Üniversite; Yani Hayatı Seçerken…

Fatih AKMAN

Milyonlarca üniversite adayı yakın zamanda hayatlarını ciddi şekilde etkileyecek olan üniversitenin ve belki de bir ömür boyu icra edecekleri mesleğin seçimini yapacaklar. Evvela kabul etmek gerekir ki bu çok sancılı bir süreç. Büyük bir rekabet ve yarış sonrası, iyi/kötü, başarılı/başarısız da olsa elde bir puan ve sıralama var. Ve bu sıralama ile her aday en iyi, en donanımlı, en çok geleceği olan üniversite ve mesleği seçmek ister. Ancak bu seçimin sıhhatli olabilmesi için önemli bir rehberlik hizmeti gerekir. Karaktere, mizaca, beklentilere uygun bir meslek seçimi için adaylara rehberlik edecek profesyoneller olmalı.

Ancak Türkiye’de bu süreç çok da sıhhatli yürümez. Adaydan başta ailenin, sonra mezun olduğu okulun, eş dost, hısım akrabanın, gidilen dershanenin vs. beklentileri vardır. Ve genelde bu beklentilerin ortak noktası, adayın tercihi olarak kendini gösterir; maalesef…

Bu karmaşık ve yorucu süreçten geçeli 6-7 sene olmuş biri olarak ve hasbelkader bir eğitimci gözüyle adaylara birkaç tavsiye vermek isterim.

Evvela genç arkadaşlarımız hedeflerinin ne olduğu konusunda net olmalılar. Sınava girmeden önceki hedefi ile sınav sonrası hedefi aynı olanlar kadar, farklı olanlar da çıkacaktır. Sınavdan beklenen sonucun, puanın gelmemesi hedefi ansızın değiştirebilir. Bu sebeple gitmek istedikleri bölümü çok iyi araştırıp, ‘’Beş sene sonra bu bölüm nerede olur?’’ sorusunu profesyonellerden de destek alarak çok iyi cevaplamaları gerekir. Birçok adayın bu tercihi ömrü boyunca telafi edecek hem maddi hem de manevi gücü olmayacaktır.

Açıkça ifade etmek gerekirse; her kamu yönetimi mezunu kaymakam olamayacaktır. Her uluslararası ilişkiler mezunu diplomatlık yapamayacak yahut uluslararası şirket bünyesinde çalışamayacaktır. Her öğretmen atanamayacaktır. Her tarih mezunu, Türk dili mezunu akademisyen koltuğuna oturamayacaktır. Bahsi geçen birçok meslek rekabetin, yığılmanın ve acımasız bir yarışın olduğu bölümler. Adayların bunları göze alarak, bilerek karar vermeleri, hayalleri gerçek yapabilecek azim ve yeteneklerinin olup olmadığını ölçmeleri gerekir. Hayaller gerçekleşirse mutluluk, gerçekleşmezse de çok ciddi bir yıkım sebebi olabilir. En doğru tabirle adaylar kendilerinin en iyi arkadaşı ve kendilerini en iyi tanıyan kişi olmalıdır.

Bölüm kadar bu bölümün okunduğu üniversite de son derece mühim. Üniversitenin vizyonu, akademisyen kadrosu, kampüs şartları (eğer bir kampüs görüntüsü varsa tabii), sosyal aktiviteler, adayların dikkat etmesi gereken özelliklerden biri olmalıdır. Tercih edilen şehir, oraya intibak edilip edilmeyeceği, iklim koşulları, insan yapısı, hepsi çok önemlidir.

En önemlisi de üniversite ile bölümün tam bir ahenk yakalaması. Anadolu’nun kasaba hüviyetinden henüz çıkamamış bir vilayetinde diplomat olmak, büyük bir şirkette yönetici olmak hayali özellikle mesleki tecrübeye erişim, mesleki staj alanı bulma hususunda çok da gerçekçi olmayabilir. Bu sebeple adaylar isminin parıltısı yüksek diye salt üniversiteye bakıp, oradan herhangi bir bölüm okuma gafletine düşmemeli, bölümün parıltısı yüksek diye de asla intibak edemeyecekleri bir üniversite/şehir tercihi yapmamalıdırlar. Üniversite memnuniyet çalışmaları onlara mühim bir rehber görevi görecektir. (Bu konuda daha detaylı bilgi için hocam Prof. Dr. Cemil Yücel’in bir çalışması: https://www.uniar.net/tuma)

Bunun dışında herkesin muhakkak lisans mezunu olması gibi bir zaruriyat da yok. Özellikle kalifiye eleman ihtiyacının çok yüksek olduğu alanları da göz ardı etmemek, yani meslek yüksek okullarını küçümsememek gerekir. Alelade bir üniversitede maliye, işletme, iktisat gibi bir bölüm okuyup, aynı zamanda yalnızca dersleri geçme başarısının hakim olduğu bir eğitim hayatı sonrası herhangi bir çağrı merkezinde yahut telefon bayiinde çok düşük ücretlerle çalışmak yerine, bu tarz teknik bölümlere müracaat etmek daha faideli olacaktır.

Hülasa, bir üniversite ve bölüm tercihi neredeyse kendine bir hayat inşa etmektir. Elbette, bu her şey değildir. Yanlış tercihleri, istenmeyen şartları fırsata çevirip, bambaşka ve hayal edilmesi zor hayatlar kuran nice örnekler mevcut. Ancak işi şansa bırakamayacak insanların çoğunlukta olduğu bir ülkede yaşıyoruz ve bu sebeple tercihlerimizin ehemmiyeti risk alınamayacak kadar değerli.

 

Yazar
Fatih AKMAN

Fatih Akman, 1992 yılında Zonguldak'ta doğdu. Baba tarafından Karabüklü, anne tarafından ise Bartınlıdır. İlkokulu Ziya Gökalp İlkokulu'nda, ortaokul eğitimini ise Kilimli Cumhuriyet Ortaokulu'nda bitirdi. Atatürk Anadolu Lisesi'nde ba... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen