Divanü Lûgati’t-Türk’teki Bilim

 Abdullah CİNKARA 

Karahanlı devri Türk edebiyatının ilk örneklerini ihtiva eden Divânü Lûgati’t-Türk, Türk dilinin ilk sözlüğüdür. Kaşgarlı Mahmud bin Hüseyin bin Muhammed (Muhammed oğlu Hüseyin oğlu Mahmud), 1072’de yazmaya başladığı eserini 5 yıl sonra 1077’de bitirmiştir. Bütün Türk illerini dolaşıp, Türk toplulukları arasında yaşayarak onların söz varlığını, sözlü edebiyat ürünlerini yazıya geçirmekle bin yıl öncesinden binlerce yıl sonrasına ulaşmasını sağlayan Kaşgarlı Mahmud hiç şüphesiz ki, ilk sözlük bilimcimiz, ilk dil bilginimiz, ilk Türkoloğumuzdur.

Resim 1: Kaşgarlı Mahmud

Doğu Karahanlı devletinin hakanı Muhammed Buğra Han’ın torunu, veliaht Hüseyin Çağrı Tigin’in oğlu,  Karahanlı hanedanının şehzadesi olan Kâşgarlı Mahmud çok iyi eğitim almış, bütün Türk lehçelerini çok iyi biliyor, şüphesiz ki en güzel şekilde konuşuyordu.

Kaçan korse anı Türk
Budun anga aydaçı
Mungar tegir ulugluk
Munda naru keslinür (DLT 1-352.)

Görünce bir Türk
Şöyle söyler halk:
Bundadır ululuk,
Bundan gayrıda yok.

Divânü Lügati ‘t-Türk; Türk milletinin yüceliğini anlatmak, Türk dilinin Arapça’dan geri kalmadığını göstermek ve Araplara Türkçe’yi öğretmek, böylece o zaman hemen hemen tamamı Türklerce idare edilen Ön Asya’da Arapların Türklerle kolayca münasebet kurmalarını sağlamak için yazıldığı biliyor olsak da Kaşgarlı Mahmud ve eserleri bunun çok daha ötesindedir. Çünkü eseri yazmandan önce ve yazarken bütün Türk ülkelerini, şehirleri, kasabaları, köylere varıncaya kadar gezmiş, bu yerleşim birimleri hakkında bilgiler veren ve o günün şartlarında çizdiği haritayla ilk Türk coğrafyacımız olmuştur.

Biligni irdedim
Bögnüni undurdum
Ozümni adırdım
Yalgıl atım yazlınur (DLT III-228.)

Bilgiyi aradım,
Bilgeyi izledim,
Özümü ayırdım,
Ak yeleli atım çözülür.

Kültür, örf, adet, gelenek, dil, anlatım, aşık, tekke edebiyatı, destanlarımız, anonim şiirler, atasözlerimiz, dayanışma, yardımlaşma, eğitim kurumları, halk hekimliği, takvim, oyun, eğlence, spor, giyim, kuşam, süslenme, halk mutfağı gibi halk biliminin yanında coğrafya, astronomi ve fenni ilimlere dair ender bilgiler vermektedir. 

Şimdi elimizden geldiğince, bin yıl önce yazılmış bu eşsiz eserde yer alan fenni bilgilere değinmeye çalışacağız.

Dünyanın yuvarlak olması ve bir yörünge etrafında dönmesi: Kaşgarlı Mahmud Divânu Lügati’t-Türk’de dünyanın yuvarlak ve bir yörünge etrafında döndüğünü söyler.

Şimdi aşağıda Divânü Lügati’t-Türk’te geçen cümleleri dikkatle okuyalım.

“Tanrının devlet güneşini Türk burçlarında doğdurmuş olduğunu ve onların mülkleri üzerinde göklerin bütün teğrelerini döndürmüş bulunduğunu gördüm.” (DLT I: 3). DLT’de Oğuzca kaydı ile ‘çevre, bir şeyin etrafı’ anlamı verilen ‘yöre’ (DLT III: 24; KBS-II: 1168) sözcüğü ile ‘yürüyen bir noktanın izlediği veya çizdiği yol, mahrek’ anlamı verilen ‘yörünge’ (KBS-II: 1169) sözcüğü kuşkusuz ‘tegre’ sözü ile ilgilidir.

Tegre alıp egrelim
Attm tüşüp yügrelim
Arslanlayu kükrelim
Küçi anıng kevüsün (DLT II-13.)

Çepe çevre kuşatalım,
Attan inip koşuşalım,
Arslan gibi kükreyelim,
Gücü onun gevşesin.

Gezegenler, bir makaraya ip sarar gibi (DLT II: 354; III: 110; EDPT: 966) veya bir kadının nakış işlemesi yahut bir çiftçinin sürgü ile tarlayı düzlemesi (DLT III: 301; EDPT: 416) gibi yörüngeleri etrafında dolanırlar.

“Tanrı dünyayı, âlemi yarattı, felek durmadan döner, yıldızlar sıra sıra dizilip gece gündüz üzerine sarılır.” (DLT II: 303)

Türklerin bulunduğu bölgeleri göstermek amacıyla çizdiği haritayı, yuvarlak olarak çizmesi bizlere Kaşgarlı Mahmud’un dünyanın yuvarlak olduğunu, düşünerek çizdiğini göstermektedir.

Avrupa’da skolâstik düşünceyle bilimsel gelişmelerin önü kapatılmış, baskıcı ve taassuba dayanan bir anlayış ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte İslam dünyası bu dönemde pozitif bilimlerde önemli ilerleme kaydetmiş ve büyük bilim adamları yetiştirmiştir.

Galileo dünyanın güneşin etrafında döndüğü yönündeki Copernicus kuramını (Nikolas Kopernik; 19 Şubat 1473 – 24 Mayıs 1543) destekliyordu ve bu kilisenin büyük tepkisini çekmişti. 1616 yılında Galileo’nun bu kuramları desteklemesi ve öğretmesi kilise tarafından yasaklanıp, yargılanırken; 1072’de Divânu Lügati’t-Türk’te dünyanın yuvarlak olduğunu ve bir yörünge etrafında döndüğünü yazarak 500 yıl öncesinde bile Türk İslam medeniyetinin Avrupa’nın çok ilerisinde olduğunu bize göstermektedir.

Ay: Tolun ay: Ayın on dördü” (DLT I: 82), Ay tutundı: “Ay tutuldu” (DLT II: 143), Ay evlendi: “Ay ağıllandı, hâlelendi” (DLT I: 259), Aydınğ: “Aydın, ay aydınlığı” (DLT I: 117), Ėrildi: “Ay sonuna doğru, ay eksilmeye yüz tuttuğu zaman ‘ay ėrildi’ denir.” (DLT I: 270). Dünyadan gözle görülebilen ayın günlük yaşamda şimdiki karşılığıyla aynı şekilde kullanıldığını görmekteyiz. Ay tutulmasının ise günümüz terimiyle, ay tutuldu(ay tutulması gerçekleşti) şeklinde ifade etmesi dikkate şahandır.

Yıldızlar

Yulduz: “Yıldızlara verilen genel bir isim olup sonra araları ayrılmıştır. Müşteri yıldızına ‘Erentüz’, Mizân yıldızına ‘Karakuş’, Süreyyaya ‘Ülker’, Yedi kardeşlere ‘Yetigen’ (EDPT: 889), Kutup yıldızına ‘Temürkazuk’, Mirrih yıldızına ‘Bakırsokım’ denir.” (DLT III: 40; EDPT: 922). Kutadgu Bilig’de ‘Yiti Yulduz On İki Ükekni Ayur’ adıyla bir bölüm ayrılmıştır (KB: 124-147). Osman Fikri Sertkaya, eski Türkçe metinlerde yıldız adı olarak geçen ‘Okay’ kelimesinin ‘Zühal/ Satürn’ karşılığının Müşteri/ Jüpiter’ olarak düzeltilmesi gerektiğini savunmuştur (Sertkaya 1991: 325). Ceval Kaya, Türkçede kişi adı ‘Okan’ sözünden bahsederken bu kelimenin ‘ugan’ sözüne dayandığını ve ‘oğan, ogan, oğhan’, gibi varyantları bulunduğunu ifade etmiştir (Kaya 2011: 317-324).

Türkçede ‘yıldız’ sözünün ‘parlamak, ışıldamak’ anlamları veren *ya– kökünden geldiği yönünde büyük bir kabul bulunmaktadır. Parlayan anlamındaki yaldız sözcüğünün ‘yıldız’ sözünün öz kardeşi olduğu açıktır.

Eren tü:z: “Yıldızlar bilgisinde- terazi yıldızının adı.’ Bu, ayın -gökte- uğraklarından (burçlarından) birinin adıdır.” (DLT I: 76; EDPT: 237).

Kaznğuk: “Kazık. Bu sözden alınarak kutup yıldızına ‘temür kaznğuk’ denir. ‘demirden yapılmış kazık’ demektir; sanki gök bunun üzerinde dönüyor.” (DLT III: 383; EDPT: 682). Dolayısıyla diğer bütün yıldızlar kutup yıldızının etrafında toplanmıştır.

Bakırsokum: “Merih yıldızının adı. Kızıllıkla bakıra benzetilir.” (DLT I: 361, 398).

Karakuş: “Müşteri yıldızının adıdır. Bu, tanla beraber doğar. Buna bazen ‘Karakuş yulduz’ dahi denir.” (DLT III: 221). “Yıldızlardan Müşteri’ye ‘Karakuş’ denir; bu yıldız doğduğu zaman ‘Karakuş togdı’ denir. Bu yıldız oralarda sabah vakti doğar.” (DLT I: 332).

Yetigen: “Yedi kardeşler’ adı verilen yıldız.” (DLT III: 37).

Yaruk Yıldız: “Tan Yıldızı” (DLT I: 96; EDPT: 962).

Yaruk yulduz togarda udhnu kelip bakarmen Satulayu sayraşıp tatlığ ünün kuş öter

“Parlak yıldız doğduğunda uyanıp gelir bakarım. Kuşlar gevezelik yapıp tatlı sesle ötüşerek şakırdar.” ‘Parlak yıldız doğduğunda uykudan uyanır, ağaçlara bakarım ve kuşların tatlı seslerle ötüştüğünü işitirim.’ (DLT III: 194). DLT’de ‘Yaruk Yıldız’ olarak geçen bu yıldız, bilimsel literatürde ‘Venüs’, halk arasında ise ‘Çoban Yıldızı, Akşam Yıldızı, Sabah Yıldızı’ olarak tanınan yıldızdır.

Yarattı yaşıl çeş
Savurdı örüng kaş _
Tizildi karakuş
Tün kün üze yörkenür (DLT 1-330.)

Mavi firuze yarattı,
Üstüne beyaz taş serpti,
Dizildi karakuş yıldızı,
Gece, gündüzü dolanır.

Kışka itin kelse kah kutlug yay                                 
Tün kün keçe alkmur ödlek bile ay   (DLT 1-82.)

Kışa hazırlan gelse de kutlu yaz,
Tükenir zaman ve aylar geçmekle gece gündüz.

Yay baruban erküzi
Aktı akm munduzı
Togdı yaruk yulduzı
Tıngla sözüm külgüsüz (DLT 1-96.)

Bahar geldi, kar suları
Aktı delice selleri;
Doğdu seher yıldızı,
Dinle sözüm, gülünmez.

Kaşgarlı Mahmud’un Haritası: Kaşgarlı Mahmud’un 11. yüzyılda Balasagun’u merkez alarak çizdiği Dünya haritası o dönem Türklerinin yaşadıkları bölgeleri ve dağılımlarını göstermesi bakımından dikkate şayandır.

Harita, Türklerin bulunduğu bölgeleri göstermek amacıyla çizilmiştir. Daire şeklinde olan haritanın çevresinde Doğu, Batı, Kuzey, Güney yönleri belirtilmiş, bazı deniz ve ırmaklar gösterilmiştir. Batıda işaret edilen yerler İdil boylarına, yani Kıpçakların ve Frenklerin oturdukları bölgelere kadar uzanır. Güney-Batıda Habeşistan’a, Güneyde Hint, Sint, Doğuda Çin ve Japonya’ya işaret edilmiştir.

Resim2: Divanü Lûgati’t-Türk’te yer alan harita.
Resim Kaynağı: https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/b/bc/Kashgari_map.jpg

 

Resim3: Kaşgarlı Mahmud’un haritasının günümüz Türkçesi.

Resim Kaynağı:

https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/9/96/Mahmud_al-Kashgari_map_%28T%C3%BCrk%C3%A7e%29.png

Kısaltmalar

DLT: Divanü Lûgati’t-Türk
EDPT: An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish
KB: Kutadgu Bilig
KBS: Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü

 Kaynaklar

  1. Kaşgarlı Mahmud. Divanü Lûgati’t-Türk.
  2. Osman Kabadayı. (2007). Eski Türkçe Gök Bilimi (Astronomi) Terimleri, Kırıkkale Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi
  3. Adem Aydemir. (2015). Divanü Lûgati’t-Türk’te Astronomiye Dair Sözcükler. International Journal of Language Academy
  4. Divanü Lûgati’t-Türk Dizini. (2003). Türk Dil Kurumu
  5. Türk Dil Kurumu. http://www.tdk.gov.tr/?option=com_dlt&kategori1=divan
  6. Wikipedia. https://tr.wikipedia.org/wiki/Div%C3%A2nu_L%C3%BCgati%27t-T%C3%BCrk

 

 

 

 

 

Yazar
Abdullah CİNKARA

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen