Târihî Kaynak Olarak Hemşin Çorapları

Rize’nin Çamlıhemşin Kaymakamlığı ve Çınar Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği tarafından düzenlenen bir dizi etkinlikte, Hemşin kültürünün ve Hemşin çoraplarının dünü ve bugünü anlatıldı. Söz konusu etkinlikler çerçevesinde, Çamlıhemşin’de, 18 Mayıs 2017 târihinde, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Sosyolog Doç. Dr. Mustafa AKSOY tarafından Hemşin Çorapları ile Türk Kültür havzasındaki müştereklikleri ortaya koyan bir de resim sergisi düzenlendi. Doç.Dr. Mustafa AKSOY, dâvetlilere, Hemşin çoraplarında bulunan damgaların ifâde ettiği anlam ve târihî süreç içerisindeki gelişimi konusunda da bilgiler verdi.

Mustafa AKSOY Hocamız, “Tarihi Kaynak Olarak Hemşin Çorapları” konusunda şunları söyledi;

“Geleneksel yapılan gelen halk eserleri, bir kültürün en özgün yani otantik halini yansıtır. Bu nedenle kültür araştırmalarında dikkat edilmesi gereken eserler, bir halkın tarihinden kaynaklanan ve geleneksel olarak yaptıklarıdır.

İnsanlar geleneksel olarak yaptıklarının tarihi anlamlarını ve kökenlerini genellikle bilmezler. Aslında bilmeleri de gerekmiyor. Fakat o belgelerin tarihi köklerini öğrenmek, onları kamuoyuna anlatmak araştırmacıların görevidir.

Hemşin bölgesinde Sayın Recep Koyuncu ile 2013 yılından beri, yapmış olduğumuz çalışmalarda, kültür araştırmaları için çok önemli belgeler elde ettik. Bunlar arasında mezar taşları, mimari eserler, arı kovanları, el işleri veya dokumalarda kullanılan damgalar başta gelmektedir. Mesela Hakasya’nın Yenisey ırmağı boyunda 5 adet dünyanın ilk koç-koyun başlı mezar taşları Rus arkeologlar tarafından 1722’de bulunmuştur. Rize’de de 2 adet koç başlı mezar taşı vardır.

Hemşin çoraplarında kullanılan damgalar ve şekiller ile aile damgaları geleneği târihî Türk kültür coğrafyasıyla örtüşmektedir. Özellikle Rize’nin Hemşin yöresinde, geleneksel olarak yapılan çoraplarda kullanılan damgalar, kültür araştırmaları açısından son derece önemlidir. Mesela bu bölgedeki çoraplarda kullanılan damgalarını tamamının örnekleri Sibirya’dan Urallar’a veya Sibirya’dan Balkanlar’a kadar olan Türk kültür çevresinde de çok rahatlıkla görebilirsiniz.

Alman Arkeoloji Enstitüsü, Doğu Türkistan’ın Turfan şehrinde yapmış olduğu kazılarda dünyanın bilinen ilk pantolonunu bularak onu Haziran 2014’de dünya basınına tanıttılar.  Avrupa da yapılan pantolon tarihi hakkındaki çalışmalara göre Avrupa yani Batıda pantolon giyme geleneği milattan çok sonra olup, Fransız ihtilali ile yaygınlık kazanmıştır.

Yapılan analizlere göre pantolonun yaşı M. Ö. 1500-1200 olarak tespit edildi. Diğer yandan bu pantolonun, atlı bozkır halkı olarak tanıttıkları Hunların atalarından bir süvariye ait olduğunu belirttiler. Pantolonu bulan Alman arkeologların tespitlerine göre, Hunların ataları pantolon giyerken, onların komşuları üzerlerini bir bezle sararak örtüyorlardı.

İnsanlık târihi açısından son derece önemli olan bu pantolonun üzerindeki damganın aynısını, önceki çalışmalarımızda Novosibirsk, Çuvaşistan ve Komi Özerk Cumhuriyeti, Ardahan, Adana, Mersin, Isparta, Muğla ve Balıkesir’de tespit etmiştik. 17 Mayıs 2017’de ise pantolondaki damganın aynısını bir Hemşin çorabında tespit ettik.

Dünyanın ilk pantolonundaki damga Arizona üniversitesinin çalışmalarına göre Arizona yerlilerinden Hohokam kabilesine ait bir kaya fotoğrafında da tespit edilmiştir.

Bu durumun tesadüf eseri olması mümkün değil. Çünkü böyle bir tesadüfü doğrulayacak başka bir örnek olmadığı gibi, bir kültür teorisi de yoktur. Bu nedenle biz bu durumu sosyal DNA, başka tabirle “kültürel DNA” olarak açıklıyoruz.

Sonuç olarak Hemşin kadınları farkında olmadan Türk kültür tarihinin altın sayfalarını yazıyorlar. Bu nedenle kültür araştırmacıları onlara ne kadar teşekkür etseler az kalır.”

*****

Biz de, Kırmızılar Ailesi olarak, dur durak bilmeden, yaz-kış yağmur-yağış demeden Türk Kültür Coğrafyasını ─çoğu zaman şahsî imkânlarını kullanarak─ gezen, buralarda Türk Kültürünün ve tarihinin izlerini, kanıtlarını arayan; şu âna kadar tespit ettiği, yayımladığı ve Kültür-Medeniyet Dünyamıza kazandırdığı paha biçilmez kıymetteki eserleri ile “günümüzün Kaşgarlı Mahmud’u” ünvanını fazlasıyla hak eden Sosyolog Doç. Dr. Mustafa AKSOY Hocamıza hadsiz teşekkûrlerimizi sunuyor, Kültür ve Medeniyetimizin yeniden ─bütün insanlığa huzur ve emniyet telkin eden bir yeryüzü nizâmı kurulmasını temin edecek─ kuvvetli bir hamle gerçekleştirmesinde büyük katkılar sağlayacağına inandığımız çalışmalarının aynı kararlılıkla devâmını diliyoruz. Ve, temenni ediyoruz ki, devletimizin bu konularla vazifeli kuruluşları, Mustafa AKSOY Hoca’nın (ve, O’nun gibi, kendisini milletine adamış bütün ilim-kültür adamlarımızın) çalışmalarını desteklemek konusunda bundan sonra daha gayretli olurlar…

*****

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen