“Namaz” In Mahiyeti ve Hikmeti Konusunda Kimi Görüşler

Ömer AĞAÇLI

Mutlak ve ilahi hakikatlar peygamberler vasıtasıyla insanlığa  bildirilmiştir. Vahiy kapsamında insanın yaratılışı ve Allah’a kulluk etmesi de böylece bildirilmiş olmuştur.. Hakikatin amacı hakk’ı bilmek, hakk’a yaklaşmanın da yoluve yöntemi şeriattır. Allah, her peygambere kendine nasıl yaklaşılacağının, ibadet ve kulluk edileceğinin de bilgisini öğretmiştir.

5/48: “ Sizden her Nebi için ayrı bir yol  ( şeriat) verdik.”

Şeriat, din kurallarıdır. Bunlar ibadet ve ahlak hükümleridir. Son Peygamber Hz. Muhammed’e de şeriat verilmiştir. 45/18:  “ Sonra seni de buyruğumuzdan bir şeriat üzere koyduk. Sen ona uy, bilmeyenlerin keyfine uyma.”

Şeriat, aşkın varlığa yönelik metafizik din kurallarıdır. Varoluşun hayat kaynağı olan Allah’a, O’nun yoluna götüren kurallar, uygulamalar, hayat düzenidir. Şeriat, inananın Allah ile bağ kurmasının adıdır. Şu bir gerçek ki, Allah’a yaklaşmak, O’nun nizamını yaşamakla gerçekleşir. İbadetler aslında masiva mahzenlerinden ruhu kurtarıp, özgürleştirmenin de tek yoludur. Bunun alternatifi de yoktur.

Din kuralları kapsamında en önemli iki ibadet vardır ki bir namaz ve diğeri de oruç ibadetidir.

NAMAZ, Hz. Muhammed’in bir kutlu sözünde: “ Namaz, gözümün nuru, müminlerin miracıdır.” İfadesini bulmuştur. Dini ibadetler içinde namaz kadar yaratılanı yaradana yaklaştıran, yaratan yaratıcı birlikteliğini sağlayan başka bir ibadet yok gibidir. Namaz konusu Kur’an da hiç tartışılmayacak kadar açıktır. Yüzden fazla ayette de namaz konusu geçmektedir. Namaz konusu irdelenirken şu gerçeğin altını çizmek gerekir ki o da namazın en kadim ibadet olduğudur. Yani namaz, Hz. Muhammed’den önce gelen her peygamberde, onların ümmetlerine farz kılınmış bir ibadettir. NAMAZ NÜBEVVET İLE BİRLİKTE İNSANLIĞA İNMİŞ BİR İBADETTİR. NAMAZSIZ BİR PEYGAMBER YOKTUR.

Kur’an her peygamberin kendi ümmetlerine namaz ibadetini emrettiği ve her ümmetin namaz ibadetini yaptığını söyler. Fakat zamanla insanların namaz ibadetinden uzaklaştıklarını, namazı terk ettiklerini de söyler.

19/59:” Onlardan ( nebilerden) sonra yerlerine öyle nesiller geldi ki, manazı terk ettiler ve şehvetlerine uydular.”

Şimdi bugün elimizde bulunan dört kitabın üçünde / İNCİL, TEVRAT, ZEBUR) namaz konusuna baktığımıza namazı bulmak mümkündür. Bu üç kitapta da namaz “ SECDE”, “ ZİKİR”, “ DUA” ifadeleriyle geçmektedir.

Kur’an, Hz. Muhammed’den önce gelen peygamberlerden söz eden ayetlerde namaz ibadetinin ezeli, kadim olduğunu söyler.

3/38: “ Zekeriya Rabbine dua etmiş; “ Rabbim, demişti, bana katından temiz bir nesil ver. Sen duaları işitensin.”

3/39: “  Zekeriya mabette durdu, namaz kılarken, melekler ona; “ Allah sana, bir kelimeyi doğrulayıcı,efendi, nefsine hakim ve iyilerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler” diye söylediler.”

3/52: “ İsa, Allah yolunda kimler bana yardımcı olacak diye? Sordu. Havariler; “ Biz yardımcı olacağız,Allah’a inandık, şahit ol, biz iman edenlerdeniz.” Dediler.”

3/43.” Ey Meryem, Rabbine divan dur. Secde et ve O’nun huzurunda eğilenlerden ol.”

38/24: “ Süleyman’ı denedik, tahtının üstüne bir ceset bıraktık, sonra o bize secde etti.” 

10/87: “ Musa’ya ve kardeşine, ikiniz kaminiz için evler yapın. Namaz kılın.”

14/10: “ İbrahim:” Rabbim beni ve benim soyumdan gelenleri namaz kılanlardan et.” Dedi. “ 

Yukarıdaki ayetler Kur’an,dandır. Bu ayetler bağlamında anlaşılan o dur ki, İlk İnsanı Kamil ve Peygamber olan Adem(A.S) ile namaz ibadeti beşeri zemine inmiştir. Kur’an ‘da 28 peygamber’in isimleri geçer ve onların manevi hallerinden söz edilmektedir. Hepsinde de namaz ibadeti vardır.

İnsanların belki tam anlayamadığı konu da namaz ibadetinin Son Peygamber Hz. Muhammed ile geldiğidir. Hz. Peygamber kendinden çnceki peygamberlerin kıldığı namaz biçimlerini cem etmiş yani tamamlayarak ikmal etmiştir.

Kur’an’dan önceki kitaplarda geçen “ Allah’a yöneliş”, “ Secde”, “ Tazim” hep namaz anlamındadır. Şu kadar var ki, tüm peygamberlerde görülen “ SECDE” biçimindeki ibadet namazın ta kendisidir. Çünkü namazın kalbi secdedir. İbadetten amaç., kalbi Allah’a yaklaştırmaktır. Kalbi Allah’a en yakın duruma getiren sadece sadece secde halidir.

Şimdi namaz ibadetinin mahiyeti ve hikmeti konusuna girmek istiyorum: 

İslam alimleri ve özellikle sufiler namaz konusunda hep secde konusuna vurgu yapmışlardır. Çünkü namaz ibadetindeki tüm hareketler ve bu hareketlerdeki içsel boyut son noktada gerçekleştirlmesi istenen secdeye hazırlık mahiyetindedir. Kur’an 96/19 ayette bunu belirtir. 96/19: “ Allah’a secde et ve yalnızca O’na yaklaş.” Namazın kalbi secdedir. Secde ise derin manaları olandır.

Gazali secde konusunda,Allah’a en yakın halin secdede gerçekleştiğini söyler. Gazali “ Secde halinde insanın Allah’a yakınlığı, manevi olarak artar ve devam eder. Halbuki insan diğer hareketlerinde; otururken, yatarken, ayakta  dururken Allah’a daha az yakınlık kesbeder.” Gazali, secde durumunda yaratılan kul ile Allah karşı karşıya gelir. Allah’ın ululuğu ve yüceliği kulun itaat ve teslimiyeti namazda sembolleşir, diyor.

Diğer bir sufi olan Sadrettin Konevi de namaz konusunda akılları, fikirleri alt üst edecek sözler söylemiştir. Konevi, secdede kul, secde esnasında varlığı cem kaynağından alır ve şehadet alemine yayar. Kul, secdede böylece yalnızlıktan çıkar ve bütün alemlerle bağlantı kurar. Tabi kul secdeyi layıkıyla yapabilirse, der. Konevi ‘ye göre mutlak varlık olan Allah’tan feyz ve tecelli, külli olarak secde ile alemler taşınabilir. Namazın diğer hareketleri işte bu ilahi rahmete hazırlık mahiyetindeir. Şah Veliyullah Dehlevi de : “ Namazda kul, Allah’ın huzuruna şimşek gibi alınıp götürülür. Allah’ın eşiğinde insan kendini  büyük bir bağlılıkla bağlanmış bulur. Secde anında insanın üzerine ilahi rahmet yağmur gibi yağar. İlahi tecelliler ruha eğemen olur, yüklenir. İnsan namazda Allah ile aracısız buluşur.

Osman Bedrettin Erzurumi ise namaz konusunda şunları söylemiştir: Namazın hem zahiri hem batıni boyutu vardır. Namazda birinci kıyam varlığa, rüku ise insanın kötü huylardan temizlenmesine, secde de Allah’a itaat ve yakınlığı ifade eder. Secde anında şeytan yanaşamaz, firar eder, Şeytandan yakayı kurtaran insan anında Hakk’a yakınlık elde eder. 

Son olarak şunları söylemek mümkündür. Namaz, nurdur. Namaz, miraçtır. Namaz kılan, Allah’a yönelir. Tüm masiyet bağlarından ruhunu kurtarır. Allah’ta kula tecellileriyle karşılık verir. Tecelliler ruha gelir. Kul manevi olarak, ruhen güçlenir. Kul, karanlıktır, nefsinin karanlığında gaflet halinde yaşar. Allah ise nurdur. Kul namaz da nur alır, aydınlanır. Namazda alınan nur ise ilahi rahmet denilen haldir. İLAHİ RAHMET BAŞKA TÜRLÜ YOLLARLA ELDE EDİLEMEZ.

Yazar
Ömer AĞAÇLI

Aksaray doğumlu, Ankara Devlet Mühendislik Akademisi İnşaat Mühendisliği Bölümü mezunu. Daha sonra işletme masteri yaptı. Kamu da çalıştı... Emlak Kredi Bankası’nda mühendislik, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde imar başkanlı... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen