Nuri GÜRGÜR
Kara Harp Okulu’ndaki beş yıllık eğitim dönemlerini bu yıl tamamlayan, 30 Ağustos’ta kılıç kuşanıp teğmen rütbesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri’ne katılan teğmenlerin resmi törenden sonra dağılmayarak aralarında düzenledikleri geleneksel ufak çaplı gösteri bazı çevreleri ciddi şekilde tedirgin etti. Millî Savunma Bakanlığı (MSB) soruşturma başlattı. Bir grup teğmen Disiplin Kurulu’na sevk edilerek savunmaları istendi. Geçen hafta olayla ilgili olarak iki önemli açıklama yapıldı. Savunma avukatlarının ortak açıklamasında olayın mahiyetinin gerçek yüzünün ortaya konulması büyük önem taşıyor. Çünkü olayın görüntüleri sosyal medya üzerinden yayınlandığı andan başlayan bilgi kirliliği hâlâ giderilmiş değil. Teğmenler belirli siyasi kesim ile millî değerlere hasım çevreler ve satılık kalemler tarafından acımasızca suçlanarak çarmıha gerilmek isteniyor.
Savunma Avukatları öncelikle MSB’nın teğmenlerin okuduğu yemin metni ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganından ötürü değil, “disiplinsizlik” nedeniyle Kurul’a sevk edildikleri açıklamasını yanlış ve haksız bularak eleştiriyorlar:
“On yıllardır devam eden bir geleneğin sürdürülmesi nedeniyle milletimizin göz bebeği olan teğmenlerin siyasi tartışmalara konu edilmemesi, onların mesleki geleceklerinin karartılmaması en büyük temennimizdir… Tören MESLEKİ YÖNERGEYE UYGUN İCRA EDİLMİŞTİR. Müvekkillerimizin resmi törende subaylık andını okumak yönündeki teklifleri komuta kademesine arz edilmiş, kabul görmemesi üzerine, resmi törende mevzuatta yer alan askerlik yemini yapılmıştır.
Müvekkillerimize verilen emir resmi törende yapılacak yemine ilişkin olup, tabiatıyla emir yerine getirilmiş, tören yönergeye uygun icra edilmiştir.
İlgili Yönerge resmi törenden sonra mezun olan subayların kılıç çatma geleneklerine ilişkin bir düzenleme içermemektedir. Müvekkillerimizin törenden sonra ne yapacaklarına ilişkin bir emir verilmemiştir”.
Tören Subayı’nın “Tören bitmiştir” anonsu üzerine resmi törenin katılımcılarının ve protokolün tören alanından ayrılmasından sonra, Tören Komutanının “mezun olan teğmenler alana girebilirsiniz” diyerek önceki yıllarda da görüldüğü gibi, teğmenlere alanda toplanmaları için izin verilmiştir. Bu suretle teğmenler alanın ortasında toplanmışlar, kılıç çatmışlar ve subaylık andını birlikte okumuşlardır.
Esasen okunan subaylık andı bir gece önce öğrencilerin kendi aralarında yaptığı kutlama gecesinde Taburun subay ve komutanın huzurunda okunan metnin aynısıdır. Kaldı ki tartışmalara neden olan subaylık andı 2022 yılına kadar resmi törenlerde okunuyordu. Hatta 16 Ağustos 2024’te Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda düzenlenen resmi törende MSB’nın ve komutanların huzurunda okunmuş ve alkışlanmıştır.
Basın mensuplarını alana teğmenlerin çağırıp çekim yaptırdıkları iddiası tam bir yalandır. Çünkü teğmenler alana mezunların dışında kimsenin girmemesi için yoğun çaba göstermişlerdir. Basını teğmenlerin toplandığı alana gönderip çekim yaptıranlar ve derhal servis edenler, yıllardır uygulanan bir geleneği sanki ilk defa yapılıyormuş gibi bir hava oluşturmak istiyorlar. Amaçları Harbiye’de öğrenciler arasında okulun kurulmasından itibaren 150 yıldır öne çıkarak subaylara aktarılan millî heyecanı, coşkuyu, hamaset atmosferini köreltmek, burayı sıradan sönük bir yüksekokul haline getirmek.
Emperyalist saldırılara Sakarya Savaşı’na kadar nasıl ve neler pahasına direnildiğini, subaylarımızın temel özelliği olan “fedaya-ı millet” psikolojisinin kökeninin nereden geldiğini düşünmek işlerine gelmiyor. Bu okula kaydını yaptıran bir genç, kendisini nelerin beklediğini, görevinin ne olduğunu ve nasıl başaracağını tam olarak idrak edemese bile, okulun havasını teneffüs etmesiyle beraber öğrenmeye başlar. Okunan marşlar, yemin metinleri, kahramanlık efsaneleri vb. ortamda mezuniyet töreninde göreve hazır bir Türk subayı olarak kılıç kuşanır. Emekli bir subay dostum bu ruh hareketini şöyle anlatmıştı: “Öğrencilikten teğmenliğe geçip kılıç kuşandığımız anda, kendimizi Mareşal olmuşçasına yükseklerde görüyor, görevimiz uğruna canımızı vermeye hazır hissediyorduk.”
Bu duygunun siyasi, ideolojik ve kozmopolit kriterlerle köreltilmesi her bakımdan yanlıştır; ülkeyi savunmasız hale getirebilecek girişimlere izin verilmemelidir. Dönem birincisi olacak derecede her bakımdan başarılı olan Teğmen Ebru ve birkaç teğmen hakkında disiplinsizlik suçlamasıyla ihraç kararı verilirse, birileri hukuk ve adaletle bağdaşmayan bu kararı alkışlayabilirler. Ama kararı verecek olanlar, umarım silah arkadaşları olduklarını ve tercihlerinin bu camia nezdindeki etkilerini düşünerek yanlıştan kaçınırlar, adil bir karar verirler.