Bir Ömür Nasıl Yaşanır? Hayatta Doğru Seçimler İçin Öneriler

Hakan KURU

Hiç şüphe yok ki İlber ORTAYLI bilgisiyle, kahkahasıyla, muzipliğiyle ve kendinden ödün vermeyen dik duruşuyla nevi şahsına münhasır bir kişilik olup çoğu insan tarafından da bir otorite kabul edilen günümüz Türkiye’sinin en büyük münevverlerinden biridir. İlber Hoca 70’li yaşlarının başında kendi hayatından tecrübelerle, gördükleri-geçirdikleriyle, yeni nesil Türk gençliği özelinde tüm milletimize hayattan zevk almanın, bir ömrü güzel değerlendirmenin sırlarını, püf noktalarını anlattığı “Bir Ömür Nasıl Yaşanır? Hayatta Doğru Seçimler İçin Öneriler” kitabı kuşkusuz bir pusula niteliğindedir. İlber Hoca’nı “Zaman Kaybolmaz” adlı biyografi kitabı da bu kitap ile birlikte okunması gereken kitaplardandır.

İlber ORTAYLI, Halil İNALCIK ve Andreas TİETZE gibi önemli hocaların rahle-i tedrisatından geçmiş, onların öğrencisi olmuş, gençliğinden beri Türkçü düşünceyi benimsemiş ve hatta bir programda kendisini “kavmiyetçilik” yapmakla suçlayanlara ise “Hiç eveleyip gevelemeye gerek yok şuna Türkçülük yapıyor deyin efendim.” diyerek Türkçü düşüncelerini hiç saklamamıştır. Günümüzde de İlber Hoca’nın yaymış olduğu Türkçülük akımından etkilenen yüzlerce, binlerce insan vardır.

Kuşkusuz İlber Hoca, vatanını milleti seven uhde-i vatanperver bir şahsiyet, ülkesini, insanını, tarihini, coğrafyasını anlamış büyük bir münevverdir. Vatanımızın kurtarıcısı ve Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Halaskâr Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, çok açıktır ki kenisini, ülkesini, tarihini, coğrafyasını anlayan, bunun yanında dünyayı tanıyıp bilen yurttaşlar yetiştirmek ve operaya giden, sanatla iç içe yaşayan bir toplum hayal ediyordu. Modern Türkiye’nin, enternasyonalizm bilen milliyetçi bir ülke olması hayaliydi. Biz biliyoruz ki enternasyonalizm bilmeden nasyonalizm yapmaya çalışmak sadece kasaba milliyetçiliği olarak kalmaktadır. İlber ORTAYLI’ da bu minvalde düşünüldüğünde Atatürk’ün kafasındaki yurttaş bilincine uygun bir münevverdir. İlber Hoca’nın önerilerini okurken bu yönünü de düşünerek değerlendirmek gerekir.

 

İlber ORTAYLI’nın Önerileri

 

  • İnsan hayatı, 12-25 yaş arası, 25-40 yaş arası, 40-55 yaş arası, 55 ve sonrası olarak 4 bölüme ayrılır. Bu dönemler insanın yetişmesi, olgunlaşması ve eser vermesiyle yakından ilgilidir. 12-25 yaş arası temel atma dönemdir. Hayatınızı kurduğunuz dönemdir. 25-40 yaş arası hayata karışıp, söz söylemeye başladığınız dönemdir. 55 yaş sonrası ise dinlenme ve demlenme dönemidir.

 

  • İnsanlar evlenirken, okuyacağı bölümü ve yapacağı işi seçerken kendi kabiliyet ve isteklerine göre hareket etmelidirler. İnsanlar özel hayatlarıyla ilgili karar alırken hiç kimseyi dinlememelilerdir. Elbette ki nasihat ve öneri dinleyebilirler ama insanlar kendi kararlarını kendileri almalılar.

 

  • Yeni ve farklı ilişkiler kurmaya çalışmalı, özellikle okulun dışında emek isteyen, girişkenlik isteyen ilişkiler kurduğunuzda ummadığınız farklı dünyalara girebilirsiniz. Görgünüz artar, bilginiz genişler ve bakışınız derinleşir.

 

  • Bir dil yalnızca gramer kitaplarıyla öğrenilmez. Farklı kaynaklar kullanmayı da bilmek gerekir. Örneğin batı dillerini öğrenmek için “İncil” faydalıdır. Çocuk İncil’i ya da çocuklar için yazılmış bir takım tarihi kitapları okumak faydalı olacaktır.

 

  • Kimsenin sizi bulmasını beklemeyin, nitelikli insanları siz arayıp bulmalısınız. Ben insanları arar bulurum. İyi hocalardan eğitim almak için çok uğraşmışımdır. Neticede kimse sizi gelip keşfetmez!

 

  • Avrupa ve ABD’de okumak yerine İran veya İsrail’de okumayı tercih etmeli, çünkü hem doğuyu hem de batıyı öğreten üniversiteler oradadır.

 

  • İyi bir yaşam için, sigara içiyorsanız bırakın, içki içiyorsanız çok azaltın, yağlı yemeklerin tümünden vazgeçin ve muhakkak çok okuyun.

 

  • Becerilerine gerçekten uyan meslekler seçiniz. Kendi kapasiteniz altında çalışmayın, kendinize bol ya da dar gelen gömleği giymekten kaçının.

 

  • İlla aynı hayat görüşünü paylaştığınız insanlarla dost olacaksınız diye bir kural yoktur. Her dostunuzun görüşlerini paylaşmadan da onların düşüncelerinden faydalanabilirsiniz.

 

  • Çocuğunuzu sadece kendisi olduğu, çocuğunuz olduğu için sevin. Bizdeki büyük yanılgılardan biri de insanımızın kendi başaramadıkları şeyleri çocuklarından beklemesidir. Bunu yapmayın, çocuklarınıza kendi yükünüzü yüklemeyin.

 

  • Ne yaşadıysanız yüzünüze yansır. İnsanın yüzü bir kitap gibi okunabilir. İfadeniz bomboşsa hiçbir şey yaşamadığınız fark edilir. Bundan kaçının, monotonluktan uzaklaşın. Yüzünüz ifadesiz kalmasın.

 

  • Entelektüeller, üzerine vazife olmayan işlerle uğraşan kişilerdir. Kendinizi geliştirmek istiyorsanız, işinizle ilgili olmayan konularla da ilgileneceksiniz. Mühendis de olsanız örneğin coğrafyayla, tarihle uğraşacaksınız, müzikten anlayacaksınız, dans edeceksiniz. Milletin halini dert edineceksiniz.

 

  • Dil, dünyanızı değiştirir, sizi hayal bile edemeyeceğiniz yerlere taşıyabilir. Ama tek bir dil yetmez. En az 2-3 yabancı dil bilmek gerekir.

 

  • Münevver olmak için 3 şey muhakkak gereklidir. “Yabancı Dil, Hukuk Bilgisi, Mukayese Becerisi”

 

  • İşinizi doğru seçmelisiniz. Daha en başından aşık olduğunuz bir işi yapmaya gayret etmelisiniz. Bunu yapamazsınız, ne kadar çalışkan olsanız da hayattaki gayenizi kaybedersiniz, zihniniz uyuşur.

 

  • Okuyup-yazarak çalışanlara; özellikle sabahları çalışmalarını, bilhassa da not alarak çalışmalarını katiyetle öneririm. Sabahların özel havasından faydalanmak gerekir.

 

  • İyi düşünmek için yalnız kalmak gerekir. Maalesef Türklerin böyle bir kabiliyeti yoktur. Türkler, yalnız olmamanın getirdiği garantiye yani tehlikeden uzak yaşamın konforuna güvenir ama bu da yaratıcılığı öldürür.

 

  • Hareket etmekten korkmayın. Kendinizi geliştirmek istiyorsanız farklı yerlere bakacaksınız, farklı gruplara girip çıkacaksınız. Kendinizi farklı sınavlara tabi tutacaksınız.

 

  • Herkes hukukçu olacak diye bir şey yok. Bizim muslukçu da yetiştirmemiz lazım. Bir muslukçu bazen bir hukukçudan daha fazla işe yarayabilir.

 

  • Bir şehri gezmek emek ister. Okuyacaksınız, harita bakacaksınız, notlar alacaksınız, fotoğraf çekeceksiniz ve defter tutacaksınız.

 

  • Türkiye’den çıkınca ilk görülmesi gereken yer İran’dır. Bunun nedeni de çok basittir. İran’ı anlayamadan Türkiye’yi anlayamazsınız.

 

  • Okumuş insanın görmesi gerekn 5 şehir: Petra, Antakya, Palmira, Efes ve İskenderiye. İstanbul bile bu şehirlerden sonra ortaya çıkmıştır.

 

  • Roma İmparatorluğunu anlamak isteyen İtalya ve İspanya’ya da ki müzelere gitmeli.

 

  • Dünyanın en güzel kütüphaneleri sırasıyla ABD, Britanya, İsrail ve Kıta Avrupası’ndadır.

 

  • Bir Türk Avrupa’da en çok iki ülkede rahat eder. Bunlar İtalya ve İspanya’dır. Özellikle İspanya’nın insan rahatlığı ve cana yakınlığı ile bize, kendimizi evde hissettiri.

 

  • Görmeden ölmemek gereken çok şehir vardır. Semerkand, Buhara, Kudüs, İsfahan, Kahire, Şam, Roma, Floransa, Londra…

 

  • Seyahatinize yakın çevrenizden başlamalısınız. Türkiye, dünyanın merkezinde, demek ki şanslıyız. Asıl önemli olan iyi plan yapmaktır.

 

  • Şimdiki gençlere söylüyorum zahmetten kaçmayın. Tren mi var, atlayın; yol mu var, gidin. O yaşlarda yeni yerleri görmenin zevki bir başkadır. Tecrübeyle görmek de güzeldir ama gençlik enerjisiyle dolaşmak bir başkadır.

 

  • Yalnızca Ege ve Akdeniz sahilleri değil örneğin Konya Ereğli’sini de görmek gerekiyor. O tarafa gitmeli Selçukluların yazlık sarayı olan Beyşehir gölü kenarında Kubadabad Sarayı’nı görmelisiniz.

 

  • Batı Karadeniz, Sinop-Kastamonu-Safranbolu hattını da mutlaka gezmek lazımdır. Safranbolu’yu görmeyen, Anadolu coğrafyasını tanıdığını söylemesin.

 

  • Türkiye’de gezmeyi ihmal ettiğimiz, gözden kaçan çok yapı var. Niğde Aksaray Vilayet Binası, Ankara ve İzmir hükümet konakları. Eskişehir mutasarrıflık binası.

 

İLBER ORTAYLI’NIN 7 ROTASI

 

  1. İslam medeniyetlerinin Avrupa’da ki izlerini görmek için İspanya’ya mutlaka gitmelisiniz.

 

  1. Ege ve Akdeniz’de ki adalara, özellikle Girit ve Rodos’a muhakkak gitmelisiniz.

 

  1. Bosna Hersek… İslamiyet’in en hoş yaşandığı yer Saraybosna’dır. Orada Müslümanlık, Osmanlılık ve Medeniyet birleşmiştir. Ezan sade insan sesiyle okunur, pek güzeldir. İslam dünyası hakkında ümidinizi yitirirseniz Bosna’ya gidin. Oradaki dini hava ve laik atmosfer, şık kıyafetler, mütevazı İslam ve çarşının Osmanlı havası muhakkak tenffüs edilmelidir.

 

  1. Macaristan’ı da görmek gerekir. Yine Viyana ve Prag’da görülmesi gereken şehirlerdir.

 

  1. Semerkand… Bozkırın ortasında medeniyetlerin hülyası olarak ortaya çıkmış bir rüya şehir olan Semerkand’da geceleri Registan Meydanı’nda oturmalısınız. Bu deneyim, ateşi seyretmek gibidir, büyüleyicidir. Meydanda otururken tefekkürüne dalıp, hayller kuruyorsunuz. Bu tip dalmalar esasen yazarlara ve müzisyenlere çok ilham verir. Ahmet Haşim’in de dediği gibi “İslam dünyasında ilim güneşinin o muhteşem kızıl akşamını Uluğ Bey Medrese’si temsil eder.”

 

  1. Eğer bir Orta Anadolu şehri zenginleşince nasıl olur diye merak ederseniz Ahmet Yesevi’nin şehri Yesi’ye gitmelisiniz.

 

  1. Son olarak İsfahan ve Yezd şehirlerini görmek gerekir. İran muhakkak gezilip, görülmesi gereken bir yerdir.

  • Kimi çocuğun tarihe, hukuka kabiliyeti vardır; kiminin de marangozluğa. Onları elit birer hukukçu, elit bir marangoz olarak yetiştirmemiz gerekir. Sürpriz rol modelleri var. Olağanüstü kabiliyetli bir marangoz olan II. Abdülhamid eğer padişah olmasayıp, piyasa da marangozluk işi tutsaydı milyarder olurdu.

 

  • Her yere üniversite açılmamalıdır. Çocuklarımız oralara gidip okuyunca kurtulacaklarını sanıyorlar lakin iyi olmayan üniversiteye gideceklerine hiç üniversiteye gitmesinler daha iyi. Çünkü hayat diplomadan ibaret değildir.

 

  • Kantinde çok oturan öğrenci tembeldir. Olması gereken, öğrencinin yiyeceğini yiyip, kahvesini içip kantinden gitmesidir. Aynı şekilde kantinde çok vakit harcayan hoca da tembel ve dalgacıdır.

 

  • Milli Eğitim’de ve üniversitelerde dahil olmak üzere Türkçe tam anlamıyla doğru bir şekilde konuşulmuyor. Eğitimde şive kullanılmaz, İstanbul Türkçesi esas alınır. Gençlik ne yazık ki TV’de gördüğü, duyduğu gibi konuşuyor. Türkçe, dişlerin arkasından konuşulmaz! RTÜK, ahlaki denetimle, siyasetle uğraşacağına biraz da bunlara bakmalı, Türkçeyi yanlış kullanana ceza vermelidir.

 

  • Birisinin iyi eğitim alıp almadığını anlamak için harita çizdirin. İmladan ve coğrafyadan iyi eğitim alıp almadığını anlarsınız. Matematik, bu tür şeyleri ölçmede arkadan gelir.

 

  • Kabiliyetleri tespit eden, çocukları ona göre yetiştiren bir sistem kurmamız gerekiyor. Elitist eğitim olmalı, seçkinci eğitimden uzaklaşmamalıyız. Hiçbir toplum, yetenekli çocuklarını harcayacak lükse sahip değildir.

 

  • Eğitim için ilk 15 yaş çok önemlidir. 15 yaşından sonra hiçbir şeye başlanmaz. Dil de iyi bir şekilde öğrenilmez, piyano çalmakta, marangozlukta…

 

  • “Ezberci eğitimi bırakacağız, anlayarak öğreteceğiz.” metodu doğru bir metot değildir. İnsanlar mağara dönemlerinden beri Mezopotamyalı hocalardan, Antik Yunan’dan beri anlayarak değil, ezberleyerek öğrenirler. Anlamak için önce ezberlemek gerekir. Ezber ve tekrar, öğretimin temelidir.

 

  • Çocuğunuzu ne fazla övün ne de fazla yerin. Bir çocuğu sürekli övme iyi bir şey değildir. İnsanın çocuğundan dâhi diye bahsetmesi, devamlı yermek, küçümsemek kadar tehlikelidir. Çocuğunuzun yanında olmasını bilin yeter.

 

  • Gençlerimiz ne yazık ki usul, erkân bilmiyorlar; içlerinde maalesef çok terbiyesiz olanlar var. Kız çocukları çok şımartılıyor ve çok dengesizler. Oğlan çocukları da son derece sorumsuz yetiştiriliyor. Sorumluluk duygusu teşekkül etmemiş bir adam hiçbir işe yaramaz. Çocuklarımızı hayatın zorluklarına realist bir şekilde hazırlamalıyız. Türkiye’de ne yazık ki dayanıksız, hayata hazırlıksız, en ufak güçlükte tökezlemeye meyilli çocuklar yetiştiriliyor. Çocukların; yokluğu, zorluğu, mahremiyeti bilmesi lazım. Eğitimin tümünü okul vermez; eğitim satın alınacak, herkese aynı şekilde hitap edecek bir ürün değildir. İnsanlar herhangi bir kalıba sırf okulla girmez; gayet açık ki bu, değişime uygun bir şahsi yetenek meselesidir.

 

  • Sinemada İtalyanlar, müzikte Almanlar, romanda Ruslar, şiirde İranlılar en yükseğe çıkmışlardır. Fransız Edebiyatı’ da uçarıca bir ihtişama sahiptir. Bu kültür-sanat ve edebiyat ürünlerinden haberdar olmak gerekir.

 

  • Tarih, o rengarenk Hollywood filmleri gibi anlatılmaz; tarihi filmler öyle çekilmez. Konusuna hâkim, entelektüel tarihi filmler izlemek istiyorsanız evvela İtalyan Sineması’na müracaat etmelisiniz.

 

İlber ORTAYLI’nın Tavsiye Ettiği 26 Yabancı Film

  • Londra, Moskowa ve Tel Aviv’de tiyatro izlemek çok eğlencelidir. Özellikle tiyatro salonları da görülmeye değer yerlerdir.

 

  • İdil BİRET, Ayla ERDURAN ve Fazıl SAY gibi günümüzdeki müzisyenler oldukça başarılı ve dünya çapındalardır. Özellikle Fazıl SAY bir dâhidir. Bu alanda göğsümüzü kabartacak çok isim çıkmaya başlıyor. Bu isimler Ulu Önder Atatürk’ün başlattığı hareketin neticesidir. İşte o başlangıcı iyi bilmek gerekir. Bu başlangıç sayesindedir ki birçok isim kendiliğinden ortaya çıkmıştır. Bunu “Büyük Adam” başlattı. Biz de ona layık bir şekilde devam ettirmeliyiz. Eskilerden ise hiç şüphesiz Dede Efendi’yi, Hafız Post’u, Abdülkadir Melagi’yi bilmek gerekiyor. Buhurizade Mustafa Itri ve Hacı Arif Bey gibi isimlerden ise haberdar olmak, bestelerini de bilmek gerekir. Aynı zamanda Mesut CEMİL, M. Nurettin SELÇUK, Safiye AYLA ve özellikle de Zehra BİLİR’i dinlemek zorundasınız. Zehra BİLİR’e sahip çıkmamız gerekiyor.

 

  • Operada üç ismi dinlemeden olmaz. Verdi, Donizetti ve Puccini.Rusların’da operaları iyidir ama onların esas balelerini bilmek gerekir. Hiç olmazsa Çaykovski’nin Kuğu Gölü’nü ve Fındıkkıran’ını izlemek, bir yerde çaldığında tanımak gerekir.

 

  • İnsanlar dans etmesini bilmelidir. Halay bilmeyen köylü de dans bilmeyen şehirli de hayatın tadını çıkaramıyor demektir. Dans bilmemek çok ayıptır. İnsan bu alanda kendini geliştirmelidir.

 

İlber ORTAYLI’dan 32 Müzik Albümü

 

  • Rus Edebiyatı ve Fransız Edebiyatı’ndaki klasikleri muhakkak okumak gerekir. Fars şiirini özellikle Firdevsi ve Hafız’ın şiirlerini bilhassa Farsa’dan okumak gerekir. Türk Edebiyatı’nda ise Şevket Süreyya AYDEMİR ve Falih Rıfkı ATAY’ın eserleri özellikle gençler tarafından mutlaka okunmalıdır. Şule GÜRBÜZ’ün kitaplarını da şiddetle öneririm, bir de İhsan Oktay ANAR’ın Puslu Kıtalar Atlası kitabını gençlere okumları için öneririm.

İlber ORTAYLI’nın Tavsiye Ettiği 25 Kitap

 

  • İyi şehir, iyi bir kütüphanede çalıştıktan sonra, iyi bir salonda, iyi bir tiyatro oyunu seyredebildiğin ve temsilin ardından güzel bir kafeye gidip sohbet edebildiğin şehirdir.

 

  • İstanbul’da gezilmesi gereken yerlerin başında Ayasofya ve Mimar Sinan’ın Süleymaniye’si gelir. Topkapı ve Dolmabahçe’yi de muhakkak saymalıyız. Onlardan da önce Askeri Müze, Kariye Camii, Fenâri İsa Camii, bütün Sinan Camiileri, Arkeoloji Müzesi ve İslam Eserleri Müzesi gezilmelidir.

 

  • İstanbul’da özellikle İstiklal Caddesi’nde sinema kalmadı. Film seyretmek için alışveriş merkezlerine gidilir oldu. Böyle bir şehirde entelektüelitenin gelişmesi doğrusu zordur.

 

  • Ülkemizin gençliğinden umutluyum. Çünkü genel eğilimin tersine Farsça, Rusça gibi dillere merak salan, bu yönde eğitim alan gençler görüyorum. Bu tür gençler öne çıkınca her yer ve herkes birbirine benzemekten çıkacak ve dolu dolu bir ülke olacağız.

İlber ORTAYLI’dan Görülmesi Gereken 20 Eser Önerisi

Yazar
Hakan KURU

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen