1071 Malazgirt zaferinden hemen üç yıl sonra, Kutalmışoğlu Süleyman şah, 1074 de İznik’i fethetti. Hemen ardından bir fermanla toprak mülkiyetini yasakladı ve kullanım hakkı üzerine temellenen Mîrî Arazi Sistemi’ni ilan etti.
Böylece henüz attan inmemiş olan Oğuz, toprak mülkiyetinin yarattığı toplumsal sınıf âfetini baştan görüp önlemiş oldu!.. Böylece Töre’den gelen adalet (KÖNİLİK) ilkesinin geçerliliği korunmuş oldu.
*
Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1074 de İznik’i alıp başşehir yaptı. Yerli halkın toprak köleliğini, sınıflı yapıyı ortadan kaldırdı…
*
Selçuklular geleneksel Türk boylarının ve devletinin bütün unsurlarını üzerlerinde taşıyorlardı. Ok-yay kullanan atlılardı bunlar… Bayrakları da ok-yay idi. Ok-yay hem Türk siyasi birliğini, hem Töre adaletini, hem de Tevhid inanışını sembolleştirmekteydi…
*
Atlı toplumda değil kölelik, dilleri olan Türkçede “köle” kelimesi dahi yoktu. Bu söz Farslardan alınmıştı. Sınıflı yapılarda halkın %90 dan çoğu köle veya yarı köle idi ve adaletin o toplumlarda adı bile geç/e/mezken, atlılar arasında sınıflaşma gerçekleşemiyordu. Dolayısıyla sınıf âfetini tanımadılar ve “adalet toplumu” olabildiler…
*
Bizde toprağa dâir mülkiyetin yaygınlaşması Tanzimat’tan sonradır. Ancak artık sanayileşme ve modern dönemle beraber klasik sınıflı yapılarda bile o yapılar sökülmekteydi ve kölelik tarihe karışıyordu. Böylece biz bu sınıf âfetinden kurtulmuş bir toplum olarak hür insanlara âit bir değerler sistemi, bir âdil düzen ve kültürü muhafaza imkânı bulan tek millet olduk…
*
Hattâ İslâm dünyasında, Türkler’in yorumunu galip kılan da o âdil yapıya hayat imkanı veren sınıfsızlıktı.
Eşarilik sınıflı/köleci Arap yorumunu, Mâturidîlik ise sınıfsız Türk anlayışını ifade ediyordu.
…
Bu büyük hakikat, el’an çok büyük bir değer olarak milletimizin şerefidir. O değerler sistemine dünya bugün belki de geçmişten çok daha fazla muhtaç… Güncelleyip tekrar üretebilirsek tabii…
…