Kırmızı-Beyaz: Japon Millî Rûhunun Nesiller Arasında Aktarılması: UNDOUKAI 運動会: SPOR GÜNÜ

Ayşe SAMİHA 

ays1.jpeg

Asırlardır süregelen âdetleri, gelenek ve görenekleri ile Japonlar yekpâre bir millettir ve kültürel birliklerine apayrı bir özen gösterirler. Japon millî birlik ve beraberliğinin temel taşları, Japon eğitim sistemi ile en küçük yaşlardan her Japon’un rûhuna kuvvetli bir şekilde işlenir. Bugün bir Japon, Japon olmakla gurur duyar. 2010 yılından beri her yıl katıldığım “Spor Günü” müsabakaları göstermektedir ki, bu ve benzeri faaliyetler insan kuşakları arasında bilgi ve kültürü aktarma vazifesinde bir örnek teşkil etmektedir.

1873 yılından beri Japonya’da her yaz sonu tekrâr edilen bir okul geleneği; Undoukai 運動会 denen “spor günü” yâhut “spor festivali”, Japon eğitim takvimlerinde “en önemli” günler arasında yer almıştır. Spor günü, öğrencilerin sâdece atletik yeteneklerini sergiledikleri bir gün değildir. Bundan çok öte, ekip olarak, el ele çalışarak neler elde edilebileceğini vurguladıkları ve bunu da millî renkleri olan kırmızı ile beyazı ön plâna çıkararak ve “kırmızı-beyaz” için mücâdele ederek eğitim takviminin en önemli günlerinden biri olarak işâretledikleri bir gündür.

ays2.jpeg

Spor günü, Japon çocuklarının millî ruh ve birlik-beraberlik duygusunu geliştirmesinde oldukça önemli rol oynar. Kırmızı ve beyaz takımlara ayrılan öğrenciler tek başlarına kazanmak için değil, kendi takımını kazandırmak için el birliği ile canla başla mücâdele ederler. Her öğrencinin bir yüzü kırmızı bir yüzü beyaz olan bir şapkası vardır. O sene, öğrenci kırmızı takımda ise kırmızı yüzü dışa gelecek şekilde şapkasını takar ve takımını kazandırmak için var gücüyle çalışır. Aynı şekilde beyaz takıma seçilen öğrenci de, şapkasını beyaz yüzü dışına gelecek şekilde şapkasını başına geçirir ve takımı için arkadaşları ile el birliğinin fevkinde bir mücâdele sergiler.

Çocuğa en küçük yaştan itibaren karakter gelişimi ve doğru davranışları kazandırmayı hedefleyen Japon eğitim sistemi, spor günü faaliyeti ile de işbirliği rûhunu, millî gelenek bilgisini ve rûhunu ve ferdî yeteneklerini geliştirmeyi hedefler. Spor gününün bir özelliği de bu güne katılan öğretemenler, öğrenciler, anne-babalara ek olarak büyük anne ve büyük babalar, halalar, teyzeler, amcalar gibi diğer misafirler de “undoukai” diye bilinen spor festivali, ya da açık hava etkinlikleri için hazır bulunabilirler. Undoukai herkes için bir şeyler sunar.

Spor Günü-Undoukai- İçin Hazırlıklar:

Undoukai için hazırlık olarak okulun çok amaçlı atletik zemini özenli bir dönüşüme uğrar. Etkinlikten günler öncesi, öğrenciler ve öğretmenler saatler harcayarak dev kum sahayı bir spor festivali diyârına dönüştürürler. Beyaz tebeşir çizgileri ile etkinlik dizisi için pozisyonları işaretlerler. Bayraklar ve diğer süslemeler şenlikli bir atmosfer meydâna getirir. Haftalarca sıkı çalışma ve emeğin sonunda Japonya’da ilk okuldan liseye bütün öğrenciler “spor günü” ne okullarında katılarak takımlarını kazandırmak için birlikte mücâdele verirler. Bütün öğrenciler, 6 yaşından lise sona, her Japon çocuk bu kırmızı-beyaz heyecanı dolu dolu yaşar.

ays3.jpeg

Bir “Spor Günü”nün Özeti

Tören, Japon millî marşı eşliğinde Japon bayrağının göndere çekilmesi ile başlar. Okul müdürü ve öğrenci konseyi başkanının konuşmalarının ardından öğrenciler başka bir Japon geleneği (rajio taisou 体操); topluca “Isınma hareketlerini” yaparlar. Bu hareketler, Japon geleneğinde var olup 7 den 70’e bütün Japonlarca bilinir. Isınma hareketlerine öğretmenler ve öğrencilerin yanında izleyici misâfirler de katılabilir.

Sâhada öğrenciler yerlerini almış, gelenekli taiko davulları eşliğinde her iki takımdan seçilen öğrencilerin önderliğinde hem kırmızı, hem beyaz takımın oyuncuları yemin ederler: Kırmızı takım şöyle devam eder:

“Yaşa yaşa, Kırmızı Takım

Yaşa, yaşa Kırmızı Takım haydi, haydi!

Güneş gibi, parlak yanıyoruz

Bu alevle mücâdele edeceğiz

Kırmızı, Kırmızı, Kırmızı, haydi, haydi!

Kırmızı, Kırmızı, Kırmızı, haydi, haydi, haydi!

Parlamaya, yanmaya devam et, Kırmızı Takım!”

Bu sözler, altı saat boyunca amigoların tezâhüratları eşliğinde gün boyunca ter döken sporculara güç verecektir.

Kulağa tezâhürat gibi gelen bu yemin, sıradan bir motivasyon sözü değil, aksine aslında asırlardır sürdürülen gelenek ve kültürü de içine alan mısrâlardır. Japonya‘da Güneş, millî işâretlerin en önemlilerinden biridir. Satırlardaki “Güneş gibi parlak yanıyoruz” daki “Güneş” Japon bayrağında “kırmızı dâire” olarak temsîl edilir. Kırmızı dâire ülkeden doğan Güneş’i ifâde eder. Ülkenin adı, Japon dilinde “Güneş’in kaynağı” ve toprakları üzerine Güneş doğan vatan” mânâsına gelir. Japon mitolojisine göre Güneş’in tanrıçası Amaterasu da Japon tanrılarının kraliçesi ve Japon imparator hânedânının anasıdır. Böylece en önemli millî işâretlerden biri olan “Güneş”, bu satırlarla, başarmak için azimle çalışacak olan öğrencinin yemin sözlerine yerleştirilmiştir. Kırmızı takımdan bir öğrenci ilk satırı okur ve her yaştan bütün kırmızı takım öğrencileri, bu sözleri koro hâlinde tekrâr ederler. Ardından beyaz takımın yemini gelir ve aynı şekilde beyaz takımca tekrarlanarak sporcular müsâbakalara hazır hâle gelirler.

Açılış konuşmaları, göndere bayrak çekilmesi ve millî marşın okunmasının ardından, hep birlikte “okul şarkısı” söylenir. Çalıştığım okulun şarkısı, okul ilk kurulduğunda yazılmış olan 50 yıldan beri öğrencilerce törenlerde söylenen artık söylenmesi gelenek olmuş olan şarkıdır. Okul şarkısını müteâkip, farklı sınıfların koşuları başlar. Her öğrenci kendi kulvarında bir tur tamamladıktan sonra derhâl bir sonraki arkadaşına koşuyu devreder ve her devirde hangi rengin kazandığı not alınır. Her kazanım, takıma ilâve puan demek olduğu için, kıran kırana mücâdele yaşanır.

ays4.jpeg

Koşuları müteâkip, farklı sınıfların dans ve grup gösterileri olur. Spor gününün en gözde faaliyeti, 5. sınıf öğrencilerince performansı gerçekleştirilen ve Sōran Bushi denilen, nesiller öncesine dayanan folklorik temsilî bir balıkçı dansıdır. Kuzey Japonya’daki Hokkaido sularından yükselen bu gelenek; okyanus dalgaları ile mücâdele eden balıkçıların, ağları sürükleyerek, halatları çekerek ve omuzlarının üzerinde kaldırarak hareket etmelerinden oluşan temsilî bir danstır.

 

Düzenli aralıklarla dans sırasında söylenen ve geçmişte balıkçıyı teşvik etmek için kullanılan “DOKKOISHO! DOKKOISHO!” ve “SORAN! SORAN!” sözleri, hem geçmişe gönderme yapar, hem de bugünkü sporculara mücâdele rûhu katar. İşte bu teşvîk sözleri, bugün her okulda spor günü faaliyetinde öğrencilerin de en gözde performansı olarak spor günündeki yerini alır.

ays5.jpeg

6 yaşındaki ilkokul birinci sınıf öğrencisinden en son sınıftaki öğrenciye, her biri bu günde arkadaşları ile aynı rûhla, aynı şevkle birlikte mücâdele etmeyi öğrenir. Her sınıf kendi yaş ve aynı seviye grubu ile takımının kazanması için mücâdele etse de günün sonunda “kırmızı yâhut beyaz” kazanır.
Spor müsâbakaları, bütün gün sürer. Anne-babalar, çocuklarını alkışlarlar, çocuklar anne-babalarının gurûr duymaları ve takımlarının kazanmaları için ellerinden geleni yaparlar. Müsâbakalar esnasında büyük sınıflardan seçilen amigolar “kırmızı!” ve “beyaz!” tezâhüratlarıyle küçükleri bu heyecanlı alkışa dâvet ederler. “Gambare bambare aka!- Haydi haydi kırmızı!” gibi…

Günün en güzel anlarından biri de, bütün gün süren etkinliğin yarısında, âilelerin çocuklarıyla bir araya gelerek yeşil Japon çayı eşliğinde annelerin en sevilen yemeklerden hazırladıkları “bento“ları, yâni yemeklerin topluca yenilmesidir. Bu, ailelerin birlikte yedikleri öğle yemeğinin molasıdır. Spor günü heyecânına mümkün mertebe bütün âile katılır. Yemekler yerde oturularak, neşe içinde yenir.

ays6.jpeg

Spor Gününün Ardından Bize Düşenler:

Bugün Japonya denilince aklımıza; düzenli, saygılı, çalışkan insanlar gelmektedir. İşte yukarıda bahsedilen “spor günü; undoukai” örneği de, bizlere bu çalışkan insanların canla başla çalışmalarının yanında, geçmişlerinden kopmadan, saygı ve sevgilerini yitirmeden, bilgi ve geleneklerini kuşaklar arası aktarmaya da ne kadar özen gösterdiklerini göstermektedir. Bundan asırlar evvel emperyalizme karşı bir duruş sergileyen, Ruslar’a karşı verilen savaştan başarıyla çıkan ve akabinde büyük devletler ile eşit haklara sahip olmak ve gelişen teknolojiyi yakalamak için canla başla çalışan Japonlar, geçmişteki çabalarını, atalarını, nereden nasıl geldiklerini asla unutmamış ve millî sembollerini, kültürlerini terk etmemiş ve bu değerlerini günlük yenilikler ile değiştirmemiş, Japon kimliklerine sâhip çıkmışlardır.

1873 yılından beri kutlanan spor günü undoukai”, nesiller arasında bilgi ve kültürün kuşaktan kuşağa aktarılması vazîfesi görmektedir. Bu aktarım sevgi ile, iş birliği ile, mücadele ve ter ile gerçekleşmektedir. Bu esnâda geçmişe saygı vardır, kırmızı-beyaz için el ele mücâdele vardır, asırlar evvelinden Hokkaido’nun rüzgârlarından, Fujü San’ın eteklerinden seslenircesine kulaklara nâmeler işleyen gelenekli Japon davulları “taiko” ve japon dansları vardır…

 

Eğer nesiller, sâhip olunan bilgi ve kültürü kuşaklar arasında aktarma vazîfesini ihmâl ederler, memleketlerinin müstesnâ şahsiyetlerine saygıda kusur eder, vefâsızlık örneği sergilerler ise, sonradan gelecek olan nesillere aktaracak bir değerleri olmayacağı için devamlılık durumu için tehlike çanları çalmış olmaz mı? Bugün Japonların, “bekâ mes’elesi” gibi bir sıkıntıları yoktur. Japon yöneticiler “kültür milliyetçiliğinde” Dünyâ’ya parmak ısırtacak bir titizlik ile çalışmakta, ülke genelinde kuşaklar arası bilgi ve kültür aktarımında kuvvetli bir zamk vazifesi görmektedirler. Dolayısı ile kültürel değerleri, hiç eksilmeden, nesilden nesile aktarılmaktadır.

Velhasıl kelâm, Japon çocukları bugün Japon olmakla gurur duyarlar. Bu başarılar tesadüf neticesinde elde edilmemiştir. Geçmişimiz köklerimizdir, bunu bilmeyen ve köklerine tutunamayanların geleceğe uzanması asla ve kat’a mümkün değildir.  Çocuklarına millî şahsiyet vermeyi ihmal etmemiş olan Japon büyükleri, kültürün yeni nesillere aktarılmasını şevkle, heyecanla yerine getirmektedirler. “Spor Günü-Undoukai” örneğinde açık ve net olarak görüldüğü üzere, umulur ki kadim Türk Milleti’nin bugün gaflet ve dalâlete düşmüş, geçmişine, atasına ve hatta geleceğine sâhip çıkmada kafa karışıklığı yaşayan devlet adamlarına örnek olur.

Singapore, Kasım 2018

Notlar:

  • “Souran” balıkçı dansına ait video linki;

https://www.youtube.com/watch?v=RzUsNw1xHmc

https://www.youtube.com/watch?v=ur0yDL-al74

  • Spor Günü’ne dâir görseller:

ays7.jpeg

ays8.jpeg

ays9.jpeg

 

Singapore, Kasım 2018

Yazar
Ayşe SAMİHA

Türk Milleti’nin târih yolculuğundaki en önemli menzillerinden, pek çok Osmanlı Sultanı’nın Dersaadet’in fethinden sonra bile sadrına başını yaslayıp sînesinde demlenmeye devam ettiği, Koca Sinan’ın “Ustalık eserimdir” de... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen