Sağ ve sol selefiler anlaştı: Sanata para harcanmaz israftır

Dünya çapındaki ünlü müzayede evlerinin ve galerilerinin değer atfettiği bir Fatih Sultan Mehmet tablosunun artık İstanbul’da bulunması kısır siyasi rekabete kurban edilmemesi, gurur duyulması gereken bir şey.

Hele Fatih’in karşısındakinin gerçekte kim olduğu/olabileceği tartışmaları çölde vaha gibi, hem bilgilendiriyor hem tarih zevki aşılıyor.

*****

Nihal Bengisu KARACA

Gentile Bellini’ye ait olduğu bilinen üç Fatih portresinden özel koleksiyondaki tek örnek İBB tarafından 770 bin sterlin yani 6.5 milyon TL ödenerek alındı.

Bellini’nin ve tablolarının Osmanlı tarihi açısından ayrıcalıklı bir önemi var. Venediklilerle yapılan İstanbul anlaşmasının maddelerinden biri dönemin en iyi ressamlarından biri olan Bellini’nin İstanbul’a gelmesiydi. Nitekim anlaşma uyarınca Bellini 1479-1481 arasında sarayda ağırlandı ve başta Fatih Sultan Mehmet Han’ın bilinen tablosu olmak üzere pek çok tablo resmetti. Onlardan birinin şimdi, yıllar sonra yeniden İstanbul’a dönüyor olması olsa olsa mutluluk vericidir. Ancak bu gurur duyulacak iş, AK Parti genel merkeze, Külliye’ye, bakanlara, belediye başkanlarına değil de İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na nasip olunca hakaretin, çamur atmanın bini bir para oldu.

Biri şey demiş: Ne getiriyorsun gâvurun yaptığı resmi birader, orada bıraksaydın da Fatih’e bakıp bakıp korksaydı gâvur.

Milli gurur ve onurdan anladığı muhatabına korku hissettirmekten öteye gitmiyor, bu ayrı bir konu da, bunu söyleyen İslamcı gazete yöneticisi sonuçta o ‘gâvura’ tablosunu yaptıran şanlı Fatih Sultan Mehmet’e nasıl bir sıfat uygun görür o merak konusu. Fatih’e de hesabını sorar mı? Utanmadın mı gâvurlar gibi portreni yaptırmaya diyerek sövme sırasına Fatih’i de koyar mı?

Yapmalı. Tutarlılık, daha doğrusu ‘sağ selefilik’ bunu gerektirir.

Tıpkı ‘sol selefi’ olmanın “Bu kadar para… Kaç insanın hayatını kurtarırdı… Yazık… Ama kardeşsiniz siz. Benziyorsunuz ve yarışıyorsunuz. İzliyoruz biz de” demeyi gerektirmesi gibi. Solcu bir avukat hanım da bu paylaşımı yaptı.

SANAT LALE DEVRİNE Mİ MAHSUSTUR?

Sağ ve sol selefiler, tabloya sanata tarihe ‘para vermek’ söz konusu olunca huzursuz oluyorlar. Onlara göre bunlar hep ‘israf’. Klişe belli: Bir yerlerde insanlar aç iken tablo alınmaz. Hatta resim bile yapılmaz.

Oysa bu doğru değil. Sanat ve sanata yatırım için mutlak surette bir ‘Lale Devri’ gerekir diye bir şey yok.

İspanyol iç savaşı sırasında Franco, Nazi ve faşist İtalyan güçlerine bombardıman uçaklarını test etmeleri için izin verdiğinde Picasso Paris’ten İspanya’ya dönüp eline silah almayı seçmedi. Bombardımanda ölen 1654 kişinin anısını Guernica tablosuyla ölümsüzleştirdi.

İran, Farabi sinema enstitüsünü kurdurduğunda İran-Irak savaşı vardı, savaşın ağır koşulları vardı, açlık da vardı kimsesiz kalan yaşlılar da. Ama dönemin yönetimi sinema enstitüsü için bütçe ayırdı ve İran sineması o koşullarda film yapma deneyiminin zorluklarını aşma tecrübesinden doğdu.

O yüzden, ekonomik kriz ve yoksulluğa karşı kırılganlaşma gibi zorluklar söz konusu olsa da müzayedeye çıkmış tarihi öneme haiz bir tabloyu bir kez daha kaçırmamak için harekete geçmek ve Bellini imzasıyla maruf Fatih tablosunu satın almak doğru bir hamledir.

İBB’nin bu tarihi tabloyu aldığı bilgisini haber yapan iktidara yakın medyanın tabloyu alanın İBB olduğundan bahsetmemesi üzücü bir ‘çekememezlik’ fıkrası oldu maalesef. Tablo ballandıra ballandıra anlatıldı ama “Tablo 770 bin sterline satıldı” haberinin öznesi yok. Kim satın aldı? Derin bir sessizlik.

Sonrası ise “Vay bu nasıl israf” edebiyatı…

Geçelim. Sanat pahalıdır, eşsiz koleksiyonlara mensup parçalar daha da pahalıdır.

Kaldı ki bu alışverişte tecessüs uyandıran da, “Fatih Tablosuna gömülür mü bu kadar para müsrif Ekrem” mugalatası değil, bilakis tablonun neden bu kadar ucuz olduğu sorusu. Ya çok iyi pazarlık yapılmış, hatırlı kişiler devreye girip “Aman yüksek pey vermeyin efendiler” diyerek teklifçilerin elini tutmuş ya da başka bir şey var.

Bellini’nin tablosu neden bu kadar ucuz?

2019 Mayıs ayında, İtalyan ressam Gentile Bellini’nin kendisinin değil takipçilerinden birinin yaptığı düşünülen Kanuni Sultan Süleyman portresi 6 milyon 195 bin Euro’ya satıldı. Yani bugünkü değeriyle 47 milyon 632 bin 434 TL’ye .

NBK2 kanuni tablosu

Ekim 2019’da ise yıllarca Paris’te yaşlı bir kadının duvarında asılı duran tablonun Floransalı ünlü Rönesans öncesi ressamı Cimabue‘nin “İsa ile Alay” adlı eseri olduğu anlaşılmış ve eser açık artırmada 24 milyon Euro’ya alıcı bulmuştu. Bugünkü değeriyle yaklaşık 153 milyon TL’ye tekabül ediyordu bu para.

Ünlü Rönesans dönemi Rafael üç yüzyıl boyunca hem de Roma’ya rağmen Floransa’yı yönetmiş Medici’lerin ‘ilerici’ bir evladı olmakla nam salan ‘Lorenzo Medici’nin portresini yapmıştı. Lorenzo Medici portresi 2007 yılında 18 milyon 500 bin sterline satıldı; bugünkü ederi yaklaşık 156 milyon 551 bin TL.

 NBK3 rafael lorenzo medici tablosu

İnci Küpeli Kız resmini yapan Vermeer, 17. Yüzyılda yaşamış Hollandalı üretken bir ressamdı, geride birçok resim bırakarak öldüğünde sadece 43 yaşındaydı. Vermeer’in ‘Young Woman Seated at the Virginals’ isimli tablosu 2004 yılında tam olarak 16 Milyon sterline satıldı. Bugünün parasıyla yaklaşık 135 milyon 395 bin TL.

 NBK4 Vermeer Young Woman Seated at the Virginals tablosu

Ama Allah var, İBB’nin satın aldığı Bellini’nin yaptığı iddia edilen Fatih tablosu, 16. yüzyılda Leonardo da Vinci tarafından resmedilen meşhur Mona Lisa tablosunun 17. yüzyılda yapılan replikası ile kıyaslandığında bir tık daha pahalı. Bu replika tablo, Fransa’nın başkenti Paris’teki açık artırmada 552 bin 500 avrodan alıcı bulmuştu. (4 milyon 300 bin TL)

Mona Lisa’nın ‘kopyası’ yaklaşık 4 milyon 300 bin TL ederken, Bellini’nin elinden çıkma orijinal bir tablonun 770 bin sterlin (846 bin 828 avro) yaklaşık 6 milyon 500 bin tutması pek mantıklı gelmiyor. Bakın daha Rönesans dönemi ressamı filan olmayan bizim Osman Hamdi Bey’in “Kuran Okuyan Kız” tablosunun 2019’da 44 milyon 122 bin 230 TL’ye “Yeşil Cami Önü” tablosunun ise 2016’da 13 milyon 509 bin TL’ye satıldığından hiç bahsetmiyoruz.

Bu rakamlar haliyle insanı düşündürüyor.

Ya her Rönesans, -Rönesans öncesi/sonrası da olur- ressamının eseri aynı ölçüde ilgiye mazhar değil. Yani Gentile Bellini bizde olduğu kadar ‘tutan’ bir ressam değil.

Ya da bazı ifadelerde geçen “15 yüzyılda Bellini’nin atölyesinden çıktığı bilinen tablo” cümlesindeki temkinli yaklaşım bir doğruyu ihtiva etmekte.

Muhtemelen tablo Bellini’nin elinden çıkma değil, atölyesindeki takipçileri tarafından yapılmış bir resim.

Ancak bu her hâlükârda iyi alışveriş.

Dünya çapındaki ünlü müzayede evlerinin ve galerilerinin değer atfettiği bir Fatih Sultan Mehmet tablosunun artık İstanbul’da bulunması kısır siyasi rekabete kurban edilmemesi, gurur duyulması gereken bir şey.

Hele Fatih’in karşısındakinin gerçekte kim olduğu/olabileceği tartışmaları çölde vaha gibi, hem bilgilendiriyor hem tarih zevki aşılıyor.

Siyasi yanı ise şu: AK Parti, Osmanlı tarihine duyulan sevgiyi kendisi/ kendi dünya görüşü/ kendi partilisi dışında kimselerin giremeyeceği bir kamusal alan gibi dizayn ediyordu. İmamoğlu söz konusu tabloyu alarak, belediye adına bir bütçe ayırıp değer atfederek yasaklanmak istenen sahneye güçlü bir giriş yaptı. Söz konusu alışverişin çok eleştirilmesinin asıl sebebi bu.

——————————————————

Kaynak:

https://www.haberturk.com/yazarlar/nihal-bengisu-karaca/2727717-sag-ve-sol-selefiler-anlasti-sanata-para-harcanmaz-israftir

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen