Basiretle Bilmek, Basiretle Görmek…(Sufilerin Yolu)  

Daha önce yazdığım bir makalede idrak türlerini açıklamaya çalıştım. İdrak türleri olarak “ Görsel İdrak” , “ Akli İdrak” , “ Kalbi İdrak” , “ Ruhi İdrak” olduğunu belirtmiştim. Maddi varlık alanının görsel idrak; manevi varlık alanının ise diğer idrak yollarıyla idrak edilebileceğini söylemiştim. Bu makalede manevi alemin üst  akıl mertebelerinde idrak edilebileceğini açıklamaya çalışacağım. Bu üst akıl mertebeleri, madeden, suretten, sirete, mana alemine yolculuk, yükseliştir.

Herşey akıl kapsamında ortaya çıkmaktadır. Aklın bilme gücü sonsuzdur. Aklın önemini Hz. Peygamber şu sözüyle daha işin başında şöyle açıklamıştır: “ Allah, akıldan daha üstün bir şey yaratmamıştır. Nur olan akıllarınızı niçin kullanmıyorsunuz.”  Kur’an’a bakıldığında bunu daha iyi anlamak mümkündür. Kur’an’da 1157 ayette akla vurgu yapılmıştır. Vahiy, akla yol göstermekten başka bir şey değildir. Diğer bir deyişle Kur’an sürekli aklı işletmeyi ve aklın önünde perde olan nefsten insanı kurtarmaya çalışmaktdır.  Bu bağlamda aklın bilme gücünün sonsuz olduğunu söyleyebiliriz. Akıl, Allah’ın yarattığı herşeyi bilme potansiyeline sahiptir. Aklın sınırlı bir varlık olduğunu söyleyenler çoğunluktadır. Oysa aklı sınırlayan insanın edindiği sınırlı bilgilerdir. Akıl, Allah’ın zatı dışında herşeyi bilebilecek durumdadır. Sadece Allah’ın zatı akıl kapsamına alınamaz.

Maddi alemin bilgileri, beşduyu ile algılanır ve bu bilgileri akıl hükme bağlar. Bu aklın sınırlı olduğunu göstermez. Beşduyu verilerinin sınırlı olduğunu gösterir.

Manevi alem ie üst akıl mertebelerine yükselerek müşahede edilir. Ancak manevi alemin bilgilerine bilim ve felsefenin yolundan giderek ulaşmak mümkün değildir. Manevi müşahadeler din alanında elde edilebilir. Din manevi bir tecrübedir. İnsanın ruhsal hayatını düzenler. Peygamberler, manevi alemi bizzat tecrübe  ederek bu tecrübi bilgileri insanlara söylemişlerdir. Peygamberlerin izlerini takip edenler de bu tecrübeleri yaşamışlardır. Bu kimselere “ SUFİLER”  veya “ ARİFLER” denilmiştir.

Ariflerin, sufilerin yolu basiretle bilme yoludur. Nitekim 12/108 ayette: “ Yolum basiret üzeredir. Ben ve bana uyanları aynı yola davet ediyorum.” Sözü çok önemlidir. Hz. Muhammed, basiretle bilme yolunda bir zirvedir.

“BASİRET”, Allah’ın “ EL BASİR” ismine tekabül eder. El basir ismi, eşyanın hakikatini gerçek  olarak bulunduğu hal olarak, doğru ve yanılmaz bir biçimde idrak etmek, görebilmek anlamını içerir. “ EL BASİR”, ruhun bir sıfatıdır. Basirette ruhun marifetidir. Yani basiret ruh gözesinden gelmektedir. Hay at deilen şey ruhun sıfatıdır. İman ruhun marifetidir. İman ruhun marifetlerinden yararlanmak için zorunludur. İnsan iman ederk ve bu imana göre amel ederek ruhen yükselir ve bu manevi yükseliş idraki sağlar. İnsan doğruldukça, kalbi Allah’a yaklaşır ve ruhla bağ kurar. Bu da ancak din alanında olur.

Manevi yükseliş için iman, ihlas ve amel şarttır. Kuru kafayı boşlukta yorarak bu hakikatlara ulaşılamaz.

57/ 28: “ Allah’a uyun ki, Allah size rahmetinden iki pay versin. Size ışığında yürüyeceğiniz “ NUR “ versin.”

8/29: “ Ey iman edenler, Allah’a yönelirseniz, Allah sizlere iyiyi kötüden ayırdedici bir anlayış ( FURKANL AKIL) “ VERİR.”

Din bir varlık meselesidir. Allah ise herşeyin hayat kaynağıdır. İnsanın da hayat kaynağıdır. İnsana kendi hayatından destek vererek var kılan Allah’tır. İnsan kendi özü, hayat kaynağına yönelmeden, oradan beslenmeden, gerçeği idrak edemez. Boşlukta zan denizinde debelenir durur.

Mutlak bilgi Allah’a aittir. Ancak Allah, kendine yönelen, kendine uyana nur ve ruh ile destek verir. Çünkü akıl denilen cevher ruhun bilme yetisidir. Kur’an’da geçen “ CEBRAİL”  olarak belirtilen varlık, üstün akıl sahibi melek olarak nitelendirilir. Cebrail, ilahi akıldır. Vahiy, ilahi aklın beşeri akılları uyandırması ve onlara yol göstermesidir. İnsanlar, algı ve gerçeklik arasında savrulur durur. Oysa 10/35 ayette: “ Hakk’a Allah iletir “ denilmektedir. Manevi alemin bilgileri ancak kalp ve ruh ile idrak edilir. Kalp ve ruh denilir ama bunlar aklın kendi içindeki açılımlarıdır. Dini kabul etmeyenlere bu yollar kapalıdır. 7/ 40: “ Ayetlerimizi yalanlayan ve onlara inanmaya tenezzül etmeyenler var ya , onlara “ GÖK KAPILARI” açılmayacaktır.” Denilir ki dini kabul etmeyenler ruhun ve nurun marifetlerinden mahrum kalırlar. Ayette geçen “ GÖK KAPILARI” ruhen,  manevi yükseklik anlamındaır.

Yazar
Ömer AĞAÇLI

Aksaray doğumlu, Ankara Devlet Mühendislik Akademisi İnşaat Mühendisliği Bölümü mezunu. Daha sonra işletme masteri yaptı. Kamu da çalıştı... Emlak Kredi Bankası’nda mühendislik, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde imar başkanlı... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen