Vicdâna Azapla Varmak…

Sait BAŞER

Gürültüye kapılmış, kendine uyumuş çoğunluk indindeki genelleşen yanlışlara “Hakikat” değeri vermek isteyenlere yol açık.

Kimseye engel olunmuyor.

Bir çoğumuzun denediği, içinde cehennem azapları yaşatan topluluk disiplinlerine örnek çok. Sevmediklerinizle bir aradasınız, istemediklerinizi yapıyorsunuz, huzursuzsunuz…

Bir de, o sevmeden işlediklerinizin vicdânî izdüşümleri var!

Sizi anaforuna alan gruplar, faaliyetler, bile bile işlenen adâletsizlikler, iltimaslar, nâmus ihlâlleri, hak sahiplerine rağmen iltimaslıyı kayırma halleri… bir rüzgar dönmesiyle dağılıp gitse bile, vicdanda bıraktığı izlerle sizde kalıcı olacak!

Mücrimlik duyuşunun tedâvisi yoktur!

Tevbeler, hayır hasenât yapmalar…

Hayır hasenâta da fırsat bulabilirseniz!

Öyle her mücrime hazineler verilmiyor ki, kendisini affettirecek hizmette bulunabilsin. Hem zaman geçmiş, kimi ölmüş kimi göçmüş; artık borçlu olduğun muhataplar başka, hayır işlediklerin başka! Şu insanlara verdiğin zararı bu insanlarla telafi mümkün değil.

Vicdan müthiş bir hâkimdir!

Kayıtlarını silemezsiniz. Silmeye davrandıkça acısını şiddetlendirirsiniz.

Eee, şu halde?

Eski yanlışlarda ısrar mı etmek lazım? Yoksa o vicdan yükünü, pişirici bir ocak gibi kalbinin altına koyup, canın yana yana hayra mı dönmeli?

Hem şerre angajmanın da şartları var! İşe yarayacaksın(!), istenen nitelikler yerinde olacak, yanlışı merhamete yenilmeden tereddütsüz yapacaksın, işbirlikçilerine şirin görüneceksin… Yaş ilerledikçe takatten düşen, muhâtaplarına acımaya başlayan, içinde vicdan yangını büyümekte olan adam bunları sürdüremez, yapamaz.

Pekâlâ tevbe edip kurtulsak?

Tevbe!

İnsanın aslî ruh sâfiyetine dönüşü tevbe. Ancak onca herc ü merçten sonra tevbe etmek vicdandaki izdüşümlerin yok olmasını sağlamaz ki!

Tevbeye rağmen o izlerle, acıyla, utançla, kederle… yaşayacaksınız.

O azaptan ancak tam ve kesinlikle sizin bulmanız şart olan bir açıklama ile kurtulabilirsiniz. El tavsiyeleri, takma akıllar, ezber laflarla vicdânınız yakanızı bırakmaz. Vicdandaki acıyı tüketecek güçte teskin değeri taşıyan kesin bir açıklamayı, sizin inşa etmeniz gerekir. Hizmet, muhabbet ve hayırlarınızla beraber yaşadığınız o azaplar, sizin tefekkür dinamolarınıza dönüşür. Kendinizin de dâhil olduğunuz büyük sistemin işleyişini anlayıncaya kadar, kaotik sürüklenişten kurtuluş müşküldür. Öyle bir vüs’at kazanmalısınız ki, o azaplı işlerin sebep sonuç ilişkilerinden kendi tevhidinizi görebilesiniz. Bazı günahların azabı bitmeye de bilir… Buna rağmen bir idrak hamlesine imkan verecektir içinizdeki acı.

Evet önemli ve değerli olan “kendi tevhidimiz”dir!

Her insan kendi tevhidinin peşinde. Eğer başkalarının tevhidi derman olsaydı iş ne kolaydı.

Böylece “ortak din”, “ortak mezhep”, “ortak tarikat”, “ortak cemaat” gibi her derde devâ gösterilen yanılsamalardan da çıkma zamanıdır. Tevhid idraki teşekkül etmiş birisiyle ömür tüketmiş, ama nasipsiz kalakalmış çook benî beşer var…

Dönersek:

Azâbınız imkânınız olur.

“Günah işleyip tevbe eden kavmin tercih edileceği”ne dair hikmeti bilmeyen yoktur.

“Siz hiç günah işlemeseydiniz, sizi helâk eder, yerinize günah işleyip tevbe etmiş bir kavim getirirdim”…

“Ümitsizlik yolu değil” geleneğimiz.

*

Yanındaki kalbinde değilse beraberlik ve saadet, kalbindekinin farkında isen de yalnızlık ve hüsran olur mu? Kalbimizdekiyle “barışmadan” saadet peşine düşüyor; fizik yakınlıkları, beden zevklerini, beraber gürültü çıkarmaları, hâriçteki hareketliliğin uyuşturucu tesirini saadet başlığı altına koyuyoruz.

Bu doğru değil.

Bir de var olmak cüziyyet demek! Acz demek! Kimse varlıkta iken tamlık iddiasına düşmemeli, kimse kimselere kusursuzluk gösterilerine kalkmamalı.

Belki kusursuzluk içimizdeki o vicdanda.

Belki Vicdanıyla barışıklık asıl değer… / Sait BAŞER

Yazar
Sait BAŞER

Aralık 1957 tarihinde Isparta-Yalvaç’ın İleği köyünde doğdu. İstanbul Sağmalcılar Lisesini bitirdi. Üç yıl Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde okudu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde yüksek öğren... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen