Prof. Dr. Timur KOCAOĞLU Hocamız ile, Özbekistan Devlet Başkanı İslâm Kerimov’un ölümünü ve Kerimov sonrasında Özbekistan’da yaşanması muhtemel gelişmeleri konuştuk.
*****
─ Hocam, merhaba. Öncelikle şunu öğrenmek istiyorum: Kerimov’un ölümü sanki biraz geç açıklandı. Ölüm haberi önce Rus gazetelerinde yayımlandı, buna karşılık Özbekistan resmî makamları ölüm haberini iki-üç gün sonra doğruladı. Bu olayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eski Sovyetler Birliği’nde herşey devlet sırrı idi, her haber halktan gizlenir, birkaç gün sonra bildirilirdi. Özellikle de devlet başkanlarının ölümü. Özbekistan cumhurbaşkanı İslam Kerimov bir süredir ortalıkta görünmüyordu, bir hafta boyunca onun hastahanede beyindeki bir tümür kanaması yüzünden tedavi edilmekte olduğu bildirildi. 1 Eylül’deki Özbekistan Bağımsızlık Günü kutlamalarında da Kerimov görünmeyince, dış basında ve Özbekistan’daki resmi olmayan sosyal medyada onun öldüğü söylentileri yayıldı. En sonunda Özbekistan Başbakanlığı tarafından onun 2 Eylül 2016 Cuma gecesi öldüğü 3 Eylül Cumartesi günü resmen açıklandı.
─ Ölüm haberinin geç açıklanması, Kerimov sonrası için, adayalar arasında yaşanan iktidar çekişmesinden kaynaklanabilir mi?
Bu kuvvetle ihtimal dairesindedir. Çünkü Kerimov kendisine bir varis belirlememişti. Özbekistan’da genellikle 4 bölge grubu arasında iktidar çekişmesi vardır: Taşkent grubu, Semerkand grubu, Fergana Vadisi grubu ve en güçsüz olan Harezm grubu. Bunun dışında büyük mafya gruplarının da etkisi vardır. Özbekistan’da şu anda parlamento başkanı, başbakan, SNB adlı Milli İstihbarat Teşkilatı başkanı, Maliye bakanı gibi kurumların başlarında bu çeşitli bölge gruplarına mensup kişiler bulunuyor. Kerimov bu bölge grupları arasındaki dengeler ve çekişmelerden yararlanarak gelmişti.
─ Kerimov sonrasını birazdan konuşacağız. Ama öncelikle bize biraz İslâm Kerimov’dan bahseder misiniz? Nasıl birisi idi?
İslam Kerimov Komünist Partisi içinde yetişmiş biri, Marksist ekonomi alanında doktorası var. Kendisi bir bölgesel Komünist Partisi başkanıyken, Sovyet Devlet Başkanı Gorbachov tarafından 1989 yılında Özbekistan Sovyet Cumhuriyeti Komünist Partisi Birinci Sekreteri görevine getirildi. Sovyet Cumhuriyetlerinin her birinde KP Birinci sekteri olan kimse aynı zamanda o Sovyet cumhuriyetinin devlet başkanı olurdu. Ancak 2. Sekreter daima bir Rus veya yerli olmayan biri olurdu. Yani Moskova Rus olan 2. Sekreter ile yerli biri olan Birinci Sekreteri kontrol ederdi. İslam Kerimov da Ağustos 1991’e kadar SSCB ve Komünist Partisine bağlı kaldı. Ancak, 1991 yılı içinde başta Baltık Cumhuriyetleri olmak üzere çok sayıda Sovyet cumhuriyeti kendi bağımsızlıklarını ilan edince, Özbekistan’da Azerbaycan’dan sonra, ancak başka Orta Asya cumhuriyetlerinden önce 1 Eylül 1991’de bağımsızlığını ilan etti. Bu konuda Özbekistan milli muhalifeti ve aydınları tarafından bağımsızlığı ilan etme konusunda baskılar vardı Kerimov’a. Bağımsızlık döneminde çok katı yönetti Özbekistan’ı. Gorbachov döneminde 1985-1991 arasındaki Açıklık ve Yeniden Kuruluş reformları sırasında Özbekistan’da kurulmuş olan bağımsız haraketler ve siyasi partileri yasakladı, yaptığı baskılarla o partilerin başkanlarının yurt dışına çıkmalarına sebep oldu. Büyük çapta tutuklamalara gitti, basın medya özgürlüklerini kısıtladı. Bu yüzden Kerimov dünyadaki en katı diktatörlerinden biri olarak anılmaya başlandı.
─ ABD, Rusya ve Çin gibi üç küresel devin kıyasıya rekabet ettiği bir coğrafyanın tam göbeğinde bulunan Özbekistan’ın, bağımsızlık sonrasındaki dönemi nispeten istikrar içinde geçirmesinde Kerimov’un katkısının olduğunu söyleyebilir miyiz?
Sovyet sonrasında, üç Baltık cumhuriyeti dışında başka eski Sovyet cumhuriyetleri dikta rejimini yeğleyen başkanlar tarafından yönetildi. Ukrayna, Gürcistan ve Kıgızistan’daki dikta düzenlerine karşı halk ayaklanmaları oldu, hatta Kırgızistan’da biri 2005 öbürü 2010’da iki halk ayaklanması oldu, eski cumhurbaşkanları devrildi. İstikrar genellikle sert ve katı dikta rejimleriyle sağlandı. Bu hem Rusya hem de Çin’in işine yaradığı için, Moskova ve Peking Azerbaycan ve Orta Asyadaki tek başkan yönetimlerini desteklediler ve desteklemektedirler. Ne Rusya ne Çin bu coğrafyada demokrasi gelmesini kendi çıkarları için ister. Ukrayna ve Gürcistan’da demokratik rejimler kendilerini Rusya’dan uzaklaştırmak isteyince, Rusya bu iki cumhuriyetle savaştı, Gürcistan’ın ayrılıkçı iki bölgesini himayesine aldı ve Ukrayna’nın yarısıyla Kırım’ı işgal etti. Rusya ve Çin bu bölgeyi BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu) ve Şanghay Birliği adlı siyasi ittifaklar ile başka kuruluşlarla kontrol altında tutmaktadır.
─ Kerimov’un baskıcı bir yönetim uyguladığını biliyoruz. Peki, diğer konularda (yâni, eğitim, kültür, ekonomi, dış politika, Türkiye ve diğer Türk Cumhuriyetleri ile ilişkiler vb.) hangi politikaları izledi?
İslam Kerimov Özbekistan’ı yalnız Türkiye’den değil, başka Orta Asya cumhuriyetlerinden de ayırıp soyutlama politikası yürüttü. Özellikle son 10 yılda Kazakistan daha Türkçü ve Türkiye’ye yakınlaşma politikası yürütürken, Kerimov bunun tam tersini yaptı. Özbekistan’da Türkiye ve başka Türk cumhuriyetlerinine yakın Latin alfabe yerine, onlardan çok ayrı, İngilizceye yakın Latin alfabesini Özbekistan’da uyguladı. Bu alfabe Özbek fonetiğine uymayan, Özbekçeyi çok bozan kötü bir alfabedir. Özbekistan’ın Orta Asyadaki komşu cumhuriyetleri arasındaki sınırlarda da vize uyguladı.
─ Eğer, Türkiye, Kerimov’un “İslâmî radikalizm” konusundaki endişelerini giderecek bir politika izlemeyi başarmış olsaydı, hem Türkiye-Özbekistan ilişkileri, hem de Özbekistan’ın diğer Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerinde bir farklılaşma olabilir miydi?
Karimov “İslami Radikalizm”i bir bahane olarak kullandı, Özbekistan’ı Türkiye ve başka Türk cumhuriyetlerinden ayırmak için. O bu konuda daha çok Rusya ve Çin’in uyarılarına kulak verdi, Özbekleri başka Türk halklarından ayırmak için.
─ Kerimov “İslâmî radikalizm” konusundaki endişelerinde haklı mıydı? Yoksa, bu durum, O’nun baskıcı yönetim anlayışına gerekçe kazandırmak amacıyla kurguladığı yapay bir tehlike miydi?
Evet, yukarıdaki soruya verdiğim yanıt gibi, bu konuda haksızdı. Özbekistan’da İslami radikalizmin artışında, İslam Kerimov’un baskıcı siyaseti, demokratik muhalifeti ve aydınları baskı altına alarak zayıflatması neden olmuştur. İslami Radikalizm yapay bir tehlike değil gerçektir, ancak Kerimov’un baskıcı politikaları bu dini radikalizmin artmasına neden olmuştur. Demokratik muhalifet imkanlarını yok ettiği için, çok kimse dini radikalizmi tek kurtuluş olarak algılamaya başlamıştır. Ben çok sayıda Özbek aydını biliyorum, onlar önceleri Türkçü ve demokratik muhalifet üyeleriyken, demokrasiye yapılan ölümcül darbelerden sonra Siyasi İslamcı oluverdiler.
─ Türkistan, küresel güçler için niçin önemli?
Orta Asya’da Türkistan çok stratejik bir yerde bulunuyor: Kuzeyde Rusya, doğuda Çin, güneyde İran, Afganistan, Pakistan ve Hindistan ile çevrili bu bölgedeki 5 cumhuriyet (Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan) aralarında sıkı bir ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi ve askeri birlik oluşturamasalar, tek tek birbirine karşı 5 ayrı küçük devlet olarak sürerlerse, Rusya, Çin, ABD gibi 3 güçlü küresel gücün çeşitli etki ve baskıları altında kalmaya mahkum olacaklardır. Türkistan zengin yer altı ve yer üstü zenginlikleri bakımından bu üç küresel güç için önemli bir av yeridir. Türkistan’ın Doğu Türkistan parçası da zaten Çin’in sömürgesi olarak çok ağır günleri yaşıyor uzun bir süredir. Batı Türkistan’daki bu beş cumhuriyetin aralarında birleşerek bu 3 devlete karşı kendilerini güçlü göstermeleri gerekiyor.
─ Anlatımlarınızdan, Rusya ve Çin’in Türkistan üzerindeki emperyal emellerinin kontrol altına alınabilmesi için, Türk Cumhuriyetlerinin her açıdan güçlü olması ve birbirleriyle daha güçlü ilişkiler kurması gerektiği sonucunu çıkarıyorum. Bu, sanırım, küresel istikrarın sağlanması bakımından da önemli. Eğer, durum gerçekten böyle ise, Türkiye ve ABD’nin 1990’lı yılların başından beri uyguladıkları Türkistan politikalarının doğru ve gerçekçi olduğunu söyleyebilir miyiz?
1990’lı yılların başındaki Türkistan ortak politikası doğruydu, ancak ABD’nin ve Türkiye’nin politikalarında değişiklik oldu, buna biraz daTürkistan’daki cumhuriyetlerin kendileri de sorumludur. ABD de, Türkiye de sonradan Orta Asya’yı bırakıp, daha çok Orta Doğu’ya odaklandılar. Bu da Arap Baharı denilen ve daha çok Orta Doğu’ya barış değil, karışıklık ve çöküş getiren bir süreç oldu, bugün Irak ve Suriye’de sürüyor gözlerimizin önünde. Nedenler ne olursa olsun, Türkiye’nin yeniden Orta Asya’ya önem vermesi, o bölgedeki olumsuz gelişmeler karşısında Türkistan cumhuriyetlerine yardım eli uzatması, o cumhuriyetlerin kendi aralarında güçlü bir Türkistan birliği kurulmasına katkıda bulunması gerekir.
─ Kerimov sonrası için, halihazırdaki Başbakan Şevket Mirziyoyev, Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Rüstem Azimov ile Milli Güvenlik Komitesi Başkanı Rüstem İnayetov’in en güçlü adaylar olduğu söyleniyor. Aynı düşüncede misiniz? Sizce, Özbekistan’ın yeni devlet başkanı kim olacak?
Özbekistan’da bu geçtiğimiz süre içinde cumhurbaşkanlığı için bir aday üzerinde anlaşmaya varıldığını tahmin ediyorum. Ancak bu adayın kim olduğunu bilemem. Bu aday Özbekistan’da daha başta söylediim gibi 4 bölge grubundan (Taşkent, Semerkand, Fergana Vadisi, Harezm) en azından üçü ile güçlü mafya grupları başkanlarının onayıyla belirlenmiştir. Rüstem İnayatov bu belirlemedeki kilit kişidir, ancak kendisi 72 yaşında olduğu için sanırım o olmayacaktır, ama onun desteklediği bir aday olacaktır. Başbakan Şevket Mirzayev olabilir, ancak dediğim gibi güç odakları hangi adayın onların çıkarlarını daha iyi koruyacağına inanmışlarsa o aday cumhurbaşkanlığa aday olarak gösterilecek, sonra bir-iki sözde aday da belirlenerek Cumhurbaşkanlığı seçimine gidilecek, ancak seçimler demokratik yapılmadığı için güç odaklarının belirlediği aday seçimde oyların en %85’ini alarak cumhurbaşkanı olacaktır (belki de %99’unu alarak). Yani göstermelik sonucu önceden belirlenmiş bir seçimle.
─ Özbekistan’da, Kerimov sonrası için ne düşünüyorsunuz? Kerimov’un uyguladığı politikalarda keskin dönüşümler yaşanabilir mi?
Keskin dönüşümler olacağını sanmıyorum, başta yeni Cumhurbaşkanı yumuşak, merhametli gözükecek, sonradan gittikçe sertleşecektir, yerini sağlamlaştırınca. Demokrasiye, basın medya özgürlüklerine izin verilmeyecektir. Bunu Özbekistandaki bölgesel güç odakları ve mafyalar istemezler.
─ Yeni dönemde Türkiye-Özbekistan ilişkilerinin geliştirilmesi için taraflarca neler yapılmalı. Sizce öncelikli konular nelerdir?
Türkiye bu konuda çok dikkatli, diplomatik davranmak zorunda. O bölgedeki siyasi gelişmeleri çok iyi öğrenmesi, stratejiler üretmesi gerekir. Kültürel ekonomik işbirliğine ağırlık vermesi gerekir.
─ Kıymetli Hocam, Kırmızılar ailesi olarak, verdiğiniz değerli bilgiler için çok teşekkür ediyoruz.
Ben de çalışmalarınızda başarılar dilerim.