Dubaileşme ve Iraklaşmaya Karşı Kurtuba Modeli Üzerine

Mustafa Kadir Atasoy

Hârizmî, Kindî, Fârâbî ve Gazali’siyle bir zamanlar dünyanın ilim merkezi olmuştu Bağdat… Merkez olmak demek ilim ihraç etmek demek tabi…

Bir de madalyonun öbür tarafı var. Meşruiyetini kaybetmiş yeni merkezler… Irak’ın işgalinin bahanesi kitle imha silahlarıydı. Ama bu silahlar bulunamadı. Adamlar Birleşmiş Milletler’e kanıt sunarlarken kendilerinin kullandıkları ortaya çıktı. Hollanda merkezli PAX organizasyonu Koalisyon Güçleri’nin sivillere karşı seyreltilmiş uranyum içeren top mermileri kullandığını açıkladı.

İngiltere’de geçen yıl Irak Savaşı Araştırma Komitesi tarafından açıklanan raporda zamanın Blair Hükümeti’nin Irak’ın işgaline destek vermesi sert şekilde eleştirildi, işgalin son seçenek olmadığı, Saddam Hüseyin’in o dönem için ciddi bir tehdit olmadığı vurgulandı. Buna göre Blair’in Irak politikası kusurlu istihbarata dayalıydı ve George W. Bush’a lüzumsuz bir destek verilmişti.

Bugünkü işgali ancak Chomsky tanımladı. Batının yerleşimci sömürgeci geleneğine indirgedi bunu…

Bizler demans gibi, bunama gibi bir şey yaşıyoruz. İslam medeniyetinin altı yüz yıl önceki anlamı ile bugünkü anlamı birbirinden farklı. Bu anlam uçurumu üzerine kafa yormalıyız.

Süha Arın 1987 tarihli “Ağacın Türküsü” belgeselinde bağlama yapan bir ustayı gösterir. Usta en iyi müzik aletlerinin yıkılan eski evlerin tahtalarından yapıldığını anlatır. Belki de bu tahtalar eski evlerin eski sevdalarını, hasretlerini bildiklerinden farklı titriyorlardı diğerlerinden…

Bizleri ne titretebilir? Geçmişi ve sevdamızı hatırlamak. Bugüne böyle sağlam bir şekil verebiliriz ancak.

Bir zamanlar Endülüs’ün Hristiyan ve Yahudileri, etkisinde kaldıkları İslam toplumunun hayat tarzını taklit ediyordu. Müsta‘ribler (Mozarabes) olarak adlandırılan bu kimseler Müslüman isimleri almanın dışında Arapça kullanıp Arap adetlerini, kıyafetlerini benimsemişti.

Kurtuba yüzyıllar boyunca ilim ve kültür ihraç etmiş, medeniyete kaynak olmuş en önde gelen bir İslam şehriydi. Medine’nin oğlu, Bağdat’ın, Şam’ın küçük kardeşiydi.

Bugünkü Müslümanlar ilmi geleneklerini, estetiği ve hayat tarzlarını kaybetmiş durumda…

Modern dönemde Müslümanlık Batı tarafından üstün körü ve yanlış tanımlanan bir şeydir. Artık Müslümanlar inisiyatifi ellerine almalılar. Kendi tanımlarını yapmalılar.

Şimdi şuna bakalım… Huntington’un Medeniyetler Çatışması teziyle tanımlanan 1990 sonrası dönemde İslam ülkeleri Batı’yla çatıştı mı? Hayır… Medeniyetler arası çatışma bu şekilde olsa İslam ülkelerinin bir araya gelmeleri beklenirdi. Bir araya geldiler mi? Hayır…

Ne kadar ilginç ki Huntington Türkiye’ye bölünük ülke (torn country) diyordu. Ona göre bölünük ülkeler zayıf bir kültürel bütünlüğe sahip ve hangi medeniyete ait oldukları konusunda çelişki yaşayan ülkelerdir. Bunların toplumları hangi medeniyete mensup oldukları konusunda bölünmüşlerdir. Ona göre bu bölünmenin en bariz örneği Türkiye’ymiş.

Almanya %35 ateist nüfusuyla, kuzey ve doğuda Protestanlığı, güney ve batıda Katolikliğiyle, Çekya %60 Ateist, %30 Katolik nüfusuyla bölünmüş olmuyor. Peki, Türkiye neden bölünüklüğün en iyi örneği olarak tanımlanıyor?

İslam medeniyeti de bölünüklüğe çok müsait değil… Selahaddin Eyyübi Kudüs’ü aldığında Hıristiyanlara ve Yahudilere hoşgörü gösteriyor. İslam hâkimiyeti bitince İspanya’da Yahudiler de barınamıyorlar.

Batıda birileri farklı şeyler söylemeye başladı. Graham Fuller A World Without Islam (İslamsız Dünya) kitabında “eğer İslam dini olmasaydı dünya nasıl bir yer olurdu” sorusunun “medeniyetler çatışması olmazdı, terör olmazdı” şeklinde cevaplanamayacağını öne sürüyor. İslam’ın bir sorun kaynağı olarak görülmesinin meselelerin doğru biçimde değerlendirilmesinin önündeki engel olduğunu, bölgenin sakinleşebilmesi için Batının askeri ve siyasi müdahalelerine son vermesi gerektiğini söylüyor.

Ama asıl mesele nehrin bu yanında… Kendisine Dubaileşme veya Iraklaşma seçenekleri sunulan İslam coğrafyasının yeni bir Kurtuba modeli çıkarıp çıkaramayacağıyla ilgili… Ve bu Türkiye’yle de ilgili bir konu…

Yazar
Mustafa Kadir ATASOY

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen