Tarımda ve gıda üretiminde tehlike çanları

Tam boy görmek için tıklayın.

Doç.Dr. Ertuğrul KARAŞ

Tarımsal üretimde hedef yüksek verimli, kaliteli ve kârlı üretim yapabilmek olmalıdır. Türkiye’de girdi maliyetlerinin yüksekliği ile düşük verimlilik, kârlı üretimin önündeki en büyük engellerden biridir. Türkiye’de şeker pancarı üretimi 20-25 yıl öncesine göre artış göstermekle birlikte, girdi maliyetlerindeki artışlar ve özellikle 1980’li yıllardan bu yana ölçülen sıcaklık artışları önümüzdeki yıllar için üretimin önündeki en önemli engeller olmaya adaydır. Mesela 20 yıl öncesinde Orta Anadolu’da dane mısır ekilişi neredeyse hiç yoktu ve artan sıcaklıklar pek çok yerde ve özellikle Orta Anadolu’da dane mısır için elverişli iklim koşullarının meydana gelmesine yol açarken şeker pancarının yerini de hızla almaya başladı. Çiftçiler, özellikle şeker pancarına göre yetiştiriciliği daha kolay olan ve nispi olarak işçilik problemi daha az olan pancar yerine mısıra geçiş yaptılar.

Bundan başka deniz seviyesinden yüksekliği 800 metre ve civarında olan arazilerde gece ve gündüz sıcaklık farkının düşük olması, şeker pancarında şeker oluşumu aleyhine bir durum yaratırken, küresel ısınmanın da etkisiyle söz konusu rakımlarda yetiştiriciliği yapılan pancarda daha düşük polar değerinde üretimin yapılmasına yol açtı ve önemli sayıdaki çiftçinin bu nedenle pancar üretimini de terk ettiğini görmeye başladık. Eskişehir Alpu ovası bu söylediklerimizin en tipik örneğidir ve bu ovada artık şeker pancarından çok dane mısır vardır ve sebebi de ifade ettiğimiz gibidir.

Küresel ısınma ile oluşan bu durum, günümüzde Orta Anadolu’da pek çok yerde pamuk yetiştiriciliği için elverişli koşulların meydana geldiğini görüyoruz. İklim değişikliği ile mevsimlerdeki kaymalar net bir durum değişikliğini ortaya koyarken, 20-25 yılda ortaya çıkan bu kadar hızlı değişim sebebiyle en önemli etkinin tarımsal üretimdeki desen değişikliğinde olacaktır. Özellikle uzun süreli kuraklıklar, sık aralıklarla tekrarlanan şiddetli yağışlar, artan sıcaklıklar sebebiyle meydana gelebilecek sıcaklık stresinin etkisiyle daha düşük verimler, topraktaki nemin azalması, toprak organik maddesinin de azlığı veya yetersizliği sebebiyle önümüzde yıllarda kuraklık risklerinin de artışından dolayı tarımsal üretimdeki belirsizlikleri daha da artıracaktır.

Türkiye’de 7 milyon hektar alanda buğday, 3 milyon hektar alandaki arpa üretimi söz konusu tehditlerden etkilenmesi muhtemel ürünler olacaktır. Sulanan arazilerde yağıştan çok çekilen yeraltı suyunun azalması, yakın geçmişte Konya’da görülen obrukların sadece orta Anadolu’da değil Tüm Türkiye’de yayılarak artması riskini artıracaktır. Plansız üretim yanında iklimin bu olumsuz etkileri en fazla tarımsal üretimi etkileyecektir. 1980’li yılların başında 28 milyon hektar olan tarımsal üretimin yapıldığı araziler, 40 yılda 4 milyon hektar azalma göstermiştir. Sehirlerdeki Kontrolsuz genişleme yanında büyükşehir yasasıyla köyden kente göçün katlanarak artışı, tarımsal üretimi yapan nüfusun 58 yaş ortalaması ile Türkiye’de üretimi yapmak zorunda kalması ve bu yaştaki bir kitlenin modern ve bilimsel tekniklere yöneltilmesi ve eğitiminin nerdeyse imkânsız olması, gençlerin köyden çok şehirde yaşamak isteği, eğitimin artık nitelikli insan yetiştirilmesi gibi bir hedef yerine diplomalı ve niteliksiz insan üretmekten başka bir şeye yol açmadığını artık çok daha net bir şekilde görüyor ve yaşıyoruz.

Ziraat fakültelerine giren ve mühendis olması beklenen sayısı 55’i geçen üniversitede öğrenim gören öğrencilerin %90’i mezun olduktan sonra bu işi yapmak istemediğini açıkça söylüyor. Hedefleri olmayan bir eğitim sistemi ve kitle ile tarımsal üretim önümüzdeki 50 yılda Türkiye’de için en önemli beka sorunudur. Bu gerçeği göremeyen bir yönetim ile Türkiye’yi yönetmeye talip bir muhalefetin varlığı ile karşı karşıya kalmış durumdayız.

Ülkeyi idare edenle, idare etmeye talip olanların ülkenin başta eğitim, sağlık, üretim konularında önümüzdeki problemlerin çözümü için projeler üretmek yerine içine düştükleri kayıkçı kavgası ile ülkemiz kan kaybediyor. Türkiye, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde var olmak ile yok olmak arasında bir noktaya getirilmiştir. Bu durumda yapılması gerekenleri ülkenin vatansever aydınlarının hemen her sahada olduğu gibi tarımsal üretimde de ülkeye yeniden istikamet belirleme, üretimi planlama ve yönetme gibi bir sorumluluğu da vardır. Bu işi yaparken de mutlaka sahada görev yapacak mühendislerini ve üretimi yapan çiftçilerini de bir arada çalışma ve eğitme gibi bir yerden başlaması gerekir.

Gıda üretimini artırmanın ve kendine yeterli bir ülke olmanın yolları, önümüzdeki yılların en önemli problemlerinden biridir. Üretimi yapan çiftçinin gelirini artırmak, daha fazla ve verimli üretimle mümkün olacaktır. Bunun da yegâne yolu, gençleri köyde tutarak eğitmek ve onlara üretim için eğitmekle mümkün olacaktır.

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen