Sorularla Kafkasya

Rahmetli annemin aziz hatırasına saygılarımla…

Sorularla Kafkasya

1.Bölüm

Bu yazı, okuyucularına Kafkasya hakkında giriş niteliğinde bilgiler sunarak onları Kafkasya hakkında düşünmeye sevk etmek için yazılmıştır. 

Yazımız 3 farklı bölümden oluşmaktadır. Bu bölümde okuyucuya Kafkasya hakkında genel bilgiler sunulmuştur. 

1-Kafkasya neresidir?

Aşağıda Kafkasya haritası görmektesiniz. Kafkasya, Karadeniz ve Hazar Denizi arasında kalmakta ve kuzey batı ile güney doğu hattında yer almaktadır. Başlangıç noktası Taman Yarımadası (1 nolu çember) bitiş noktası Apşeron Yarımadası (2 nolu çember)dir. Çemberleri birleştiren çizgiye kabaca Kafkas sıradağları diyebiliriz ve bu dağlar Kafkasya’yı kuzey ve güney olarak ikiye bölmektedir. Kafkasya’nın kuzeyinde Rusya, güneyinde İran yer almaktadır. 

Güney ve Kuzey Kafkasya terimleri ne kadar dilimize yerleşmiş olsa bile Kafkasya denilince asıl anlatılmak istenen bölge Kafkas dağlarının kuzeyinde kalan bölgedir.  Nasıl ki İstanbul demekten kast edilen Sarayburnu ve civarı iken zaman içinde karşı kıyı Üsküdar ve Kadıköy gibi ilçeler de İstanbul’a dahil olmuş ise Kafkasya demekten kast edilen kuzey kısmıdır; ancak zaman içinde dağların güneyi de Kafkasya’dan sayılmıştır. 

Harita 1: Kafkasya Haritası.

Kaynak:https://www.gurcistandernegi.org.tr/kafkasya/

 

2-Kafkasya’da Hangi Devletler Yer Alır?

Güney Kafkasya’da Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan bulunmaktadır. Kuzey Kafkasya’da ise Karaçay-Çerkesk, Kabardey-Balkar, Dağıstan, Çeçenistan ve Kuzey Osetya gibi özerk devletler bulunmaktadır. Bu devletler Rusya Federasyonuna bağlı olup siyasi sınırları etnik grupların dağılımı gözetilmeksizin Rusya tarafından çizilmiştir. 

3-Kafkasya’nın coğrafi özellikleri nelerdir?

Her şeyden önce Kafkasya, dağlık bir bölge olup Kafkas Sıradağları bölgeyi ikiye ayırmaktadır. Bu dağ sırasının zirve noktası Elbruz Dağı olup 5.642 m yüksekliktedir. Bu dağa Türkler Mingi Tav (Bengü Dağ/Ölümsüz Dağ) demekte, Farslar ise Kuh-u Kaf (کاف  کوه) yani Kaf Dağı demektedir. Kaf Dağı pek çok mitolojik öyküde geçmekte adı Zümrüdüanka kuşu ile birlikte anılmaktadır. Büyük Kafkas Dağları yaklaşık 1200 km. uzunluğunda, 110-180 km. genişliğindedir. Kafkasya tamamen dağlarla kaplı değildir. Ovaları, düzlükleri çok olsa da tam ortasından geçen sıradağlar bölgeye karakterini kazandırmıştır. Ayrıca Kura, Terek, Aras gibi uzun ve rejimi düzensiz ırmakları vardır. Aşağıda Kafkasya’nın coğrafi haritasını görmektesiniz. 

Harita2: Kafkasya’nın Coğrafi Haritası. 

Kaynak: Google Earth

4-Kafkasya’nın Türkiye için önemi nedir?

Kafkasya ile ülkemiz birbirine komşu iki coğrafya olup ülkemizde Kafkas kökenli birçok etnik unsur yaşamakta ve nüfusumuzun hatırı sayılır bir kısmı bu insanlardan oluşmaktadır. Ayrıca tarihsel bağlarımız çok kuvvetlidir. Geçmişte Osmanlı İmparatorluğu gibi pek çok Türk devleti Kafkasya’ya hâkim olmuş hatta Kafkasya’da pek çok Türk devleti kurulmuştur.  Kurtuluş Savaşımızın pek çok Kafkas kökenli kahramanı vardır. Rauf Orbay, Çerkes Ethem vb. 

Kafkasya’nın istikrarı için Türkiye vazgeçilemez bir aktördür. Aynı şekilde Türkiye’nin istikrarı için de Kafkasya vazgeçilemezdir. 

5-Kafkasya’da hangi halklar yaşamaktadır?

Kafkasya’nın çok etnisiteli olduğunu belirtmiştik. Bu etnik karmaşanın içinde halkların pek çoğu kimliklerini korumuş iken ortak bir Kafkas kültürü de oluşturmuşlardır. Ortak kültür bağlamında kıyafetler, müzikler, yemekler birbirlerine çok benzemektedir. Bu kültürde en fazla Çerkesler, Çeçenler, Avarlar, Karaçaylar, Osetler, Kumuklar, Terekemeler, Azerbaycan Türkleri, Gürcüler ve Ermeniler bilinmektedir. 

Avar, Karaçay,Kumuk ve Terekemeler ve Azerbaycanlılar Türk halklarıdır. Çerkesler, Çeçenler, Lezgiler ve Osetler Kafkasya’nın kuzeyinde yerli halklardandır. Gürcüler ve Ermeniler de Kafkasya’nın eski halklarından olup başlı başına ayrı milletlerdir.

6-Kafkasyalılar neden “Dağlı” diye tabir edilir?

Kafkas sıradağları bölgenin kaderini çizmiştir. Ruslar da Kafkasya’yı işgal ettiklerinde burda yaşayan halklara ayrım gözetmeksizin “dağlı” demiştir. Rusların gözüyle dağlı demek barbar, inatçı, çakır(renkli)  gözlü, hastalıklara ve zor koşullara dayanıklı Kafkas insanı demektir. 

7-Çerkesler kimlerdir? 

Çerkesleri anlatmadan Kafkasya anlatılamaz. Çerkesler anlaşılmadan Kafkasya anlaşılamaz. Neden? Çünkü Kafkas sıradağları bölgeye coğrafi özelliklerini kazandırmış ise Kafkasya’nın sosyolojik karakterini de Çerkesler kazandırmıştır. Bunun sebebi ise Çerkeslerin Kafkasya’nın en eski ve en teşkilatlı halklarından olmasıdır. Khabze adını verdikleri gelenek görenek sistemleri onları birbirine bağlamış kültürlerini baskın nitelikli bir kültüre dönüştürmüştür. Öyle ki giydikleri Çerkeska adını verdikleri kıyafet tüm Kafkas halklarının ortak kıyafeti, müzikleri ve dansları tüm Kafkas halklarının ortak müziği olmuştur. Kafkasya denince akla Çerkesler gelmekte, Kafkas sürgünü denilince Anadolu’ya göç edenlerin birçok farklı etnik unsurdan oluşmasına rağmen hepsinin Çerkes olduğu sanılmaktadır. 

8-Kafkasya’da Hangi Dil(ler) Konuşulmaktadır?

Kafkasya’da konuşulan o kadar çok dil vardır ki bölgenin en belirgin özelliği çok dilli olmasıdır. Bunun sebebi ise yukarıda saydığımız birçok etnik unsurdan kaynaklanmaktadır. Araplar Orta Çağ’da, Cebelü’l-Elsina السنة ال جبل “Dillerin Dağı” diye adlandırırlardı. Kafkasya’nın tarihsel bireşimi göz önüne alınarak Kafkasya dillerini iki sınıfa ayırmak mümkündür: Yerli Kafkas Dilleri, dışarıdan gelen diller. 

A- Yerli Kafkas Dilleri:

1- Güney Kafkas Dilleri (Kartvel, İber)

– Gürcüce 

– Zan Grubu (Mingrelce, Lazca)

– Svanca

2- Kuzey Kafkas Dilleri

a- Kuzeybatı Kafkas Dilleri

– Abnaz ya da Abazaca

– Çerkesçe ya da Adıgece (Kabardey, Besleney, Şapsığı, Kemguy, Bjeduğ… şiveleri)

– Ubıhca (Abaza ve Adıge dilleri ile ortaklığı var)

b- Kuzeydoğu Kafkas Dilleri (Hazar dalı, Çeçen, Dağıstan-Nah)

– Vaynah grubu (Çeçence, İnguşca, Batsca)

– Avar, Andi, Dido grubu

– Avarca

– Andi grubu (Asıl Andi, Botlik, Godoberi, Karata, Bagulal, Tindi, Çamalal ve Akvağ)

– Dide (Tsuntal) grubu (Asıl dide, Kıvarşi, Kapuça, Hunzal)

– Arçiçe

– Lak-Dargi grubu

– Lakça

– Asıl Dargice, Kaytakça, Kubaşice

– Samur grubu

– Lezgice

– Agulca

– Rutulca

– Tsakurca

– Tabasaranca

– Budukça

– Dizekçe

– Kinalgukça

– Udice

B- Dışardan Kafkasya’ya Gelen Diller:

Bu dilleri üç kümede toplamak mümkündür:

1- Hint-Avrupa Dilleri:

1- Ermenice

2- İran Dili

– Kuzeydoğu İran: Osetçe

– Batı İran:

– Kuzeybatı İran: Talişçe, Kürtçe

– Güneybatı İran: Tatça

2- Altay Dilleri:

1- Türkçe:

– Oğuz grubu:

– Batı Oğuz: Azerice, Karapapakça

– Doğu Oğuz: Türkmence

– Kıpçak Grubu: Kumukça, Nogayca, Karaçay-Balkarca

3- Semitik Diller: Asurca (Batı Semitik Arami grubundan)[1]

9-Kafkasya’da konuşulan dillerin alfabeleri nasıldır?

Kuzey Kafkasya’da konuşulan dillerde Kril alfabesi kullanılırken; Güney Kafkasya’da Ermenilerin ve Gürcülerin kendi alfabeleri vardır. Azerbaycan ise Latin alfabesi kullanır. 

10-Ülkemize Kafkas kökenli halklar ne zaman hangi sebeplerle göçmüştür?

Osmanlı İmparatorluğu, Kafkasya’ya Yavuz Sultan Selim’in şehzadeliği zamanında Gürcistan civarlarına çeşitli akınlar yapmıştır. Bu akınların amacı fetih olmasa da asayişin sağlanması ganimet elde edilmesi amaçlanmıştır. Yavuz Sultan Selim’in padişahlık döneminde ise Çaldıran zaferi ile günümüz Azerbaycan topraklarının bir kısmı ele geçirilmiştir. Daha sonra III. Murad zamanında Kafkasya’nın fethi tamamlanmış olup bu fetih Özdemiroğlu Osman Paşa tarafından gerçekleştirilmiştir. Özdemiroğlu Osman Paşa’nın kendisi de Kafkas kökenli olup Dağıstan’lıdır. Fetihten sonra ülkemize Kafkas halkları gelmiş olmasına karşın asıl büyük kitleler halinde göç 19. yüzyılda yaşanmıştır. Bu göçün asıl sebebini Kafkas halklarının Ruslara karşı mücadelesinde aldıkları yenilgi oluşturmaktadır. 

11-Kafkasya-Rusya mücadelesi ne zaman başlamıştır?

Kafkasya, başta da belirttiğimiz gibi bir geçiş bölgesidir. Doğudan batıya göçen ya da fetih veya istila amacıyla gelen toplulukların geçtiği bir bölgeden bahsediyoruz. Aynı zamanda ticaret yollarının da geçtiği bir bölgedir Kafkasya. Dolayısıyla her ne amaçla olursa olsun gelen herkesin geçtiği bir bölgede istikrarın sağlanması çok zordur. Ayrıca etnik anlamda çeşitliliğin çok olması istila amacını taşıyanların ekmeğine yağ sürmektedir. İşte Ruslar da siyasi birliklerini tamamlayıp kendilerini Türk (onlara göre Tatar) boyunduruğundan kurtardıktan sonra emperyalist amaçla genişlemeye başlamışlardır ve bu noktadan sonra Kafkasya işgalini başlatmıştır diyebiliriz. Dikkat ederseniz tek bir halkın adını zikretmekten ziyade Kafkas-Rus mücadelesi diyoruz. Çünkü bölgedeki halkların çoğunluğu Ruslardan aynı şekilde zulüm görmüştür ve mücadele halkların topyekün mücadelesi şeklinde olmuştur. Tek bir savaş yerine süregelen bir mücadeleden bahsediyoruz. Rusya, 1556 yılında Astrahan Hanlığını ele geçirmesiyle Kafkasya’daki işgal sürecini başlatmış oldu. Bu tarihten itibaren mücadele başlamış bazı dönemlerde şiddeti artmış bazı dönemlerde azalmıştır. Günümüze kadar gelen bir mücadelenin belki de en çok bilinen kısmı Şeyh Şamil dönemi (19.yy) olup Anadolu’ya kitleler halinde göç Şeyh Şamil’in yenilgisi sonucunda yaşanmıştır. 

12-Şeyh Şamil kimdir?

Şeyh Şamil bir Avar Türk’ü olup asker ya da diplomat olarak değil, bir din alimi olarak yetiştirilmiştir. Nakşibendi tarikatının Halidiyye koluna mensuptur. Rus işgaline karşı mücadele eden en etkili imamlardandır. 

13-Şeyh Şamil’in mücadelesinde kullandığı metot neydi? 

Şamil’in Sünni İslam/Nakşibendi tarikatının esasları üzerine kurduğu sisteme müridizm diyoruz. Bununla birlikte Ruslarla silahlı mücadelesine gazavat (gazalar/kutsal savaşlar)  diyoruz. Onun sisteminden bazı esasları esaslar şunlardır:  İçki kesinlikle yasak. Çocuklara Rusça isimler verilmeyecek. Hastalar Rus doktorlara tedavi ettirilmeyecek. Bu gibi esaslara bakacak olursanız Şamil’in bir kimlik oluşturma çabası içinde olduğunu görürsünüz. Bu kimliği de Sünni İslam çatısı altında oluşturma gayretindedir. Sebebi ise gayet açık. Kafkasya’nın çok dilli, çok dinli, çok kültürlü yapısı bölünmeye ve Ruslar elinde oyuncak olmaya çok müsaittir. Şamil buna engel olmak istemektedir. Şamil’in diğerlerinden farklı olarak izlediği yol ise Kafkasya’yı devletleştirme çabasıdır. Bir yargı sistemi oluşturmuş, devlet hazinesi kurmuş, yerel beylerin birçoğunu idam ettirerek tek bir otoritenin oluşmasını sağlamaya çalışmıştır. Ayrıca o zamana kadar Kafkas savaşçılar tüfekli süvariler halinde düşmana pusu kurup yıpratma savaşları yaparken Şamil Rusların ağır silahlı ordusuna karşı hafif süvarilerle mücadele edilemeyeceğini anlamış bir top dökümhanesi kurmuştur. Osmanlı İmparatorluğundan destek istemiştir. O sırada Kırım harbinde olan Osmanlı İmparatorluğu hem maddi hem de askeri anlamda zayıflamış olduğundan yardım da edememiştir. Şamil’in metodu her ne kadar Rus ordusunu yıpratsa da yenilmesi kesindir ve akıbeti yenilgi olmuştur. Bunun sebebi ise nüfus azlığı (dolayısıyla asker sayısındaki azlık); Rus ordusunun ağır silahları, Kafkas halklarının bölünmüşlüğü ve maddi yetersizliklerdir. Her ne olursa olsun din adamı olarak yetiştirilen genç bir insanın yurduna dönerek bu mücadeleye girmesi ve liderlik ederek günümüze kadar adını yaşatması saygı duyulacak bir durumdur. 

(Devam edecek)

 

[1] Kaynak: http://www.dusunuyorumdergisi.com/kafkas-halklari-ve-dilleri/

Yazar
Mesut YILMAZ

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen