Töresiz Tüze Nereye Kadar?

İbrahim Kafesoğlu’na göre Türk milli kültürünün üst başlığı olan Töre dört ana ayak üzerine oturur;
-Könilik (doğruluk, adalet)
-Tüze (hukuk)
-Uzluk (yararlı olanın tercihi)
-Kişilik (İnsanlık)
Bugün geldiğimiz düşünce düzeyine göre, yukarıdaki dört maddeye “bilgelik” maddesini hem de könilikten de önce birinci sıraya koymak gerektiğini düşünüyorum.
Çünkü bu alt başlıklar kadim bir hikmet geleneği olarak Töre’nin olgun insan tarifine göre bilgelik ufkuyla her an güncellemeye muhtaç kavramlardır.
Günümüzde olanca müktesebat yoğunluğuna rağmen, sorunlarımıza çözüm bulmakta zorlanan Türk aydınının entelektüel birikimi, Töreli bilgelerin hikmetli çözümlemesine her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyor.
Günümüz koşullarında bilgelik kurumsal bir yapı olarak da teşekkül edebilir. Tabi bu bir ayrıntı.
“Türk aydını” Töre ile buluşmadan kendi çözümlerimizi üretemeyeceğimiz bugün değilse ne zaman anlaşılacak?
Aydınlarımızın entelektüel tıkanmışlıklarını aşmak için tek çareleri var, Töre’yi öğrenecekler, öğrenmekle kalmayıp anlayacak ve özümseyecekler.
Kimse bu öneriye batılı algılara hapsedilmiş zihinlerle bakıp bir ideoloji hayali ya da bir siyasal eleştiri sınırlarında değerlendirmesin.
Töre ne bir ideolojik çerçeveye sığar, ne de entelektüel akıl oyunlarıyla anlaşılabilir.
Töre Türk milletini yaratan kurucu aklın adıdır ve kendini Türkçeyle ifade eder.
Aydınlarımız Türkçe öğrenecek, başka çare bulunmuyor.
Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük’de düz- sözü anlam genişlemesiyle birlikte dokuz maddede açıklama bulur.
1. sıfat, Yatay durumda olan, eğik ve dik olmayan:
Düz tahta.
2. sıfat Kıvrımlı olmayan, doğru, stabil:
Düz çizgi.
3. sıfat Yüzeyinde girinti çıkıntı olmayan, müstevi.
4. sıfat Kısa ökçeli, ökçesiz (ayakkabı).
5. sıfat Yayvan, altı derin olmayan:
Düz kayık. Düz tabak.
6. sıfat Kıvırcık veya dalgalı olmayan (saç).
7. sıfat Yalın, sade, süssüz:
Düz bir anlatım.
8. sıfat Çizgisiz, desensiz ve tek renkli:
Düz bir kumaş.
9. isim Engebesiz olan yer, düzlük, ova:
Tüz sözü Orhun Yazıtlarında birbirini açan yakın anlamlarda kullanılır. KT Doğu yüzü 3. Satırda tüz- sözünün temel anlamıyla geçer.
‘idi oksuz Kök Türk anca olurur ermiş. Bilge kağan ermiş, alp kağan ermiş. Buyrukı yime bilge ermiş erinç, alp ermiş erinç. Begleri yime budunı yime tüz ermiş. Anı üçün ilig anca tutmış erinç. İlig tutup törüg itmiş. Özi anca’
Burada geçen tüz ermiş ifadesi biraz eksik anlamla ‘doğru imiş’ şeklinde aktarılıyor. Yazıtlarda ‘tüz ermiş’ ifadesi iki ayrı yerde beyler (yöneticiler) ile millet arasındaki geniş mutabakat ve uyumu açık bir biçimde anlatır. Nihayet aynı metinde 6. Satırda tüzsüz sözü; beyler ve millet arasındaki uyumsuz, ahenksiz kargaşa durumunu tanımlar.
Yazıtlarda tüzültü-m sözü; anlaşma, mutabakat ve hakların karşılıklı tanınması anlamında kullanılmış.
Kutadgu Bilig tüz-
Tüz sözü ilk ve asıl olarak; düz, düzgün, dogru, uygun, aynı anlamına gelmektedir.
Ayrıca asıl ve kök anlamında da gelir.
Tüzün- Asil huylu, yumuşak tabiatlı, tüzet- Düzeltmek, tanzim etmek, tüzetil- Eşit, aynı ve bir olmak, tüzük- Durulmuş.
Divânü Lugâti-t Türk’de tüz-
tüz. “Düz, yatay” olan herhangi bir şey.
tüz yer: Düz yer
tüzdi. beg elin tüzdi: Bey ülkesini düzene soktu (teşkilatlandırdı).
Ol yerig tüzdi: O, yeri [başka bir şeyi de olabilir] düzleştirdi. tüzer, tüzmek.
tüzerdi. yer tüzerdi: Yer [başka bir şey de olabilir] düzleşti.
tüzeşdi. ol manga yer tüzeşdi: O, bana yeri [başka bir şeyi de olabilir] düzleştirmekte yardım etti. Bu işte rekabet etmeyi anlatmak için de bu sözcük kullanılır, tüzeşûr, tüzeşmek.
îş tüzüldi: İş [başka bir şey de olabilir] düzeldi – iş, yoluna kondu.
tüzün. Yumuşak huylu
Eski Uygur Türkçesinde tüz-
Tüz. I. düz, doğru, kusursuz.
II. Irk, nesil, soy
tüzmek. Dizmek, düzeltmek, tesviye etmek.
tüzükmek. Müsavi, eşit kılmak.
tüzün. I. Asil, necip, soylu
II. Tekmil, kâmilen, hakiki = tözün
töz. Damar, kök, asalet.
tözü. Hepsi, tekmili, tamamı.
tözügü. Büsbütün, tamamen.
Mukaddimeül Edep’de tüzetmek antlaşma, tüzlük eşitlik, tüzüg düzen olarak geçerken, düzlük; doğruluk, adalet anlamında karşılık bulmuş.
Teleüt Ağzında da düz- ve tüz kökünden benzer anlamlar türemiş. Kıpçak Türkçesinde ise yine aynı anlamlar bulunurken tüzet arayı bulmak, barıştırmak, tüzrek tashih, tüzülük eşitlik anlamına geliyor.
Tarama sözlüğünde ise Konya Kadıhanı Başhöyük’de ‘töreye, yasaya uygun davranan adil kişi’ye tüz dendiği tespit edilmiş.
TDK sözlüğüne göre yeni Türkçede tüze- sözü hukuk kelimesinin eş anlamlısıdır. Orhun Yazıtlarındaki tüzültü sözü günümüz Türkçesindeki tüze-nin hukuk anlamına gelmesini açık ve anlaşılır kılmaktadır.
Bugün kullandığımız düz, düzgün, düzlük, düzen, düzenleme, düzeltmen, düzelti, düzlem, düzey, düpedüz, dümdüz, düzenbaz, düzine ve daha bir çok kelime, ayrıca tüze, tüzel ve tüzük sözleri de tüz- anlam kökünden türemiştir.
Tiz- kökünden türeyen sözlerde batı Türkçesinde t/d dönüşümüne uğrayarak zengin bir söz öbeği oluşturur. Bunlardan bazıları diz, dizi, dize, dizelge, dizgi, dizgin, dizem, dizge, dizin ve diğer onlarca kelime Türkçenin zenginliğini kanıtlar niteliktedir.
(ince ve keskin ses anlamına gelen tiz kelimesi Farsça kökenlidir)
TÜZE (HUKUK-ADALET)
Bilindiği gibi yöneticiler ve millet arasındaki hukuki mutabakat, yani tüzültü yasayla hayat bulur. Yasa ise asıl mutabakat zemini olan tüzeye (hukuka) uygun olmalıdır. Türk Medeniyetinin üst başlığı olarak Töre’nin bu bağlamda birçok anlamının yanında ayrıca hukuk anlayışına ruhunu veren bir anlama vasatı olarak ufuk açması beklenir. Töre’nin tüzeye (hukuka) dokunması toplumun birlik ve barışının güvencesi anlamına gelecektir. Kutadgu Bilig’de Gündoğdu’nun şahsında temsil edilen Töre güneş gibidir, dolayısıyla tüze alanını da her gün yeniden doğanın canlılığıyla aydınlatmalıdır. Böylelikle tüze kavramsal düzeyde sınıfsız dünya görüşünün hukuku anlamına gelir.
Hukuk anlayışını özgün açılımlarla geliştirebilmek Türkçenin içinde şifrelenmiş töre-tüze ilişkisinin yeni bir ruhla bir daha kavranmasıyla mümkün olabilir. Ayrıca belirtmek gerekir ki Türk dili içindeki töre ve tüze sözlerinin kavramsal ilişkisini yeniden çözümleyip güncellemek, bugün yüzlerce yıllık tecrübeyle Türkçeleştirdiğimiz hak ve hukuk sözlerinin içeriğini daha da zenginleştirecektir.
Ne yazık ki bugün hukuk anlayışının göreceliği göz ardı edilmektedir. Dillere pelesenk olmuş “evrensel hukuk” tanımının batı çıkarlarının aldatıcı şemsiyesi olmaktan öte bir anlam ifade etmediğini biliyoruz. Dilimize İngilizce universal sözünden bir anlam kopyalamasıyla geçen “evrensel” sözü öznel yanılsamalarla malûl, içi boş ideolojik bir slogan olmaktan öte bir anlam ifade etmiyor.
Evrensellik teorisi; gerçeklik ve onun bilgisinin bir bütün olarak kavranmasından yola çıktığını öne sürer. Aslında Türk düşüncesine de yabancı olmayan bütünlük vurgusu, ilk bakışta son derece akılcı ve mantıklı bir anlayış biçimi olarak algılanır. Fakat kavramın üretildiği Avrupa kültürünün yarattığı modernite; köleci, ırkçı ve sınıflı hukuk anlayışının derin izlerini taşımaktadır.
Sözde “evrensellik”, tanımı gereği somut/maddi bilginin doğruluğundan yola çıkarak, bütün toplumlar için genel geçer toplumsal ve siyasal yapılanmalar öngörebilmeyi hedeflemektedir. Evrensel tanımını üreten kaynak, kendine özgü varlık, bilgi, ahlak ve estetik anlayışını esas alarak, batılı deneyimin süreç ve sonuçlarını “evrensel değerler” olarak öne sürer. Burada insanlığın batı dışındaki tarihi birikimi başta Türk Medeniyeti olmak üzere barbarlar sınıfında görülür ve adeta evrensel tanımı kendini inkâr ederek insanlığa dayatılır.
Aydınlanma sonrası öne sürülen batılı değerlerin her ne kadar kilisenin saf dışı edilerek üretildiği varsayılsa da, düşüncenin üretimindeki doktrinal yaklaşımla kendi ontolojik kaynaklarına bağlılığını sürdürür. Alt metinde Panteon üzerine yapılandırılan doktrin özellikle siyasal alanda “ne” olduğunu kendi çıkarlarına göre öngörür. İdeolojinin de sahaya sürülmesiyle yaratılan kaos ortamından kârlı çıkmayı hedefleyen batılı akıl, bir takım ideolojik ilkeleri evrensel değerler olarak tanıtır ve dayatır. Dolayısıyla “evrensel hukuk” tanımı sahada asıl kaynağına sadık kalarak her türden sınıfsal çelişkiyi sözde “değer”i yaratanların çıkarlarına uygun sonuçlara çevirir.
Ayrıca universal ve ecumenical kavramları arasındaki derin ilişkiyi ise belki bir başka yazıda ele almak gerekecek.
Asıl konumuza dönecek olursak. Hukuk sözü en kısa ifadesiyle haklar anlamına geliyor. Benzer bir şekilde tüze sözünün kökündeki tüz de ‘doğru’ anlamına gelir. Düzenleme ile doğrusal bağlantı kurarken özerk yapısını, yani haysiyetini koruyan unsura biz bugün düzgün diyoruz. Buna göre tüzenin kendi kök anlamındaki doğruluk mânâsına sadık kalması, hem dil hem de düşünce tutarlılığı açısından sözün kaynağı olan Töre anlayışına uygunluğuyla ölçülebilir. Bu bir yöntem meselesidir ve temel ölçüye bağlılık tüzeyi belirleyen tarafların onurudur.
Kısaca söyleyecek olursak Türk kültüründe bütün şubeler Töreye göre konum alırlar. Törenin dili Türkçeye göre yasanın düzgün olması tüzeye uygunluğuna, tüzenin itibarı da Töreye sadâkatine bağlıdır.
TÜZ – DİZ
DLT’de tizig- olarak geçen dizgi sözü için ‘saf, sıra, dizi’ açıklaması getirir. Dizgi kelimesi Arapçadan aldığımız intizam kelimesi ile eş anlamlıdır. Yine Arapça nizam kelimesi de Türkçe düzen sözünün karşılığıdır. Kaşgarlı sözlüğünde ‘kişi kelimeleri dizerek anlamlı bir cümle kurduğunda da ol söz tizdi denir’ açıklamasını getiriyor.
Görüldüğü gibi tiz ve tüz sözlerindeki anlam geçişkenliği ve ses yapısındaki benzerlik aslında özdeş kök olduklarının kanıtıdır. Tüz-düz anlam köklerinden türeyen, düzgün, düzen, düzenleme, tüzün ve diğer sözlerdeki dizgeye yüksek bir ilgiyle bakmak gerekiyor.
Tüze nin hukuk anlamına gelmesi bize ne ifade etmelidir sorusuna cevap yine Türkçenin içinde bulunmaktadır. Varlıkta birlik anlayışındaki sınıfsız yapının bu anlama bağlı kalabilmek için dilini de sürekli bir ahenk ve uyum dikkatiyle biçimlendirdiği açıkça görülebilir. Bu uyumluluğa ise kişiden topluma kadar her düzeyde ancak düzgün bir yapılanmayla ulaşılabilir.
Sözü edilen düzgün ve düzenli düşünce yapısı, kendi dünya görüşüne has bir yöntemi yine kendi dil kurgusu içeriğinde kuşku uyandırmayacak bir titizlikle barındırır. Bu yazının konusu olan düz- ve tiz anlama kökleri, töre- türe sözleri ve türevlerinde de görüldüğü gibi, aslıyla bağını anlam ve ses ahengini güçlendirerek sürdürür. Türk dilinin güçlü yapısı anlaşıldıkça düşünce hayatımız ve kültürün diğer sahaları Türk Medeniyeti tanımının yüksek irtifasına uygun bir düzleme taşınacaktır.
KLASİK EDEBİYATTAN DÜZENLİ ÖRNEKLER
Sevgili Yunus’un dirlik ve düzen vurgusu Türk dilindeki derinlikli dünya görüşünün yönelişleri hakkında ipuçlarıyla doludur.
Dost iline doğru düzen verdi ki,
Dosta kavuşup eylesin dirliği.
Bu kez gördüm, düzenlikle dirlik hoş,
İçip aşk şarabın, olmuşlar sarhoş.
Hoca Ahmed Yesevi’de hikmetin dile bir düzenle yerleşebileceğini söyler
sırrı birlen sözlerler, tilge hikmet tüzerler
ışk birlen cân kizerler rengi sarığ dervişler
Dilimizde dirlik sözünün de “uyum ve düzen” anlamına geldiğini belirtmekte fayda var. Dirlik düzen deyiminde bu ilişki açıkça görülür. Ve aileden devlete milletin dirliğinin, düzenden geçtiği anlaşılır.
Birçok söz ve tınıyı bir araya getirip sanat eserlerinin yaratılmasına da şiir düzmek, destan düzmek, türkü şarkı düzmek diyoruz. Demek ki dilimiz sanatsal yaratılarda da bizi tüzeye uygun bir düzene yönlendirmektedir. Böylelikle Türkçeye göre Tüze (hukuk) hayatın her alanına, o düzlemeye uygun ve farklı yüzüyle dokunabilmelidir. Ayrıca her seviyenin kendi varlık koşullarına uygun bir hukuku olması gerektiği tüze ve düzey yakını kelimelerinin içinde kendiliğinden bulunur. En azından Türkçe düşünüp üretenler bu dikkatlere asgari düzeyde sahip olabilmelidir.
Son olarak Türkçede; d/tüz kökünden türeyen sözlerin töre kavramsal çevresine bağlı olduğu görülmekte ve Türk hukuk-adalet anlayışının güncellenerek gelişmesine katkı sağlayacağı anlaşılmaktadır.
Aşık paşa’nın Garib-nâme’sinde adeta bir “yaratılış destanı” olan Tanrı Tevhidin Beyan Eyler bâbında Türkçeye ve Türk düşüncesine olan hayranlığımız bir kat daha artar.
Çünki düzdi mülki bu tertîb-ile
Kendü gizlendi adın virdi dile
Saçdı kendü varlıgın bu mülkine
Düşdi düpdüz soñına vü ilkine
Yazar
Macit ŞAYİN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen