Güvenli Bölge: Senaryolar, Riskler ve Fırsatlar

Suriye’nin kuzeyinde ABD destekli PKK terör örgütü eliyle oluşturulmaya çalışılan PKK devletçiğinin önüne geçebilmek, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtı ile bozulan koridorun parçalanmasına devam etmek, Fırat’ın doğusunda Suriye kuzeyinde kalan alanın da üçe ya da dörde bölünmesini sağlamak maksadıyla; tüm şartlar bir arada değerlendirilerek, bazı riskler göz önünde bulundurularak uygulanabilecek en uygun hareket tarzının beş nolu senaryoda belirtildiği şekilde ABD ile anlaşarak Suriye kuzeyinin bir bölümünde güvenli bölge cepleri teşkil etmek, gelişen şartlara ve zamana uygun olarak gerektiğinde bu cepleri büyütmek olduğu değerlendirilmektedir.

*****

Erol Başaran BURAL[i] 

Belirli bir bölgedeki çatışmaları tamamen sonlandırarak güvenli hale getirmek, bölgede yaşayan toplumu korumak ve kollamak maksadıyla silahlı bir güç tarafından kontrol altına alınan bir coğrafi alanı, güvenli bölge olarak tanımlamak mümkündür.

Suriye’de iç savaşın başladığı 2011 yılını müteakip Türkiye’nin sınır güvenliğini tahkim etmek, bölgede PKK terör örgütünün hâkimiyetinde bir yapılanmanın önüne geçmek maksadıyla dile getirilmeye başlayan güvenli bölge tartışmaları, temmuz ayı başından itibaren yeniden gündeme geldi.

2012 yılından bugüne Türkiye; PKK terör örgütünün Suriye’nin kuzeyini tamamen kontrol etmemesi, bu bölgede PKK/PYD terör örgütü eliyle demografik yapının değiştirilmemesi, Türkiye Suriye sınırının güvenliğinin sağlanması, PKK terör koridorunun oluşumuna fırsat verilmemesi, Türkiye’de geçici koruma statüsünde bulunan Suriyelilerin bu bölgede iskân edilmesi gibi maksatlarla güvenli bölge tesis edilmesi gerekliliğini sürekli olarak gündeme getirdi. Bu kapsamda Türkiye 30-40 km derinlikte bir bölgede, kontrolün tamamen Türkiye’de olduğu ve PKK/PYD unsurlarını içerisinde barındırmayan bir güvenli bölge talebinde bulunuyor.

ABD ise; Türkiye’nin Suriye’deki nüfuz alanını daha fazla artırmamak, kendisine IŞİD’le mücadele bahanesiyle sahada ortak olarak seçtiği PKK/PYD’yi korumak adına Türkiye’nin Fırat Nehri doğusunda güvenli bölge tesisini sürekli engellemeye çalışmıştır. ABD Başkanı Trump’ın dijital diplomasi aracı olarak gördüğü twitter üzerinden Ocak 2019’da verdiği 20 millik (yaklaşık 32 km) bir güvenli bölgenin kurulması gerektiği açıklamasının ardından da bir adım atılmamış, sürekli bir biçimde Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarını anlıyoruz söylemine rağmen PKK/PYD ile iş tutmaya devam etmiş, dahası sadece nehrin doğusunda değil batısında kalan Münbiç’de de Türkiye kontrolünün önüne geçmiştir. Bu çerçevede ABD; Suriye’nin kuzeyinde 5 km derinlikte bir bölge oluşturulabileceğini, PKK/PYD elindeki kısa-orta menzilli ateş destek vasıtalarının sınır hattından güneye çekilebileceğini, Suriye kuzeyinde PKK/PYD’nin varlığının korunacağını ancak 5 km olarak belirlenen derinlikte PKK/PYD’nin silahlı varlığının olmayabileceğini öne sürüyor.

Sahada söz sahibi bir diğer ülke Rusya Federasyonu da her ne kadar Türkiye’nin güvenli bölge taleplerine fazla ses çıkarmıyor ya da en azından görüş belirtmiyor gibi görünse de bu bölgede Suriye Rejim güçlerinin bulunması gerektiğini ifade eden açıklamalarıyla Türkiye’nin güvenli bölge tesis etmek için düzenleyeceği harekâta karşı olduğunu ima eden açıklamalarda da bulunmuştur. Bununla birlikte, Suriye’nin güvenliğini bir bütün olarak değerlendiren Rusya için şu anda birinci önceliğin İdlib’in güvenliğinin sağlanması olduğu, Fırat’ın doğusunda PKK/PYD varlığından çok da fazla bir rahatsızlık duymadığını ancak Türkiye ile yakaladığı iyi ilişkiler ivmesini de kaybetmek istemediği değerlendirmesini de eklemek gerekiyor. Benzer şekilde Suriye Rejimi de Türkiye’nin güvenli bölge oluşturmasına karşı olduğu yönünde görüşlerini beyan ediyor.

Güvenli Bölge Teşkiline Yönelik Senaryolar

Sahada yaşanan gelişmeler, Suriye’de söz sahibi ülkelerin pozisyonları, kabul edilebilecek riskler, mevcut tehditler göz önünde bulundurularak güvenli bölge teşkili ile ilgili altı adet muhtemel senaryo geliştirilmiştir.

SENARYO 1

Güvenli bölgenin Arap Ordusu ve Roj Peşmergesi gibi taşıma silahlı güçlerle teşkili

Güvenli bölge tartışmaları çerçevesinde bugüne kadar çeşitli alternatifler ortaya atıldı. Bunlardan birisi Suudi Arabistan önderliğinde adına sözde Arap NATO’su da denilen bir Körfez gücünün konuşlandırılması, bu bölgenin Arap ordusu güçlerince korunmasına yönelikti. Türkiye’nin Fırat Nehri doğusu dışında tutulması, güvenli bölgenin petrol zengini ülkeler tarafından fonlanması üzerine kurgulanan bu öneri Türkiye başta olmak üzere söz sahibi ülkelerce ret edildiği için bir süre sonra gündemden düşürüldü. Bir diğer öneri ise savaşın başladığı tarihlerde PKK/PYD ile çatışan ve Barzani yanlısı gruplardan oluşan, sayılarının yaklaşık on bin olduğu söylenen Roj Peşmergelerinin bu bölgeye konuşlandırılması idi. Suriye’nin en doğu ucunda yer alan Cezire bölgesine konuşlandırılması istenen bu gruba karşı tepkiler nedeniyle bu görüş de askıda kaldı.

Suudi Arabistan destekli bir askeri gücün veya Roj Peşmergesi olarak adlandırılan Irak Kuzeyi Bölgesel Yönetimi destekli grubun Suriye kuzeyinde güvenli bölge tesis etmeleri senaryosuna ilişkin kabul ihtimal derecesinin “oldukça düşük” olduğu değerlendirilmektedir.

 

SENARYO 2

ABD ile beraber Avrupa ülkelerinin güvenli bölge teşkili

Her ne kadar Suriye’den askerlerini çekeceğini açıklasa da ABD bu bölgeden çekilmeye yönelik herhangi bir adım atmamış aksine askeri varlığına yeni üs bölgeleri ilave etmiş, sayıları yaklaşık 5.000 askeri bulan özel askeri şirketlerini de bölgeye intikal ettirmiştir. ABD’nin bu bölgedeki askeri görünürlüğünü azaltmasının en optimal yolunun kendisine güvendiği Avrupalı ülkelerden teşkil edilen bir güçle güvenli bölgeyi teşkil etmek, bu sistemin sahada işlerlik kazanmasının ardından kısmi geri çekilmeyi gündeme getirmek olduğu düşünülmüş, bu nedenle Avrupalı ülkelere Suriye’ye ilave asker göndermeleri konusunda çağrıda bulunulmuştur.

ABD’nin Avrupa ülkelerine yönelik çağrısı başta Almanya olmak üzere birçok ülkeden olumlu bir karşılık bulmamıştır. Son dönemlerde Danimarka’nın küçük bir askeri varlıkla PKK/PYD’nin eğitimine destek verebileceği söylense de henüz bu yönde atılmış bir adım da görülememiştir. Brexit ile uğraşan İngiltere, Sarı Yeleklileri sorununun bir türlü üstesinden gelemeyen Fransa’nın ise daha ne kadar bu göreve destek sunacakları bilinmemektedir.

ABD ile beraber Avrupa ülkelerinin Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge teşkil etmesi senaryosunun kabul ihtimal derecesinin “orta” olduğu, gelişen gündeme göre önümüzdeki süreçte bazı ülkelerin ikna edilme ihtimalinin halen var olduğu değerlendirilmektedir.

 

SENARYO 3

Türkiye’nin ABD’ye rağmen Suriye kuzeyinin tamamında güvenli bölge teşkili

Türkiye’nin uzun süredir Suriye sınırına yapmış olduğu büyük askeri yığınak, siyasi söylemlerden geri adım atılmaması, Münbiç konusunda bile ilerleme sağlanamamış olması, PKK terör örgütünün bölgede hâkimiyetini ve kapasitesini giderek artırıyor olması, ABD ile bir türlü mutabakat sağlanamamış olması, başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere liderlerin kararlılık mesajları vermesi, Türkiye’nin ABD’ye rağmen Suriye kuzeyine askeri harekât düzenleyerek bir güvenli bölgeyi kendi imkânlarıyla kurabileceği yönündeki ihtimali kuvvetlendirdiğine işaret etmektedir.

Ancak bu durumda, ne kadar özen gösterilirse gösterilsin Türk askeri ile başta ABD olmak üzere NATO müttefiki ülke askerlerinin karşı karşıya gelebilme riski, yaklaşık 400 km.lik sınır hattının tamamına yayılmanın yaratabileceği güvenlik riskleri, PKK terör örgütü ile yoğun çatışma ihtimali, Türk Amerikan ilişkilerinin gerilme ve hatta kopma riskinin bulunduğu, ABD’nin Suriye kuzeyinde uçuşa yasak bölge ilan ederek hava desteğimizi engelleyebileceği de düşünülmektedir. Tüm gelişmeler ve riskler göz önünde bulundurularak bu senaryonun kabul ihtimal derecesinin “düşük” olduğu değerlendirilmektedir.

 

SENARYO 4

ABD ile anlaşarak Türkiye’nin Suriye kuzeyinin tamamında güvenli bölge teşkili

Siyasi açıdan en uygun hareket tarzı olarak görülmekle birlikte, Türkiye ve ABD arasında uzun süredir devam eden güvenli bölge müzakerelerinden bir sonuç alınamadığı da ortadadır. Kırılgan bir halde devam eden Türk Amerikan ilişkileri, S400 ve F35 meseleleri, FETÖ elebaşının iade edilmemesi, PKK terör örgütünün desteklenerek kapasitesinin artırılması ve koruma altına alınması gibi bir çırpıda sıralanabilecek çok sayıda sorun bir kenarda dururken ABD’nin Türkiye’nin isteklerini tamamen karşılayacak bir yeşil ışık yakması da pek muhtemel görülmemektedir. Ancak tüm bu sorunlara rağmen giderek artan Türk-Rus ilişkilerinin seyrini değiştirmek, Türk Amerikan ilişkilerine bir miktar nefes aldırmak maksadıyla bir orta yolun bulunabileceği de göz ardı edilmemelidir. Tüm değerlendirmelerin ışığında ABD ile anlaşarak Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinin tamamını kapsayacak bir güvenli bölge teşkili senaryosu kabul ihtimal derecesinin “orta seviyede” olduğu değerlendirilmektedir.

SENARYO 5

Türkiye’nin ABD ile anlaşarak Suriye kuzeyinin bir bölümünde güvenli bölge teşkili

Yukarıda sıralanan senaryolarda belirtilen mevcut faktörler akılda tutularak, güvenli bölge konusunda devam eden müzakerelerden çıkış noktası olabilecek şekilde, Türkiye’nin Suriye kuzeyinde birkaç noktada konuşlanabileceği, bu bölgelerin 5 ile 10 km derinlikte olabileceği bir hareket tarzı da gerçekleşebilir görülmektedir. Bu kapsamda sınırda yığınaklanmaya devam eden TSK’nın Cerablus ve Ayn El Arap arasından, Tel Abyad civarından ve Ceylanpınar karşısında Aziziye bölgesinden girme yapabileceği, TSK’nın ilk etapta giriş yaptığı bölgelerde meskûn mahal bulunmamasına özen gösterebileceği, girmenin yapıldığı bölgelerin araziye göre yeterli derinlik ve genişliğe ulaşabileceği, ABD-Fransız üs bölgelerine yakın bölgelerin seçilmeyebileceği bir hareket tarzı ile karşılaşılabileceği düşünülmektedir. Bu senaryonun değerlendirilmesi neticesinde kabul ihtimal derecesinin “ortanın üzerinde” olduğu düşünülmektedir.

SENARYO 6

Türkiye’nin ABD’ye rağmen belirli bölgelere yönelik mahdut hedefli harekât düzenlemesi ve ardından bazı bölgelerde güvenli bölge teşkili

ABD heyeti ile müzakerelerin tıkanması, Türkiye’nin taleplerinin kısmen dahi karşılanmaması neticesinde 5 nolu senaryoda belirtilen bölgelere yönelik TSK tarafından mahdut hedefli bir harekât düzenlenmesi de son hal tarzı olarak sunulabilir. Böyle bir seçeneğin gerçekleşmesi durumunda TSK’nın yine Cerablus ve Ayn El Arap arasından, Tel Abyad civarından ve Ceylanpınar karşısında Aziziye bölgesinden girme yapabileceği, “müttefik” ülkelerin üs bölgelerinden uzakta mahdut hedefli bu harekâtın ardından ABD’nin anlaşmaya zorlanabileceği ve mevcut durumu kabul edebileceği bu senaryonun kabul ihtimal derecesi de “ortanın üzerinde” olarak değerlendirilmektedir.

Sonuç yerine

Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge teşkili uzun yıllardır üzerinde müzakerelerin yürütüldüğü oldukça hassas taraflar içeren askeri politik bir meseledir. Askerî açıdan bakıldığında uygulanması için gerekli hazırlıkların yapıldığı ve başarıya ulaşmasının önünde bir engel de bulunmadığı ancak yine de yerine göre PKK ile çatışma ihtimalini de barındıran bir harekât söz konusudur.

Suriye’nin kuzeyinde ABD destekli PKK terör örgütü eliyle oluşturulmaya çalışılan PKK devletçiğinin önüne geçebilmek, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtı ile bozulan koridorun parçalanmasına devam etmek, Fırat’ın doğusunda Suriye kuzeyinde kalan alanın da üçe ya da dörde bölünmesini sağlamak maksadıyla; tüm şartlar bir arada değerlendirilerek, bazı riskler göz önünde bulundurularak uygulanabilecek en uygun hareket tarzının beş nolu senaryoda belirtildiği şekilde ABD ile anlaşarak Suriye kuzeyinin bir bölümünde güvenli bölge cepleri teşkil etmek, gelişen şartlara ve zamana uygun olarak gerektiğinde bu cepleri büyütmek olduğu değerlendirilmektedir.

Bunun mümkün olmaması durumunda ise altı numaralı senaryonun ikinci makul ve öncelikli hareket tarzı olabileceği, ABD’ye rağmen daha küçük ceplerle kararlılık gösterilirken ABD’nin müzakerelerde Türkiye’nin isteklerini kabule zorlayabileceği bir yol izlenebileceği değerlendirilmektedir.

Her durumda harekâtı icra edecek olan TSK birliklerinin güvenliği ön planda tutulacak olup ön plana çıkartılan her iki senaryonun da gerçekleşmesi halinde Suriye kuzeyinde konuşlu PKK terör örgütü mensuplarıyla çatışma riskinin yüksek kabul edileceği, harekatla paralel olarak Türkiye içerisinde de PKK’nın terör üretmeye gayret edebileceği, yerel halkın provoke edilerek TSK’ya karşı kullanılabileceği, ABD’nin başta S400 meselesinden kalan yaptırımlar ve diğerlerini devreye sokabileceği, uluslararası toplumdan Türkiye aleyhinde kararlar çıkartmaya çalışılabileceği de göz ardı edilmemelidir. PKK terör örgütünün her geçen gün daha fazla silahlandırıldığı, kapasitesinin artırıldığı, daha büyük bir coğrafi alana yayıldığı göz önünde bulundurularak, her durumda PKK terör örgütünün gücünün kırılması ve PKK devletçiği hayalinin önüne geçilebilmesi fırsatı kaçırılmamalıdır.

————————————————-

Kaynak:

https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/milli-guvenlik-ve-dis-politika-arastirmalari-merkezi/guvenli-bolge-senaryolar-riskler-ve-firsatlar

————————

[i] 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Milli Güvenlik ve Dış Politika Araştırmaları Merkezi Başkanı

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen