Hayata Olumsuz Bakar Ve Olmadık Tekliflerde Bulunurlar

Kenan EROĞLU

Odgurmuş:Bazen insanlar her olaya her şeye olumsuz yandan bakarlar. Bu olumsuz bakışın bir sebebi olmalı.

Ögdülmüş:Durum genel olarak şöyle gelişir. En başta biz bir muhalifsek; meydana gelen olaylar hakkında yeteri kadar bilgimiz olmadığında, kendimize güvenimiz yoksa ve olayın detayını anlayamamışsak, olayların olumsuz tarafını görme eğilimimiz hep yüksek olur.

Kişi olarak kendimize göre yetersizliklerimiz vardır. Orta yerdegezen doğruluğu pek de bilinmeyen sosyal medya yalanlarına göre fikirler oluşturuyorsak. Bazı konularda kendimizi yetersiz görüyor ve yine bir konuda kendimizi ispat edememişsek, bilgi ve beceriden yoksunluk nedeniyle kendimizde bir takım olumsuz duygular oluşur. Bu yüzden hayata hep olumsuz bakarız.

Bu durumda bizim için siyasi iktidarın veya içinde bulunduğumuz partinin illa başarısız olması gerekmez. Kişi olarak kendi kafamızda oluşturduğumuz olumsuzluk elbisesini herkese ve her şeye giydirerek karşıdakinin olumsuz tarafı gerçek hayatta çok az dahi olsa, kendi olumsuzluğumuzu karşıdakinin o az olumsuzluğu ile birleştirir hemen ve tamamıyla olaya olumsuz bakma eğilimine gireriz.

Karşıdaki kişi ve kurumun yüzde seksen olumlu tarafı olsa bile, bizim olumsuz bakışımızda bu yüzde seksen olan bölümün bir önemi yoktur. Yüzde yirmi olan olumsuz bölüm bizi tatmin etmeye yeter de artar bile. İşte işaretler hep olumsuzluğu gösteriyor ya, olumsuzluk yüzde yirmi de olsa pek fark etmiyor. Yapılmış ve asfaltlanmış olan 100 km bir yolun bir köşesinde meydana gelen 30 cm. çapında bir çukur bizim nezdimizde o yolun hatalı olduğunu ifade etmemize yeter de artar bile. Bize göre her şey olumsuz,  her şey düşmandır.

Ayrıca; katıldığımız ve mensubiyet duyduğumuz bir siyasi oluşum yahut fikir hareketi içinde de o hareketin kendimizde meydana getirdiği havaya uyarak her şeye olumsuz bakarız. Düne kadar beğendiğimiz kişi ve icraatları artık beğenmeme, yine düne kadar hiçbir sözüne itibar etmediğimiz ve eleştirdiğimiz kişi ve icraatları da artık eleştirir duruma geçeriz. Çünkü mensubiyet duyduğumuz o hareketin kendine göre düşmanları ve dostları vardır. O siyasi oluşumun dostlarını dost edinme, düşmanlarını da düşman edinmek durumundayız. İçinde bulunduğumuz veya bağlandığımız oluşum bizi çevremizden ailemizden görüş ve düşüncelerimizden koparmak için, örgütün- hareketin dünyaları dışında hiç iyi bir şey olmadığını eleştiri yoluyla sürekli vurgular. Bizi buna inandırırlar. Zaten de muhalefet damarımız kabarık olduğu için, biz artık bir süre sonra her şeye muhalif olur, her şeyi eleştiririz.

Odgurmuş: Tüm örgütlerde durum aynı mıdır?. Örgüte giren herkes olumsuzluk elbisesini giymiş mi olur?

Ögdülmüş:Bir siyasi oluşuma mensubiyet duyan insanlar o oluşumun bakış açısına göre olumluluk veya olumsuzluk elbisesi giyerler. Yapıları gereği fanatizme kaçan insanlar böyle olmakla birlikte; bunların dışında, milli ve manevi değerlere önem veren fikir hareketlerinin de eleştiri yolunu seçtikleri görülüyor. Durağan hale gelen yeni bir hamle yapma gücü olmayan hareketlerin mensuplarının da bu kervana katılmış olmaları kaçınılmaz olarak görünüyor.

Hâlbuki yeni fikirler üreterek, Türk Milletinin geleceği konularında kafa yorulması gerekirken bedbinlik içine düşen insanların da yapacağı tek şey, her şeyi, her durumu ve herkesi hadsiz ve hudutsuz tenkid etmekten başka bir şey değildir.

Bu yanlış bir tutumdur, en kısa zamanda terk edilmelidir.

Odgurmuş:Bahsettiğiniz durumlarda insanlar, kendi içinde bulunduğu durum ve ortam ile mütenasip olmayan bir takım hedefler de koyuyorlar. Buna Ne dersiniz?

Ögdülmüş:Evet kardeşim böyle durumlar da var. Fakat her duruma olumsuz bakan ve her sözü bir olumsuzluk edebiyatı olan bu gibi insanlar mevcut durumların dışına çıkarak çok olmadık hayaller de kurarlar. Olma ihtimali olmayan tekliflerde de bulunurlar.

Yaşantısı belli bir seviyeye gelmiş, halinden memnun olan, hayatı ve yaşantısı düzgün, elde ettiği imkânları koruyan, onunla tatmin olan, elindeki durumu daha kullanışlı, daha düzenli, daha başarılı hale getirebilen bir insan hem her şeye olumsuz bakmaz, hem de olmayacak hedefler peşinde koşmaz

Yaptığı işi düzgün ve mükemmel yapan kişi için o iş yetersiz geldiğinde gelişme açısından yeni hedefler belirleyebilir. Bu normaldir. Hayatın akışına ve normal seyrine de uygundur.

Ama

Elindeki işi doğru dürüst yapamayan, işini hedefe ulaştıramayan kişiler nedendir bilinmez, kendi işini bırakıp başkalarının işleri ile çok ilgilenirler. Sol ya da sağ bir siyasi oluşum ve hareketlere katılmış insanlar içinde bulundukları başarısız durumu örtmek veya başarısız olduğu izlenimini silmek için daha ileri daha yüksek daha büyük veya kendi konusu olmayan başka hedeflerin peşinde koşarlar. Başka hedeflerle uğraşırlar, teklif ettiği hedefinin iyi olduğu konusunda bin bir sebep bulurlar.

Bu gibi; Koydukları hedef ise genellikle gerçekleşme ihtimali olmayan çok uçuk hedeflerdir.

Aslında o kişiler için durum, elindeki iş veya başka bir iş meselesi olmadığı gibi yeni hedef eski hedef meselesi de değildir. O kendi dünyasında boğuşmaktadır, kendi çelişkileri, çözemediği problemleri, kendisinin ve içinde bulunduğu hareketin yetersizlikleri vardır. Yetersizliklerini aşamamaktadır. O kendi içinde bulunduğu bu yetersizlik duygusunu tatmin etmektedir ya da bastırmaya çalışmaktadır.

 Olmadık hedefler ortaya koyanlar işte bu bahsettiğimiz kimselerdir. ve o koydukları hedefe doğru koşar adım giderler.

Odgurmuş:Böyle davrananlar için toplum ne der ne düşünür.

Ögdülmüş:Dışarıdan bakıldığında durum pek anlaşılmamakla birlikte o kişinin konuşmalarına ve davranışlarına bakarak, onun düşüncelerinin derinliklerinde“Adamın büyük hedefleri var. Ne büyük adam”dedirtmek gibi bir gayesi olduğu pek de anlaşılmaz. O kişi türlü fedakarlıklar yapan her konuda eleştirel fikirler ileri süren iyi bir taraftardır.

İşin bir başka garip tarafı ise; bir kişi de çıkıp bu kişiye demez ki: “sen önce önüne konan ve elindeki işi iyi yap, sonra konuş”, “bak işe bile gitmiyor, bankamatik memurluğu yapıyorsun bu sana yakışmaz, söylediklerine uymuyor.”Diyemez.

Bu tip insanlar ellerindeki işi ya yapmazlar veya yapamazlar veya ellerindeki işi pek önemsemezler, yapmaya değer bir iş olarak görmezler ama başkalarının işleri konusunda ise profesyonel iş uzmanı, yönetici, idareci, otorite kesilir, ahkâm keser, hiç kimseyi beğenmezler, olmadık düşünceler serdederler. Özellikle de dış politika, iç politika konusunda stratejiler üretirler, hükümetler kurarlar, hükümetler yıkarlar. En ideal konulara girerler, memleketin tüm müzmin meselelerine aslı astarı olmayan ve havada kalan masa başı çareleri üretmeye çalışırlar.

Sanırsınız ki bu adam dünyanın en iyi insanı, dünyanın en dürüst şahsiyeti, dünyanın en bilgili, her işin en uzmanı ve en az 4 üniversite bitirmiş bir kişi.

Aslında onun uzmanlığı vs. yoktur. O kendi dünyasındaki yetersizliği ona buna akıl vererek, her konuda ahkâm keserek bastırmaya çalışmaktadır.

…………………………….

Sözün Özü:

Her türlü olumsuza ve olumsuzluğa rağmen hâlâ sabah oluyorsa,

yarınlar için ümitvârız demektir.

           …..     

En kolay iş yapılamayacak işlere kulaç atmak ve kendi başarısızlığını kapatmaktır.

           …..

Yanlış yollardan ve gayrı meşrû vâsıtalarla doğru hedeflere varıl/a/maz. Meşrû hedeflere ulaşmanın yolu, “sırât-ı mustakim” üzere gitmek ve Hakk’ın çizdiği istikâmette hareket etmekten geçer /geçmelidir.

Yazar
Kenan EROĞLU

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen