Dağarcıkta Kalanlar: Gönenli Mehmet Efendi İle Mutlu Bir Tevafuk

(D.1901-Gönen / Ö.1991- İstanbul)

1975 senesinde İstanbul Kuleli Askeri Lisesi imtihanlarına girmek için oğlum Fatih ile Eskişehir’den İstanbul’a gittik. O gün telaşlı heyecanlı bir koşuşturma ile günümüzü geçirdikten sonra akşam namazımızı Sultan Ahmet camiinde kıldık. Cemaat kalabalık değildi ve ön safta namazımızı kıldık. Ben resmi üniformalı kıyafetli idim. Camiden çıktıktan sonra Karaköy rıhtımından Bandırmaya gidecek “Bandırma” vapuruna binmek için rıhtıma gittik ve bir bankın üzerine vapurun kapıları açılana kadar beklemek üzere oturduk.  

Önümüzden önlerinde uzun boylu bir zat yedi sekiz kişilik bir gurup iki sefer geçti, her sefer geçerken başlarındaki zat “Selamünaleyküm diye bizi selamlıyor.

Ben de aleykümselam diyerek karşılık veriyordum.

Üçüncü geçişlerinde ben de o kafileye dâhil olarak onlarla beraber yürümeye başladım. Bir ara yanında yürüdüğüm adama “bu zat kim” diye sordum. O da “Sultan Ahmet Camii baş imamı Gönenli Mehmet efendi.” diye cevap verdi.

O zaman çok sevindim. (Hayalim beni bundan on beş sene öncelere götürdü.)  İstanbul Silahtarağa elektrik santralının Başmühendisi dedemin kardeşinin oğlu Kerem Yavaş idi. O’nu ziyaret ettiğimde beni Baytan kitap evi sahibi Enver Baytan ile tanıştırmış idi.) 

O tanışma zamanında kitapevinin ofisinde Gönenli Mehmet Efendi hakkında Enver Baytan’dan dinlediğim Gönenli Mehmet Efendi’nin İslam dinine ve Müslüman ümmetine yaptığı fedakârane hizmetleri ve kerametleri hatırıma geldi. 

“Gönenli Mehmet Efendi zamanımızın Velilerinden muhterem bir insandır.

Talebe okutur, fakir fukaraya yardım eder, kapısına geleni boş çevirmezdi.”

Çarşı Karakoluna yeni tayin olan bir komiser Hoca hakkında esnaftan, vatandaşlardan duyduğu bazı rivayetler sebebi ile Hocayı çağırttırmış. 

Niyeti yukarıda bahsettiğimiz yardımları nasıl yapabildiğini sorgulamak imiş. Hoca da icabet etmiş, sohbet ederlerken bir vatandaş karakola gelerek Gönenli Mehmet efendiyi arıyorum, burada olduğunu öğrendim onu görmem lazım diyerek polislere söyler. Bir poliste o şahsı komisere götürür, o şahıs “Komiserim, Kapalıçarşı kuyumcu esnafının topladıkları zekâtlarını Gönenli Mehmet Efendiye ver” diye beni görevlendirdiler. Burada olduğunu öğrendiğim için geldim.” diyerek paraları Gönenli Mehmet Efendiye teslim eder ve çıkar gider. 

Bu hali gören komiser “Hocam sizi tanışmak için çağırmıştım.

Tanıdığım için de çok memnun oldum geldiğiniz için teşekkür ederim.

Her hangi müşkülünüz olursa bana gelin diyerek Hocayı gönderir.

Bir başka Hadise de;

Bir gün akşam ezanının okunmasına on, on beş dakika kala Hoca camiye gelir.

Görür ki caminin yan tarafında talebelere mahsus küçük odacıklarda kalan talebelerin eşyaları cami avlusunda ve talebeler de eşyalarının başında mahzun bir halde bekleşiyorlar. Gönenli Mehmet Hoca daha ne oluyor diye sormadan “Ben Gönenli Mehmet Hocayı arıyorum diye seslenen bir kadın sesi işitilir.

Bunun üzerine kadını Hocanın yanına getirirler. Kadın Hocanın yanına gelince “Hoca Efendi benim filan semtte üç katılı bir evim var ben o evi bu camiye bağışlamak için geldim.” Der ve tapuyu hocaya verir. Gönenli Mehmet Efendi de talebelerini o eve yerleştirir.)

Vapurda kamaralarına gider

Sohbetlerini dinler istifade ederim diye düşündüm ama olmadı. O günün yorgunluğu ile yatar yatmaz uyudum.  Eresi sabah güneş doğmak üzere iken Bandırma vapur iskelesinden yolcular inip çıkış kapısına doğru yürürken Gönenli Mehmet Efendi “Bandırmaya niçin geldiniz.”  Diye sordu bana.

Ben de annem babam burada ikamet ediyorlar onları ziyarete geldim dedim. 

Sılayı ziyaretin ömrü uzattığını ve önemini hatırlatan (Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi sellem’in (Kim rızkının bol olmasını ve ömrünün uzamasını severse, sıla-i rahim yapsın.) ahdisi şerifini söyleyerek “Tebrik ederim Sıla-i rahiminiz hayırlı olsun dedikten sonra “Biz Manyas’ta Kurra hafızlığını başarıyla tamamlayan hafızlarımıza beratlarını vermeye gidiyoruz diyerek ayrıldılar.

Böylesi güzel insanı tanımanın verdiği huzur ve manevî hazzın yerini hiçbir şey dolduramaz. 

Bir hatırasını şöyle anlatır: “Bir adam vardı tanıdığım. Karun gibi hırslıydı. Para, pul, mal, mülk… topladı topladı, hiç durmadan, dinlenmeden topladı. Sonra efen­dim ne yedi, ne yedirdi, ne giydi, ne giydirdi. Hiçbir şeye zırnık koklatma­dan öbür tarafa gitti. Nesi var, nesi yoksa her şeyi namerd eline kaldı. Onu çarçur ediyor şimdi kargalar. Karga yemi oldu, karga…” 

Yine sohbetinden kısa bir örnek:

“İnsanların bazen öyle patavatsızlıkları oluyor ki,  

Peygamberler bile bîzar olmuşlar insanların patavatsızlıklarından. Koca Musa Peygamber demiş ki: “Ya Rab! Şu insanların dilini tutsan, bana neler söylüyorlar neler!” Cenabı Hakk: “Üzülme yâ Musa! Kullarımın kusuruna bakma! Sadece sana mı bana bile neler söylüyorlar neler?” buyurmuş.

Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.

Muhterem Gönenli Mehmet Efendi’ye Allah rahmet eylesin, Ruhu şâd, kabri nur, mekânı Cennet olsun.

Yazar
İbrahim SAĞIR

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen