Değişen Dünyada Osmanlı Tıbbından Yansımalar ve Bir Örnek Şahsiyet: Tabib Esat Feyzi (2)

BESİM ÖMER AKALIN PAŞA (1863-1940):

1863 yılında İstanbul’da doğmuştur. Türkiye’deki ilk kadın doğum kliniğini açmıştır. (1892) Bu kliniğin ilk direktörü de kendisidir. Haydarpaşa Tıp Fakültesi kurulduğunda, 1909 jinekoloji ve obstetrik kliniğine direktör olarak atanmıştır. Uzmanlık alanı kadın doğum dur. 4 Cilt halinde yayınladığı Nevsal-i Afiyet adlı dönemin tıp ve halk sağlığı konusundaki çalışmalarını ve tıp tarihi ile ilgili bilgiler veren bir eseri de vardır. Resimlerle açıklamalarını zenginleştirdiği bu eserde besin maddeleri, bebek bakımı, hamilelik, giysiler, yaygın olarak görülen hastalıklarla ilgili hemen herkesin anlayacağı dilde yazılmış makaleler bulunmaktadır. (bkz. Kaynaklar 1)

Birkaç önek daha vermek gerektiğinden Yeliz Aksoy’un kitabından konuya bakacak olursak: Tanzimat ise, okul sayılarının arttığı bir dönem olmuştur. Siyasal ve sosyal alanda yapılan düzenlemelerden eğitim kurumları da payını almış, öğretim kurumlarında pek çok yenilik ve gelişme yaşanmıştır. 1852’de İstanbul’da 12 rüştiye bulunmaktayken, 1874’te bu sayı 18’e yükselmiştir. 1853’te Anadolu’da şehir merkezlerinde 25 rüştiye açılmıştır. 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesi gereğince, Osmanlı ülkelerinde hane sayısı 500′ ü geçen şehir ve kasabaların tümünde Rüştiye açılması zorunlu kılınmıştır. Bu eğitim konusunda Osmanlı çöküş döneminde azımsanmayacak kadar çalışması olan bir başka hükümdar: Sultan II. Abdülhamid olmuştur. Bu hükümdarın eğitim alanında yaptıkları hakkında bilgi sahibi olmak anlamında örnek verecek olursak: Özey bu dönemi şöyle özetler: 31 Ağustos 1876’da Sultan Abdülhamid tahta çıktı. 23 Aralık 1876’da padişah Kanun-i Esasi’yi kabul ve ilan etti. Böylece I. Meşrutiyet Dönemi başlamış oldu. Kanun-i Esasi’ye eğitimle ilgili önemli maddeler girmiş olmasına rağmen, savaşlar nedeniyle hiçbir çalışma yapılamamıştır. Ruslar’ın İstanbul önlerine kadar gelmeleri Kars, Ardahan ve Batum’u almaları, Osmanlı Devlet yetkililerini zor durumda bırakmıştır. Sultan II.Abdülhamid, 13 Şubat 1878’de parlamentoyu süresiz kapatarak I. Meşrutiyet Dönemi’ne son vermiştir. 1878’den 1908’e kadar devam eden 20 yıllık mutlakiyet Döneminde, eğitim ve öğretim alanında önemli atılımlar yapılmıştır. Abdülhamit dönemi sonlarında Osmanlı ülkelerinde 619 Rüştiye (74 ü kız), 109 İdadiye Mektebi bulunmaktaydı. Rüştiyelerde 400 bin, İdadilerde 20 bin olmak üzere 60 bin öğrenci eğitim ve öğretim görmekteydi. (Bkz. Kaynakça: Osmanlı Döneminden Bugüne Coğrafya, Osmanlıda Coğrafyanın Etkisi, Ramazan Özey)

Bu örneklerden de anlaşılacağı gibi Osmanlı, çöküş döneminde hiçte azımsanmayacak kadar yeniliği hayata geçirmiştir. Bu yeniliklerin ve atılımların başarılı olup olmadığını sorduğumuzda şöyle bir tablo karşımıza çıkar: Bu eğitim yuvalarında çöküş döneminde öğretim gören insanlar, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları olduklarından bu çöküş dönemi hamlelerinin başarılı sonuçlarını görebilmekteyiz. Konunun bu noktasına gelirken hem bu eğitim hamlelerine ek bir örnek olması hem radyoloji tarihimiz açısından ve Osmanlı tıp tarihine yararları, önemli bir yere sahip olması nedeniyle Hamidiye Etfal Hastanesi (Şişli Etfal Hastanesi) nin tarihçesine bakacak olursak:

HAMİDİYE ETFAL HASTANESİ:

1315 Mayıs (5 Haziran 1899) taihinde kurulmuş olan hastane Sultan II.Abdülhamid’in küçük kızı Hatice Sultan’ın Kuşpalazı hastalığı sebebiyle sekiz aylık iken vefat etmesi sonucu Sultan II. Abdülhamid emriyle kızı anısına dikilmiştir. Sultanın kızı Ayşe Sultan (Osmanoğlu) nın  ‘Babam Sultan Abdülhamid’ isimli hatıratında hastanenin yapım hikayesi şöyle anlatılır:

‘Babam, Hamidiye Etfal Hastanesi’ni (Şimdiki adı ile Şişli Etfal Hastanesi) bu çocuğun adına yaptırmış, İbrahim Paşa’yı başhekim ilan etmiştir. Benim çocuğum kurtulamadı kim bilir fakir fukaranın çocuğu nasıl bakılıyor. Hiç olmazsa bir hastane yaptıralım da benim gibi birçok babanın kalbi yanmasın. Demişti. Son sistem ve Alman usulü yapılan bu hastanenin aletleri vesairesi Almanya’dan getirtilmiş, İstanbul’un en seçme doktorları bu hastanede çalışmışlar, hastane hemşireleri de Almanya’dan gelmişlerdi. Her sene hastaneye ait istatistikler neşr olunurdu. Hastane dünya tıp tarihi açısından birçok ilke imza atmıştır. Dünyada ilk kez kalorifer sistemiyle ısıtılan ilk hastane olması gibi birçok yenilikle tıp tarihinde ilklere imza atmış ve birçok hastaneye örnek olmuştur. Osmanlının ilk çocuk hastanesi olan bu yapı Berlin’deki ‘Kaiser und kaiserin friedrich kinderkrankenhaus Hastanesi’ örnek model alınarak inşa edilmiştir. Berlin’deki bu hastane zamanının en iyi, en gelişmiş hastanesi olmasından dolayı model alınmıştır. 1867 yılından itibaren Mekteb-i Tıbbiye-i  Şahane mezunlarından seçilenler ihtisas yapmak üzere Avrupa’ya gönderiliyordu. Hastanede ihtisasın başladığı 1904 yılında ülkemizde sadece Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane ve Gülhane Seririyat Mektebi ihtisas veriyordu. Hamidiye Etfal Hastanesi bunların ardından ihtisas veren ilk hastanemizdir. 

Asıl konumuz olan x-ışınları, radyoloji ve Osmanlıdaki seyri hakkında bilgi verilmesi öncesinde konuya kısa bir giriş yapacak olursak: X-ışınlarının bulunması dünya tıp tarihinde çok önemli bir yere sahip buluşlardan biridir. Tabii bu buluşun haliyle devlet topraklarına da getirilmesi ve tıbbi anlamda uygulanması çok normal bir durumdur ve bu yeni yöntem, yeni buluş Osmanlı hastanelerde yavaş yavaş kullanılmaya başlanmıştır.

 X-IŞINLARININ BULUNMASI VE RADYOLOJİ TARİHİNE KISA BİR BAKIŞ:

X-ışınları, Alman fizik profesörü Wilhelm Conrad Röntgen (1845-1923) tarafından bir rastlantı sonucu bulunmuştur. 22 Aralık 1895 tarihinde karısı Berta’nın elini fotoğraf plağı üzerine koyup x-ışını vermiş ve yüzük parmağındaki iki yüzüğe ait görünümler ortaya çıkmıştır. Bu görünüm x-ışınları, 1895’te tıp alanında ilk kez kullanılarak bir hastanenin bacağına saplanan kurşunun yeri belirlenmiştir. W. C. Röntgen, bu çalışmaları nedeni ile 1901 yılında Nobel Fizik Ödülünü almıştır. Osmanlıda x-ışınları, bulunmasından sonra bir yıl içerisinde Galatasaray Lisesi Matematik ve Fizik öğretmeni  Mösyö Izuar tarafından üretilmiştir.

X-ışınlarının bulunması ve röntgen tarihine kısaca bir giriş yaptıktan sonra asıl konumuz olan Tabib  Esat  Feyzi, hayatı ve çalışmalarına göz atacak olursak:

TABİB ESAT FEYZİ (1874-1901):

1874 yılında İstanbul’da doğmuştur. Esat Feyzi, Davud Paşa Askeri Rüştiyesi’nde okumuş daha sonra Mekteb-i Tıbbiye’ye girmiştir. Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane’de Fizik hocası Antranik Paşa, kimya hocaları Dr. Vasil Naum Paşa ve Dr. Ali Rıza Bey, jeoloji hocası İbrahim Lütfü Bey’den çok istifade etmiştir. İlk eserini 1895 senesinde neşretmiştir: “İlm-i Arz İlm-i Maadin.”

Hekim olduktan sonra Antranik Paşa ve Dr. İsmail Ali Bey’in  yanına asistan olarak girmiştir. 1897 senesinde Yüzbaşı rütbesiyle Tıbbiyeden mezun olan Esat Feyzi, burada İlm-i Hikmeti Tabiye ve İlm’ül arz ve İlm’ül Maadin derslerini vermeye başladı. Röntgen ışınlarını tanıtarak Tıbbiyenin ders programına dahil olmasını sağlamıştır. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’den mezun olduktan 4 yıl sonra 1901 yılında 28 yaşında ve 3 aylık evli iken en verimli çağında yüzünde çıkan bir yaranın (Erisipel) Menenjit’e çevirmesi nedeniyle vefat etmiştir. Mezarı İstanbul Karacaahmet Mezarlığındadır. Kısacık ömrüne sığdırdığı başarıları takdirlerin ötesindedir. Öğrenciliğinden itibaren fiziki bilimlere özel ilgi ve hakimiyeti mevcuttu. Çalışkan, yetenekli, dirayetli öğrencilerini çağdaş bilimlerle donatmaya çalışan bu hocanın zamansız ölümü hocalarını, meslektaşlarını ve öğrencilerini büyük bir yasa boğmuştur. (bkz. Kaynakla 8) 

Cemil Topuzlu Paşa’nın hayatına bakacak olursak:

CEMİL TOPUZLU PAŞA (1866-1958)

1866 yılında İstanbul’da doğdu. Paşakapısı Askeri Rüştiyesi’nde,  Galatasaray Mekteb-i Sultanisi’nde ve Şam Askeri Rüştiyesi’nde okudu.1880’de Kuleli’deki Mekteb-i Tıbbiye-i Askeri İdadisi’ne girdi. 1882’de Gülhane’deki Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’ye başladı. 1886’da Doktor Yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu. Dünya cerrahi tarihinde ilk kez ameliyat esnasında kesilen atardamarları bağlamadan uç uca dikmesi ve Aşil tendonu Z plasti tekniğini bulmuştur. Röntgen ışınlarını kanser tedavisinde kullanan ilk hekimlerdendir.

Tabib Esat Feyzi’yi önemli kılan ve makalemizde bu konuyu incelememize sebep olan neden:  dünya tıp tarihinde çok önemli bir buluşun ortaya çıkışından birkaç ay sonra bir çalışmayla bu buluşun örneğini kısıtlı imkanlar içerisinde ve kendi çabalarıyla ortaya çıkarması, Osmanlı hastanelerinde kullanımını yaygınlaştırmaya çalışması ve başarılı da olmasıdır. Tabib Esat Feyzi fizik bilimlerine özel ilgi ve hakimiyetine sahip bir doktordu ve bu nedenle de bu alanda araştırma öğrenme çabası içerisinde bir doktor olduğundan Askeri Tıbbiye’de son sınıfta iken Semaine Medicale Dergisindeki Prof. C. M. Ganelin’in Les Recherches du Prof. Roentgen et la photographie a travers les corps opaques : Prof. Röntgen ve opak organlar aracılığıyla fotoğraf araştırmaları başlıklı makalesini okumuştur. Esat Feyzi , sınıf arkadaşı ve dostu tabip Rıfat Osman Bey (1874-1933) ile birlikte bu makaleyi okuduktan sonra bu buluşu pratiğe geçirmek için Askeri Tıbbiye Fizik Laboratuvarındaki Crookes tüpü, Ruhmkorff Bobini ve kuvvetli bir batarya kullanmışlardır. Bu iki araştırmacı hekim Gülhane Askeri Tıp okulunun fizik laboratuvarında deney yapmak ve x-ışını elde etmek için kimyacı Vasıl Naum ve Ali Rıza Bey’den teknik işbirliği ve yardım istemişlerdir. Elde ettikleri Crookes katod ışın tüpünü ve Ruhmkorff yüksek voltaj bobini ve Fransız Hava Gazı Fabrikasından getirdikleri kuru pil bataryasını başarılı bir şekilde Röntgen Aygıtı haline getirerek bir cam fotoğraf plağı üzerinde X-ışınlarını uygulamışlardır. Hocaları Cemil Bey’ den izin alarak kendilerinden iki yıl küçük olan Dr. Akil Muhtar Özden (1877-1949)’ in elinin röntgenini çekmişlerdir. “Buna göre imparatorluk topraklarında ilk radyografiyi çeken kişi Esat Feyzi ve radyografisi çekilen ilk kişi de Dr. Akil Muhtar’dır. ( Ünver, A.S. Ölümünün 45. yılında Esat Feyzi. İstanbul Üniversitesi Tarih Enstitüsü Yayınları., 1946: 1-5.) Önemle vurgulanması gereken husus, bu işlemin yapıldığı tarihin, x-ışınlarının Röntgen tarafından keşfedilen ve bu keşfin tıpta tanıda kullanılabileceği fikrinden yaklaşık 4-6 ay gibi kısa bir süre sonrası olduğudur. Operatör Cemil Paşa’nın (Topuzlu) ameliyatlarına yardımcı oldukları pekçok kaynakta belirtilmektedir. 9

1897 yılında patlak veren Osmanlı-Yunan Savaşında (Tesalya Savaşları), Tesalya’dan İstanbul’a nakledilen ağır yaralılar geçici olarak Yıldız’daki Askerî Hastaneye yatırılmışlardır. Son sınıf öğrencileri Esat Feyzi ve arkadaşı Rıfat Osman bu denemelerden sonra uygulamayı yaygınlaştırmak amacı ile Hamidiye Etfal Hastanesi Baş cerrahı Prof.Dr. Cemil Topuzlu Paşa’ya bir dilekçe ile başvurmuşlardır. Dilekçede şunlar yazılıdır:  

Yıldız Haseki Hastanesinin Baş Cerrahı Cemal Paşa’ya:

“Yaralı Osmanlı gazilerinin yüce Yıldız Haseki Hastanesinde tedavi altına alınacakları gazetelerde minnet ve şükranla okunduğundan, Tıp Okulunun fizik laboratuvarında bulunan ve az noksanı olan, bilinmeyen Şualar cihazının adı geçen yüce hastaneye nakli ve bedenin derinliklerinde yeri bilinmeyen kurşun ve mermi parçaları ile çeşitli durumlarda meydana gelen kemik kırıklarının mahiyetlerinin tayini için adı geçen cihazın tarafımızdan kullanılmasına ve bu suretle arzedilen x-ışınları uygulaması şerefinin uygarlık dünyasında Osmanlı Tıbbına verilmesine ve yaralıların uzun acılardan kurtarılmalarına lütfen zat-ı ali-i üstadilerinin tavassut buyurmasını arz ve istirham ederiz. ” (Esat Feyzi-Rıfat Osman)

Dr. Esat Feyzi ve Dr. Rıfat Osman, Sultan II.Abdülhamid’in izni ile röntgen aygıtını hastanenin cerahhi kliniğinde kurmuşlardır. 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı sürerken Selanik, Edirne ve İstanbul Hastanelerinde bu aygıtları tanı amacı ile kurmuşlardır. Dünya tıp tarihinde ilk kez yaralı askerlerdeki kurşunlar radyografi ile tespit edilmiştir. Savaşta Tesalya’da yaralanıp İstanbuldaki Yıldız Hastanesinde ilk olarak, sağ bilek kemiğine şarapnel saplanmış olan Boyabatlı Er Mehmet Efendi’nin sağ kolundaki kurşunun yerini tespit edebilmek için radyografi kullanmışlardır. Cemil Topuzlu Paşa, röntgene göre şarapneli çıkarmış ve bu röntgen filmini Sultan II.Abdülhamid e takdim etmiştir. 

Esat Feyzi, savaş sonrasında x-ışını ile ilgili çalışmalarını bir kitapta toplamıştır. “Röntgen Şu’â’âtı ve Takibât-ı Tıbbiye ve Cerrahiyesi” 1898 yılı el yazması eser tek nüshadır ve 76 sayfadır. 

Kitabın Bölümleri

  • Elektrik bilgisi,
  • Röntgen çekim tüpleri ve çekimin nasıl yapılacağı,
  • Film banyosu,
  • X-ışınlarının tıptaki çeşitli uygulamaları,
  • Çizimler,
  • Kitabın sonunda birisi kendi sağ eline ait olan 12 röntgen filminin fotoğrafları bulunmaktadır. 

Eserin son kısmında x-ışınlarının muhtelif tatbikatı hakkında bilgi vardır. Buradaki bilgilere göre:

  • X-ışınları kurşun ve top parçalarının bedendeki yerlerinin tayininde,
  • Özellikle çocuklarda rastlandığı üzere yemek borusuna kaçan yabancı cisimlerin yerlerinin tayininde,
  • Vücudun herhangi bir bölgesine batan ve kırılan iğne, tığ gibi cisimlerin yerlerinin tayininde,
  • Kırık, burkulma ve eklem çıkıkları tedavisinde,
  • Kemik hastalıklarının (kemik zarı iltihabı, kemik iltihabı, ilik iltihabı, kemik tüberkülozu, kemik sertleşmesi gibi) tanısında,
  • El ve ayak çıkıklarının incelenmesinde,
  • Adlî tıp sahasında vs. alanlarda kullanılmaktadır.

Esat Feyzi’nin konu ile ilgili araştırma ve çalışmalarını topladığı bu kitap 1898’de tamamlanmış ancak basılamamıştır. 

“Bu eser hakkında bkz. N. Yıldırım, ‘Yurdumuzda Röntgen Işınları Hakkında Yazılan İlk Kitap’ , Tarih ve Toplum, Cilt: 4 s.286-288. Esat Feyzi’nin (1874-1901) basılmamış olan kitabını tanıtan ve eldeki müellif nüshası üzerinde çalışan N. Yıldırım yazar hakkında kaynakça ve bilgi vermektedir.” 4

“Nuran Yıldırım’ın bu kitap hakkında yazdığı makalede (bkz. Kaynaklar 12), kitabın Zeyl (Ek) başlığı altındaki bölümünde; Dr. Esat Feyzi’ nin ‘radyografi ve radyoskopi usulünün ilk defa Yunan savaşında Osmanlı hekimleri tarafından askeri tababette uygulanıp olumlu sonuçlar alındığına, fakat bir istatistik tutulmadığından önemini kaybettiğine işaret etmektedir.’ dediğinden bahsetmektedir.” 9

Ancak burada şöyle bir düşünce zihnimizde belirmektedir: Hamidiye Etfal Hastanesinde her yıl istatistik yıllıkları yayınlanmaktaydı. “İlk yıllık, ‘Hamidiye Etfal Hastanesi İstatistik Risalesi’ adını taşır. 1901-1902 yıllarına ait iki cilt ‘Hamidiye Etfal Hastane-i Âlisi İstatistik Risalesi’ , 1903-1907 yıllarına ait olan ise ‘Hamidiye Etfal Hastane-i Âlisinin İstatistik Mecmua-i Tıbbiyesi’ ismiyle yayınlanmıştır. Her sayısında hastanenin iç ve dış görünüşleri, hasta resimleri, radyografiler, yeni hastane birimlerinin açılışlarını gösteren fotoğraflar bulunmaktadır.” 6

Buradan da anlaşılacağı üzere kitabını yazdığı tarih olan 1898 yılından üç yıl sonra Hamidiye Etfal Hastanesinde istatistik yıllıkları yayınlanmaya başlanmıştır. Hatta “Hastanenin istatistik yıllıkları Osmanlı Tıbbının seviyesini gösteren bir sembol olarak kabul edilmekteydi.” (bkz. Kaynaklar 17) ifadesinden de bu başarı bir kez daha ispatlanmıştır. “Bu nedenle Dr. Esat Feyzi’nin kitabın ek kısmındaki düşüncesinin aksine, radyolojinin askeri amaçlarla ilk defa kullanılma onurunun kendilerine, dolayısıyla Türkiye Tıbbına ait olduğuna inanılmaktadır. Şüphesiz bu inancı, bilimsel platformda getirmek üzere daha kapsamlı bir araştırmaya ihtiyaç görülmektedir.” 9

Esat Feyzi’nin kitabını yazmasından birkaç yıl sonra Hamidiye Etfal Hastanesinin istatistiklerinin yazılış ve yayınlanışına başlanmış olması bu kitabın, içeriğinin ve Tıp alanındaki bu yeniliğin bu istatistiklerde sonradan yer almadığını söyleyerek konuyu kapatmak yanlış olacağından, bu konu hakkında başta dönemin Başkenti olan İstanbul olmak üzere imparatorluk topraklarında bu konuda gazete, makale, devlet evrakı gibi alanlarda titiz bir şekilde yapılacak bir araştırma çalışmasıyla bu konu hakkında ilmi temel dayanak ve doyurucu bilgi sahibi olunacağı düşünülmeli ve bu amaçla bir çalışma yapılmalıdır. 

Esat Feyzi’nin 1901 yılında vefatından sonrası hakkında biraz bilgi sahibi olmamız bakımından inceleyecek olursak Hamidiye Etfal Hastanesi’nin isteğiyle “Berlin deki Siemens et Halske Fabrikasından 400 liraya satın alınan uç beygir gücünde gaz motoruyla çalışan ilk Röntgen Cihazı Kasım 1902’de hastaneye yerleştirilmiş. Aralık 1902’de Opr. Dr. Rasih Emin Bey tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Rasih Emin hastaneye radyoterapi ile başarılı Cilt Kanseri tedavileri yapmıştır. 6

Daha sonraki süreçlerden bir örnek verecek olursak: “Difteri serumunun kâşifi ünlü Alman Bakteriyolog Dr. Behring seyahat için İstanbul’a geldiğinde, 16 Nisan 1907 günü Hamidiye Etfal Hastanesini de ziyaret etmişti. Sertabip İbrahim Paşa ve hastane hekimleri tarafından karşılanan Dr. Behring, merkez bina daki misafir salonunda ağırlanmıştı. Bakteriyoloji ve Kimya Laboratuvarlarını, sırasıyla bütün pavyonları(kısımlar), röntgen dairesi ile ameliyathaneyi gezdikten sonra sanatoryuma geçilmişti. Dr. Behring bakteriyoloji laboratuvarıyla röntgen dairesinin tertibi ve intizamına duyduğu hayranlığı tekrar tekrar ifade etmişti. (Hamidiye Etfal Hastane-i Alışı ve Muallim Dr. Behring’in Ziyareti, ” İstatistik 1907,556.) 6

Bu iki örnek ve verilen tüm bilgilerden anlaşılacağı üzere Osmanlı İmparatorluğunun “çöküş” dönemindeki tıp alanındaki atılımlarının başarısını bir kez daha dile getirmek çok yerinde olacaktır. Dünya daki her alandaki gelişme ve yenilikleri az çok takip etmeye çalışma gayreti bile azımsanamayacak büyüklüktedir. 

KAYNAKLAR

  1. TOPDEMİR, Hüseyin Gazi., UNAT, Yavuz, “Bilim Tarihi”, Pegem Akademi Yay., 2.Baskı, Ankara, 2009, s. 372-373
  2. ARMAĞAN, Mustafa, ” İslam ve Bilim Tartışmaları”, Etkileşim Yay., 2.Baskı, İstanbul, 2007, s.74
  3. AKSOY, Yeliz, “Tarihte Osmanlı Bilim ve Teknolojisi”, Karma Yay., İstanbul, 2008, s.77-78-79-126-171-174-175
  4. KAZANCIGİL, Aykut, “Osmanlılarda Bilim ve Teknoloji”, Ufuk Kit., İstanbul, 2000, s. 264-265-266-321
  5. OSMANOĞLU, Ayşe, “Babam Sultan Abdülhamid”, Timaş Yay., 6.Baskı, İstanbul, 2013, s.41
  6. YILDIRIM, Nuran, ” Hastane Tarihimizde Bir Kutup Yıldızı Hamidiye Etfal Hastanesi”, Ajans Es, İstanbul, 2010, s.57-93-96-103-127
  7. PINAR, Tuğrul., DİCLE, Oğuz, “Yüz Yıllık Yolculuk Başlangıçtan-Günümüze TÜRK RADYOLOJİSİ”
  8. Tarihten Notlar, Historical Notes, s.374
  9. ALGÜNEŞ, Çetin., BOZKURT, Gökay, “Radyolojinin Tarihi ve Türk Tıbbında İlk Radyografi Uygulaması”, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 17(3), 2000, s.204-205-206
  10. ÖZBAY, K., “Türk Asker Hekimliği Tarihi ve Asker Hastaneleri”, İstanbul Matbaası, İstanbul, 1976; 72-73
  11. ATAÇ, A. “Gülhane Askeri Tıp Akademisinin Kuruluşu”, Atatürk Kültür ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara, 1996;24
  12. YILDIRIM, N., “Yurdumuzda Röntgen Işınları Hakkında Yazılan İlk Kitap. Röntgen Şu’a’atı ve Takibat-ı Tıbbiye ve Cerrahiyesi, Röntgen Işınlarının Tıbbi ve Cerrahi Uygulaması”, Tarih ve Toplum, 1895; 16: 70-72

Yazar
Fırat KÖSE

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen