Begonya İhaneti

Haziran ayları sonlarıydı, sayıları gün geçtikçe azalan PTT sevdalılarından birisi olan değerli kardeşim Sefa Kukul aradı; “Ağabey posta adresini verir misin?”… “Ne olacak, niye istiyorsun?” diye sormadım.  Kitap tutkumu bildiği için, kitap göndereceğinden emindim…

Üç dört gün sonra bir kargo geldi. Açtım. İnce bir kitap. Bir şiir kitabı: Begonya İhaneti. Şairi kim diye baktım: Hikmet Kavasoğlu. Adı hiç aşina gelmedi. Abonesi olduğum ve takip etmeye çalıştığım edebiyat dergilerinde de adına hiç rastlamamıştım… O tarihte yoğun şekilde bahçe ile uğraşıyordum;  çapa, ot alma, ilaçlama… Ayrıca aldığım ama okuyamadığım onlarca kitap, okunmak için sıra bekliyordu. Her ne kadar kitabın ismi buram buram şiir kokuyorsa da,  şiire meraklı bazı kişilerin bastırıp eşe dosta gönderdiği şiirimsi manzume kitaplarından olduğunu tahmin ettiğim için bir şiiri bile okumadan, fırsat bulunca göz atmak üzere kitabı kenara koydum…

Bu arada müfettişlik anılarımı yazmaya başlamıştım. Anımın her bölümün başına koymak üzere, o bölümde işlediğim konuyla ilgili –Posta, telgraf, telefon, orman, yolsuzluk, yangın, yalnızlık, gurbet, kentler vb. şiirlerden parçalar koymak için şiir seçiyorum… Dolayısıyla durmadan şiir okuyorum… Daha doğrusu daha önce okuduğum şiir kitaplarında altını çizdiğim satırlara göz atıyorum… Tam aradığım gibi şiirleri bulamamanın sıkıntısını yaşarken aklıma “Begonya İhaneti” geldi… Sırasını bekleyen kitaplar içinde aradım buldum… Kitabı alınca, Sayın Kavasoğlu’nun yazıp imzaladığı metni bile okumadığımı fark ettim. “Sevgili Fazlı Köksal’a;  Tuğla tuğla işlediğim sözcüklerin dostluklara kemer olması dileğiyle…” demiş Ayrıca bir not daha düşmüş,  “Gönül adamı Sefa Kukul’dan..”

Rastgele açtığım bir sayfada “Şair Olmak İsterdim.” şiirine rastlıyorum:

“yaşam neyse de ölüm tek an

sırf bunun için

yani ölürken iyi bir şey olmak için

ekmek kazansın çiçek büyütsün hislerim

kim istemez dünyanın kanını kalbiyle silmeyi…..

Birbirinden güzel onlarca şiir.

“Hiç İnsanım Yok” şiirindeki şu satırlar, iyi bir şair kumaşını muştuluyor;

“hiç insanım yok dedi

herkes etimden geçmek istedi

herkes yarasından kör kama gibi çıkmış

kimsenin aklında kalbi yok

yatalım diyor sinsi sinsi

tenime değecek ten değil yılan derisi”

Görev başında ölen postacılara ithaf ettiği Telgraf Çiçeği, Büyük Postane şiirlerini, hele  Büyük Postanenin son mısralarını okuyunca “Hikmet Kavasoğlu kesin PTT Mensubu” diye düşündüm…

“bir güvercin gibi dayadım göğsümü

büyük postane’nin kubbe penceresine

anlattım bir bir

karşımda galata kulesine…”

kimse beleşe sevmesin haliç’te martıları

kimse unutmasın hamdi martonaltıları[1]

Özgeçmişini araştırıp okuyunca da yanılmadığımı anladım. 1970’te Artvin-Borçka’da doğmuş. Murgul, Borçka, Kastamonu, Adana gibi çeşitli yerlerde çalkantılı bir öğrenim dönemi geçirmiş. 2000 yılından beri Şırnak PTT’de göreve başlayan Kavasoğlu  Şırnak ve Artvin’de bir süre görev yaptıktan sonra İstanbul’a atanmış. Halen İstanbul PTT Bölge Başmüdürlüğünde çalışıyormuş… “Begonya İhaneti”nden önce yayımlanmış  “Kaç Öpümlüktür Ömrümüz” isminde başka bir şiir kitabı da yayımlanmış.

Hayatımın 14 ayını yedek subay olarak Borçka’da geçirdiğim için, Borçka’ya Çoruh’a gönderme yapan mısralardan da etkilendim: “Çoruh’tan çarpılmış gözlerimde”, “sevgilim pak ayaklarından içtim ışıklı suları / Çoruh’tan başlayıp ta Amazonları” ve on dört ay boyunca günde en az dört kez geçtiğim Borçka köprüsünden bahseden bir mısra vardı kitapta… Defalarca aradım -sanırım Cemal Süreya’nın dediği gibi babam öldükten sonra kör oldum- bir daha o mısrayı bulamadım… Oysa ummazdım…

 Okurken kavrayan, çarpan, sarmalayan mısralar da var. Usta bir şiirin habercileri:

“gökyüzünün teninde dudak izleri”

“silme soğudum soluğumu boğan kalabalıktan”

“belki kuş verir bu bahar beraber diktiğimiz ağaç”,

“biliyorsun sen benim dudak işçimsin”

“toplu taşımalarda üşümüş toplu yalnızlıklar”

“aslında ben şair olmak değil / şair ölmek isterim”

Ve çok beğendiğim şiirler: Sofia, Telgraf Çiçeği, Tenin Gibi Temiz Vatan ve yalnızca şiir olarak değil, ithaf edildiği kişi nedeniyle de her türlü takdiri hakeden bir şiir Sirkeci Garı…

Çok şey söylenip yazılabilir Begonya İhaneti hakkında… Ama o söylenecekleri de kitabı  okuyanlar/okuyacaklar söylesin… Şiir severler farklı şiirler okumak ve istikbal vadeden bir şairi tanımak isterlerse, Begonya İhaneti’ni öneriyorum…

Cumhuriyet Bayramınızı Hikmet Kavasoğlu’nun şiirinden aldığım dizelerle kutlamak isterim…

“Şaşırt beni, şaşırt beni düşünme uzun uzun

Bana bir ülke kur, yıl bin dokuz yüz yirmi üç olsun

İçimizde öyle bir muhteşem sevinç olsun”

[1] Hamdi Martonaltı: 16 Mart 1920 Günü İstanbul’un işgalini Mustafa Kemal Paşa’ya bildiren telgraf memuru. Manastırlı Hamdi.

Yazar
Fazlı KÖKSAL

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen