Hasret Damlaları

Fatih AKMAN

‘Size karışıp bulutlanacak hasret damlalarım var. Oraya gönderecek selamlarım ve saçılıp serpilecek çiçeklerim var…’ (s.18)

Prof. Dr. Saadettin Yıldız’ın Hasret Damlaları – Mensûreler adlı, denemelerden oluşan kitabı, tam da ismi gibi hasretin ve gurbetin, ruhun derinliklerinde bıraktığı acı tatlı izlerin peşinden sürüklüyor okuyucuyu. Her iz, bir yaşantı ve tecrübenin timsali…

Elimizdeki eser Yıldız’ın Türkistan’dan Anadolu’ya değin çeşitli coğrafya ve iklimlerde, durak durak, damla damla yazdığı birçok denemeden oluşuyor. Gurbet, Ev, İçeride, Özenmeler ve Gidenler başlıkları altında kendi içerisinde bir ahenk sağlıyor. Yıldız’ın önsözde ‘Denemek, olmak için uğraşmaktır.’ (s.12) dediği gibi, bir oluş, varoluş iklimi hâkim satırlarda.

Hasret Damlaları, bir bakımdan ve hakikatte en doğru tanımı ile gurbet yazılarından inşa ediyor omurgasını. Henüz ilkokul yıllarından itibaren evinden, yurdundan uzakta, yatılı okulların nezaretinde ve himayesinde hayata tutunma azmindeki bir küçük çocuğun, bir genç delikanlının, bir yetişkinin, gurbeti yurt edinmesi ve yine gurbetten sılaya yükselişlerin arasında gidip gelen bir iç çekiş var esasında burada.

‘Zamanı yaşamak mı? Hayır, gurbette zaman yaşanmaz; onu milyonlarca liften örülmüş kalın bir halat gibi boynunuzda taşırsınız: Yaşamak değil, taşımak…’ (s.23)

Yıldız’ın her gittiği durakta bir Sivas hasreti var buram buram. ‘Türkistan’dan Sivas’a, Çimkent’ten Erzurum’a, Almatı’dan Ağrı’ya, Astana’dan Maraş’a’ değin uzanan ve aynı gönülde, aynı gönlü kandilleriyle ışıtan küme küme yıldız demetlerinin altında, gurbetin cisim halinden başka bir hal ve mekâna uzaklaşışını da hissetmek mümkün bir bakıma. Yakından uzağa, vuslat tutkusu Sivas’a…

‘Türküsü susmuş yuvalara baykuşlar tüner… Kuşlar türküsüz kalırsa, bu dünyada hava biter, yerde gökte su tükenir, altımızda toprak çürür; dağlar yerinden sökülüp, yıldızlar yere dökülür… Bir karanlık gece çöküp bütün renkleri soldurur.’ (s.41)

Yıldız’ın iç çekişleri yalnızca gurbetten yurda hasret değildir. Aynı zamanda geçmişe, geleceğe, eskiye olan hasret de kati bir sorgulamanın ve isyanın naif bir işleniş halidir satırlara. Modernleşmenin gelip bir kağnıya doldurup büyük şehirlere götürdüğü simaları, hatıraları, geleneği, taşı toprağı ve en önemlisi göçün en büyük sembolü olan ruhun yokluğuyla öksüz kalmış, yalnızlaşmış toprağın muhasebesini tutar Yıldız.

‘Mâzî, bize Gökmedrese’yi, Çifte Minare’yi, Murâdiye, Selimiye ve Süleymâniye’yi getiren ve bizi Orhun ve Yenisey’e, Merâga’ya götüren ve muhakkak ki bize asıl ses ve rengimizi veren bir büyük zamandır.’ (s.63)

Mâzîye hasret bitmez tükenmez bir arzudur Yıldız’da. Mâzîyle bu kadar uğraşmasını, bugünden uzaklaşmasını anlayamayanlara verdiği cevap; mâzînin kılıcını, vurulması gereken yere çoktan vurmuş bir kahraman oluşuyla, riyadan, oyundan, korkudan bihaber kalışına yaptığı vurguyla anlam kazanır. Çünkü mâzî, aşandır, bilgece olandır, tecrübenin kendisi, kısacası, bugüne imzasını atandır.

‘Kıyamete kadar sırtı yere gelmeyecek bir büyük dosttur dağ: Ha babasız ev, ha dedesiz köy; dağsız dünya!..’ (s.73)

Tabiat, dağıyla ırmağıyla, suyuyla toprağıyla, kuşuyla göğüyle destansı bir şiirin ögeleri gibidir. İnsan, varlığını bütün bu ögelerin varlığıyla hisseder, algılar, anlamlandırır. Çağıl çağıl çağlayanların, uzak bir diyarda denize dökülüşü gibidir insan hayatı da. Bazen bir inilti, bazen bir hıçkırık, bazen de homurtulu bir tufan.

‘Kuşlar! Gelin, dönün; gönlümüz boşaldı, gönlümüz boşalmasın!..’ (s.89)

Kuşların gelişi belki o toza, dumana esir olmuş eski kandilleri getirecektir Yıldız’a, belki de sırdaşı olduğu Oltu taşı teşbihini ve belki de son yolculuğundan dönmeyen kartalın gölgesini. Kim bilir, bu hasret ve arayış tükenmez bir vatan sevgisinin yegâne kaynağıdır belki de.

Son söz; Saadettin Yıldız, Hasret Damlaları’nda samimi bir hasbihale davet ediyor okuyucuyu. Arayanlara ve daima gurbette olanlara selam eyleyerek…

—————————

Yukarıdaki yazı ayrıca Türk Edebiyatı dergisinin Mayıs 2017 sayısında yayınlanmıştır.

 

 

Yazar
Fatih AKMAN

Fatih Akman, 1992 yılında Zonguldak'ta doğdu. Baba tarafından Karabüklü, anne tarafından ise Bartınlıdır. İlkokulu Ziya Gökalp İlkokulu'nda, ortaokul eğitimini ise Kilimli Cumhuriyet Ortaokulu'nda bitirdi. Atatürk Anadolu Lisesi'nde ba... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen