“Sabır”la Aramız Nasıl? 

Nilgün DAĞ

Kızılderili kabilesi, bir gün bizon avlamak için yola çıkar ve günlerce at sürdükten sonra bir bizon sürüsüne denk gelir. Kabile üyelerinden biri, bizonları hemen avlamak ister. Lâkin kabile şefi onu durdurur. Kızılderili, günlerce at sürdükten sonra nihayet buldukları bizonları neden avlamadıklarını sorar. Kabile şefi, “Biz günlerce at sürdük ve çok hızlı yol aldık; ruhumuz bizden geride kaldı. Ruhumuzun bize yetişmesini bekleyeceğiz. O bize yetiştikten sonra avı tamamlayacağız.” der. 

Ruhu bedeninin gerisinde kalmış bir insanda, sabır husûle gelmez. İfrat ve tefritin manevra alanının bu denli geniş olduğu bir sosyolojik örgüde, sabır itidale kavuşmaz. Düşünsel züppeliğin her katmanı alabildiğine kuşattığı bir toplumsal düzende, sabır gibi bir dert ve değer olmaz. Müphemliğin hayatlarımıza boylu boyunca uzandığı bir sosyo-ekonomik yapıda, sabır kesbedilemez. Bu kadar güçlü bir nakise geleneği içinde sabır katmanlaşamaz…

Birbirimizin hızını ve yavaşlığını tolere etme kapasitemiz hayli zayıf olduğuna göre sabır’la aramız pek iyi değil!Değil de… Sabır da öyle ucu açık bir kavram değil! Tükenmesinden ve taşmasından anlamalıyız ki, sabrın bir eşiği, hududu ve süresi var. Ve bilmeliyiz ki, herkesin sabır kuvveti ve eşiği birbirinden farklı. Hepimizin ona dair müşterek algısı da şu olmalı ki, sabır süresini geçirmemek lâzım. Çünkü tükenirse atalete ve hataya götürür; taşarsa eyleme sebebiyet verir. Ve unutmamalıyız ki sabır, nereden doldurulmuşsa oradan taşar… 

Ben ve Kendim…

Yıldızlar, güneş sistemi, galaksi, kâinat… bildiğiniz gibi. 

Zaman kırılgan, insan meçhul, hayatsa hep başka bir yerde. 

Ve “kendim”, zaman bahçesinde gönlünce dolanmakta… 

*

Bir dönem düşene kadar koşar, yorulunca bir sıradanlık bulup orada dinlenir. 

Bir an gelir kendinden sıkılır, bensiz bir ben olup ilişkimizde hoş bir dalgalanma yaratır. 

Bir sabah büyük bir soruna uyanır; en yüksek bedeli ödeyeceği çözümde ısrar eder, bozuşuruz. Katı ve ezici cümleler savurur, yenilirim. Ve ona yenilmeyi severim. 

Yarını yaktığı olur, sesimle gülümserim. 

Hayatımızda bir değişim yaratmak ister, yaşamak sanatında birlikte ustalaşırız. 

Olmazcı yanı kabarır, koparız. 

Hakikat, bir girdap oluşturur, birbirimize döneriz. 

*

Birlikte ve birbirimizden öğrenmeye devam…

Yazar
Nilgün DAĞ

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen