İki Mustafa

Çok acı bence… Özellikle milli bayramlarımızda sürekli yaşıyoruz bunu. Ahirete göçmüş, iki insanın, İki Mustafa’nın arkasındaki mevzilerimizde konuşlanıyoruz. Birbirimizle savaşmak, kavga etmek için sebepler, bahaneler üretiyoruz.

Medyada, meydanda, çarşıda, sokakta, olmadı camide.

Olmadı evde ekran karşısında..

Peki, ne için, kimler için kavga ediyoruz…?

Birisi Peygamberimiz Muhammet Mustafa (SAV). Diğeri Mustafa Kemal ATATÜRK. İkisi de bu toplumun ekseriyetinin ortak değeri… Toplumun bireylerini birbirine bağlayan çimentosu. Bir ve beraber olmamızın en önemli iki sebebi.

Gel gör ki şimdi kavga sebebimiz.

Kimimiz Allah elçisi Muhammed Mustafa’yı, kimimiz Mustafa Kemal’i kalkan yapıp, birbirimizle olan kavgamızı yazılı, görsel ve sosyal medyada acımasızca sürdürüyoruz.

Sahi, iki Mustafa birbirine düşman mı idi…?

Hayır bin defa hayır…! Peygamberimiz Muhammed, Mustafa, Mustafa Kemal’in de yolunu izlediği bir Peygamberdi. Birisi milli diğeri dini planda önderimizdi.

Mustafa Kemal’in konuşmasını dinleyin lütfen:

“Ey millet! Allah birdir, şanı, büyüktür. Allah’ın selameti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenab-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe memur ve resul olmuştur….  “

Bunu böyle ifade eden bir insanın Hz. Peygamber düşmanı olması mümkün müdür..?

Bununla beraber 15 asır önce gelen bir Peygamberin   Mustafa Kemal’e düşman olma ihtimali de zaten yoktur.

Yani iki Mustafa da birilerinin düşündüğü gibi birbirinin  karşıtı değil.

Peki biz o iki değer üzerinden neden düşmanlık üretiriz…?

Neden mevzilendik birbirimize karşı…? Neden savaşmak için bahaneler ararız…?

Birbiriyle kavgalı olmayan iki insanı, iki değeri, kafamızın arka planında neden kavga ettiririz…?

Neden  toplumun ayrışmasına, fitne ve kavgaya sebep oluruz…?

İşte o konu bizden kaynaklanan bir durum. 

Aymazlığımızdan… 

Kendi içimizde düşman üretmeyi, birbirimizi yemeyi seviyoruz. Üzülerek ifade ediyorum ki böyle bir durumda Türk’ün Türk’ten başka dostu değil düşmanı yoktur.

Kendi kahramanlarına, kendi değerlerine düşman olunur mu…?.

Aptalca ve çok acı… Artık dini ve milli değerlerimiz, 10 Kasımlar, 29 Ekimler, 30 ağustoslar kurduğumuz son bağımsız Türk Devleti ve onun yönetim biçimi olan Cumhuriyet ortak paydamız olamıyorsa, aksine bizi ayrıştırıyorsa şapkamızı önümüze koyup düşünmeliyiz.

Efendiler…! Diyanet İşleri Başkanı, imam, öğretmen, tarihçi, siyasetçi, akademisyen… Her kim olursanız olun, aklınızı başınıza devşirin lütfen. Fitne ateşini  körüklemeyi bırakın…!

Öğrenin artık..!

Bizim başka gidecek yerimiz, başka Türkiyemiz yok.

İki Mustafa bizim her şeyimiz…!

Yazar
Ahmet YAVAŞ

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen