İnsanı Yönlendiren Yönlendiriciler (Manevi, Ruhsal Dünyamızı Yönlendirenler)

 

İnsanın mahiyeti onun ruh bir varlık oluşudur. İnsan beden kalıbında ruhtur. Ruh ise ilahi alemden, bu dünyanın malzemesinden değildir. Sonuç olarak insan, dünya malzemesi olan beden ile ilahi çevher olan ruhtan mürekkep bir varlıktır. Hayat, ilahi olan ruh’un dünya’da beden elbiysesinde seyrinden ibarettir. Seyir müşahede, şahit olmaktır.

İnsan bilen varlık olarak daima bir bilgi iledir. İnsanın tüm tutum ve davranışları bir bilgiye dayanır. İnsan için en önemli sorun bilgi sorunudur. Yani insanın edindiği bilgilerin doğruluğu, yanlışlığıdır. Yanlış bilginin adı “ zan” dır. İnsan doğru bilgilere dayanarak doğru düşünür, doğru fiiller gerçekleştirir.

Varoluş iki boyutludur. Maddi  ve manevi…Şehadet ve Melekut… Bu durum insanın iki dünyası olduğu anlamına gelir. İnsanın özü ruhtur. İnsan, beden kalıbında, kafesinde maddi dünyada yaşayan manevi bir varlıktır.

İnsanın manevi donanımları neyle beslenirse, insan o kanaldan gelen bilgilerle hareket eder. Bu bilgiler insanı yönlendiren YÖNLENDİRİCİLERDİR.

 

İnsanın boyutu iki boyutlu olunca her boyutu yönlendiren bilgiler de iki boyutlu olmak durumundadır. Bu hal bir zorunluluktur.

Bu durumda karşımıza idrak türleri , algıama biçimleri çıkar.

Maddi alem, “ GÖRSEL İDRAK”;  Manevi alemler de “ AKLİ İDRAK”, “ KALBİ İDRAK” VE “ RUHSAL İDRAK” türleri, yollarıyla algılanır, bilinir, farkına varılır.  Maddi alemin idrakine “ İLİM” , Manevi alemin idrakine de “ İRFAN” ismi verilir. İnsan, maddi alemde yaşayan manevi bri varlık dedik. İnsanın bütün bilgileri manevi donanımlarından gelir. Çünkü bilgi ruhi bir melekedir. İlim madde ile ilgisi olmayan, ruhta maddi varlıkların imajlarının ortaya çıkarttığı izleniler, zihinde oluşan tasavvurlardır. Aynı şekilde akıl da manevi, ruhsal bir kuvvettir. Hayat denilen şey de ruhun bir sıfatıdır. Hayat, ruhun dünyadaki müşahadelerinden başka bir şey değildir.

Ruhun ilk merhalede müşahadeleri maddi alemde ortaya çıkar ki buna “ GÖRSEL İDRAK” diyoruz.

“GÖRSEL İDRAK”, beşduyu verilerinden gelen maddi nesnelerin formlarının, suretlerinin zihinde ortaya çıkartığı tasavvurlardır. Zihinde ortaya çıkan tasavvurlar ile nesnelerin gereçekte bulunduğu halin bilgileri aynı şey değildir. Beşduyudan gelen bilgiler oldukça sınırlı bir alanın bilgileridir. Varoluşun oldukça sınırlı alanının bilgileridir.

Zihin görsel idrak ile beslenerek bu çerçevede hükümler verir. İnsan bu hükümlere göre kendini yönlendirir, davranışlarına yön verir. Zihniyet zihnin bir halidir. Zihniyet düşünme tarzıdır. İnsan, kendinde oluşan bu zihniyete göre yani zihniyet penceresinden varlığa bakar ve değerlendirir. Görsel idrak ne kadar zayıf ve düzeyi düşükse insan bağnazlığa o kadar yakın olur. Bunun adı hurafedir. Bağnaz insanları işte bu hurafeler yönlendirir. Özellikle inanç alanında ortaya çıkan batıl inançlar da böyledir. Batıl inançlar aklı zayıf, görsel idrak düzeyi düşük kimselerin dinidir. İnsanların dini inanç diye kabul ettiği çok şey hurafenin ta kendisidir. Bu nedenle Hz. Peygamber “ Aklı sağlam olmayanların dini olmaz”  diye dikkatleri çekmiştir.

 

 Görsel idrak zindanlarından, mahzenlerinden kurtaran bizzat Allah’ın rahmet ve inayetidir. Yani Peygamberler ve onların tebliğ ettiği ilahi bilgilerdir. Vahyin kurtarıcı inayeti, lütfu olmasaydı, insanlığın görsel idrak mahzenlerinden kurtulması mümkün olmazdı diye düşünüyorum. Görsel idrak mahzenleri aynı zamanda dünyadaki cehennem hayatıdır. İnsanların bilgileri, görsel idrake dayalı dünyevi maddi alemin bilgileridir.

Modern çağın bilgi paradiğması dahi görsel idrak kaynaklıdır. Modern bilim anlayışı varoluşun nesnel açıklamasıdır. Modern bilimin görünen yüzü pozitivizmdir. Yani maddi alemin bilinmesi üzerinedir. Evet maddi alemin bilgileri ilimdir. Ve insanın maddi hayatına yön verir. Manevi varlık alanı ise maddi alanın üstünde bir mertebedir. Manevi varlık alanı mana alemi, anlamlar dünyasıdır. Hakikat, mana aleminin özüdür. Manevi alemin bilgileri, kanunları tümüyle din alanındadır. Manevi alemin idraki üst akıl mertebelerinde elde edilebilecek bilgilerdir ki bunun adı “ irfan” dır. Sufi yolu tutanların ilimleri manevi alemin bilgileridir. Sufi yol, maddeden, suretten, sirete yolculuk, manalara yolculuk, yükseliştir.

Kur’an maddi alemin bilgilerinin sınırı olduğunu, beşduyu verileriyle hakikatin elde edilemeyeceğine şöyle dikkat çeker. 53/30: “ İşte onların erişebileceği bilgi sınırı budur. Bundan ötesine akılları erişmez.” Akın varlık alanı, maneviyat alanı modern çağda metafizik olarak dışlanmış ve hiç bir değer görülmemiştir. Sadece içkin varlık alanıyla yetinilmiş ve bunun tecrübesidir. İçkin varlık alanı, maddi alanın bilgileriyle insanlık maddeyi keşfetmiş ve sonunda bu alana kapaklanmıştır. İçkin varlık alanının bilgileri, yaratılışın amacı, gayesi ve hayatın anlamını verememektedir. Bana göründüğü kadarıyla insanlık bir anlam arayışı içindedir. Anlam krizi psikoljik yapıyı da örselemektedir. İnsanlığın içine savrulduğu anlam krizini aşabilmek için dinden yardım almak zorundadır. Ama dini doğru okuyarak. Çünkü cari din anlayışı sorunludur. Allah’ın dinini Kur’an’dan anlamak zorundayız. Yoksa onun bunun sözleriyle bu yola çıkılamaz.

 

Aşkın varlık alanının idraki, üst akıl ve ruh mertebeleriyle elde edilebilecek bilgilerdir. Hz. Hüseyine atfedilen bir söz vardır: “ Akıl, ancak hakk’a uymakla kamil bir akıl olur.” Aklın hakk’a uyması, Allah’a iman, ihlas ve amellerle olur.

 

Kur’an 57/28 ayette : “ Allah’ın emir ve yasaklarına uyun ki, Allah sizlere rahmetinden iki pay versin. Size ışığında yürüyeceğiniz nur versin.” 8/29: “ “ Ey iman edenler, Allah’a yönelirseniz, Allah size iyiyi ve kötüyü ayırdedici bir anlayış verir.” Ayeetlerde belirtilen yüksek anlayış, yüksek akıl mertebelerine işarettir. Sufiler bu akıl mertebelerine “ FURKANİ AKIL” diye isim koymuşlardır.

İnsan, hakk’a yönelince doğrulur, doğruldukça Allah’a kalben yaklaşır ve sonunda ruh ile bağ kurar ve bu ruh mertebesinde hakikati idrak eder. Niyazi Mısri diyor ki: “ İnsan ruh yoluyla özü olan hakka yükselmezse, hayvan derekesinde kalır. İnsan kalbini unutunca, Rabbini de unutur.” Hakk’a uyunca işler değişmeye başlıyor. Bu kez insan masiva mahzenlerinden, görsel idrak zindanlarından kurtuluyor ve maddeden mana lara yükseliyor. İlim, irfan denilen şeyler manalar değil midir?

 

Manevi alemin aşkın varlık alanının bilgileri üst akıllarla, kalp ve ruhla idrak edilir. Fakat bu o kadar geniş bir konudur ki burada açıklamak zordur.Sufilerin tecrübeleri konusunda bir makale yazmak gerekiyor. Ancak şu hususu da belirtmeliyim ki, idrak türleri içinde “ KALPLE İDRAK”, “ RUHLA İDRAK” yolları vardır, ve bunlar mümkündür. Kur’an’da bu yolların varlığına ilişkin ayetler vardır. İşte bunlarla ilgili ayetler.

34/48: “ Allah, mutlak bilgiyi dilediği kulun kalbine atar.”

59/22: “ Katından ruh ile destekler.”

2/282: “ Allah’a ittika ederseniz, Allah size öğretir.”

24/35. “ Allah dilediğini nuruna iletir.”

10/43:” Sezgileriyle de mi anlamıyorlar.”

Kehf 65: “ Bizim öyle kullarımız var ki biz onlara tarafımızdan ilim veririz.”

Yazar
Ömer AĞAÇLI

Aksaray doğumlu, Ankara Devlet Mühendislik Akademisi İnşaat Mühendisliği Bölümü mezunu. Daha sonra işletme masteri yaptı. Kamu da çalıştı... Emlak Kredi Bankası’nda mühendislik, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde imar başkanlı... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen