İstanbul’un Fethinin 568. Yılı Hepimize Kutlu Olsun – Atatürk ve Fatih

“Fatih’in devrinde yaşasaydım reyimi (oyumu) tereddütsüz ona verir ve onu Reisicumhur (Cumhurbaşkanı) Seçerdim” Mustafa Kemal Atatürk 

Bir gün İstanbul’un fethinden konuşulurken söz Fatih Sultan Mehmet’e geldi.

Atatürk ortaya şöyle bir sual attı: “Tarih acaba benim mi yoksa İkinci Mehmet’in mi yaptığımız işleri daha mühim bulacaktır”.  Bulunanların neredeyse hepsi: “Siz!..” dediler. “Niçin?” dedi. 

Sual sırası kendine gelenler, “Atatürk’ün Fatih’ten çok büyük olduğunu kanıtlamak için” akla hayale gelmeyecek deliller toplamaya ve Atatürk’e övgüler dizme konusunda adeta birbiriyle yarışmaya başlarlar.

Hatta bazıları: “Sizin yanınızda Fatih kim olurmuş?” diyecek kadar ileri gidenler vardı.

Fakat ne söylenirse söylensin verilen cevapların Atayı hiç tatmin etmediğini anlamak güç olmuyordu. 

Nihayet söz orada bulunanların en gencine geldi, bu zat:  “Efendim!” dedi “tarih bir sınav salonuna benzer, karşısına gelenlere birtakım hususi meseleler verir. Neticede verdiği problemleri çözüşüne ve bundaki yeteneğine göre bir numara verir.

Aşağı yukarı tarihin sınavına çıkanların hepsi ayrı şartlar içinde ayrı meseleler karşısında kalmışlardır. Bunları en iyi halledenler de tereddütsüz on numara almışlardır. Zannımca, tarihin adamı olan şahsiyetlerin karşısında kaldıkları hadiseleri birbirleri ile mukayese etmekle hükümlere varmak kabil değildir. 

Fatih karşısına çıkan problemleri en iyi şekilde hallederek on numara almıştır. Siz de önünüze çıkan meseleleri halletmiş ve on numarayı kazanmış bir tarih büyüğüsünüz.”

Atatürk bu sözleri büyük bir dikkatle dinledi ve neticede: “Bravo!” dedi.

Sonra biraz evvel Fatih’i küçümseyen zata dönerek:

 “Sen halt etmişsin!..” dedi. Ben Fatih’ten büyük olabilir miyim?  

Çok kereler Fatih’in karşılaştığı meseleleri düşündüğüm zaman ben de aynı hal çarelerine varmışımdır. Yalnız, Fatih, benim karşısında kaldığım hadiseleri nasıl hallederdi? Bunu çok merak ederim.. İkinci Mehmet büyük adamdır büyük…”

Atatürk, biraz uzaklara dalıp düşündükten sonra “Tarihimize nasıl bakmalı?” sorusuna cevap verircesine şunları söylemiştir:

 “İmkan olsa da her Türk ailesinin tarihi tespit edilebilse, asırlar içinde her ailenin bir, iki, üç büyük adam verdiği tespit edilebilir. 

Mesela Timur soyundan Hasan Baykara, Osmanoğulları’ndan Fatih, Yavuz, hatta Dördüncü Murat, Selçukoğulları’ndan Ertuğrul, Kılıç Arslan filan o dönemin tarih telakkileri ile hatıraları bizlere kadar erişmiş Türklerdir. Yalnız şunu da unutmamalıdır ki, hiçbir adamın memleketine hizmet etmiş olmasına karşılık, sülalesini bir memleketin başına sarmağa da hakkı yoktur.

Onun içindir ki Türk’ün tabiatında beyzadelik an’anesi yerleşememiştir. Türk, Türk olduğu için asildir. Bu Anadolu’nun en ücra köşesindeki Mehmetçik, vaktiyle dünyanın yarısını titretmiş bir sınır beyinin nesli olabilir. Amma bundan dolayı hiçbir iddiası yoktur. Çoğumuz büyük babamızın babasını hatırlamayız. Bütün soy gururumuzu Türk olmanın içinde buluruz. İşte onun içindir ki cumhuriyet Türk’ün en tabii idare şeklidir. 

Amma ben Fatih’in devrinde yaşasaydım memnuniyetle reyimi (oyumu) tereddütsüz ona verir ve onu reisicumhur (cumhurbaşkanı) seçerdim”

 Kaynak:          

1. Ahmet Halit Yaşaroğlu, Atatürk’ün Bilinmeyen Hatıraları,  Nakleden: Münir Hayri Egeli, 1954, Yenilik Basımevi, İstanbul, s.57- 58. 

2. Hilmi Özden, Ankaralı Arabacı İsmail, İstanbul, Çoban Yayınları, 2017, 1.Kitap, s.123.

Yazar
Hilmi ÖZDEN

Prof.Dr. Hilmi Özden, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı öğretim üyesidir. Aynı üniversite Türk Dünyası Araştırmaları Merkezi Kurucu Müdürü de olan Özden, Türk kültürü ve medeniyet çalışma... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen