Odgurmuş: Bu gün biz insanlarımıza bir takım erdemli davranışları, dürüst olmayı, saygılı ve sevgili olmayı veremediğimiz görülüyor. .bu konuda neler söyleyebiliriz?
Ögdülmüş: Bu konu toplum olarak çok önemli olduğunu gördüğümüz bir konu olarak önümüzde duruyor. Sizin de belirttiğiniz gibi; Bu gün biz insanımıza neleri veremiyoruz? Neleri öğretemiyoruz? Neleri söylemiyoruz. İnsanımızın gerçek ihtiyacı nedir? O nelere muhtaç, hangi fikri temelleri oturtamıyoruz ki bu gün bu halde ve biz insanımızın bu halinden memnun değiliz.Ve biz insanımızın her hareketini, neredeyse her konuşmasını eleştiriye tabi tutuyoruz.
Bu önemli konu üzerinde gerçekten çok düşünmek ve çok durmak gerekir.
Biz bu gün insanımıza dürüstlüğü, fazileti, ahlaklı olmayı. Devletin, milletin malına zarar vermemesi gerektiğini. Çalışkan olmayı, hırsızlık hainlik yapmamayı, temiz ve tutumlu olmayı, müsrif olmamayı, kendinden emin olmayı, başkalarına özenti duymaması gerektiğini, dilini, kültürünü, edebiyatını, şiirini, şarkısını, türküsünü, sanatını, mimarisini sevmeyi, büyüklerine saygılı, küçüklerine karşı sevgili, milli değerlerine bağlı, gelenek ve göreneklerini koruyup yaşatan biri olmayı öğretemiyoruz.
İyi insanı, iyi Müslüman’ı, iyi vatandaşı işini iyi yapan ve memleketini bayrağını seven biri olarak yetiştiremiyoruz.
Kısaca bizim eğitim sistemimizle insanımıza kayda değer hiçbir önemli meziyet veremiyoruz.
Toplumda ve çevremizde bir takım dürüst, faziletli, ahlaklı insanlar yok mu? Elbette var ama onları uygulanan ve içinde bulunduğumuz eğitim sistemi yetiştirmiyor. O faziletli dürüst insanlar orada burada veya ailesi tarafından yetiştiriliyor. Veya “imalat hatası” olarak yetişiyorlar.
Odgurmuş: Hem insanımızdan memnun değiliz hem de iyi insanı yetiştiremiyoruz. O halde biz bu önemli meselenin altından nasıl kalkacağız.
Ögdülmüş: Biz duruma bir de şu açıdan bakalım. Madem insanımızdan şöyle olmalı, böyle olmalı diyerek pek çok şey istiyoruz. Dürüst ol, ahlaklı ol diyoruz ama düşünmüyoruz ki insanımız bu kadar şeyi yapabilir mi ya da nasıl yapacak?
Ne kadar çok şey istediğimizin farkında mıyız? Bu gün için bakacak olursak insanımız bu kadar şeyi yapmaz, ya da yapamaz.
İnsanımıza, başka bir şey vermek lazım. O şey ne ise her şeyin başlangıcı olmalı. O olunca her şey ona bağlı olarak düzelsin, düzene girsin.
Peygamberimizden bir örnek verecek olursak; Bir gün bir gurup insan geliyor. “Ya Muhammed; Bize öyle bir şey söyle ki biz onu yapalım ve o şey her şeyin başı olsun her şey düzgün olsun”. Diye istekte bulunuyorlar, Yüce Peygamberimiz, İmanın şartından, İslam’ın şartından ve Müslüman’ın olması gereken davranışlarından söz etmeden sadece ve kısaca “yalan söylemeyin” diyor.
Bu gün bizim insanımıza vermemiz gereken en önemli ve gerekli şey “Milli Şuurdur “. Milli şuur olmayınca hiçbir şey tam olamıyor. Milli şuuru olmayan insanlar her türlü serseriliği yapıyorlar.
Milli şuur sahibi insanlar, tarihini de, kültürünü de, sanatını da, milli değerlerini de sever korur ve o değerlerin yücelmesi için çalışır.
Milli şuur sahibi insan, devletin milletin malına mülküne zarar vermez, devletin malını mülkünü milli servet olarak görür onları korur kollar.
Milli şuur sahibi insanlar tembel olmaz, kendisine verilen görev-iş ne ise onu en iyi şekilde yapmaya gayret eder. İşine zamanında gider, zamanı gelmeden iş yerinden ayrılmaz, sık sık rapor izin alarak vicdani sorumluluğunu asla unutmaz. Verilen işini-görevini savsaklamaz, ihmal etmez. Etrafına faydalı olurlar.
Milli şuur sahibi insanlar, yabancı ideolojilerin tuzağına düşmez, yabancıları taklit etmez, yabancılara özenmez, yabancılara hayran olmaz, yabancı fikir adamlarından beslenmez, yabancı özdeyiş ve atasözlerini kendisine örnek almaz, o kendisi gibidir, onun her şeyi yerlidir, millidir.
Milli şuur sahibi insanlar birer ahlak abidesidir. Dürüsttür faziletlidir. Kendi milletinin aleyhine olabilecek hiçbir görüş ve düşüncenin içinde olmazlar.
O halde yapılması en evvel gereken şey, insanlarımıza milli şuur vermek ve onların milli şuurla donanmış olmasını sağlamaktır.
Kısaca: Her şeyden önce milli şuur, en evvel yine milli şuur verilmelidir.
Odgurmuş: Peki; Biz insanımıza milli şuuru nasıl vereceğiz veya aşılayacağız. Bunun bir yolu var mı?
Ögdülmüş: Milli şuur elbette beşikten itibaren alınır. Fakat günümüz Türkiye’sine milli şuuru aşılayabilecek aile sayısı ne kadardır. O ailenin fertleri de milli şuuru nereden almışlardır ki, çocuklarına beşikten itibaren milli şuur versin. Bunun için kendi yerli ve milli masallarımızın aileler tarafından bilinmesi lazımdır ki onlarda çocuklarına bunu aktarabilsin. Milli şuur aşılayan, dürüst, temiz ve ahlaklı olmayı öğütleyen kendi masallarımız yaygınlaştırılabilir. Mesneviden seçme hikâyeler, çocukların anlayabileceği şekilde yeniden uyarlanabilir. Bu eserleri hem ebeveynler, hem de çocuklar okumalı. Her eve girmeli, her çocuk bu masal kahramanlarımızı bilecek şekilde öğretilmelidir.
İleri yaşlar için ise, tarihi romanların yanı sıra ünlü tarihçimiz Prof. Dr. Osman Turan ve eserleri tekrar tekrar okunmalı. Okutulmalı.
Kenan EROĞLU