Kendimizi Hatırlamalı, Kendimiz Gibi Olmalıyız 

Odgurmuş: Millet olarak üzerimizde bir atalet var. Birçok konuda nemelazım deyip geçiyor memleket meseleleri konusunda derinlemesine düşünmek yerine, birileri tarafından hazırlanıp hap haline getirilip (kolay yutulsun diye) sosyal medyada ileri sürülen yalan yanlış şeylerle olayları değerlendirme yoluna gidiyoruz. Bu konuda ne söyleyeceksiniz? 

Ögdülmüş: Öncelikle şunu tesbit etmeliyiz. Biz Türk milleti olarak, bulunduğu coğrafyaya hiçbir etkisi olmayan, o coğrafyada yüzyıllarca varlığı hissedilmeden-fark edilmeden yaşayan, geri ve iptidai bir topluluk değiliz.  Aksine gittiğimiz her yerde büyük medeniyetler kurmuş, insanların mutluluğu, huzuru ve güvenliği için çalışmış ve bilinen dünyanın en ücra köşelerine kadar hükmümüzü yürütmüş olan bir Milletiz ve şimdiki devletimiz de o büyük Milletin bu bölgedeki devamıdır. 

Gittiği her yerde,  idaresi altında bulunan insanları Yüce Allah’ın bir emaneti olarak gören hak ve adaletten ayrılmayan bir geçmişten geliyoruz. 

Türkler olarak, İslam’la müşerref olmadan önce de aynı duygularla insanlara adaletle davranılmış, onların bir emanet olduğu kabul edilmişti. 

Geçmişimizi unutmamalı titreyip, kendimize dönmeli,  kendimiz gibi olmalı, kendimiz gibi hareket etmeli, atalarımıza layık olmalıyız. 

Tarihin bize yüklediği görevi ve taşıdığımız sorumluluğu idrak etmeli, bize ümit bağlayan insanların-milletlerin ümidini boşa çıkarmamalı ona göre davranmalıyız. 

Bizim kavgada, dövüşte, sen-ben çekişmesinde, günlük kısır siyasi didişmelerde, eylemlerde, anarşik olaylarda, sokakta, kahvehanede, eğlence mekânlarında boş işlerle, tembellikle kaybedecek ne zamanımız, ne de imkânımız var. 

Günlük politika ile kısır çekişmelerle geçirecek hiç zamanımız yok. Bunu anlamalıyız. 

Tüm enerjimizi, adeta milli bir seferberlik halinde milli şuur ve duyguların güçlenmesine. Milletimizin kalkınması kuvvetlenmesi, çağdaşı milletlerden daha ileri seviyelere gelmesi hedefine yöneltmeli. Geçmişimizi ve tarihimizi iyi araştırmalı, geçmişimizden hız ve ilham alarak ve dersler çıkartarak gece gündüz çalışmalı düzen-nizam ve intizamı sağlamalı, millet olarak büyük hedeflere-ülkülere doğru ilerlemeliyiz. 

Ülkemizde olduğu gibi çevremizde de en kısa zamanda adaleti, birlik ve beraberliği tesis etmeli insanlarımızın ve bölge insanının mutluluğu için “gece uyumadan, gündüz oturmadan”  çalışmalıyız. 

Kaybedecek bir dakikamız bile yoktur. Kısır siyasi çekişmelerin içinde yer almamalı,  geleceği düşünmeli, geleceği planlamalı,  gelecek üzerine kafa yormalı, Milli gurur ve şuur sahibi iyi insan yetiştirmenin yollarını bulmalı ve istikbale hazırlanmalıyız 

Odgurmuş: Bu söylediklerinizi nasıl yapacağız?. 

Ögdülmüş: Ümitsizliğe kapılmanın bir manası yok. Bu potansiyel bu cevher Milletimizin hasletleri arasında zaten vardır. 

Tarih okumayanlar, tarihe şöyle bir bakmayanlar bunu göremezler. 

Tarihte ne şahikalar meydana getirdiğimiz unutulmamalıdır.  Bu duygu ve düşüncelerin Milletimizin hücrelerinde yaşadığı kanaatini taşıdığımız artık görülmelidir. 

Bunu anlamayan, kendinden emin olmayan, Milletimizin büyüklüğünü göremeyen, her şeye eleştirel gözle bakan yarı okumuş-aydınlarımızı eleştirileri ile baş başa bırakalım. Onlar için sadece şunu diyebiliriz:  “Baht utansın“. Siz hangi milletin çocuğusunuz. Neden milletimizin menfaatlerini göremiyor, milli menfaatlerimizi kısır siyasi çekişmelerle feda ediyorsunuz?.  

Odgurmuş: Türkiye öyle hafife alınacak küçük bir ülkemi ki de böyle davranıyoruz, sorumluluğumuzu idrak edemiyoruz. 

Ögdülmüş: Esasında Türkiye, Tarihi ve kurumları ile ciddi ve büyük bir ülkedir. Fakat nedendir bilinmez büyüklüğümüze göre hareket etmiyoruz, pek çok şeyi küçük bir Ortadoğu ülkesi insanı gibi düşünüyoruz. Bu durum yine bizim tarih bilgimizin eksikliği ile ilgili bir durumdur. 

Türkiye ciddiye alınması gereken bir ülkedir, böyle olmasına rağmen kendini ve özünü kaybetmiş pek çok Türk insanı bu durumun ne yazık ki farkında değildir.  

Türkiye, bölgede bulunan,  binlerce yıllık tarihi, tecrübesi ve oluşturduğu müesseseleri ile en önemli devlettir. 

En az iki bin yıldan beri çeşitli coğrafyalarla haşır neşir olan Milletimizin,  Asya’da, Afrika’da bölgede ve Avrupa’da ayak izleri medeniyet eserleri vardır. 

Bölgede şu veya bu şekilde bir Türk devletinin,  bir Türk boyunun idare etmediği bir kavim, bir kabile bir topluluk yoktur. 

Ön Asya’da bin yıllık bir hâkimiyetimiz ve buna paralel olarak, askeri,  siyasi,  diplomatik tecrübelerimiz vardır. 

Biz bütün bunların farkında olmasak bile,  bunlar göz ardı edilemez,  yabancılar bunun farkındadırlar. 

Türk Milletinin yeniden bölgeye hâkim olmasından çekinmektedirler.  

Dünya bunu görüyor ve zaman zaman dillendiriyor.  Bizim “sömürge kafalı aydınlarımız” ise hala günlük kısır politikanın girdabında debelenip duruyorlar. 

Titreyip doğrulmalı, silkinip kendimize dönmeli,  büyük devlet gibi davranmalı, onu bunu taklit etmekten vazgeçmeli, kendimiz gibi olmalı, kendimize gelmeliyiz. Kendi değerimizi, üzerinde yaşadığımız toprakların kıymetini bilmeliyiz. Tarihimizin bize yüklediği  “tarihi görevi”  unutmamalıyız. 

Türk milleti öyle hafife alınacak bir millet değildir. Milletimizin tarihte eşine az rastlanan başarıları unutulmamalıdır. 

Tarih boyu yüklendiğimiz “Türk Cihan Hakîmiyeti Mefkûresi”ni hiçbir zaman unutmamalı, “Geçmişte olanın gelecekte de olacağına” bütün kalbimizle inanmalı, tarihi mefahirimizden kaçmamalı ve kendi ayak sesimizden korkmamalıyız.

Biz ümit varız. Geleceğin çok daha iyi olacağına ve Türk’ün tekrar cihana hakim olacağına inanıyoruz. 

İnşallah bu Milletimiz için yaklaşık üç yüz yıllık Cezir bitmiş ve Ned’dimiz başlamıştır. Ve artık;  “Türk Milleti’nin tarihî sarkacı yükselişegeçmiştir.” Bunu örmek ve buna göre düşünüp buna göre hareket etmekliğimiz vardır. Bunu aklımızdan çıkarmamalıyız.

Yazımızı büyük mütefekkirimiz Nevzat Kösoğlu’nun şu tesbiti ile bitirelim; 

“……eskiler, göz, imanın ışığında görür demişlerdir. Eğer kıbleniz yanlış ise, yani milli imanınız zayıf ise, milletinize, kültürünüze olan inancınızı kaybetmiş, uyduluklarda dolaşıyorsanız, gözünüz görse de, karanlıkta bir şey göremezsiniz. Önce kıblenizi bu milletinkine çevirin; Türk Milletinin gücüne inanın, Türk Milletinin geleceğine inanın ve ona bağlanın. O zaman görmeye başlayacaksınız; o zaman gördükleriniz anlam kazanacaktır.“ (Nevzat Kösoğlu, Türk Dünyasında Yeni Bir Medeniyet Tasarımı”, Ötüken Neşriyat, İst. 2013, S: 118) 

…. 

Odgurmış (1): Kanaat – Akıbet- Afiyet 

Ögdülmiş (2): Akıl – Ululuk 

Kadim Kitabımız olan “Kutadgu Bilig” de geçen iki şahsiyet: 

Yazar
Kenan EROĞLU

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen