaların büyüklüğü ve nerelerde açılacağını ciddi pazar araştırmaları ve fizibilite çalışmaları sonucu tespit edilir… Dünyanın hiçbir yerinde açılacak mağaza sayısı bir kişinin -ki o kişi dahi bile olsa- istek ve görüşleriyle belirlenmez… Sayın Cumhurbaşkanı Tarım Kredi Yönetimine “gerekli fizibilite çalışmalarını yapın, eğer enflasyonun kontrol altına alınacaksa, ortağınız olan köylülerin zararına da neden olmayacaksa, mağaza sayılarını süratle artırın…” şeklinde talimat verseydi daha uygun olurdu… Türkiye’yi yönetme yükünü tek başına omuzlayan Cumhurbaşkanımızın,  Makroekonomik sorunlar yerine, Tarım Kredi Kooperatiflerinin mağaza sayısı, kaç metrekarelik marketlerde hizmet vereceği gibi konularla uğraşması ayrıntılarda boğulmasına yol açar… Ayrıca kooperatifler en geniş katılımlı ortaklıklardır. Demokratik bir ülkede bir kooperatifin kararlarının kooperatif organlarınca alınması gerektiği de kuşkusuzdur… 800.000 ortağı olan bir kooperatifin ortaklarına danışmadan, ortaklarına faydası tartışılır marketlerinin kooperatifçiliğin ruhuna ne kadar uygun olduğu da ayrı bir tartışma konusudur…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu iki demecinden Tarım Kredi Marketler ile piyasadaki fiyatları dengelemeyi, fahiş fiyat artışlarını kontrol etmenin amaçlandığı anlaşılıyor. Bu mümkün mü? 

Zincir marketlerden bazılarının şube sayısı on bini geçiyor, marketçilikte deneyimli yöneticilere ve meslek içi eğitimden geçmiş çalışanlara sahipler, ürün çeşitliliği çok fazla, şubelerinin yerleri genellikle çok akılcı seçilmiş, hizmet alanları ihtiyacı karşılayacak şekilde belirlenmiş,  çabuk karar verme ve inisiyatif kullanma imkanları var. İnternet ve telefon aracılığıyla pazarlama imkânları sürekli genişliyor… Buna karşılık Tarım Kredi Marketlerinin ürün ve marka çeşitliliği çok sınırlı, marketçilik deneyimleri yalnızca 2-3 yıl, elemanlarını taşeron firma aracılığı ile temin ediyorlar(dı), sayıları bine bile çıksa diğer marketlerle rekabet ve fiyat belirleyici olma açısından çok sınırlı. En büyük problemlerin de çabuk karar verme ve inisayatif kullanma açısından yaşanacağı kuşkusuz. Zincir marketlerin pek çoğu, semt pazarlarının olduğu günleri halk günü ilan ederek meyve-sebze fiyatlarında ciddi indirimlere gidebilmekte, son kullanım tarihi yaklaşan ürünlerde mağaza bazında özel indirimler uygulayabilmekte, gerektiğinde bazı markalarda çok büyük indirimler yapılmaktadır. Bunları mevcut bürokratik yapısıyla Tarım Kredi marketlerinin uygulayabilmesi çok zor…

Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre bu marketler kendi öz sermayesi ile açılmıyor bankalardan yüzde 20 faizle kullanılan kredilerle açılıyor. Satılan ürünlerin önemli bir bölümü ortaklarının veya kendi fabrikalarının ürettiği ürünler de değil…  Tarım Kredi marketlerinde ithal ürünler de satılıyor. Bir kaç yıl önce Tarım Kredi’ye bakliyat ithalatı yapma yetkisi verildi. O ürünler hem kendi mağazalarında hem de diğer zincir marketlerinde Tarım Kredi markası ile satıldı. Yani Türk Çiftçisine destek olmak üzere kurulan Tarım Kredi Kooperatifleri, tarım ürünleri ithal ederek kendi çiftçisi ile rekabet etti…

Tarım Kredi Marketlerinin açılması ve sayısının çoğaltılmasının temel nedeni, enflasyonun nedenine konan yanlış teşhis. Geçmişte de ithal etle, tanzim satış çadırlarıyla fiyatların durdurulacağı düşünüldü… Kısa vadede bir sonuç alınsa da uzun vadede bu yöntemlerin bir işe yaramayacağı anlaşıldı…  

Yanlış tarım politikaları, döviz kurundaki artışa paralel olarak tarımsal girdi (gübre, tohum, mazot, elektrik, tarım makineleri tarımsal ilaç vb) ve lojistik maliyetlerinin yükselmesi, hatalı ve dışa bağımlı tohum politikası, finansman sorunu gibi onlarca neden varken, fiyatlardaki yükselmenin en önemli nedeni olarak oluşmasında baş sorumlu oldukları beş zincir marketi görmek ve bunlarla mücadele için Tarım Kredi Marketleri devreye sokmak, çaresizliğin bir sonucu olsa gerek…

Tarım Kredi Marketlerin diğer marketlerden ucuz olduğu iddiasının da bir algı yaratmaktan ibaret olduğu kısa sürede anlaşıldı. Gazetelerde çıkan haberlerden de anlaşılacağı üzere birkaç ürün dışında ciddi bir ucuzluğun olmadığı görülüyor…  

Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Fahrettin Poyraz’ın “-Tarım Kredi Marketleri’ndeki fiyatlar diğer marketlerle aynı- algısı aslında doğru yolda olduğumuzun göstergesi” şeklindeki beyanı da “Tarım Kredi Kooperatifleri, devletin şirketi değil. Adı üstünde birçok çiftçi üyesi olan bir kooperatif. Yani üyelerine karşı sorumluluklarını yerine getirmek için makul düzeyde kâr etmek zorunda.” ifadesi de aslında bir gerçeğin ifadesi… Yani Tarım Kredi Kooperatiflerine “Enflasyonla Mücadele” eden savaşçı olarak görmek de, fiyatların düşmesine katkısı olacağını ummak da hata…[i]

Ama bu hayalci yaklaşımı sonucu Tarım Kredi Marketler 2021 yılında da zarar edecekler. Hem de 2021 yılında;  2019 ve 2020’deki zararlarını katlayacaklar, sonuçta fatura Kooperatifin ortağı 800 binin üzerindeki Türk Çiftçisine kesilecek.

Çiftçinin traktörüne, iş makinesine haciz koyan[ii], çiftçilere banka faizinden daha fazla faiz uygulayan Tarım Kredi Kooperatifleri, bu uygulamalara son vereceğine, çiftçiye ucuz girdi sağlayacağına, “enflasyonu önlemek” iddiası ile kooperatif ortağı olmayanların da ürünlerini pazarlayan Marketler zinciri ile ortaklarını zarar ettirilmesi kuruluş kanununa ne kadar uygundur?

Tarım Kredi hakkında yazılacak aslında çok şey var. Mesela: Tarım Kredi Eski Genel Müdürlerinden birisi adına evine 1 kilometre mesafedeki Ankara’nın en lüks otellerince düzenlenip Tarım Kredi bütçesinden ödenen 7 farklı otel faturası, Tarım Kredi Genel Müdürünün atanma şekli, aldığı dudak uçuklatan ücretler, Genel Müdürün eşine ait bir binayı satın alıp o binayı daha sonra Tarım Kredi’ye kiraya veren Tarım Kredi’nin mutemet işadamı,  bazı şirketlerle gizemli ilişkiler, Tarım Bakanlığının hileli ürün listesini Tarım Kredi Marketler’de satışı yapılan hileli ürünler tespit edildiği için yayınlanmadığı iddiası, Bağlı şirketlerden TARKİM ve TAREKS ile ilgili iddialar vb.….  Ama bunların büyük bir bölümünü Milli Gazete’nin  Tarım yazarı Sadettin İnan ayrıntılı bir şekilde dile getirdiği için tekrardan yazmaya gerek duymadım. Yazmak istesem de yazamam. Yok yalnızca yer dar diye değil, konu çok uzadı. Sizler de sıkıldınız, farkındayım…

[i] 2 Kasım 2021 Sabah Gazetesi/Mevlüt Tezel “Tarım Kredi Fiyatları nasıl normale çekiyor”

[ii] Tarım Kredinin eski yöneticilerinin beyanına göre eskiden de haciz uygulaması varmış. Ama haciz konan iş makinası yed-i emin olarak borç sahibi çiftçiye teslim edilerek çiftçinin tarlasını işleyip borcunu ödemesine imkân sağlanırmış.

Yazar
Fazlı KÖKSAL

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen