Aslında Fazla Tevazu Kibirden Gelir   

Odgurmuş(1): Çeşitli fikir hareketlerine katılan ve hatta o hareketin imkânları ile bir yerlere gelen bazı insanlarda bir gurur, bir kibir görülüyor. Çevrelerine üstten bakıyor ve kendi dışındaki hiç kimseyi beğenmeme gibi bir yola giriyorlar. Bunun sebebi nedir? 

Ögdülmüş(2): Evet böyle bir durum var. Toplumda böyle insanlar vardır. Fikir hareketlerine katılan bazı insanlar arasında ise belki daha çoktur. Katıldığı  o fikre aşırı şekilde bağlanıp inanan, hayatına orada anlam bulan insanlar, iç dünyalarında birer kibir ve gurur abideleri oldukları halde kimseyi beğenmez her konuyu kendileri bilir görüntüsü verirler. Dış görünüşlerinde, davranışlarında ve dış ilişkilerinde ise çok mütevazı görünürler. 

Çok şeyler biliyormuş, esrarengiz ve gizli bilgilere vakıfmış gibi hareket ederler, üst perdeden konuşurlar. Bu durum özellikle de bulunduğu gurubun içinde oldukça yükselenlerde görülür. Ön saflara geçenler etraflarına aşırı tevazu gösterirler. Bu aşırı tevazuun arkasında bir gurur ve kibir vardır. 

              Ağır ve tane tane konuşurlar,  derin bilgilerini ve edindikleri yerin hakkını verircesine dört dörtlük biri olarak görülürler. 

Bu gibi insanlar,   bulundukları yer itibariyle,  vazgeçilmez olduklarını düşünür,  kendilerini çok beğenirler.   “fazla tevazu kibirdendir”  atasözü bunlar için söylenmiştir. Aslında o çok gururlu ve kibirlidir, içinde bulunduğu bu durum ve geldiği makam o insana müthiş bir “gurur ve kibir” vermiştir.  Göstermek istemezler ama siz fark edersiniz büyük gurur ve kibir sahibidirler. 

Aslında yumuşak huylu, alçakgönüllü, herkese yardıma hazır ve tevazu göstererek gizledikleri çehrelerinin arkasında derin bir kibir ve gurur yığını vardır. 

Odgurmuş: Peki biz bu kişilerin gerçekte öyle olup olmadıklarını nasıl anlayacağız. 

Ögdülmüş: O kişilerin gerçek yüzleri normal zamanlarda ve sohbetlerde pek anlaşılmaz. Onlar gerçek yüzlerini ancak tenkit edildikleri zaman gösterirler.  Her hangi bir vesile ile veya bir sohbet sırasında onun ileri sürdüğü bir fikrin yanlış olduğunu veya onun yanlışlar yaptığını,  hatalara sebep olduğunu söylediğinizde o gerçek yüzünü gösterir. Öyleki o sizin aklınıza gelmeyecek ve ondan hiçbir zaman beklemediğiniz cevaplar alırsınız. 

Sosyal medyada da bu gibi insanlar var. Bir paylaşım yaparlar, bir fikir ortaya koyarlar. O ortaya koyduğu paylaşım konusundaki tek uzmandır. Ondan başka o konunun bir bileni ve bir uzmanı yoktur, varsa bile o kişiler eksiktir, yanlış biliyorlardır. Siz onun paylaşımını sanki övmek zorundasınız. İleri sürdüğü görüşünü eleştirmeye kalktığınızda onun gerçek yüzünü görürsünüz. O kibir abidesi sizi ya siler, ya da sizin eleştiri mevzuunuzu olmadık yerlere ve olmadık konulara bağlarlar. Hatta sizi o konuyu bilmemekle, yanlış bilmekle de itham ederler. Sizi iktidar yanlılığı ile suçlarlar, Yandaş basını izlemekle itham ederler. O kadar hırslanırlar ki başka mecralarda da başka paylaşımlarında da konuyu örtülü olarak dile getirirler. Başka konulardan bahsediyor gibi, sureti haktan birisi gibi verir veriştirirler. Hırslarını yenmeleri biraz uzun sürer. 

Aslında o,  bulunduğu yer itibariyle kendini hata yapmaz kabul ettikleri gibi,  yanlışa düşmez olarak ta görürler.  Size verdiği cevaplar ve getirdiği misaller konusunda ummadığınız,  ondan çıkması mümkün görünmeyen ifadeler görürsünüz, daha önceki zamanlarda başkalarının hatalarından dolayı eleştirdiği kişi ve konuların tamamını şimdi kendisini eleştiren kişiye karşı kullanır ve sıralarlar. Aynı metotlarla eleştirirler, sizi hainlikle bile suçlarlar. Siz sarf edilen sözlere inanamaz, bakarsınız ve çok şaşırır,  hayal kırıklığına uğrarsınız. 

Karşısında olan ve onu eleştiren kişinin eleştirileri o kişiyi o kadar çok rahatsız eder ki elinden oyuncağı alınan çocuk gibi davranır, ne söz sarf edeceğini bilemezler. 

Daha önceki iddialarının tamamı bu şekilde boşa çıkmış olur,  ahlak, fazilet, dürüstlük, mertlik, tevazu,  eğitim, bulundukları makam tamamı ile önemini kaybeder. O daha önce eleştirdiği gurup ve insanlar gibi davranmaya başlar. 

Bu çok yüksek idealleri taşıdıkları inancında olan insanlar,  kendileri gibi düşünmeyen ve kendilerini tenkid edenlere karşı çok şiddetli tahammülsüzlükler de gösterirler. 

Odgurmuş: Bu insanlar neden böyle davranırlar. 

Ögdülmüş: Bu insanlar akl-ı selim ile hareket etmezler, duygularına göre hareket ederler. 

 Bir insan herhangi bir fikre bağlanabilir, herhangi bir tarikata ve dini cemaate de girebilir bunlar insan hayatında normal olması gereken şeylerdir. Önemli olan “akl-ı selim’i” kaybetmemektir. Her fikir hareketinin, her tarikatın, her dini cemaatin bir takım kuralları vardır ve olabilir. Fakat hiç bir kural ve kaide sizi dürüst davranmaktan alıkoymamalıdır. Hiçbir tarikat kural ve kaidesi sizin ahlak ve faziletten ayrılmanızı emretmez, her şeyin üzerinde yüce dinimizin kuralları vardır.  Ne olursak olalım, hangi makamda bulunursak bulunalım bu gerçeğe göre hareket etmeliyiz.  Dün kötü dediğimize bu gün iyi derken ve dün iyi dediğimize kötü derken de çok kuvvetli gerekçelerin olması gerekir. Ama hiçbir gerekçe sizin yüce dinimizin kurallarını çiğnemeye değmemelidir. 

Hele de siyasi mülahazalarla, herhangi birisi hakkında konuşurken tevazu içinde olmalıyız. Bulunduğumuz fikir hareketi veya gurubun bize gurur ve kibir vermesine asla izin vermemeliyiz. Tevazu her zaman tevazudur. 

… 

Odgurmış (1): Kanaat – Akıbet- Afiyet 

Ögdülmiş (2): Akıl – Ululuk 

Kadim Kitabımız olan “Kutadgu Bilig” de geçen iki şahsiyet: 

Yazar
Kenan EROĞLU

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen