Soylu Çehreler Türklüğün Türk Kültürünün Ve Türk İnanç Sisteminin Soylu Çehresi: Sait Başer Evren-Dil Güzellemesi 

Çevremizde ne var ne yok, ayırdına varmak güzel; 

Dağa taşa, kurda kuşa, hal ve hatır sormak güzel; 

Bizimle konuşmak için can atan tüm varlıklarla 

Evren-dil sohbet eyleyip iletişim kurmak güzel…

Yusuf BİLGE 

Mahmut TOPBAŞLI

Yusuf Bilge ağabeyin bu dörtlüğünü ne zaman okusam Sait Başer Hocam aklıma gelir. Yıllardır “ayırdına varma, anlama, anlamlandırma, ezberleri bozma, Türk aklı, Töre, hikmet, ontoloji, Türk toplumunun nüvesi, halden hale dönüşme, kul ile rabbin buluşması, tevhidi büyütmek ve özellikle canlı ve diri olarak anlamayı sürdürme, her tecelliyi öznel ve özgün tefekkürle anlama” üzerine düşünme çilesi çeker. Çilesini sever, paylaşır, anlatır, ışık tutar, aydınlatır. Kitapları, makaleleri hele de sohbetleri ile fikir dünyasına tamgasını vurur, çağa Türk’ün aklıyla mühür basar. Kendisini uzun yıllardır tanıyor, takip ediyor ve okuyoruz. Birkaç yıl önce Yüzakı Dergimizin yazı işleri Müdürü M. Asım Küçükaşçı ile sohbet ederken Sait Başer Hocamın da adını zikretmiştik. Bir konuda “fikrine müracaat edebileceğimiz” ifadesi geçer gibi olmuştu. “Bir konuyu onun yazılarında bulabileceğimiz” gibi bir tespit dile gelmişti. O konuşmadan sadece bir gün sonra, bir Facebook paylaşımında Sait hocamın sohbet programlarından birinin afişi vardı. Dün adını zikrettik, bu gün nazar ediyordu bana. Yani rabbim bizi buluşturmayı nasip ediyordu. Ben böyle tevafukları seviyorum. Kültür sanat faaliyetlerini takip ederken böyle karşılaşmalar normal olabiliyor. Ama bu başkaydı. Program afişi yüzüme yüzüme gülümsüyordu. Böyle gülümsemeleri birkaç kez yaşadım. Mübareklerin gülümsemesi olmasa, kendilerini gülümsemeyle göstermeseler senin bakışın nafile derim kendi kendime.

Göztepe/Merdivenköy çevresinden geçerek her gün gittiğim okul yolum üzerindeki Mübarek Gül Baba’yı tam iki yıl görmemiştim. Günde iki defa oradan geçiyorum, hem de hemen yanı başından… İki yıl boyunca yaklaşık üç yüz kere o yoldan geçip Gül Baba’yla selamlaşamamak benim gafletimle ve dikkatsizliğimle mi açıklanır? Kendimi savunma sadedinde değil ama Rabbimizin izni olmadan yaprak kımıldamaz, vakti gelmeden hiçbir tanışma gerçekleşmeze sığınmak zorundayım. Mübarek bana gülümsemedi, kendini göstermedi.

Vakti gelince de(iki yıl sonra) gözümdeki perde kalktı. Üç yıl daha o yoldan geçtim, görev yaptığım okuluma gidip geldim. Her gün selamlaştım. Huzura ve sükuna kavuştuğum hissiyle okuluma ve evime ulaştım. Ben o gülümsemeleri tanıyorum. Sait Başer Hocamın sohbet programı afişine iliştirilen tanıtım spotu idi bana gülümseyen. Kısa bir biyografi konmuştu. “…… yılında, Isparta İlinin, Yalvaç İlçesi’nin, İleği (İl eki) köyünde dünyaya geldi……” diyordu.Ne var bunda diyeceksiniz. Daha ne olsun. Kökü var, kökeni var. Sıla-i Rahim için adres var. Koca çınarın en ince damarına, kılcal köklerine, köyüne vurgu var. Çıktığı kabuğu beğenmeyenlere, ata yurdunu ihmal edenlere (başta bana) ironiyle sitem var. Hele aynı kentten bir profesörümüzün ilçeye geldiği yıllarda,”Bir Cuma günü vaaz verebilir mi” ricasını, “yahu burada beni kaç kişi dinler ki. 50 – 60 cemaat olur. Isparta camilerinden birine gitsem en az 300 kişi beni dinler” diye dudak büktüğü hatıralarla yaralanmış iken, İleği köyüne varana kadar şeçeresini Türk aklıyla ve gururla taşıyan birini görseniz, bu bana gülümsüyor hissine kapılmaz mısınız.? İyi ki bu hisse kapılmışım. Hemen gittim sohbet programının mekanına. Kendimi tanıtıp, duygumu paylaştım. Bütün sıcaklığıyla sarıldı. Toprağına sarılır gibi. Koca çınara sarılır gibi. Divan Edebiyatı Vakfının bütün taşları ısındı. Yüreğim ısındı. Kasım ayının soğumaya yüz tutmuş günleri ısındı birden. Soylu Çehreler listeme eklediğim yeni bir rehberim olmuştu.

Dergilerden makaleleriyle, kitaplarından fikir yapısıyla tanıdığım Sait Başer Hocamla el sıkışmıştım. Sohbetlerinin seyrek müdavimi olmuştum. Çevresindeki çok değerli genç kadro ile hemhal olmuştum. Listesini sunduğum eserlerin sahibi Sait Başer Hoca kendi kozasını örerek tarihin, Türk Tarihinin, inanç ve kültürün kendisine yüklediği vazifeyi deruhte ediyor. Şu eserlere bakar mısınız? (Belki çoktan baktınız da ben fazladan yükleme yapıyorum) Ekrem Hakkı Ayverdi – Makaleler (1984) Türk Münevverinin Müşterek Fikir ve İman Zemini (1988) Gök Tanrı’nın Sıfatlarına Esmaü’l-Hüsna Açısından Bakış (1991. 2011 yılında yeniden basıldı) Kutadgu Bilig’de Kut ve Töre (1995. 2011 yılında yeniden basıldı) Yahya Kemal’de Türk Müslümanlığı (1998. 2011 yılında yeniden basıldı) Toplumsal Aklı Anlamak (2006. 2011 yılında yeniden basıldı) Türk İnanma ve Anlama Modeline Dair (2011) Anlama Krizi Yitik Yurdun İçinde Selam Söyle Bütün bunlara ilaveten sayısız makale ve sohbet… Yusuf Bilge ağabeyin şiirinden mülhem bu yazının asıl vesilesi ve tetikleyicisi ise (yazmayı çoktan planlamıştım ama ihmal ede ede nasip bu günmüş oldu. Yani bu gün bana gülümsedi.) TRT HABER Kanalında bu gece yayınlanan İNSANLIK HALİ Programı oldu. Erol Göka Hocanın yazısında görmüştüm. Saatini bekledim ve televizyonun karşısına kuruldum. Bir fikrin sistematiği nasıl kurulur, anlama ve hikmeti bulma nasıl canlı ve özgün ifadelerle gönüllere nakşedilir keyifle takip ettim. Gülen yüzüyle Türk tarihinin ve kültürünün güler yüzü, islamı ve kültürü anlamanın nasıl bir dirilişe ve mutluluğa götüreceğinin müjdesi olarak karşımızdaydı. En özgün ifadeleri (kendine has sohbet üslubuyla) zihinlere nakşetti. Dedi ki; “Anlamanın sürekli canlı ve diri olması gereklidir. Hikmet içindeki tecelliyi fark eden yeni bir isim koymak zorundadır. Çağa uygun, nas’a uygun… Çünkü her türlü metin insanın anlaması ile değer kazanır. Buna vahiy de dahil. Anlamamız gereken Rabbin hitabındaki hikmet sistematiğidir. Türk Müslümanlığı Yesevilerin izinde bunu tevarüs etmiş ve adının Töre olduğunu kayıtlarına almıştır.

Töre Türklüğün anlama değeriyle ezeli hikmet sisteminin adıdır. Şimdi bir ezber peşinde gitme kolaylığı var. Kendi yetenek ve imkânlarını küçümseyen insan mutlu olamaz. Kendiyle barışmak mutluluğun ilk şartıdır. İlk ölçümüz kendimiziz. Kendinle barış, insanlarla, toplumla, tabiatla barış ve tevhîdini büyüt.” İşte İNSANLIK HALİ Programından aldığım notlar ile müsaade ve müsamahasına sığındığım Sait BAŞER Hocamın benim gözümden portresi… 

Yazar
Mahmut TOPBAŞLI

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen