Karınca Kararınca

Kitaplar ve el işleri…

Ve bence ille bir yoldaş, hiç değilse bir kedi. 

Bi de birkaç saksı bitkisi.

Olmazsa olmazı hayatın. 

Rengi. Ritmi. Ahengi.

Sizinle birlikte, size özgü, yaşayan bir siz daha bunların tümü.

Nefes…

Bunlar yoksa güzellik ne kalır sizden, sizin olduğunuz her yere. Ev, iş…

Siz deyince dokunuzun, kokunuzun, elinizin, izinizin değdiği bir şeyler.

Parmak iziniz gibi. Bakışınızın size has ışığı gibi. Sesinizin tınısı, kalbinizin ritmi gibi.

Siz deyince anılacak siz kokan bir şeyler.

El işleri… ille kitaplar!..

Kaderleri benzerdir aslında. Bi şekilde çekersiniz önce hayatınıza. İpler örgü sepetinize, kitaplar sıradaki onca bekleyenin arasına…

Gün olur harman olur, yaz olur kış olur, gece olur gündüz olur, bir vakit gelir ki elinizde buluverirsiniz.

Çileler buluşur ruhunuzla, bazen esinlenir başlarsınız besmeleyle. Bazen uydurur. 

Bazen şişle, bazen tığla ama ille elinizle buluşur. O vakit bence yazılı bir yerlerde. Niyet ilk adım ama ilk ilmek ne vakite yazılıysa. Kim için olduğu da önemliymiş gerçi büyüklere göre. Adını koyacakmışsın başlarken. Rast gidermiş kiminin işi. Akar gidermiş de anlamadan, sürünmeden biter gidermiş. Bazen de adsız sansız başlarsınız hayra niyetle. Aklınızdaki gibi bitmese de harika olmasa da biter. İlle bir bekleyeni vardır ulaşır, buluşur. Aklınızda fikrinizde olmayan olur ya bazen de nasiplisi. Zaten belki de bir elde, bir canda da kalmaz da dolaşır gönülden gönüle. Kiminin dizini örter, kiminin sırtını… Ve bir gönül tebessümü eminim ki ulaşır havaya, evrene. Yazılır güzellik defterinize. Ta ki eskiyip elden, gözden çıkarılıncaya kadar. Yani ömrü bitinceye…

Olduğu kadar. Ama örmek, sunmak, paylaşmak, mutlu etmek en güzel deva. En çok örenine…

Hele kitaplar…

Onlar da öyle. Bazen aylarca, yıllarca durur da rafta, ele gelmez. Nasip olmaz bir türlü. Bazısı da peşine düşürür, arar buldurur da su gibi, sel gibi gün sürmez de bitittirir kendini. Susuz kaldığınızda yana yana içtiğiniz bir bardak su gibi. 

Nasip. Hep nasip. Hep rızık hepsi.

Hep vakti saati var. 

Okuduklarınız…

Birini ısıtmaz, birinin dizini örtmez belki ama, öyle besler, büyütür geliştirir ki sizi usul usul… Zihninize yayılır, ordan kanınıza, canınıza. Hâl olur. Tavır olur. Söz olur da…

Işık olur varlığınıza. Sizi siz yapan ışığınız olur.

Türlü türlü. İhtiyaca göre. Ruha göre. Dile göre. Üsluba göre. Bazen mum misali. Bazen meşale. Ama ki ille hep huzur olur. Özünüze yol olur. 

El işleri de kitaplar da…

Son sayfada son ilmekte son düğümde en tatlı huzur olur.

Ruha gıda câna şifa bedene hâl olur.

Vakti gediğinde sona ererken…

İlle erdirir.

Bir adım daha.

Bir adım daha.

Bir adım daha.

İlmek ilmek, renk renk.

Kelime kelime, hâl hâl.

Eksik olmasın yolumuzdan, elimizden.

Ne kitaplar, ne ipler.

Saksıda çiçekler, 

Ve yanı başınızda kediciğimiz.

Onlarsız hayat.

Beyazsız siyah çünkü.

Renkler bizim içinse, neden yoksun kalalım?

Zihni aydın olanın ruhu, ruhu aydın olanın yolu ille ki aydın olur.

En azından bir mum olmak!

Elimizle, işimizle, özümüzle, sözümüzle…

Karınca kararınca.

Ya nasip, ya HÛ,

 

Yazar
Canan ASLAN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen