Yetmiş  Dokuz Kere Öldü Bedenim

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                      Buğra GÜLDEREN

diz dövdüm

gözlerim şavkı aktı sakarya’nın suyuna

sakarya’nın suları nâmın söyleşir

hemşehrim sakarya öksüz sakarya

ankara’dan uçan kuşlar

kemal’im der günler günü çağrışır

kahrolur bulutlara karışır

gök bulut yaşmak bulut

uca dağlar dev boyunlu morca dağlar

divan durmuş bekleşir

mustafa’m mustafa kemal’im

10 Kasım sabahı mevsimlerden güz ama bizim “son” baharımız yetmiş sekiz kere döküldü yapraklar Kasım’ın karanlığında. Güneş doğamadı kaldı üzüntüsüyle fecrin karanlığında. Gündüzün derisi ürperdi.  Özleminin yoğurdu Karadeniz İzmir, Sakarya, Çukurova. Mazi mutlulukla doldurdu gözünü gelecek acıyla. Akrep yelkovanı tutmak istedi ama nafile 9’u 5 geçe geldi ecel Kemal’ime ama tüm milletin canını aldı bir seferde. Gözlerin kapanınca mavilikler silindi, gök siyahaboyandı bulut kapkara. Kıvılcım kıvılcım kan aktı gözlerden. Sonbahar ya suçlu rüzgârlar, soğuk ya kasım aldı götürdü beni senden. Bitmek bilmeyen feryatlar eyledi sana kuşlar. Ağaçlar hicran yapraklarını boşalttı. Hüzün senfonilerini çaldı notalar. Karanlığın külleri alevlendi. Siyahın güneşleri doğdu ölümünle. Uçan kuşlar seni arandı. Sabahın sirenleri bir milletin öksüzlüğünün selasını verdi sanki. Ağır ağır matem vurdu sahillere.

Hasretini boşandı Adana. Boğazı çözüldü ağlamaktan Erzurum’un, Sivas’ın. Arşı yıkıp geçti gidişin türkülere şiir oldu saçların, bakışların göğü kıskandırdı. Bandırma vapuru Ankara der kavrulur. Samsun’un hasretinin haykırır. Amasya, Havza bulutlara karışır.

Aramızdan ayrılalı 79 yıl geçti 79 kere öldü bedenim. Çok zaman yanlışa düştük bazen senin yolundan ayrıldık. Ne desen haklısın ama sen her Türk evladının hem en hüzünlü hem de en güzel yanısın. Türk’ün esir edilemeyeceğini, altın harflerle tarihe yazdın. Zorluklar dağ gibi olsa da Türk’ün her zaman kasırga olduğunu gösterdin. Ergenekon’da ki Börte Çine’den, Siganfu ‘daki Kürşad’dan sonra bir milleti yeniden dirilttin. “Ne mutlu Türküm diyene “dedin.

Namık Kemal:” Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini /Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini.” Derken “ Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini /Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini.” Diyerek bir kez daha bağımsızlığa timsal oldun.

Dağılmış imparatorluğu aklın ve bilimin yoluyla yeniden dirilttin. Türk milliyetçiliğine dayanarak kurduğun Cumhuriyet binasının mühendisliğini mükemmel yaptın. Dinimizi kendi çıkarları uğruna kullananlara fırsat vermedin. Türk’ün uygarlık çizgisinin hep ileride olacağını öğrettin.

Sen gittin 79 yıl geçti. Çok şey değişti. Sen ki cennet-i aladasın. Hasret kaldık sana. Perde çektin aramıza. Kavuşmayı bekledik sana. Nihat Asya’nın dediği gibi” Dünyayı ahiretten ayıran, duvarları yık da gel, ay doğar gibi, gün doğar gibi, şu kıpkızıl ufuktan çık da gel”

Yattığın yer nur olsun Mustafa Kemal. Seni görmedik ama dediğin misal fikirlerini benimsedik. Manevi mirasın olan akıl ve bilime ebedi emanetimiz olan cumhuriyete her zaman sahip çıktık her daim sahip çıkacağız . Gözün arkada kalmasın.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü şükran ve minnet ile anıyor. Usta şair Atilla İlhan’ın dizeleriyle aziz ruhunu selamlıyorum.

karalar kuşanmış karadeniz akmam diyor

dokunmayın ağlamaktan bıkmam diyor

bu gece kıyamet gecesi bu vapur bandırma vapuru

yattığı yer nur olsun mustafa kemal

ben ölümden korkmam diyor

Yazar
Buğra GÜLDEREN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen