Başkanlık sisteminde parlamentonun yürütmeyi “dengelemesi ve denetlemesi” için… Dahası “millet” içindeki önemli akımların kendilerini parlamento çatısı altında hissederek “vatani aidiyet” (vatandaşlık) duygusunun gelişmesi için bu sistemde baraj “sıfır veya sıfıra yakın” olmalıdır.
*****
Bu yazı Hürriyet Gazetesi’nin 23 Şubat 2018 târihli nüshasından alınmıştır
Taha AKYOL
MECLİS’e sunulan ittifak yasası en çok AK Parti’ye yarayacaktır.
Seçim sistemleri uzmanı Seyfettin Gürsel’in belirttiği gibi, milletvekili sayısının hesabında kullanılan d’Hondt sistemi büyük partiyi ödüllendirir. İttifak yapan iki partinin toplam oyu her birinden daha fazla olacağı için, aynı oylarla ayrı ayrı çıkaracakları vekilden daha fazlasını “ittifak” olarak kazanırlar.
“İttifak”ın kazanacağı vekil sayısı iki parti arasında paylaştırılırken yine büyük parti avantajlı olacak; aynı oylarla AK Parti bir miktar daha fazla, MHP bir miktar daha az vekil alacaktır.
MHP buna niye razı oldu? İktidarın istediği “dar bölge”den ve “baraj”dan kurtuldu da ondan.
HUKUK NE DİYOR?
MHP lideri Bahçeli, barajın “ağır” olduğunu söylemiş, aşağı çekilmesini istemişti. Barajın aşağı çekilmesi diğer partilerin Meclis’e girmesini kolaylaştırırdı. AK Parti ve MHP anlaştılar, diğer partilerin önünde yüzde 10 barajını devam ettiren, MHP için barajı kaldıran bir model geliştirdiler.
Bu kanunlaştığında, teorik olarak bir milyon oy alan bir parti “ittifak” sayesinde Meclis’e girecek, ama beş milyon oy alan bir parti Meclis dışında kalacak!
Bu eşitlik ilkesine aykırıdır.
AİHM, “yüzde 10” barajını aşırı yüksek bulmakla beraber, “seçime giren bütün partilere uygulandığı için” eşitliğe aykırı saymamış, partilerin adlarını da kararında teker teker yazmıştı. (No. 10226/03, paragraf 103)
Şimdi ise muhalefetteki “bütün partiler”e baraj uygulanırken, ittifak yapan partiler için baraj sıfırlanıyor.
Böylece yüzde 10 barajının “uygunluk” gerekçesini kaybettiği kanaatindeyim.
SİSTEM DEĞİŞİNCE
Diğer bir husus, başkanlık sistemine geçmiş olmamızdır. Hem AİHM, hem AYM, parlamenter sistemde “yüzde 10” barajını uygun bulurken, “yönetimde istikrar” gerekçesine dayanmışlardı.
Çünkü parlamenter sistemde “yönetim” Meclis’ten çıkar, Meclis’in kendi içinden istikrarlı bir hükümet çıkarabilmesi lazımdır. AİHM aynı kararında buna “istikrarlı çoğunluk oluşturmak” (to form stable majorities) diyor. (Paragraf 131)
Bizim Anayasa Mahkememize göre de “yönetimde istikrar ilkesi yürütme organıyla ilgilidir” ve yüzde 10 barajı “yürütmenin güçlü olmasını sağlayacak biçimde oyları yasama organına yansıtacak yöntemler”den biri olduğu için anayasaya uygundu. (K: 1995/159)
Halbuki başkanlık sisteminde yürütme erki parlamentodan çıkmaz, yürütme yetkilerine sahip cumhurbaşkanı ayrı bir seçimle sandıktan çıkar. Bu sebeple Meclis seçimlerinde artık “yönetimde istikrar” değil, “temsilde adalet” ilkesi esas olmalıdır.
SIFIR VEYA SIFIRA YAKIN
Nitekim AK Partili hukukçu Sayın Mustafa Şentop, Kübra Par’a verdiği mülakatta yeni sistemde, aynen ‘seçim barajının sıfırlanacağını ya da çok sembolik bir orana çekileceğini’ söylemişti. (Haber Türk, 30 Ekim 2016)
Sayın Burhan Kuzu da Nagehan Alçı’ya “Baraj kalkacak: Yüzde 10 seçim barajı ya tamamen kalkacak ya da yüzde 1-2’ye inecek” diye açıklama yapmıştı. (Milliyet, 22 Kasım 2016)
Anayasa hukuku ve siyaset bilimi açısından doğrusu budur. AK Parti’den bu yönde başka açıklamalar da olmuştu.
Başkanlık sisteminde parlamentonun yürütmeyi “dengelemesi ve denetlemesi” için… Dahası “millet” içindeki önemli akımların kendilerini parlamento çatısı altında hissederek “vatani aidiyet” (vatandaşlık) duygusunun gelişmesi için bu sistemde baraj “sıfır veya sıfıra yakın” olmalıdır.
YAZININ TAMÂMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ
—————————————
Kaynak:
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/taha-akyol/temsilde-adalet-40750893 ; 23 Şubat 2018