Dini ve Tasavvufî Halk Edebiyatı

Türk Edebiyatının İslâmi dönemini kapsayan Dini ve Tasavvufi Halk edebiyatı, Türklerin büyük bir kısmının 12.yüzyılda İslamiyet’i kabul etmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu süreçte Türk sosyo-kültürel yapısında bulunan iki etken vardı. Bular “Medrese ve Tekke” kurumları idi. Medrese, eğitimin ve öğretimin en önemli kaynağıydı. Medrese öğrencilerine softa adı verilirdi. Softalar, müderrisler tarafından eğitilirlerdi. Medresenin eğitim dili Arapça olmakla birlikte bilginlerin çoğu eserlerini Arapça yazmışlardır. Medreselerde asıl verilmek istenen ilimdir. Tekkeler ise dini çevreler tarafından geliştirilen serbest düşünceli insanlar yetiştiren kurumlar olmuştur. Tekkelerde asıl verilmek istenen ise irfan olmakla birlikte ârif yetiştirmektir. Şeyhler tekkelerdeki en yüksek mertebede bulunan kişilerdir. Müritler ise onlardan eğitim alır ve onu yetiştiren şeyhi tarafından el alırlar idi. Selçuklu zamanında tekkeler târikat mensuplarının toplantı mekânları olmuştur. Bir süre sonra medreselerin yetiştirdiği “Ulemâ-rüsum”(resmi bilginler)ile tekkelerde yetişen irfan sahipleri karşı karşıya gelmişlerdir. Sözgelimi “ilim” ve “irfan” çatışması başlar.        

12.yüzyılda ilk mutasavvıf diyebileceğimiz Hoca Ahmet Yesevî “hikmet ” adını verdiği şiirlerinde İslâm, iman, ahlâk ve tasavvufî prensipleri ele almıştır. Yesevilik tarikatının kurucusu olan Ahmet Yesevî ve onun halifesi Hâkim Süleymân Ata Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatı geleneğinin bilinen ilk şâirleridir. Edip Ahmet Yügneki, Yusuf Has Hacib, Kaşgarlı Mahmud gibi mutasavvıflar da Hâk aşığı olarak Türk Edebiyatına önemli katkılarda bulunmuştur. Mutasavvıfların asıl amacı şiir söylemekten maksat İslâm ve ahlâkını tebliğ etmek, onları bilmeyen insanlara ulaştırmaktır.        

Türk Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatı geleneği İslâm mistisizmi ve Hz. Muhammed’in hâdislerinden, sünnetlerinden, Kûr’ân-ı Kerim’den beslenir. Dini Tasavvufî Türk Edebiyatı geleneğindeki nazım türlerinden bahsedecek olursak en çok tercih edilen nazım şekli semai ve ilâhî olmuştur. Mutasavvıflar eserlerinin daha iyi anlaşılabilmesi için nazım birimi olarak ta beyit ya da dörtlük sık tercih edilmiştir. Kimi mutasavvıflar aruzlu türleri tercih etmişlerdir. Kaside, gazel, mesnevi, murabba, kıt’a, tuyuğ, tercî-i bend, terkib-i bend, müstezad gibi nazım şekilleri şâirlerce kullanılmıştır.        

Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatı geleneğindeki şiir türleri çeşitlidir ve kendi içinde konularına göre tasnif edilir. İlk olarak Allah hakkında yazılan türleri sıralar isek: Tevhid, İlahi, Ayin, Tapuğ, Nefes, Durak, Cumhur, Münacat, Esma-i Hüsna şeklindedir. İkinci konu ise Peygamber hakkında yazılan türlerdir. Bunlar: Na’t (Hz. Muhammed’i övmek ve ona duyulan saygı ve sevgi konulu), Siret’ün Nebî (Hz. Peygamber’in doğumundan ölümüne kadar olan hayatını, erdemlerini konu edinen tür.), Mucizât-ı Nebî (Hz.Muhammed’in mucize ve kerametlerini nuhteva eden tür.), Hicret-nâme (Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç etmesini konu edinen tür.), Mirac-nâme (Hz.Muhammed’in miraca çıkması konulu), Mevlid (Hz. Muhammed’in doğumu ve hayatı konulu tür.), Hilye (Hz. Peygamber ve diğer peygamberler ile dört halifenin iç ve dış güzelliklerini muhtevâ eden türdür.), Gevher-nâme (Allah’ın birliğini ve Peygamber in ahlakını konu edinen tür.), Dolap-nâme (Su dolaplarının yapıldığı ağacın kişileştirilmesi yoluyla onların ağzından Allah aşkının ifade edilmesi konulu türdür.). Diğer şiir türünün yazıldığı konu din ve tasavvuf büyükleri hakkında yazılan türlerdir. Bunlar: Medhiye, dört halifeyi, ashab-ı kiramı, velileri konu edinen türdür. Mersiye: Tekke ve tasavvuf ulularının ölümünü muhtevâ eder. Maktel-i Hüseyn: Hz. Muhammed’in torunu Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehit edilişini muhtevâ eden türdür. Diğer şiir türleri ise dini inançlar ve tasavvufî düşünceler hakkında yazılan türlerdir. Vücut-nâme, Nasihat-nâme, İbret-nâme, Fazilet-nâme, Fütüvvet-nâme, Gazavat-nâme, Minber-nâme, Nevruziye, Kıyanet-nâme ,Devriye, Nutuk, Düvazimam, Şefâat-nâme gibi çeşitli türlerdir.

Dini Tasavvufî Halk Edebiyatının temsilcilerinden bahsedecek olursak 13.asırda, Orta Asya’dan gelen göçlerin vesilesi ile Yesevîlik ve târikatlerin düşünce ve felsefeleri Anadolu’da yayılır. Başta Mevlâna Celâleddin Rûmî, Hacı Bektâş Velî, Sultan Veled, Ahmed Fakih, Şeytad Hamza, Yunus Emre şeklinde sıralanabilir.14.asırda, Abdal Musa, Kaygusuz Abdal, Sâid Emre, Elvân Çelebi Anadolu’ da yaşamış mutasavvıflardır. Diğer yüzyıllarda da Anadolu’nun Türkleşmesini sağlayan, mayalayan Horasan’dan gelen dervişler halkı birleştirmiş ve halkın ahlâkî, kültürel, dinî değerlerini geliştirmişlerdir.

Kaynakça: Halk Edebiyatına Giriş- ll, ÇOBANOĞLU Özkul, Eskişehir, 2013

KÖPRÜLÜ MEHMET FUAD, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, (Ankara, Akçağ Yayınları, 2003)

       

Yazar
Şeyma ŞENER

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen