Seçimler Öncesinde Kerkük’ün Temel Dinamikleri

Taraflar arası söylemlere ve yaşanan gerginliğin boyutlarına bakıldığında 10 Ekim 2021’deki seçimlerin, Kerkük’teki etnik grupların anlaşmazlığının derinleştiği bir siyasi atmosferde gerçekleşeceği ifade edilebilir. Ancak bu noktada dikkat çeken husus, mevcut tartışmaların birçoğunun temelinde merkezî hükûmetin IŞİD ile mücadelede aşama kaydedememesinin yattığı söylenebilir. Nitekim bugün Kerkük’teki tüm etnik ve mezhebî grupların temel talebi, seçimlerin konuşulduğu ve güven ortamının tesis edilmesi gereken kentte bir an önce IŞİD militanlarının saldırılarının önüne geçilmesidir.

*****

Sercan ÇALIŞKAN

10 Ekim 2021’de erken seçimlere gitmeye hazırlanan Irak’ın en kritik vilayetlerinden biri olan Kerkük’te, siyasi tarafların seçim propagandaları terör örgütü IŞİD saldırılarının gölgesinde resmî olarak başladı. Ancak seçimlere katılacak olan adaylar propagandalarını sürdürürken ve seçimlere hazırlık süreci devam ederken, IŞİD militanlarının güvenlik güçleriyle sivillere yönelik saldırıları son haftalarda artış göstermektedir. Ayrıca Irak’taki tartışmalı bölgelerin belki de önemli vilayetlerinden biri olan Kerkük üzerinde merkezî hükûmet ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) arasındaki kentin güvenliği konusuna dair müzakerelerin hız kazanmış olması, Peşmerge’nin Kerkük’e dönüş olasılığı üzerinden tartışmaların da tekrar alevlenmesine neden olmuştur.  IŞİD sorunu ve bu sorun üzerinden Kerkük ve tartışmalı bölgelere dair oluşan siyasi gerginlik, bölge için seçim öncesi önemli gündem maddesi olarak değerlendirilebilir.

Seçim Sürecinde IŞİD Etkisi

5 Eylül 2021’de Kerkük’ün Dakuk ilçesi yakınlarında terör örgütü IŞİD militanlarının saldırısı sonucu 12 federal polisin hayatını kaybetmesi, seçimlere bir ay kalmışken Kerkük’teki güvenliğin tesisinin ne kadar hayati bir hâl aldığını da ortaya koymuştur. Zira dönemsel değil, IŞİD’e karşı merkezî hükûmetin zafer ilan ettiği tarih olan 2017’den bugüne daha geniş bir perspektifte bakıldığında Irak’ın kuzeyinde gittikçe büyüyen bir IŞİD tehdidinden söz etmek mümkündür. Bu tehdit, her ne kadar 2014-2017 yılları arasında IŞİD’in toprak hâkimiyeti sağladığı dönemdeki kadar büyük olmasa da bölgenin istikrarını kalıcı olarak engelleyecek ölçüde büyük bir tehdidin varlığından söz edilebilir. Bilhassa 2019’un sonlarından bu yana tartışmalı bölgeler ekseninde IŞİD hücrelerinin büyük ölçüde yeniden yapılanabildiği, güvenlik güçlerine yönelik saldırı kapasitesini artırdığı görülmektedir. Kerkük’teki Çay Vadisi ile Dakuk ve Havice ilçeleri, Selahattin’e bağlı Tuzhurmatu ve Samarra ilçeleri, Bağdat’ın doğusundan başlayıp Kerkük’e kadar uzanan Hemrin Dağları ve Diyala’nın Hanekin ilçesi hâlihazırda IŞİD militanlarının en fazla saldırı düzenlediği bölgelerin başında gelmektedir.

Seçimler öncesinde Kerkük halkının merkezî hükûmetten temel taleplerinden biri, kentte Irak Ordusuna mensup asker sayısının artırılması ve ilgili birimlerin güvenlik boşluğu olan bölgelere konuşlandırılmasıdır. Nitekim federal polis güçlerinin IŞİD’e karşı mücadelede etkisiz kaldığını söylemek mümkündür. Bölgede yer alan özellikle Türkmen ve Arap siyasilerin de öncelikli talebi, seçimlere kısa bir zaman kala Irak Ordusunun terörle mücadelede daha yetkin birimlerinin kentte görevlendirilmesidir. Irak Ordusuna bağlı tugayların, uzun süredir devam eden bu talepleri karşılama amacıyla Kerkük ve çevresine konuşlandığı bildirilse de bu konuşlanmaların hem yoğunluk hem operasyonel anlamda yetersiz kaldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Terör sorununun uzun süredir çözülememesi, Kerkük’teki güvenlik açığının ciddi boyutlarda olduğuna işaret ederken bu sorunun seçim öncesinde ivme kazanması siyasi ve toplumsal anlamda yeni krizler doğurabilir. Siyasi anlamda bakıldığında, IŞİD tehdidi üzerinden Peşmerge’nin tekrar Kerkük’e dönme tartışmaları gündemdeyken, toplumsal anlamda terör örgütlerine karşı kentin güvenliğinin dahi sağlanamadığı bir atmosferde halkın seçimlere dair beklentilerinin de son derece düşük olabileceği söylenebilir. Zira 2018’deki parlamento seçimlerine Irak’taki seçmenlerin %44 gibi düşük bir oranla katılım gösterdiği düşünüldüğünde, IŞİD gibi toplumsal tabanda derin travmalara neden olmuş bir terör örgütünün hâlen ortadan kaldırılamamasının seçimlere karşı oluşturacağı ümitsizlik daha net anlaşılabilir.

Peşmerge’nin Kerkük’e Dönüşü Olasılığı

Son dönemdeki merkezî hükûmet-IKBY görüşmelerine bakıldığında, merkezî hükûmetin Peşmerge güçlerini tartışmalı bölgelerde tekrar konuşlandırma çabası içerisinde olduğu ifade edilebilir. Bu noktada merkezî hükûmetin IKBY ile iş birliğine gittiği, bilhassa son dönemde Peşmerge’nin tartışmalı bölgelerde Irak Ordusu ile tekrar müşterek görev alabilmesi için müzakereleri hızlandırdığı gözlemlenmektedir. Öyle ki Mayıs 2021’de söz konusu müzakerelerin ilk somut adımı atılmış; Kerkük, Musul, Mahmur ve Diyala’da Irak Ordusu ve Peşmerge arasında ortak koordinasyon odalarının oluşturulması kararlaştırılmıştır. Anlaşmaya göre Peşmerge mensubu bazı tugay komutanlarının Kerkük’te bulunan K1 Askeri Üssü’nde göreve başlayarak IŞİD ile mücadeleye koordinasyon ve istihbarat desteği verdiği belirtilmiştir. Atılan bu adımın, yalnızca koordinasyon seviyesinde bir iş birliğiyle sınırlı kalmayıp operasyonel anlamda Peşmerge’nin tekrar Kerkük’te varlık göstermesi için IKBY tarafından merkezî hükûmete yönelik bir talebin olduğu bilinmektedir. Bu kapsamda da Irak Ordusu ve Peşmerge arasında ortak operasyonların gerçekleştirilmesi için müzakerelerin devam ettiği, müzakereler hakkında Ağustos 2021’de kamuoyu ile paylaşılan bilgilerde tarafların müzakerelerde son aşamaya geldiği açıklanmıştır. Fakat henüz resmî bir açıklama yapılmış olmasa da Irak Ordusu ve Peşmerge’nin Kerkük’te ortak operasyon için sahada hazırlık faaliyetlerine başladığı Irak medyası tarafından paylaşılmaktadır.

Bu bilgiler ışığında, Kerkük’teki Arap ve Türkmen nüfusun yoğun tepkisine rağmen Peşmerge’nin Kerkük’e dönüşüne merkezî hükûmet tarafından onay verilmesinin, seçimlerin oldukça gergin bir atmosferde geçmesine neden olacağı söylenebilir. Zira Irak Parlamentosunda yer alan Kerkük’ün Türkmen ve Arap milletvekilleri, IKBY’yi IŞİD tehdidini kullanarak tartışmalı bölgelere geri dönmeye çalışmakla suçlamaktadır. Irak’ta yalnızca merkezî hükûmete bağlı güvenlik güçlerinin bulunması çağrısında bulunan Türkmen ve Arap siyasiler, taraflar arasında yapılacak bir anlaşmayla Peşmerge’nin tekrar Kerkük’e dönüşüne karşı çıkacaklarını, herhangi bir oldu bitti yaşanmasına izin vermeyeceklerini vurgulamaktadır. Öte yandan, Kürt siyasiler ise Kerkük’teki Haşdi Şaabi varlığının seçimlerin güvenliğine engel olduğunu dile getirirken, IŞİD ile mücadele hususunda ise güvenlik boşluklarının yaşandığı bölgelerde Peşmerge’nin Irak Ordusu ile birlikte müşterek operasyonlara katılması gerektiğini savunmaktadır.

Taraflar arası söylemlere ve yaşanan gerginliğin boyutlarına bakıldığında 10 Ekim 2021’deki seçimlerin, Kerkük’teki etnik grupların anlaşmazlığının derinleştiği bir siyasi atmosferde gerçekleşeceği ifade edilebilir. Ancak bu noktada dikkat çeken husus, mevcut tartışmaların birçoğunun temelinde merkezî hükûmetin IŞİD ile mücadelede aşama kaydedememesinin yattığı söylenebilir. Nitekim bugün Kerkük’teki tüm etnik ve mezhebî grupların temel talebi, seçimlerin konuşulduğu ve güven ortamının tesis edilmesi gereken kentte bir an önce IŞİD militanlarının saldırılarının önüne geçilmesidir. Bu talebi hâlihazırda siyaseten ortaya koyan aktörler ikiye bölünmüş durumdadır. Arap ve Türkmen siyasiler, Irak Ordusunun hâkimiyeti altında IŞİD’e karşı mücadele talebinde bulunurken, Kürt siyasiler bu talebi Peşmerge’nin Kerkük ve tartışmalı bölgelere yeniden dönüşü üzerinden kurgulamaktadır. Zira Irak Başbakanı Mustafa Kazımi’nin IKBY tarafıyla kurduğu iyi ilişkiler ve bu ilişkilerin Kazımi’nin seçim sonrası siyasi hayatına muhtemel katkıları, IKBY için de 2017 sonrası Kerkük’e dönüş için önemli bir fırsat olarak vurgulanabilir. Dolayısıyla IKBY’nin Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelere Peşmerge’nin yeniden konuşlanabilmesi için IŞİD tehdidini politik bir söylem olarak da kullandığı ifade edilebilir.

Kerkük Yeni Bir Çatışma Sahası Hâline Gelir mi?

Peşmerge’nin seçim arifesinde Kerkük’e dönmesi, söz konusu dönüşün önünde önemli bir direnç faktörü olarak yer alan bölgedeki Haşdi Şaabi’ye bağlı silahlı gruplardan da karşı bir hamleyi beraberinde getirebilir. Özellikle Şubat 2021’de Erbil Uluslararası Havalimanı’na yönelik yapılan roketli saldırıda ateşlenen roketlerin Kerkük’e bağlı Dibis ilçesi yakınlarından ateşlendiği iddiası, IKBY ile İran destekli Şii milis grupların arasındaki gerilimin artmasına neden olmuştur. Öyle ki saldırının ardından açıklama yapan KDP Lideri Mesut Barzani’nin Sözcüsü Mesut Haydar, “tartışmalı bölgeler, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla güç kullanılarak Haşdi Şaabi içerisinde gizlenen teröristlerden temizlenmeli” ifadelerini kullanmıştır. Hâlihazırda belli aralıklarla Erbil Havalimanı’na saldırılar devam ederken Haşdi Şaabi içerisindeki silahlı gruplarla IKBY arasındaki gerginliğin de düştüğü söylenemez. Zira iki tarafı karşı karşıya getiren bir diğer gelişme, Ekim 2020 tarihinde imzalanan Sincar Anlaşması ve anlaşma sonrasındaki süreç olmuştur. Merkezî hükûmet ile IKBY arasında imzalanan ve Haşdi Şaabi’ye bağlı güçlerin Sincar’dan çıkarılmasını öngören anlaşma, Haşdi Şaabi’ye bağlı silahlı gruplarla IKBY’nin yeniden karşı karşıya gelmesine neden olmuştur.

Haşdi Şaabi ve IKBY arasındaki söz konusu bu gerginliğin, Peşmerge’nin Kerkük’e dönüşü noktasında merkezî hükûmetten gelecek resmî bir açıklamayla alevlenebileceği değerlendirilebilir. Nitekim Peşmerge’nin dönüşü üzerine Bağdat ve Erbil arasında müzakerelerin başladığı dönemde, Haşdi Şaabi lideri Falih Feyyad bir açıklama yaparak Kerkük üzerinde devam eden Bağdat – Erbil görüşmelerinin “gizli ajandalar” olmadan şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiği uyarısında bulunmuştur. Öte yandan, yalnızca Kerkük bağlamında değil, merkezî hükûmet ve IKBY arasında diğer tarafları dışlayarak alınacak kararlar, Diyala ve Selahattin gibi diğer tartışmalı bölgeleri kapsayan vilayetlerde de IKBY ve Haşdi Şaabi arasındaki olası gerginlikleri artıracaktır. Dolayısıyla Peşmerge’nin tekrar tartışmalı bölgelere dönüşü noktasında direnç ortaya koyan Haşdi Şaabi’ye bağlı silahlı grupların bölgedeki güçlü varlığı düşünüldüğünde, gerginliğin Kerkük eksenli kalmayıp Tuzhurmatu ve Hanekin gibi diğer tartışmalı bölgelere sıçraması muhtemeldir.

Bu anlamda merkezî hükûmetin siyasi birtakım gelecek hesapları üzerinden Peşmerge’ye Kerkük’te alan açması, bu konuda direnç ortaya koyan grupların taleplerini görmezden gelmek anlamını taşıyacak ve bu gruplar üzerinde bir öfke birikimine neden olacaktır. Dolayısıyla seçimler öncesi atılacak böyle bir adım, Kerkük’teki seçim sürecinin gölgede kalmasını, siyasi taraflar arasında yeni rekabetlerin doğmasını beraberinde getirecektir. Irak Ordusunun Kerkük ve çevresinde güvenliği sağlayamaması yalnızca siyasi alanla sınırlı kalmayacak, toplumsal anlamda da bölge halkının merkezî hükûmete olan güveninde kırılmalara yol açacaktır. Bu kırılmalar, halkın seçimlere ve Irak’ta seçim sonrası oluşacak yeni siyasi tabloya olan güvenini de sarsabileceği gibi 10 Ekim 2021’de seçmenlerin oy kullanma motivasyonu üzerinde de etkili olabilecektir. 

———————————————–

Kaynak:

https://www.orsam.org.tr/tr/secimler-oncesinde-kerkukun-temel-dinamikleri/

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen