Nihayet doğru ve kararlı bir politika

Kıbrıs, 1974 Barış Harekâtı’ndan sonra askerî kuvvet dengesinin oluşması, ortaya iki kesimli, bağımsız ve egemen, siyaseten ve coğrafya olarak bölünmüş, fiili iki devletin çıkmasıyla “doğal çözüme” kavuşmuştur. Bu nedenle Ada’da 47 yıldır sükûnet ve barış ortamı vardır. Şimdi hedef, bu “doğal çözüm” üzerinde anlaşmaktır.

Türk tarafı, asimile olarak yok olmayla sonuçlanacağı bilinmesine rağmen sorumsuzca desteklenen “Annan Planı” gibi yanlışlıklara bir daha düşmemeli, sonuna kadar “egemen, eşitlik temelinde iki devletli çözüm, etkin ve fiili garanti” tezinde kararlı olmalıdır. Türk askerinin KKTC’deki varlığı kırmızı çizgidir.

*****

Armağan KULOĞLU

(E. Tümgeneral)

Yıllar sonra Türkiye ve KKTC’nin politikaları, yeniden birbiriyle uyum içinde, millî bir anlayışla oluşmuş ve Cenevre’de yapılan 5+1 katılımlı (Türkiye, KKTC, Yunanistan, GKRY, İngiltere ve BM) ön müzakerede etkin bir şekilde ortaya konmuştur.

Bu müşterek politika, daha önce Türkiye ve KKTC liderlerinin konuşmalarında “adada iki ayrı halk, iki ayrı demokratik düzen, egemen ve eşitlik temelinde iki devletli çözüm” şeklinde açıklanmış olup, Cenevre’deki toplantıda müzakere masasına getirilen gerçekçi çözüm de budur.

Rum tarafı tepkili ve hırçın

Türk tarafı toplantıda, “eşitlik temelinde egemen iki devletli çözüm” ve müzakerelerde yol alabilmek için de 6 maddelik bir yol haritası önerilerinde bulunmuştur.

Ancak bu öneriler, GKRY lideri Anastasiadis tarafından tepkiyle karşılanmış ve “hayal kırıklığına uğradık” demiştir. Anastasiadis bu teklifleri, “Yeni bir Osmanlı İmparatorluğu hayal edenlerin küstahlığı” olarak nitelemiş, bir mesajında da Kıbrıs Türk halkına “vatandaşlarım” diye seslenme gafletinde de bulunmuştur.

KKTC Cumhurbaşkanı da esas küstahlığın, hâkimiyetçi, Türk halkını Rum tarafının azınlığı olarak gören bu hitabet şeklinde olduğuna işaret ederek, onların özgür ve egemen KKTC vatandaşı olduğuna vurgu yapmıştır.

Türk tarafının kararlığı karşısında sıkışan Rum tarafı, bu müzakerelerden bir şey elde edemeyeceğini anlayınca, ABD ve Rusya yetkilileriyle görüşüp, sürece müdahil olmalarını talep etmiştir. Anastasiadis, Türkiye ve KKTC’yi hedef göstererek, Rum halkına ve müttefiklerine “birlikte mücadele” çağrısı da yaparak, diyalog ve uzlaşıdan ne kadar uzak olduğunu bir kere daha gözler önüne sermiştir.

Yunanistan’ın tutumu da, ruh ikizi Rum tarafından farklı değildir. Konuya AB’nin de dahil olması çabasındadır. Ancak AB tarafsız değildir. Yunan-Rum ikilisinden taraftır. Türkiye ve KKTC’ye yaptığı dayatmalar ortadadır. AB kesinlikle bu konudan uzak tutulmalıdır.

İngiltere’nin tutumu “kaypak”

Bazı kaynaklarda, İngiltere’nin KKTC’yi tanıyabileceğine, en iyi yolun iki devletli çözüm olduğu yönünde bir tutum izleyeceğine ilişkin haberlere rastlansa da, bunların kişisel yorumlar olduğu, gerçeklerle fazla uyuşmadığı, ancak en azından bunların kamuoyuna yansımasının olumlu bir gelişme olabileceği düşünülmektedir.

İngiltere, AB’den ayrıldığı için tarafsız garantör olma rolünü daha iyi yerine getirebilir ve her iki tarafa da dengeli davranabilir. Aslında bu davranış kendisine menfaat sağlayabilir ve ABD’nin de kullandığı üsleri için kalıcı sonuçlar da doğurabilir.

Ancak ABD ve İngiltere’nin Türkleri önemsemediği, üsleri tehlikeye atmamak için KKTC’yi tanımaya niyeti olmadıkları, Kıbrıs’ı sadece kendi menfaatlerine uygun stratejik bir değer olarak gördükleri anlaşılmaktadır.

Geri adım atılmamalı

BM Genel Sekreteri toplantı sonunda, “kolay bir toplantı olmadığını, ortak zemin bulunamadığını, yine de vazgeçmeyeceğini, 2-3 ay sonra yeniden BM öncülüğünde aynı formatta bir görüşme planladıklarını” beyan ederek, süreci devam ettireceği mesajını vermiştir.

Kıbrıs, 1974 Barış Harekâtı’ndan sonra askerî kuvvet dengesinin oluşması, ortaya iki kesimli, bağımsız ve egemen, siyaseten ve coğrafya olarak bölünmüş, fiili iki devletin çıkmasıyla “doğal çözüme” kavuşmuştur. Bu nedenle Ada’da 47 yıldır sükûnet ve barış ortamı vardır. Şimdi hedef, bu “doğal çözüm” üzerinde anlaşmaktır.

Türk tarafı, asimile olarak yok olmayla sonuçlanacağı bilinmesine rağmen sorumsuzca desteklenen “Annan Planı” gibi yanlışlıklara bir daha düşmemeli, sonuna kadar “egemen, eşitlik temelinde iki devletli çözüm, etkin ve fiili garanti” tezinde kararlı olmalıdır. Türk askerinin KKTC’deki varlığı kırmızı çizgidir.

Kıbrıs sorunu diye bir kavram yoktur. Sorun, 1974’te çözülmüş, 1983’te bitmiştir. Irkı, dili, dini, kültürü, sosyal yapısı, tarihi, hatta hiçbir şeyi birbirine benzemeyen toplumlardan müşterek bir devlet olamayacağı aşikârdır. Başkalarının menfaati için zoraki evlilik yaptırılamaz.

Bundan sonra tezimizdeki kararlığı sürdürürken, KKTC’nin tanınması için çalışılmalı ve bir an önce KKTC’nin adı da KTC (Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) olarak değiştirilerek federasyon beklentileri de tarihe gömülmelidir.

————————————–

Kaynak:

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/nihayet-dogru-ve-kararli-bir-politika-450636h.htm

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen