Diyanet İşleri Yeni Başkanına Açık Mektubumdur.

İbrahim BAYKAN

Sayın Başkan; öncelikle hayırlı olsun dileklerimle yeni görevinizi kutlar başarılar dilerim. Kurumunuzla ilgili görüş ve düşüncelerimi defalarca iletip dile getirmeme rağmen maalesef tarafıma dönüp de herhangi bir yanıt alamadım.

Sizlerin döneminde de aynı ilgisizliği yaşarsam; Allah’a havale etmekten başka çarem kalmayacak.

Size dileğimi; aşağıda özeti verilen; anayasa ile belirlenmiş Diyanet İşleri Görev Ve Tanımı çerçevesinde yeniden iletmek isterim:

“Laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, İslam Dini’nin inanç, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek”

“Sürekli bilgi üretmek, bilgiyi toplumla paylaşmak ve güncel sorunlar hakkında yerinde ve zamanında açıklama yapmak.”

“Gerek AB ülkelerinde gerekse Türkiye’de var olan din anlayışları ve uygulamalarıyla ilgili tartışmaları yakından izlemek ve bu konuda Batı kamuoyuna sağlıklı bilgiler sunmak.”

Sayın Başkan; gelelim biz ne hallerdeyiz:

Ülkeyi çok gezen birisi olarak söylüyorum; bir kısım camilerimizde okunan ezan; ezandan başka her şeye benziyor. Maalesef makamdan yoksun bir gazel gibi hocalar; kafalarına estiği gibi okuyorlar,

Birbirine çok yakın olan camilerimizden yükselen çok sesli ezan birbirine karışarak sözlerin anlaşılmadığı bir hava ortaya çıkıyor,

Pusula icat edileli Bin yıl oldu biz halen; camilerde kıble yönünü tartışıyoruz. Biz Müslümanlar için önem arz eden kıblemiz için camilerde bir düzeltme gerekmez mi?

Cuma namazının rekât sayısı ve teravih namazının varlığı tartışılıyor. Din adamlarımız farklı, farklı düşünüyor ve bunu da toplum önünde tartışıyorlar, oruç derseniz bazılarınca tok tutucu haplarla şikeye bile dönüştürülüyor,

Bu çağda halen ölmüşlerden medet umuluyor; Allah yerine gidip onlara aracı olmaları için yalvarıp, yakarıp ağlaşıyorlar,

Din adamlarımız üçe, beşe bölünmüş; birinin dediğini biri kabul etmiyor, hatta bazıları dini kurallarını kökten reddediyor,

Televizyonlarda mangalda kül bırakmayan bir kısım din adamları halkı dini konularda aydınlatmanın yanında bu vesileyle kaç kitap, kaç CD. Kaç dergi satarım reklamının derdine düşmüşler, 

Bazılarınca; Arap gelenekleri; sure ve ayetlerin önüne geçmiş hatta onların yerine oturmuş,

Dualar, sureler alınır, satılır hale getirilmiş ve sahte hocalar ortalarda cirit atıyor,

İhtiyacı olmadığı halde Hz. Muhammet’e karizma yaratmak için sanki yanındaymış gibi olur olmaz örnekler veren bir kısım sözde hocalar var,

Altıncı çocuğunun da tıpkı diğerleri gibi yüzde yüz özürlü doğacağı raporlarla tescillenen bir hamile kadına “Bu çocuğu aldırırsan günaha girersin” Diyanet de böyle diyor diye fetva verenlerimiz bile var. Siz hiç Elli yaşına gelmiş konuşamayan, yürüyemeyen, duymayan bir evladın nasıl yaşadığını gördünüz mü?

Cami yapımları; bazılarınca ibadet amacından ziyade bünyesinde işyeri yaratmak isteyenlerce adeta sektör haline getirilmiş,

Birtakım Cami minareleri menfaat uğruna sağlığa zararlı Baz İstasyonlarının mekânı olmuş,

Malzemeden çalınan cami minarelerinin; şiddetli rüzgârlar sonucu cemaatin tepesine düşüp ölümcül kazalara neden olmakta,

Büyücüler ve üfürükçüler; zavallı vatandaşa cahiliye dönemindeki gibi umutlar dağıtıyor,

Halen birçok yöremizde cenaze merasimleri; ölü sahibine külfet getiren kıymalı pide ziyafetine dönüşmekte,

Kaldırım kitapları diye tanımlanan ve din adına abuk sabuk bilgiler içeren kitaplar yayımlanıp satılıyor,

”Keşke deveyle gelseydik” diyen hacıların hac organizasyonuna olan tepkilerine; bir kısım hocaların sorunun kaynağını araştırmak yerine:“Eziyetli hac daha kutsaldır” veya ”Allah sabrınızı deniyor”  diye verilen cevaplar,

Müslümanların halen bu yüzyılda kurban ibadetini nasıl yerine getirileceğini bilemediği ve bazılarının kurbanı; tavuk ve hindi kesimine kadar indirdiğini; Diyanet İşleri Başkanlığı duymuş olmalı.

Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Toplumun din bilgisini merak ettim Diyanetin alo fetva hattına sık sorulan soruları araştırdım; aman Allah’ım ne cahillerimiz varmış. Öyle sorular var ki; buraya yazmayı terbiyem gereği uygun görmedim. Ne siz sorun ne de ben yazayım. Sanki yazının icat edilmediği ve okuma yazmanın da bilinmediği bir cahiliye döneminde yaşıyoruz.

“Bir kısım sözde din adamlarımız oturmuşlar dinimizi nasıl zorlaştırırız diye iyi kafa yormuşlar.”

Sonuç olarak Sayın Başkan; maalesef toplumun Din Bilgisi çok zayıf. Yeni nesil birçok şeyden habersiz yaşıyor. Yukarıda yazdıklarım ve yazamadıklarım maalesef giderek artan dini sorunlarımızdır. Lütfen bu konulara el atın; bunun için gerekli olanaklara fazlasıyla sahipsiniz. Yaşım gereği eski başkan Sn. Süleyman Ateş’ten beri dinlediğim tüm başkanların vedaları ve görev sonrası demeçleri maalesef keşkeler ile dolu. Ne olur siz bu keşkelere artık bir son verin.

İddia ediyorum yukarıda sıraladığım olumsuzluklar son bulsun İslam Din’i daha çok sevilecek ve daha da yücelecektir. Aksini düşünmek İslam Dini’ne yapılacak en büyük kötülük olacaktır.

 Sevgi ve Saygılarımla

 

 

 

 

Yazar
İbrahim BAYKAN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen