Eylüllere İnat

Eyüp Ersegün KAHRAMAN

12 Eylü 1980 sabaha karşı dönemin genelkurmay başkanı Kenan Evren’in melun bildiriyi okumasının üstünden 38 sene geçti. İhtilal boyunca açılan iki yüz on bin davadan 50 kişi idamla edilmiş – bunların 9’u ülkücü şehit-, işkence ile 171 kişi öldürülmüş diğer sebeplerle birlikte toplam 229 kişi öldürülmüştür. On binlerce kişi memuriyetten atılmış, vatandaşlıktan çıkarılmış kısacası tüm Türkiye doğrudan sarsılmıştır.

O günden bu yana 38 sene geçmesine rağmen ihtilâl hayatımıza müdahale etmeyi sürdürüyor. İhtilâlin ardından uygulanan liberal ekonomi politikaları, sivil toplum kuruluşlarına yönelik uygulamalar, yüksek öğretim kurumunun oluşması vs gibi birçok açıdan ihtilal ülkemizi etkilemiş ve etkilemeye devam ediyor. Bu açılardan belki de en keskin uçlu olan ülke gençliğinin fikirden, kitaptan, düşünceden uzak tutulması, bunun da başarılmasıdır.

Genç kelimesi farsça hazine anlamı da taşır ki ülkenin gelecek için dayanağı, yatırımı yeni nesillerdir. Milletler için bazı nesiller oldukça önemlidir; çünkü rönesansı yani aydınlanmayı sağlayacak olan bazı özelliklere sahip, inanmış, fikir üreten nesillerdir. Tarih boyunca farklı toplulukların yaşadığı aydınlanmalar sahip olduğu nesiller sayesinde gerçekleşmiştir. Aydınlanmanın sağlanabilmesi için bazı kalıplar kırılıp yeni düşüncelerin serbestleşmesi gerekirken bu olaylar acılarla gerçekleşir, nitekim aydınlanma dediğimiz olay bir çeşit başkaldırıdır.

Türk milleti için bu özellikli nesil iki kuşakta görülmüştür. Bunların ilki Cumhuriyetimizin kurucu neslini oluştururken ikincisiyse 70li yıllarda görülmüştür. İki nesil de yirmili yaşlarda ülkenin sorunlarını, geleceğini, bekâsını sırtlayacak gücü omuzlarında hissetmiş, kendilerini bu minvalde donatmaya çalışmıştır.

İlk nesil kurucu olması münasebetiyle farklı bir özellik taşırken ikinci nesil demokrasi, fikir, düşünce gibi konularda aydınlanmayı yaşatacak özellikteyken 12 eylülün panzer etkisini düşünce hayatında da yaşıyoruz. ‘‘Olgunlaşmasını bekledik’’derken öyle bir anda yaptılar ki ‘‘iyi ki ihtilal yapıldı’’ sözlerinden birkaç sene sonra ailelerin büyük bir kısmı çocuklarını kitaptan, fikirden, düşünmekten alıkoyup bunu büyük bir mutlulukla, huzurla yaptılar. Neticesindeyse boşluğa düşen gençleri oyalamak için KAFES filminde de gösterildiği gibi cinsellik ve spor ön plana çıkarıldı ancak başka bir netice daha oluştu:

Maslow’un ihtiyaç piramidinde de görüleceği gibi insanlar tabii bir şekilde bir cemiyette bulunma temayülü içindedirler. 12 Eylül’ün ardından gençlerin fikri bir cemiyette bulunmasının önü kesilirken ‘‘cemaatlere’’ bağlanmanın da yolu açılmış oldu. Üniversiteye gelmiş bir gencin fikirden uzak yetişmesini göz önüne aldığımızda ihtilalden zararsız ayrılan, okullarda güçlenen kendisine ılımlı gelen cemaatlere yönelmesi beklenilen bir durumdur. Bağlandıkları cemaat içerisinde sorgulamaktan uzak, mankurt bir şekilde yetişen bu gençlerse ülkenin kendi kuyusunu kazmaktan farksızdı nitekim bunu 15 Temmuz gecesi canlı canlı yaşadık.

O gece bir şeye daha şahit olduk, Yusuf Akçura’nın yaklaşık bir asır önce söylediği gibi :

‘‘Tek çıkar yol milliyetçilik.’’

Geçen 38 senenin ardından sol görüş hiçbir şekilde -fikri veya fiziki- ülkemizde tam olarak tutunamadı ancak budanan dalların daha gür çıkması gibi Türk Milliyetçiliği işkencelere, idamlara karşı direnmiş, dik durmuş Türk fikir hayatında, siyasi hayatında ilelebet yaşayacağını tüm dünyaya göstermiş, göstermeye de devam etmektedir.  Nitekim 15 Temmuz gecesi ayaklanmaya ilk karşı çıkış, ilk dik duruş belirtisi Türk Milliyetçilerinden gelmiş, bu cemaat yapılanmasına karşı ilk uyarılar yine Türk Milliyetçilerinden gelmişti. Bu sebeptir ki Türkiye Cumhuriyeti’nin, Türk Milleti’nin sigortası Türk Milliyetçiliğidir.

Ülkenin kavuşacağı aydınlıklar için gerekli nesil de fikir geliştirecek kuşaklar da bir şeylerin peşinden koşacak, inandıkları uğruna yılmayacak idealistler yaşadığımız ‘‘bireysel çağ’’ içinde yalnızca Türk milliyetçileridir.

Eylüllere inat;

Bir öldük bin dirildik.               

                                                                                                                       

Yazar
Eyüp Ersegun KAHRAMAN

Eyüp Ersegün Kahraman, 1996 yılı Osmaniye doğumludur. Lise, ortaokul ve ilkokul öğrenimini Osmaniye'de tamamladı. Öğrenimine Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde devam etmektedir. İlgi alanları  bilim, basketbol, tarih, edebiyat v... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen