Tersine Göç

Mehmet MAKSUDOĞLU

Güzel bir gazete haberi:

“Yozgat’ın Kadışehri ilçesi Kabalı köyünde 8 yıl önce köylülerin tarlalarını birleştirip sınırları kaldırmasıyla oluşan 5 bin dönümlük meyve bahçesinde çalışan, emek veren köylüler, göçü tersine çevirdi. Kentten köye geri göç başlatan örnek proje ile işsizlik de sona erdi.

Kadışehri ilçesi Kabalı köyünde 2009 yılında yaklaşık 803 tarlanın birleştirilmesiyle oluşan 5 bin dönümlük meyve bahçesi, kentten köye göçü başlattı. Kamu, özel sektör ve köylülerin iş birliği ile 5 bin dönümlük alan 25 yıllığına bir firmaya kiralandı. Oluşturulan elma, kiraz ve şeftali bahçesinde çalışan köylüler, birleştirdikleri tarlalarının hem kiralarını aldılar hem de meyve bahçesinde sigortalı olarak çalışıp maaşlarını aldı…”   25 Ekim 2018

Köylerini bırakıp şehirlere göçen köylüler, demek ki, yol gösteren olunca, elbirliği yapıp imkânlarını birleştiriyor, göçü tersine çeviriyorlar. Bu, son derece mühim, takdir edilmesi gereken bir olaydır :

  1. Nüfûsun şehirlerde yığılması, konut, elektrik, su hizmetleri gibi işler için ve büyük masraf gerektirmektedir, öte yandan, boşalan köylerde evler ve okul harap olmağa terkedilmektedir.
  2. Şehirlerde, sayıları ve yükseklikleri korkunç bir hızla artan binalar, şehirlerde yaşamayı gittikçe daha sağlıksız hâle getirmektedir.
  3. Şehire göçen âilelerin şehir hayatına uyum sağlaması, geçimini sağlayacak iş bulması, uzunca bir zamana ihtiyaç göstermektedir.
  4. Köyde, herkesin yeri, konumu bellidir, şehre göçtüğünde, kendini bir yere yerleştirme meselesi, sosyal ilişkiler konusu ortaya çıkmaktadır.
  5. Ülke nüfusunun belli merkezlerde yoğunlaşması, pek çok yerde seyrekleşmesi, ülke savunmasını da zayıflatmaktadır. Nüfûsumuzun ülke sathına olabildiğince düzgün yayılması, her bakımdan iyidir.
  6. İnsanın rahatça yaşaması için çevre son derece mühimdir : İdeal olan, bahçe içinde, en fazla 2 katlı evde, herkesin komşularını tanıdığı, birbirine güvendiği, kimin ne olduğu belli olan çevrede yaşamaktır. Ülkemizin bâzı yerlerinde bu komşuluk ve güven durumu henüz ortadan kalkmamıştır. Köylümüz, kendi çevresinde iş sâhibi yapılırsa, birçok mesele kendiliğinden çözüme kavuşmuş olacaktır. Köyde yeter derecede sağlık ve eğitim hizmeti de varsa, geçimini köyünde sağlayan vatandaş, şehire niçin göç etsin? Yapılan yollar sâyesinde, hastanelere ulaşmak da eskisine göre çok daha kolaydır. Yaşadığı köyde geçimini sağlayabilen köylü, niçin komşuların birbirini tanımadığı, selâm verdiğinde, karşısındakinin, selâma karşılık verip vermeyeceğini bilmediği bir çevreye girmeğe heveslensin?
  7. Sâdece tarla sâhibi olan köylüler değil, toprağı olmayan vatandaşlar da Devlet arâzisini 25 yıllığına çok düşük ücretle kiralayıp meyve tarımı yapabime imkânına sâhiptir. Bu konuda istekli insanları bir araya getirmek, elbirliğiyle çalışmak gerekir, Devlet organları da yardımcı olmaktadır: Un, şeker, yağ vardır, mesele helva yapmaktır. Böyle teşebbüslerin ülke çapında yayılması, birçok meseleyi, daha mesele hâline gelmeden bitirecektir.
  8. Tabiî, böyle üretimin bir sonraki adımı, fiyatları alabildiğine yükselten aracıyı ortadan kaldırma, doğrudan tüketiciye ulaşmaktır.

Fiyatları yükselten aracı yerine, üreticiye öncelik tanımalıdır. Adam meyve alıp satmasın mı? Ticaret yapmasın mı? denilecek olursa:

– Yapsın, o vatandaş da ticâret yapsın, ama, üreticiye imkân verilsin, hattâ öncelik tanınsın.

Bu konuda, Eskişehir’in Mayıslar köyünden bir üreticinin şikâyetini, ızdırâbını hatırlıyorum. Anlattığına göre, belediye zabıta memurları, pazarda kendisine yer vermemiş, getirdiği üzümü satmasını engellemiş. Alt belediye başkanıyla görüşecek olmuş, kapısındaki görevlileri aşamamış. “Bir metrekare toprağı bile olmayan, dışarıdan gelmiş kişiler pazarcılık yapıyor, benim pazara girme imkânım olmuyor” diyordu.

Aracıları ortadan kaldırma irâdesinin belirdiği günümüzde, umarım, üreticinin yüzünü güldürecek adımlar da atılır.

İnsaf sâhibi esnaf ve satıcıya sâhip çıkılmalıdır. Bir fırın sâhibi çıkıyor, “bu fiyatla ekmek satmak, esnafı kurtarır” diyor, ilgili bir derneğin başındaki çıkıp “bu fiyat kurtarmaz” diyor. Belediyeler ve Devlet, (belki sayıları çoktur ama), sesini çıkaran böyle az sayıdaki insaflıları kollamalı, diğerlerinin ona baskı yapmasına imkân vermemelidir.

03/11/2018

 

Yazar
Mehmet MAKSUDOĞLU

Mehmet Maksudoğlu, Eskişehir’de Kırım kökenli bir âile içinde doğdu. İnkılâp İlkokulunu, Eskişehir  Lisesini ve Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesini bitirdi. İzmir İmam-Hatîp Lisesi’nde Meslek Dersleri Öğretmeni olara... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen