Bir Yaşlı Askerin Genç Hülyaları

Geçen hafta rahmet-i rahmana kavuşan Değerli Yazarımız Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ahmet Tevfik Ozan’dan, ruh dünyasının inceliğini bütünüyle ortaya koyan, ağıza alınan bir parmak bal tadında bir yazı… 

BİR YAŞLI ASKERİN GENÇ HÜLYALARI

Erzurum’da kış… Ben, çok çok gecikmiş bir tabip asteğmen! … Susuz Harmanlar Kışlası’ na girdim.

Yünden çok kalın ve büyük bir aba örtülmüş gibi kışla uyuyor… Tepelerde; siyah iki gölge gibi, Aziziye ve Mecidiye Tabyaları… Can çekişen insanların hayal meyal seçilen nefesleri gibi, siyah ve koyu kömür dumanları ve ağır bir kömür kokusu içine dalıp gittim.

Günler sonra: Bahar! … Toprağın hemen altına serilmiş bir güzel halı; canlanmış, tüyleri büyümüş toprağı kaplamış gibi her yer rengârenk… Rabbime bin şükür diyerek, kekliklerin sektiği yollardan, sarı çiçekleri selamlayarak Aziziye ve Mecidiye Tabyaları’nın bulunduğu tepeye çıktım. Aşağılarda Erzurum yemyeşil…

Karşıda: bulutlar arasında Palandöken… Kanatlarım olmadığına ne kadar üzülmüştüm.

Aziziye ve Mecidiyenin şehitlerini kokladım… Ruhaniyetim; aczim ve günahlarım içinde olsa bile bir manevi lezzetle çalkalandı… Gönül bu, nice sonra çiçeklere baka baka, bir başka hayale dalıp gitti…

Bir yanda Aziziye Tabyası, bir yanda Mecidiye

Ortasında bir uslanmaz adam: ben!

Ve Erzurum ve hüzün… ve sen, sahi ne diye?

Ne diye yıllar sonra, unutmuş gidiyorken? …

Karda, kış da, soğukta sükût bir beyaz örtü

Baksam üşür, ürperir; Tabyalar batmış derdim

Mavi, sarı, kırmızı… şimdi renk renk çiçekler

Yeşil, beyazı boğmuş… belli ki bitmiş derdim.

Ama hiç öyle değil, bir eski gönül düşü

Damarlarımda akan, kulaklarda çınlayan…

Tuhaf… Sarı Kız şimdi, bir sarı hayal olmuş

Senin saçların beyaz… nerde; nerde anlayan?

Sarı Kız! … biliyorum, unutulmuş bir rüya

Belki senden yakındır, şu gönül aynasına..

Aklım bin kerre mahcup ve mahzun, doğrusu bu

Ama kim kandım demiş, sevdanın rüyasına?

Bir yanda Aziziye Tabyası, bir yanda Mecidiye..

Ortasında bir uslanmaz adam: ben!…

Ve Erzurum ve hüzün… ve sen, sahi ne diye?

Ne diye yıllar sonra, unutmuş gidiyorken?…

Ahmet Tevfik OZAN

(Yazıyı bize ulaştıran Mehmet Ali KALKAN Üstâdımıza selâm ve saygılarımızı sunuyoruz.)

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen