Bir İnsanın İzini Sürmek

Nilgün DAĞ

İran mitolojisinde aşk ve hüzün kadar teslimiyeti ve kanaati de sembolize eden Bûtimâr adında efsanevi bir kuş vardır. Bu kuş, denize aşıktır. Hem de kurur kaygısıyla koca denizden bir damla su içmeye kıyamayacak ve susuzluktan ölmeyi göze alacak kadar aşıktır! Derdi, tasası, gamı, kederi, hüznü büyüktür Bûtimâr’ın. Ama acziyetin gergin ipinde yalpalamayacak, devasızlığın acısıyla savrulmayacak kadar da teslimiyetçidir. İçinin titreyişlerine rağmen hüznün kollarına atılacak kadar da hâline razıdır.  

Bir de Amerika’nın Sovyet denizaltılarının sesini tespit etmek amacıyla Pasifik Okyanusu’nun çeşitli noktalarına yerleştirdiği mikrofonlar sayesinde tesadüfen fark edilmiş ve kriptozoologlarca “dünyanın en yalnız balinası” olarak nitelenmiş 52 Hertz balinası vardır. Çıkardığı seslerin sıklığı ve şiddeti itibarıyla türünün diğer mensuplarınca duyulamadığı için yok hükmünde olan bir deniz canlısıdır, bu balina. Bildiği tek şey yalnızlıktır. Paylaşmanın tadından mahrum, özlem duygusundan yoksundur. Hiçbir türdeşi ile iletişim kuramasa ve onlar tarafından duyulmasa da sesini haykırmada ısrarcıdır. 

Hiçbir sözcüğün açıklamaya yetmeyeceği ebabil de hayli ilginç bir canlıdır. Kâbe’yi gagasında taşıdığı taşlarla savunan hikmetli bir kuştur, ebabil. Adeta uçmak için yaratılmıştır. Havaya aittir; uçarken beslenir, uyur, çiftleşir. Analitiktir; binoküler görme yetisi sayesinde avına orantılı bir mesafede durabilir. Çeviktir; bir fikrin gelip geçişi kadar hızlı hareket edebilir. Seçicidir, sevdiği besini bulamadığında aç kalmaya razı olur. 

Bazen bir insanın izini hayvanların nükteli hikâyeleri üzerinden sürmek mümkündür.

Bazense kendini görkemli bir hayvansılığa kaptırmış bir insanı hayvanlardan hareketle tanımlamak olasıdır:

O insan ki;

Gelişkin görüş kabiliyeti, gizlenebilme ve stratejik hareket edebilme yeteneği ile ahtapotu anımsatır. Zekâsı ile yeteneğini bir araya getirişiyle atmacayı akla getirir. Fırsatçılığıyla sırtlanı, kurnazlığıyla tilkiyi, arsızlığıyla çakalı, insandan insana sıçrayışıyla çekirgeyi, kalpsizliğiyle deniz anasını, vefasızlığıyla akrep’i, nankörlüğüyle kediyi, tamahkârlığıyla kargayı çağrıştırır. O ki; bazen bir lemurkadar kibardır, bazense bir termit kadar kör. Bazen birgeyikkadar tedirgin, ürkek ve tedbirlidir, bazen de bir porsukkadar korkusuz… 

Yazar
Nilgün DAĞ

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen