Divan

Üzerinde bir araya geldiğimiz, birliğimize ve dirliğimize vesile olan divan, Karadeniz’de eski evlerin en önemli yâdigârıdır. Toplayıcıdır. Küçük büyük demez, bizleri bir araya getirmeye devam eder hâlâ. Sohbetler onunla sanki daha koyudur. İnsanın içine bir cennet esintisi bırakan sevgiler ve birliktelikler divanlarda biteviye kuşatır kalbimizi. Hem hiç kimseyi yadırgamadan, herkese kendinde bir yer bulunduğunu fısıldar gibi insanlara kucak açar her divan.

Gönülleri muhabbetle ısıtır divanlar. Üstelik pencerenin ufka bakan bir yanında, dağların izlenebildiği bir yerde kendine yer bulur onlar her dâim. Esasen bir divan, evin misafiri gibi aziz bilinir. Evlerin, geniş mutfakların en mutena köşesi onlara ayrılır. Evlerimize şeref veren her misafir yine baş köşe edilerek onlarda ağırlanır.

Öyleyse divan üzerinde oturduğumuz basit bir şey değil, evin dirliğinin, misafire edilen hürmetin ve muhabbetin çok kıymetli bir timsalidir.

Divan demek sevgiyle bezenen sohbetlerin yeri yurdu demektir köylerde. Uzun bir fasıladan sonra gurbetten gelen bir akrabanın hâlini sormak için bahane, güzelim yavruların karnını doyurduğu bir köşe, büyüğün küçüğüne bir hayat görüşünü ve tecrübelerini muhabbetle aktardığı bir yurttur divan. Gölgesi geniş bir çınar ağacı gibi evin bütün fertlerini olduğu kadar gelen misafiri de kendinde toplayan divanın, varlığı yine kendinde bir araya getiren her şey gibi aziz ve güzel olduğunu söylemek çok mu mübalağa olurdu!

Üzerinde insanların bir araya geldiği divan, bazen düşünceleri bir merkez etrafında toplayan bir imkân oluverir. İçe bakılan demlerde, bakışlarımız dışarıya doğru açılırken ve yüreğimiz sevgiyle bu zengin tabiata doğru genişlerken yine bir duygu seli hâlinde gönle dolan bütün bir manzara, içimizi ışıtan aydınlık bizi her şeyin insanda bir araya geldiği bir merkez hâline getirmektedir.

Divanda oturan ve sırtını yastığa yaslayan bir kişi, etrafında akan bütün bir duygu selini, zihnine uğrayan düşünceleri içerisinde bulmaya başlar. Bunlar gönlün eleğinden geçerken ısrarlı olmamakla beraber kararlı bir muhakemeye tabi tutulur.

Divan; ister buna gönülle iştirak edilsin ister bir mecburiyetin sevkiyle gerçekleşsin, insanı tefekkürün ve bir hesabın içine bırakır. Fakat bunlar bizi yoran ağırlıklar gibi değildir. Bir yaz esintisi gibi hafif, bir akarsu gibi berraktır. Bundan olsa gerek divanlarda içine düştüğümüz bu derin düşünce hâli insanı yormadan bir fasıl gibi gelip geçer ömrümüzden.

Bu satırları, şimdilik kimselerin oturmadığı bir divanı alaca karanlıkta hüzünle izlerken yazma ihtiyacı duydum. Kendisinde dinlenen, üzerinde bir an nefes alan o insanları, mahzun gönüllere duyuran bu yalnız divan, sanki sessiz sedasız o eski demleri yâd ediyor ve sâkinlerini bekliyor gibidir.

Bir dua hâlinde yalnızlığına fasıla verecek o tatlı sohbetlerin edileceği zamanları dilemektedir. Onun bu içli niyazının kabul olunacağına şüphem yok. Elbet bir gün o divan, neşeli kavuşmaların, gözlerde dinlenen hasretlerin, sımsıcak birlikteliklerin ve derin sevinçlerin yeri yurdu olacak.

Yazar
Yasin ŞEN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen